5 Şubat 2013 Salı

yolculuk..

rejimim sağolsun, giderken hayatımın en eğlenceli yolculuğunu geçirdim. öğlen 1' de bindik ve akşam 8 gibi ineceğiz. arada 3 öğünüm var. nevaleyi aldık, bindik otobüse. önce bi güzel öğlen yemeğimi yedim, yiyip evden çıkabilirdim ama hem aceleye gelirdi, hem vaktimi bozmak istemedim, ki bizimkiler evden çok erken çıkar, hem de acayip zevkli oldu, sonra bi baktım ara öğün vakti, bi baktım mola vermişiz bile, baktım akşam yemeği saati, ee geldik zaten. sıkılmaya vakit bulamadım.

orda da öyleydi. normalda başkasının evinde ev sahibinin masaya oturmasını beklersin ya benim vaktim geldi dedim oturdum tıkındım ne güzel. bi de mesela biz acıkmadık derler, öğleni atlar 4-5 gibi bi yemek yiyip akşam da tokuz diye yemek yemezler ya. iftit olurum arkadaş, öğlen de açım, akşam da. oturdum yedim bi güzel ohh. porsiyonlarım da belli. normalde annem onu yeme, şunu az ye falan der. ya da canın yoğurt çeker ama isteyemezsin. benim öğünüm böyle dedim. oturdum tıkındım bi güzel ohh.

aslında yemeklerle ilgili pek sorun yaşamıyorum. başladığımdan beri fast food ve kolayı hiç tüketmedim. biraz daha kilo versem diyetisyenden bi ödül günü istiycem ama bakalım. pek aklıma gelmiyor aslında. kolayı mesela hiç aramıyorum. en çok aradığım şey: çikolata. ahh ah. ödül gününe kadar sabretmeliyim. aslında genel olarak şeker istiyor canım. şekerli bir tat. ne olursa olsun diyorum. halbuki ben tatlıyı hiç sevmem. şekersiz sakız çiğniyorum çok zorda kalırsam. bi de pizza istiyorum ama diyetisyeni ikna etmem lazım. ince hamurdan küçük boy pizzayı ekmek ve et olarak sayamaz mıyız?

gene rejimsel mevzulara daldım. yolculuğun en zor geçen kısmı tuvalet mevzu. insanın kendi tuvaleti gibisi yok ben bunu söylerim. bu konuya fazla dalmayalım.

dönüş en çok korktuğum kısımdı, çünkü gece 12' de binip sabah 7gibi inecektik ve ben otobüste uyuyamıyorum, eve gelir gelmez uyuyorum ki metabolizmayı toparlayamam diye korkuyordum. otobüse binerken esneyip duruyordum, aylardır düzenli uykunun faydası. binince 1-2 televizyon izledim, baktım uyku bastırır gibi, direk kapatıp uyudum, müzik falan da açmadım. sanırım benim sorunum buydu. ben takarım kulaklığı bütün gece müzik dinlerim. ne kadar dinlendirici, slow şeyler de dinlesem uykumu açıyor demek ki. yerim pek rahatsızdı, en olası pozisyonda sağ kolum aşırı ağrıdı ama uyudum gene de. molada bile tuvalete girip geri yattım direk.

şu tuvaletten para alma olayına da gıcığm. ne kadar lüks görünen bir yer olursa olsun mola yerlerinde hep paralıdır. herkes de ne olur ne olmaz diye giriyor herhalde. sanırım gelirlerinin %90' ı falan buradan geliyor. neyse.

erken de vardık. hain muavin beni uyuyor diye bize kek de vermemiş zaten. şu kek olayı da ayrı mevzu. evde olsa tenezzül etmeyeceğim, markete gidip satın almayacağım kek otobüste dağıtılınca bi kıymete biniyor ki sorma. zaten gecenin 3' ünde çay ve kek servisi yapmışlar. nasıl bir mantıktır bu? tamam sabah 6' da verip insanlara güzel bir kahvaltı yaptıramıyor olabilirsin, sıcak su mola yerinden alınmıştır vs. madem öyle yola çıkar çıkmaz ver. saat 12 gene ama gecenin 3' ünden iyidir.

zaten bu otobüslerle ilgili çok dertliyim. mesela muavinlere de kılım. öndekilerin koltuğu yatırmasını, kucak kucağa gitmeyi sevmiyorum, bu yüzden defalarca kavga ettim. artık sadece en önden alıyoruz biletimizi tercihen 3-4 numaralar. neyse. ön tarafta olunca ayağını uzatıp oturma olayı daha sınırlı oluyor haliyle. ben de azıcık kenardan falan, bulduğum delikten çıkarıcam. ama şerefsiz muavinler daima ayağımın dibine çöreklenir, yol boyu da kalkmazlar. normalde muavinin oturması için en önde katlanır bi koltuk var. ama nedense her seferinde 2 muavinle yola çıkılıyor ve biri merdivenlere oturuyor. bu 2 muavin olayını çözemedim gitti. resmen gizli işsizlik. hadi biri arada servis yapıyor diyelim. diğeri sırf şoförle sohbet etmeye gelmiş gibi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder