13 Şubat 2011 Pazar

kalmaya geldim..

döndüm ben nihayet. yaza kadar da ankaradayım sanırım. ama yollarda olmaktan, evden uzak olmaktan o kadar bunalmışım ki içgüdüsel olarak gelir gelmez eşyaları hemen dolaplara yerleştirdim. normalde onlar 1 hafta falan orda burda sürünür hatta bazen annem falan yerleştirirdi. bilerek değil üstelik. daha duş almadan, bu sefer banyo malzemelerini bile tek tek çekmecelere yerleştirdim. öyle bir bıkmışım.

gittiğim yeri çok beğendim valla. şu an için gözümde en güzel şehir kayseridir.

bir kere daha yolda iyi başladık. şanslı günü olur ya insanın bizim burda bir altgeçit var. yürüyen merdivenli ama o merdiven asla çalışmaz. biz giderken çalışıyordu şansımıza:) valizlerde hafifti ohh. diğer yolculukta saçma bir şekilde dolapta giyilesi ne varsa doldurmuştum. bu sefer 3 güne 3 kıyafet götürdüm. hatta orda da aldık. biri hiç giyilmeden geldi. zaten kışın çeşit çeşit kıyafetin anlamı yok ki. montun içinde bir şey gözükmüyor ki. hadi yazın olsa terlersin falan.

otobüsümüz çok güzeldi. hem enine hem boyuna daha geniş mesafeliydi. koridoru dar yapıp yolcuya yer açmışlar süper olmuş. koridor boşa yer masrafı zaten. otobüs de tam dakikasında kalktı. nerdeyse 5dk erken bile kalkacaktı. insanlar vakitlice gelip oturdu. süper de bir tv sistemi kurmuşlar. açıyorsun. seçenekler var: tv, film, radyo, müzik, internet. tv de kanallar var işte. hafta içi öğlen saati gittiğimiz için her kanalda kadın programları vardı. onlara hiç girmedim. film kısmı çok güzeldi. giriyorsun türlere göre sıralıyor: komedi, aile, romantik, aksiyon, korku, animasyon, bilim kurgu.. gerçi bir filmi birden çok kategoriye koymuşlar ama gene de bir 10 film falan var.
önce bir persapolis izledim. sonra bir simpsons bakayım dedim ama türkçe dublajlı yapmışlar iğrenç. bir süre sesini kapatıp izledim sonra sıkıldım. fantastik dörtlüye geçtim. onu da ingilizce ve altyazısız koymuşlar. deli mi ne yaa. zaten aksiyon filmi fazla konuşma yoktur diye başladım. bir süre sonra alışıyor insan var ya sonuna doğru aa ben inglizce mi izliyordum hiç farkı yok falan oldum. maalesef film bitmeden yol bitti. hiç sıkılmadım valla.

sonra indik. ilk gün pek bir şey anlamıyor insan. zaten terlik götürmeyi unuttuğumuzu hatırladık akşam akşam çıktık onu aramaya.

ertesi gün dağa çıktık. ilginçtir hiç üşümedim hatta atkım vardı sonradan çıkardım. teleferiğe bindik bir ord üşüdüm. bu arada ilk defa teleferiğe bindim. biraz tırstım doğrusu. hele de çıkarken arada sallıyor falan. tabi biz bununla oyalanırken kayak falan kalmamış. tekrar kaymayı isterdim. biraz biliyordum aslında ama aradan baya zaman geçti. sonra da kızağa bindik. iyi oldu o da . her şeyi bir kere denemek lazım. süper eğlendik. yukarılara çıkmaya üşendim gerçi. inmesi zevkli de tırmanması çok sıkıcı. botlarım da kendini kanıtladı. buzda kaysalar da karda beni yarı yolda bırakmadılar. gerçi kızakta fren niyetine ayağımı kullandığım için yanları biraz aşındı ama olur o kadar.şu tchibo' dan aldığım kaydırmaz da yanımdaydı ama kullanmadım. ordayken farketmiyor ama resimlere bakınca uçsuz bucaksız bir beyazlık çok güzel.. tchibo demişken oradan alınan kayak malzemeleri gözümden kaçmadı. o değil de snowboard yapanların botları çok güzeldi yaa. onlardan alıp dışarda giymek moda olsun pleasee..

sonraki gün şehri gezdik. beyıldım ya. bir kere dümdüz bir şehir. dağın eteklerine kadar tek bir yokuş yok. bunun için kocaman bir ARTI. ankara' nın o olayından nefret ediyorum. istanbul yedi tepeyse ankara da bin tepe olmalı. 1 tane düz yok yok. sonra süper geniş yolları var. sadece ana caddeler değil her yer en az 2 şerit. bazı yerler 4şerit+tramvay yolu+altgeçit.. yaya yolları da geniş. ankara' daki 2 şerit+ yol kadar yola sırf yaya kaldırımı yapmışlar. şehirleşme çok güzel. irili ufaklı sıkışık evler yok. yüksek ve düzenli yapılar var.

1 tane avmsi var. 2.si yolda. insanı da iyi. avm ye gittiğimizde akşam saatiydi. burda akşam saati bir avmde lcw, zara' ya falan gir savaş alanı gibi olur. o saatte görüp görebileceğim en düzenli lcw gördüm daha ne diyeyim ya. bir de mal çok. indirimin son demlerindeyiz ya bugün mango' ya git. toz bezi bile olmayacak paçavra çoğu. orada indirimin ilk günü gördüğümden daha fazla çeşit vardı. bir tshirt almıştım ya hani son pembeyi ben almıştım. orda yığınla vardı.

akşam çok enteresan bir ciğerciye gittik. en bir salaş haliyle ama pis falan değil. zaten vızır vızır çalışyor. ama salaş işte. metal kaplarda geliyor falan. tuz falan gene öyle bir tabağın içinde..

bir de orda her balıkçı ekmek arası pişirip satıyor. güzel bir sistem ankara' da da yaygınlaşsın please.

ankara' dan daha soğuktu oralar. ankara ayazı derler ya yalan yani. son gün hafiften kar bile attı.

şehirleşme güzel dedim ama ultra modern değil her şey. şehrin içinde surlar, kale, tarhi yapılar falan var. bunlar restore edilmiş, orjinale uygun şekilde tamamlanmış, yer yer ışıklandırılmış ve öylece bırakılmış. şehrin turizmden bir beklentisi yok anlaşılan. görünen hiç tanıtıcı yazı, açıklama falan yok. halbuki dağa çıkmak için gelenler 1 güncük olsun şehri geziyordur. belki de turizm adına yerli yersiz göç almak istemiyordur. işsizlik pek yok sanırım. derler ki bir şehirde seyyar satıcı azsa işsizlik de azdır. hakkaten nerdeyse hiç görmedik.

dönüş yolu o kadar eğlenceli değildi. otobüs eski sistemdeydi. ben de kitap okudum. öyle de bir oturmuşum ki günrş tam gözümde. öyle de bir şey ki. tam şöförün yan üst camından geliyor. yan taraftakiler hep perde çekmiş ama oranın perdesi yok ve o güneş sadece bana geliyor. ama tam gözümün içinde. televizyon zaten parlıyor. hiç bir şey gözükmüyor. ben de daldım kinyasıma, kayrama. oturma yeri de acayip dardı zaten , dizlerim öldü..

nasıl özlemişim yatağımı. o yataklar nasıl rahatsızdı. hani malcom in the middle' da bir bölümde uçaktan öı ne sokağın ortasına yesyeni bir yatak düşer ve çocuklar bunun üzerinde uyumaya başlar. kendi yatakları çok kötüdür ve bunun üstünde uykudan gözlerini açamazlar. ordaki yatak da tam öyle kötüydü. gece uyanıyorum saate bakıyorum iyi 2 saat uyumuşum diyorum. sonra zorlaya zorlaya tekrar yatıyorum ve uyandığımda yarım saat geçmiş oluyor. her sabah 7.30' da falan daha fazla dayanamayıp kalkıyoum falan..

2haftalık tatil nerdeyse eve uğramadan geçti. güya orda ders çalışacaktım ama yalan oldu.

bugün işte kursa gittim. ben böyle dua ediyorum inşallah ödev yoktur diye. çünkü gitmeden önce yapmamışımdır tekrar yapıcam diye. şimdi hatırlamıyorum bile zaten kitabın  kapağını açmamışım. neyse ki yokmuş. ama millet bir çalıl-şmış bir çalışmış. gerçi arayı kapatmam zor değil. biraz kassam toparlarım. çünkü zaten tatil olmasa da çok ağır bir programım yok. ay bir de hoca tek tek soruyor sınıfta. yalan söylemeyi sevmiyorum ama bazen mecbur kalıyorum böyle durumlarda. kıvırıyorum diyelim. tek tek de sordu yani. sanki ilkokul bebesiyiz. ama herkes ineklemiş ya öhh. benim de tam öyle bir tipim var. fazla sesimi çıkarmazsam çalışkan olduğumu düşünürler. hatta biraz kastırsam teachers pet olabilirim rahat. ama çalışcam valla. çalıştım dediğimde gerçekten hepsini silkelerim ben. hıhı evet..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder