20 Haziran 2012 Çarşamba

lefkoşa..

ilk gün lefkoşa' ya geçtik. biz lefkoşe diye telafuz ediyoruz ama aslında lefkoşa.

rauf denktaş' ın mezarını gördük. henüz bir anıt yapılmamış, duyduğuma göre bir yarışma düzenlenmiş ve daha yapılacakmış.

barbarlık müzesine gittik. gitmeden önce doktorun ailesinin başına gelenleri okumuştum ama orda olmak, o kurşun izlerini, banyoyu görmek kötüydü.

lefkoşa' da tam sınırda durup rumların görünüğü bir yer var, bir futbol sahasının yanında. saha 2 tarafa da ait değilmiş. bazen bm askerleri maç yaparmış.

arabadan girne kapısı denen kapıyı gördük ama durmadığımız için resim çekemedim:(


büyükhan' a uğradık. kahvesi meşhurmuş dediler ama normal kahveydi bence. kıbrıs' a özgü el işleri satılıyor. kıbrıs işi, koza işi gibi. bu kozaların tepesini keserek açıp, böceği öldürmeden çıkaraıp kozayla çeşitli işler yapıyorlar. fiyatı biraz tuzluca.


bu da kıbrıs işi denilen şey. annem pek beğenmedi. ama ben anahtarlık görünce dayanamıyorum. bu minicik şey bile 10tl.

lokmacı kapı denen yere gittik. burası sadece yayalar için olan geçiş noktası. çevresinde de çarşılar var. bolca çantacı, kıyafetçi falan. biraz dolandık işte.


yemek yiyip kaleye çıktık. ismi st. hilarion. 100 basamak diye korkuttular ama pek zorlamadı.



içeride yazılanlara göre bu kale disney' e ilham veren kaleymiş. ne kadar doğru bilemem tabi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder