28 Şubat 2018 Çarşamba

şubatta bitenler..

n
sephora lotus face mask: lotus kokusu harika bir şey. bir de yüzümü ekstra yumuşattı sanki.

air jet daily mask (collagen): bu maskeleri ekstra etkili buluyorum ama burada hiç görmedim. tekrar alınasılar.

korre grapefruit instant brightening mask: bu maske de beyazlatıcı maskeler gibi hafiften yakıyor. kil maskesi gibi kurumuyor. süresi dolunca yıkamaca.

olmasa da olur.

air jet daily mask (panthenol): panthenol ne işe yarar bilmiyorum, internette nemlendirmesinden bahsetmiş.

yoğun bir gül kokusu vardı bunda.

l'occitane precious eye balm: hala göz kremi ile yoğun nemlendirici bir yüz kremi arasındaki farkı anlamıyorum.

ama bu numuneler çok bereketli bana 2-3 hafta kadar gidiyorlar.

skinfood aqua grape essence lotion: öncelikle bu şişeleri inanılmaz kullanışsız buldum. şişeyi kesmeden içindeki ürüne ulaşmanın imkanı yoktu.

ürünü sevdim. hafif bir formülü var ama nemlendirmesi başarılı. kışın kullanmama rağmen kuruluk yaşamadım, gerçi bu sene havalar soğumadığı için gerçekçi bir kış vizyonu sunmuyor bize.

Skinfood royal honey propolis enrich emulsiyon: sanırım uzun bir süre bu numuneleri kullanarak geçecek. çünkü çok fazlalar ve gayet kaliteliler.

Bu emulsiyon ne oluyor aslında tam anlamadım. nemlendirici gibi bir şeye benziyor ama öte yandan tonik ve krem arası bir şey de olabilir. sanırım türkçe karşılığı yok ve kore'ye özgü bir cilt bakım adımı. ben krem olarak kullandım. zaten 3 temel adımı bile uygulayamayacak kadar tembel bir insanım, ekstra bir adımın hiç şansı yok.

kokusu büyük hayal kırıklığı. bal kokusu doğru yansıtılırsa kozmetik ürünlerinde inanılmaz güzel bir şey ama bunun alakası yok. hatta unisex bir ürün olarak bile piyasaya sürülebilir çünkü adını hatırlayamadığım bir erkek parfümünü hatırlatıyor.

yapı olarak sevdim, gene losyon kıvamında. etki olarak mucize yaratmadı ama çok da sorunlu bir cildim yok o yüzden haksızlık etmek istemem.

nuxe kuru yağ: bu arkadaşı ne zamandır merak ediyordum ama normal boyu gözüme çok büyük görünürdü hep. bu ufaklığı görünce denemelik ideal olur gibi geldi. sadece duştan sonra nemlendirici niyetine kullandım. normal zeytin yağı vs göre kolay emiliyor sanki. bu iyi çünkü giyinmek için onun tam olarak emilmesini beklemek bana göre değil.
gene de mucize yaratmadı ve fiyatını düşününce tekrar almam gibi geliyor.

yves rocher anti-pelliculaire şampuan: sevdim bunu. ilk 2-3 yıkamada daha bir kepeklendirdi saçımı ama sonra sakinleşti. yalnız yapısı pek sıvı, bereketsiz.

24 Şubat 2018 Cumartesi

h&m kazak..

hayalimdeki kazağı buldum nihayet. 69,99tl

in bruges..

bruj'e gitmeden izlenesi filmlerden. aman tanrım brüj'e gitmeliyim hissiyatı oluşturmadı ama garip bir şekilde sevdim.

colin farrell hala genç. dünyanın en ünlü cücesi henüz o kadar ünlü değil filmde.

16 Şubat 2018 Cuma

anlat..

şubat ayında hiçbir şey yazmamışım. yılbaşından beri ankara dışına çıkmadım. yaklaşık 1,5 ay ediyor ve bu durum son 5 yılım göz önüne alındığında mucizevi bir şey.

size de şöyle oluyor mu? bir şeye karar veriyorum ve evrenin kararları da buna uyumlu olarak şekilleniyor. mesela yılbaşında dedim ki şubat ortasına kadar ankara'dan ayrılmayacağım, çünkü önemli bir sınavım var. tamam kendi irademle olanları kontrol ediyorum ama şehir dışına gitmek bazen iradem dışında da olabiliyordu. sanırım buna kendini gerçekleştiren kehanet deniyor.

en büyük zevkim bu ara kendime kahve pişirmek. günde 1 fincan türk kahvesi dünyanın en zevkli alışanlığı olabilir. maalesef çaycımız kahveyi berbat yapıyor.

kahveden sonra fal uygulamaları da olmazsa olmaz. falaaddin veya falcı bacı. falaaddin'i daha çok sevdim gibi. ama falları kesinlikle otomatik bir havuzdan atıyor.

aslında ne söylediğini okur  okumaz unutuyorum. fal her zamanki gibi bir adamla ilgili. tanışalı nerdeyse 1 yıl oldu. hızlı başlayıp çabuk biten türden. gerçi arkadaş kalalım dedi. bu bana hem saçma geliyor, çünkü birlikte vakit geçirmekten hoşlandığımız belli ve söylediğine göre o da yalnız. aslında yalnız olduğunu söylüyor ama ben buna inanmıyorum. baştan beri de sorun bu. söylediklerinin tek kelimesine inanasım yok ama gerçekten doğru olma ihtimali çok yüksek. muhtemelen ben çok komplike düşünüyorum ama o olabildiğine düz biri.

neyse ben 2 haftadır evde ders çalışıyorum ve son 1 haftadır nerdeyse hiç dışarı çıkmadım. arkadaşlarımın çoğu benimle aynı durumda ve geri kalanını da sınavdan bahsederek o kadar bezdirdim ki aramıyorlar. yalnız olunca insanın ruh hali çok çabuk değişiyor bu arada.

kesinlikle çok yiyorum. evde olduğum için porsiyon konusunda biraz bonkör davranıyorum. üstüne de sıfır hareket. neyse haftaya bir şeyler yaparım.

çılgın gibi instagrama sardım bu ara. kısa molalarda sürekli ordayım. 5-6 takipçi bile edindim ekstradan.

bir de dolap uygulamasına girmiştim ama sonu hüsranla bitti. ne saçma uygulamaymış. hiç giymediğim zara marka bir bot yükledim sisteme. gerçek anlamda hiç giymedim ama hatta kutusu falan bile duruyor. neyse satış gerçekleşti. hemen sevinçle ertesi sabah kargoya verdim. ertesi gün alıcıya ulaştı. hanımefendi rengini beğenmemiş. neyse şöyle bir kural var alıcı onay vermese bile 4 gün sonra parar hesabınıza geçer.
iyi dedim, sisteme güveneyim. tabi bu arada tehditler hakaretler, hakem heyetine gitme tehditleri.. neymiş hanımefendi avukatmış. so? nüfusun %90'ı avukat olacak zaten yakında. bugün öğrendim ki hanımefendinin iade talebi ışık hızıyla kabul edilmiş. bu sürece hiçbir şekilde müdale etme imkanım bulunmadan hem de. ürün iade edilecekmiş ve parası iade edilecekmiş. yani şu an 5 gündür bot da bende değil, para da. bu durum biraz organize işler gibi değil mi? üstelik hanımefendi iade sebebi olarak ürünün lekeli olduğunu iddia etmiş. en az 3 gündür kendisinde o bot. acaba 3 gün tepe tepe kullanıp kirletmediği ne malum? sanki 3 gün hanımefendi botu giysin diye girdim bütün zahmete. geri gelse bile ben başkasının giydiği şeye zaten elimi sürmem.
neyse bir app maceram da böyle son buldu. kaybım giymediğim bir bot. ürün geri gelirse ve üste para istemezlerse, ki ondan da şüpheleniyorum şu anda, şu giysi yardım kutularından birine atmayı düşünüyorum.