30 Nisan 2011 Cumartesi

yağmuurrr..

kıştan yaza geçtik direk. bahar yağmurlarını göremedik. deli gibi yağmur yağsın istiyorum..

madman peggy' nin elbisesi..

bu ara madman' i izliyorum. peggy' nin başlarda giydiği bu elbise çok güzel. gerçi burda hamile galiba ama..

çiçeksi şekerlik..

ne kadar güzel duruyor. üstelik de çok basit renki kartonu çiçek şeklinde kes tamam. masa süslemede falan güzel olabilir..

güzel saat..

bu saati beğenmiştim markafoni' den ama internetten alışveriş yapamıyorum. bir de kolunda nasıl duracağını bilemiyor insan.

royal wedding..

29nisan gününün konusu buydu. bi izleyemedim ya. dsmart' da bbc' yi kaldırmışlar. cnn' in oralardaydı. baktım yok. bütün kanalları taradım bulamadım hayret bişi. gerçi ntv de canlı veriyormuş ama zaten okuldaydım. gelince de bitmişti. haber kanallarından bakmaya çalıştım ama onlar da çok az verdi. hele kanald baya az verdi. hatta çinlilerin çakma düğününü daha çok gösterdi. o adam da meşhur oldu. düğün haberini veren her kanal bunları da gösterdi. tüm dünyada kendi reklamı yapıldı resmen.

cnn aşmış. ne zaman açsam bundan bahsediyorlardı. sanki ingiliz kanalı. discoverydeki belgesele nihayet son gün yetişebildim. akşam 7gibi yayınlanıyormuş. bi  haftadır arıyordum. bir de programda da gözükmüyor. onda da şapkacı, üniformaları hazırlayanlar, kokteyl hazırlayan biri, pasta yapan biri falan vardı. ben diana' nın bölümünü istiyordum. o zamanlar çok küçüktüm hiç hatırlamıyorum.

gördüğüm kadarıyla yorumlayayım. kıza bu kadar güzel demelerini anlamıyorum. bende mi bozukluk var diyordum ki ekşide de öyle demişler. tamam fena değil ama aman aman bişi değil. renkli gözlü, ince dudaklı sinsi bir duruşu var ama vücudu güzel. gerçi prens de tepesi biraz açılmış mı ne.

gelinlik güzeldi. hatta fazla sadeydi. zaten görebildiğim bir gelinlik, beckhamlar. david' e de sakalı hiç yakıştırmıyorum, elton john, bir de mr bean. o da sadece kafa olarak..

resim de bulamadım güzel. sonra eklerim artık..

köfte yağmuru..

bugün dnr' a gittim. ne zamandır uğramıyordum. yeni filmler gelmiş. bu film de vardı 9tl. dedim internette yoksa sonra gelip alırım. zor baba 3 dvdsi çıkmış. ne ara vizyona girdi de dvdsi çıktı. a single man' in dvdsi çıkmış. 9tl. internete belki daha iyi versiyonları düşer. olmadı gidip alıcam valla. aslında benim niyetim evita' yı almaktı. gerçi var mı emin değilim. ama 1haftadır soundtrackini dinliyorum. bir de şarkılar konuşma gibi ya o yüzden çok merak ediyordum ama bulamadım.


bu filmi şurdan izledim:
http://dizifilmkolik.com/kofte-yagmuru-cizgi-filmi-izle/5/

bu filmi çok sevdim. tam çocuklara göre bir şey aslında ama seviyorum naapiim? icatları sürekli başarısız olan bir bilim adamı suyu yiyeceğe dönüştüren bir makina yapar ve gökten hamburger, pizza falan yağmaya başlar. insanlar sürekli bir şeyler ister sonunda makina aşırı yüklendiği için dev boyutlarda yağar falan.

başlarda gökten bigmac yağarken canım çekmedi değil.
kar yerine dondurma yağması süper bişi ama sonra o evler falan eriyince iğrenç bişi olur.
bi iğrençlik de adam kolunu peynir sosuna batırıp yalıyor ya iğğ

ismin çevirisi iyi ama orjinali daha tatlı gibi.

tabi biraz klişelerle dolu. çılgın bilim adamı çılgın saç, inek kız atkuyruk-dörtgöz gibi.

baba süperdi. kaşlarını kaldırdığı ender anlarda yarıldım.

aslında ironmandan ne farkı var bu çocuğun sadece silah yerine yiyecek üretiyor. afrika' ya falan da gitse diyordum ama orda su da yok.

bir de ingiltere' ye dokundurmalar falan var 2 yerde..

29 Nisan 2011 Cuma

cep telefonlarındaki gizli kodlar..

ilginç bir mynet haberi.

mesela sony ericson için > * << * < * girince gizli servis menüsü çıkıyor. sim kilidi faln hep orda.

google translate olayı..

bunu sözlükten görüm. hemen de denedim. nasıl buluyorlar böyle şeyleri..

masaüstüm..

şimdilik masaüstü resmim bu:

doctor who geek..

 bir site buldum.

tamam anime figürlerine alışmıştık da doctor who figürleri bile var.favorilerim:

11.doctor geliyormuş. regenerate olayına girmişti zaten ama david tennant' dan hala ümitliydim. bu resim çok pis spoiler oldu. gene de 10doctorun yerini hiçbir şey tutamaz. takım elbisenin altına converse giyen tip sevilmez mi ya:)
sıkılabilir adipose figürü. aslında çok basit bişi. ama ben asıl dizideki olaylarını sevmiştim. bi ilaç var içince her akşam 1kg (yani adipose) göbeğinden çıkıp yürüye yürüye gidiyor. sonunda hızlı davranıp kişiyi öldürmeleri kısmı dışında süper fikir.

bu da doctor' un saatinin replicası. oldum olası cep saatlerini sevmişimdir zaten.

bunlar dışında bi sürü şey daha var. martha jones' un meşhur bordo deri ceketinin replikası, titanic gibi. tabi bir de onlarca çeşit sonic screwdriver ve tardis hatta ağlayan meleklerden bile 1tane yapmışlar. bence 1-2 tane daha olabilir. çünkü doctor who' nun favori bölümüm.
yalnız the angels got the blue box tshirtü göremedim. ona çok şaşırdım..

28 Nisan 2011 Perşembe

lemon meringue flowers..

bu şirin şeyler do it yourself kategorisinden değil, cookie of the day kategorisinden geldi mailime. inanabiliyor muusun. pek de sevimli keratalar. martha bu işi biliyor canım..

26 Nisan 2011 Salı

facebook sana kızgınım ve laflar hazırladım..

uzun zamandır kendi hesabım kapalı. ama arkadaş arasında o kadar lafı geçiyor ki dayanamadım. eski hesabı açmaya hiç niyetim yok. ordakilerin bir kısmıyla görüşmek istemiyorum. neyse yeni hesap aldım. tanıdğım birinin mailinden arkadaşlarımı ekliyorum. bunlar her allahın günü gördüğüm insanlar. zaten tanımadığım tipleri eklemeyeyim diye arkadaşlarına falan bakıyorum. neyse ekledim 2 kişi. sonra dedi ki bu profile ulaşamazsınız. tamam olabilir. sonra dedi ki bu kişiyi gerçekten tanıyor musunuz?

bu ne ya. şu ana kadar 8sahte, 2 gerçek profil kullandım. hiçbirinde böylesi muamele görmemiştim. resmen sapık muamelesi yapıyor. tanıyorum diye form doldurdum onun üstüne bana 2 gün kimseyi eklememe cezası verdi. sinir oldum yahu.. hayır ben kendi adım soyadımla girmişim yani. hadi erkek falan olsam neyse. ya da mesela bir günde 50kişi eklemeye çalışsam ok. ki zamanında yaptım da. gayet de kabul etmişti. resmen eski yeni ayrımcılığı var burda. keşke eski profillerimden birinin adını değiştirip kullansayım.dedim ki hadi temiz bir geçmişim olsun.

o milyonlarca kullanıcı var ya yarısı fake. pet society, farmville gibi oyunlardan tanıdığım kişilerin en az 20şer face' i var. ohh..

şu resimdeki var ya. yok öyle bişi..

25 Nisan 2011 Pazartesi

ekran küçülmesi sorunu..

ben bişey yaptım ama bilmiyorum nasıl yaptım. artık internet exporer sayfama her bir şey sığıyor:
normalde enine boyuna ekrana bunun yarısı falan sığardı. şöyle:

muhtemelen exporer' ın yüzdeleriyle oynadım. diğer görüntüler iyi. ekran gene kitlenince rastgele tuşlara basmıştım bu onun marifeti sanıyorum ama nasıl yapılır, nasıl düzelir hiçbir fikrim yok.

şimdilik memnunum gerçi. biraz yazılar küçüldü ama daha çok şey görüyorum. yazıları okumak da zor değil gibi. olmadı yavaşlığına rağmen mozillaya geçerim.

edit: çözdüm hacı. explorerın sağ alt köşesinde %100 yanında küçük bir ok var ordan. iyi oldu öğrendiğim bazen hayvan gibi kocaman resim koyuyorlar. resmin altına inene kadar üstünü unutuyorum.

başka dilde aşk..

şurdan izledim. bu ara hep bu sitede buluyorum aradıklarımı:
http://direkizle.net/baska-dilde-ask.html#

başta pek amerikanvari geldi. bir kütüphanede çalışıyor, kürek takımında, barda bir nişan kutlaması, tek başına oturan cool tip falan.

kızın ilk başta anlamaması çok acayip. ama sağır olunca insan konuşmadan kullanılabilecek hareketleri sonuna kadar zorluyor olmalı. bir de evini falan tamamen kendine göre düzenlemiş. her yer tahta, ayna, yazacak kağıt.
güzeldi ama. ne zamandır türk filmi izlemiyordum ki romantik film bayadır izlemiyorum. gerçi ikisi tamamen kendi aralarında iyi. birbirlerinin arkaaşlarının yanında sıkılmaları güzel anlatılmış. kızın evdeyken duymadan çıkıp gitmesi çok hüzünlüydü. sonu iyi bitti gibi ama.
o değil de çağrı merkezi çalışanlarının sorunları nedir yahu. bir de çağrı merkezini ben sadece sorunlar için aranır sanıyordum. sanırım bunlar satış da yapıyor. aklıma direkt turkcell geliyor zaten. bişi oldu mu zırt pırt ararım ben.

o değil e evden çıkmayan abinin röpteşambırı ne yahu. tamam böyle bir tepki olabilir ama giy bir kazak otur onu giymek şart mıdır sabri bey gibi..   




23 Nisan 2011 Cumartesi

bugün 23nisaann..

bu da google' dan günün doddle' ı. imleci üstüne getirinceye kadar ne google olduğunu de de günün temasını algılamak güç olsa da hatırlaması güzel bir şey.

mini mini birler bayram kutlarken ben maalesef kursa gidicem. resmi tatil değilmiş.:(((( bir sürü de planım vardı. gene de hep neşeyle dolmalı insan..

22 Nisan 2011 Cuma

alışveriş..

bugünkü alışverişim tamamen ihtiyaçtan:
-pamuk: 0,75tl
-gülsuyu: 8,95tl.

son aldığımda gülsuyu 5tl idi. ya çok pahalanmış ya da beğendik pahalı satıyordu. üstelik de kapağı daha tırt. bahçelide kendi mağazasını görmüştüm. bir dahaki gidişimde sorayım.

gerçi kendi toniği de vardı ama bundan gene de almam gerekirdi.

beğendik de poşetini değiştirmiş:)

iron man..

şurdan izledim:
http://www.indirmedenfilmizle.net/demir-adam-iron-man-turkce-film-izle.html
bu kadar reklamlı site sağlam çıkmaz diyordum ama şaşırttı beni. türkçe dublajlı, ingilizce harici olanları çevirmemişler. neyse ki ingilizce altyazılar var.

bana kalsa bu filmi izlemek aklıma gelmezdi. süper kahraman filmlerine o kadar da meraklı değilim. ama aldığım her vcdnin fragmanlarında bu çıkınca merak ediyor insan, bir de big bang theory' de yeni arkadaş arayışlarında adı geçince izleyeyim dedim.

normal süper kahraman tiplemesinden farklı bir kere. sonunda basın toplantısında çıkıp "evet ben ironman" im diyor. kızlarla arası iyi, gayet sosyal vs.( bu 2. özellik batman' de de var. sadece yaşadığı şehri değil taa afganistan' ı kurtarmaya çalışması yeni.
bu arada james bond filmlerinde falan düşman naziler, daha sonra rus ajanları olmuştu. hollywood' a yeni düşman gelmiş.

bu arada süper kahraman olduğunu kabul edersek süper gücü zekası oluyor sanırım. bir mağarada süper sonik silah icat ediyor, kurtuluyor falan. (gerçi bu durumda batman' in gücü de parası oluyor ya.) o zaman günümüz süper kahramanı mark zuck.. mı oluyor yani?

doctor who' da da bu vardı. her şeyi zekasıyla çözerdi. ama onun en azından bir sonic screwdriver' ı vardı.

o değil de biz bu silahlar nano teknolojilerle falan mikroskobik ortamlarda milimetrik olarak yapılıyor sanırdık. mağarada da icat edilebiliyorsa iyiymiş. o zaman şartlar daha eşit gibi.

gwyneth paltrow da fena olmamış. en azından tipsiz bir kızı ortaya koyup herkes ona aşık olayına girmemişler..

18 Nisan 2011 Pazartesi

the dark knight..

şurdan izledim. dublajlı ve bol reklamlı ama sağlam:
http://www.vizyonkolik.com/3173/kara-sovalye-the-dark-knight-filmi-full-hd-izle/8/
filmde batman demedikleri iyi olmuş. batman ve joker filmiydi resmen. adam hakkaten deli oynamış ya. öyle bir rolü oynayıp da normal kalmak zor olur herhalde. gerçi dublajlı izlenince oyunculuğun yarısı gidiyor şu meşhur why so serius?' u bile göremedim. bi de altyazılı bulup izlemek lazım.
bir de şimdi tutukladınız, karakola aldınız, sorgu falan ok de, ya biri de demez mi şu adamın yüzünü güzelce bi silelim de ağzı yüzü ortaya çıksın. tutuklanan kimsenin hemen bir bi önden bi yandan resimleri çekilmez mi? şurda oturduğum yerden bi ıslak mendil alıp girişesim geldi.

filmde tek sevmediğim rachel karakteriydi. tamam katie holmes de kötüydü ama böyle 2 adamın sevdiği bir kızın biraz daha güzel olmasını bekliyor insan..

bir de harvey hastaneden kaçınca hemen gordon' un ailesini kaçırıyor ya. hemen giymiş 2 kolu farklı bir ceket. karanlıktan ben mi yanlış gördüm. yani tamam psikolojin değişti, içinde vardı diyelim. ya ceketi ne ara buldun. bi kenarda duruyor muydu?

şimdi adam ben artık istifa ederim dedi ya. lucius fox yazınca ekran gitti falan. morgan freeman ayrılmıyor değil mi? üzülürüm be. bu adam tanrı rolünde çok iyi. burda da buna benzer bir rolü vardı.

bir de batmobile istiyorum. bak uçuyor kaçıyor falan onlarda gözüm yok. bi batmobile yeter.

makyaj..

bu göz kapağının üstündeki belirginlik sonradan mı oluşuyor doğuştan mı? farı en iyi taşıyan model göz bu..

düğme süsü..

dikiş işlerine biraz yetenekli olsam direk yapardım. peçete üstüne olması da şart değil. tshirtün bir köşesine 2 düğme..

peçete..

çok tatlı olmuş. peçeteler böyle konulabilir. hem de ekstra para harcamadan..

eyeliner..

mavi gözlü olsam hergün böyle dolaşırdım:

süslü zarf..

davetiye zarfı için güzel olabilir. genelde beyaz zarf kullanılıyor ama o da süslü olsun diyenler olabilir:
kaynak martha

teras projem..

olur da daha fazla dayanamazsam bari böyle olsun..

ayna dekoru..

şöminenin üstünde duran aynalar gerçekten çok hoş duruyor. bu  resmi görünce dedim ki pudra vs. şeylerin üstünde hep ayna oluyor. bir kaç sene biriktirsem yaparım ki ben bunu.

böyle düşünerek bi süredir planlar yapıyordum ilk icraat olarak bitmelik olan clarie's zuzu lipglossun arkasındaki aynayı çıkarmaya çalıştım ve KIRILDI. tamam kırıldı demeyelim. evrene yanlış mesaj göndermeye gerek yok. 2 parçaya ayrıldı. tabi bu haliyle bi şeye benzemiyor. üstüne bir de ayna kırmanın uğursuzluğundan tırsıyorum. inanmadığım ender batıl inançlardan biridir ve geçen sene geldi beni buldu. ama kırılmadı bu tamm..

fular bağlama taktikleri..

bir kısmının potansiyeli yok. ama maksat çeşit olsun..

pizza kutusu..

bunda ölçüyü tutturamadım. ekrana beyaz kağıdı dayayıp çizdim. alttan da ışıklı ışıklı vuruyor ohh. miss. aslında ekrana acımasam tam kullanmalık ama bilgisayar biraz daha eskisin önce..

printable..

ben 1/4 olarak bastım ama her boy basılabilir. güzel bir sepetçik gibi oldu. beyaz veya başka renklerde de basılabilir. ama bu hali de iyi. bazı küçük şeyler basılınca bulanık çıkıyor. bunda o yok..

fimo poinsettam..

pek içime sinmedi aslında yapraklar birbirine yapıştı. ileride kullanmalık tekrar yaparsam yaprakları pişirip ondan sonra birleştirebilirim.











ilham kaynağım (yayınlıyorum ama kime aitti hatırlamıyorum. internette gezerken görüp beğendiğim şeyleri saklıyorum. ama sahibi görür de rahatsız olursa silebilirim):








poinsettanın atatürk çiçeği olduğunu biliyor muydun blog? poinsettayı biliyorum. kışın farmville' e gelen çiçek. atatürk çiçeğini de biliyorum. meğer bu ikisi aynıymış.

body shop alışverişim..

ne zamandır body shop' tan böyle yüklü alışveriş yapmamıştım. geçen sene fena dadanmıştım. onu da deneyeyim, bunu da deneyeyim diye. sonra dedim bi dur aldıklarını bitir. stoklar biraz azalınca gittim gene 5dk' da 80tl harcadım.
bunları aldım.
eldiven: 7,90. geçen tüm ürünlerde %30indirim olduğu gün tembellik etmesem de gidip alsam daha iyiydi ama..

peeling: 24,90. bu bedavaya geldi.

gözenek sıkılaştırıcı: 29,90.
bu seriden almadığım bir tek bu ikisi vardı. evdeki peelingleri biraz azalttım da bunu alabildim.

lychee parfüm: 34,90. bu bedavaya geldi.

cherry blossom parfüm: 42,90.
aslında bir 10tl falan zarar ettim. çünkü biri 30ml, biri 50ml olduğu için arada fark var. ama aynı parfümden 2 tane olsun istemedim. ikisinin de kokusu çok güzel. bayıldım. tam baharlık. ama body shop parfümlerinin genel özelliği maalesef pek kalıcı değiller. şu 30ml olanı çantaya mı atsam diyorum. kapağı kapalı olduğu halde eve gelene kadar o kadar güzel kokutmuş ki çantamı. kırıldı da aktı sandım.:)
zaten bu kadar parfümü napcam bakalım. annem de getiriyor 1 şişe. evde de 2 şişe var. 5 etti. ben öyle bi gün birini bi gün öbürünü sıkayım diyemiyorum. billa biri bitcek öbürüne öyle geçilecek..

17 Nisan 2011 Pazar

dünyanın merkezine yolculuk..

daha önce tvde ortasından başlayıp sonunu izlemiştim. tamamlamak için şurdan izledim:
http://www.vizyonkolik.com/2173/dunyanin-merkezine-yolculuk-full-izle/8/

işte 3d izlenecek bir film daha. görsel efektler için falan baya uğraşmışlar.

aslında biraz da çocuk filmi gibi.

brendan fraser mumya' dan beri hep benzer rolleri alıyor ama gidiyor da canım. yalnız böyle kaslı prof. olmaz. olsa da dersi boş geçmez bence.

filmdeki hanna karakterini ben mischa barton sanmıştım ama değilmiş. ama baya benziyor yahu..

15 Nisan 2011 Cuma

güzel tulum..

stella mccarty' nin c&a için hazırladığı koleksyondan. acaba burdaki mağazalarda satılacak mı? satılacaksa ne zaman gelecek. istiyorum..

mean girls..

şurdan izliyordum:
http://www.vizyoncu.com/mean-girls-kotu-kizlar-tr-dublaj-izle

şu ana kadar online film izleme sitelerinde gördüğüm en salakça yazıyla karşılaştım.
yok yaa. filmin son 20dksı olmasa beklemezdim bile. zaten saçma bir film. gece gece aklıma geldi. izleyeyim dedim. bin tane alternatifi varken niye size para ödeyeyim ki..

14 Nisan 2011 Perşembe

sonunda..


şu kampanyayı ne kadar bekledim biliyor musun? seaweed serisinden 3 tane alacağım var. tonik, peeling ve siyah nokta jeli. yazan beri %30, 3al2öde. bir sürü kampanya geldi. hiç acelem yok, beklerim dedim. uzun sürünce tonikten vazgeçtim. yerine gül suyu koydum bu ara. daha iyi geliyor sanki üstelik de alkolsuz. sonunda geldi. yarın gidiyorum almaya..

11 Nisan 2011 Pazartesi

anyone can play guitar..

bu şarkıyı öyle bir tarafımdan anlamışım ki. bak benim versiyonum:

and if the world does turn
and i fly under birds
i ll be standing on a beach
with my guitar
i wanna see
in her bad way
when we get together
anyone can play guitar
be one or be nothing anymore.

curve my hand
curve my hand
i am..

my barbie..

internette dolaşırken ne buldum yaa. bunun dişi olanından bende vardı. resimde görünmeyen bir de pembe topuklu ayakkabısı vardı. her şeyi kayboldu. bi elbiseyle kayakları duruyor.

hepsi kayboldu ama bu ceketi çalındı. hiç şüphelenmemiştim ama bir gün oynamaya gittiğimde evlerine gördüm. tam da hatırlamasam da ceket kıyafetle takım olduğundan anladım. onun bu bebekten yoktu.

tabi kendimce ona bir ceza verdim. o zamanlar forgive and forget olayını bana anlatmamışlardı..

uyku..

bugün sabah şimi metrodayım. metronun boş olduğu ender zamanlardan. tombik yüzlü bir teyze var.bir de beyaz tenli, çok şişman değil ama tostoparlak suratı var.   en kenarda da oturuyor, kolunu da koymuş. o kafa bi o yana bi bu yana top gibi yuvarlanıyor. şu uykunun insanı düşürdüğü hallere bak. ama çok komikti ya.

puslu kıtalar atlası..

güzel kitaptı. başlarda elimde sürünüyordu. o tasfirler falan var ya. başlarda tenefüsste açayım bir paragraf okuyayım diyemiyorsun. geçen gece uyku tutmadı. internetten de umduğumu bulamadeığım bir gündü. ben de açtım bunu okudum. zaten ince bir kitap. o gece 200sf falan okumuşum. bugün de bitiriverdim. sıksan 1günde bile biter zaten.

sonunda çok kıskandım. meğer bizim uzun hasan efendi' nin düşler atlasıymış bu kitap. oğlu için yazdığı bu kitabı bizler de "aman iyi siz de okuyun hadi" demiş gibi gibi oldum biraz.
bir de yazar gerçekten uzun boylu muymuş, oğlunun adı bünyamin miymiş. izmir' de yaşarken istanbul' u nasıl böyle iyi bilirmiş.

kitaptaki rendekar bizim meşhur descartes mi? fikir doğru ama descartes' e rendekar dendiğini hiç duymamıştım. tamam eflatun falan bilindik de.
adamın felsefeci olduğu belli zaten. sonlarda iyice rengini belli etti. tabula rasa falan.

bu boşluk olayından büyük hadise çıkacak sandım ama
çeşni olsun diye işlenmiş biraz. zaten bu da olmasa boğaziçi şıngır mıngır tadında olacakmış biraz.

ebrehe kadın mıymış şimdi olayı çözemedim.

istanbul' a niye konstantin diyip durduğunu anlamadım.

o kadar inceydi ki bitiverdi.

bu arada kitabı aldım ama korsan mı emin değilim. şimdi olgunlar' dan 8tl' ye aldım. fiyatı düşük korsan olabilir ama arkasında bandrol var.
şu anda uzun süredir ilk defa ne okuyacağımı bilmiyorum. belki yeni kitap almayıp kpss' ye konstantre olabilirim. ya da alsam da orda burda 1-2 oyalansam mı?

mucize aseton..

bu arkadaş şu ana kadar üretilmiş en mucizevi kozmetik ürünüdür arkadaş.

daha önce bloglarda görmüştüm ama karşıma çıkmamıştı. dün tesaüfen ankamall' da gözüme takılıverdi. kozmetik reyonuna özellikle girmemiştim bile. dondurmaları arıyordum. gözüme takıldı. hemen aldım. renklere göre kokular desek en hafifi mavidir dedim ama her renhi vardı. reyonda fiyatı 1,90 görünüyordu. gülşah aseton diye. ne olacak dedin 2tl.

ben bunu sert süngerin içine biraz aseton sıkmışlardır falan diyorum. hatta tırnağımı çizerse falan dedim. eve gittim. siyah ojemin uçları biraz dökülmüş ama nasıl üşeniyorum. yama yapmayı falan düşünüyorum. hadi şunu bir deneyeyim dedim. parmağımı soktum. bi kere süngeri yumuşacık. bulaşık süngerinin sarı tarafı gibi. 2fırt fırt hemen çıkıverdi. bir de siyah oje yani. en zor çıkan renklerden üstelik altında şeffaf, kendisi 2kat, üstünde de matlaştırıcı var. 2 fırtta çıktı ya. şaka gibi. 2dk da falan bütün tırnaklarımı sildim. kenarlarda bile hiçbir şey kalmadı.

mucize bir şey bu. artık benim için aseton olayı bitmiştir. ne parmex, ne diğerleri. bu ufaklık benim en değerlim. hem içinde tırnağı besleyen bir şeyler varmış. o kadar sevdim ki.

eve geldim fiyata baktım. 2,70. ama değer ya 10tl bile eder.:))

yanık kurdelem..


gene bir yerlerde bunun kumaşdan yapılmışını gördüm. ama evde puantiyeli kumaş yok. fimodan yapsam ya edim. ne güzel yaptım işte. şekil olarak kusursuz. pişirirken her zamanki gibi 5dk pişirdim ve yandı. o an fırının voltajı mı çok geldi ne.

şimdi bunun yanık yerlerini boyayabilirim sorun değil ama bunu florasan beyazla yapmıştım. boyarsam tüm cazibesi gidecek..




boyayınca da böyle oldu. ama fırça pek yanaşmadı..



<---- ilham kaynağım.

clarie's alışverişim..

ankamall' a gittiğimde içimden sadece güzel bir küpe almak geliyordu. accessorize' de görüğüm kuşlar güzeldi ama altın rengi ve büyükçe olmaları yüzünden vazgeçtim. bir çift küpeye de 13küsür vermek istemedim. gerçi böyle daha çok harcamış oldum.

sonra forever new' a girdim. burdan kesinlikle bir şeyler almak istiyorum. içeri girince her şey çok güzel geliyor. pudra rengi vs.. ama yaklaşınca hepsi çok resmi, abiye geliyor. iş hayatına atıldığımda ilk alışverişim burdan olacak.

sonra clarie' s. önce sağdaki küpeyi aldım. fiyatı:19,99. bir alana 2. yüzde 50 indirimliymiş. hadi bir tane daha alayım dedim ama 2.yi seçmek öyle zor ki. tam beğeniyorum bu sefer fiyatlar 30-35 oluyor. en son bu soldakini gördüm. olmasa da olur bir şey aslında. fiyat: 14,99. en son bu ojeyi gördüm. ne zamandır aradığım meşhuuur taupe rengi. fiyatı: 2,99. ama 5tl' ye bile alırdım. artık inat ettim alıcam ya.

bu arada claries oje işini iyice geliştirmiş. bir sürü mat oje vardı maviler, yeşiller falan.

taupe her ne kadar gözümde hala yaşlı kadın eli imajı yaratsa da genel olarak sevdim. soft bir ton olduğu için bahara uyar. matlaştırınca da baya hoş bişi oldu. neon renkleri yaza saklıyorum. gerçi bu ara havalar bi acayip. bugün ankara' ya birkaç dakika kar bile yağdı. yağmurlar karışık ama nisanda kar yani. dışarıda deri ceketle üşüdüm. düşün ki o ceketi kışın giyiyordum ben.

kasanın önündeki glosslarda da gözüm kalmadı değil. o güzel ambalajlara kanıp alıyorum. sonra bitse de kurtulsam diyorum..

10 Nisan 2011 Pazar

10nisan..

şimdi bir kız var. bütün belirtiler pintiliği gösteriyor. bu kızı ne zaman görsem telefonunu kursta şarj ediyor. ilk yapan bu değildi. başka bir kız var şehir dışından geliyor o ilk şarj etti. olabilir. çünkü yol hali sonuçta. baktı ki bu iş yapılıyor bu da şarja başladı. ihtiyaçtan falan değil. bildiğin beleşçilik. mesela ilk tenefüs şarja takıyor. ee evde taksayın. hani öyle deli gibi telefonla konuşup şarj bitirir havası da yok anladın mı. resmen beleşçi.
öff ne çok şarj dedim. gerçi bana giren çıkan ne sonuçta dershanenin elektriği..
bi ara ben de pintiydim ama başkasına zararım olmazdı. para harcamak istemiyorsam yemek almazdım. başkasının yemeğine dadanmazdım. artık dikkat ediyorum. kimisinin içinde olur ya ben zorlayarak normalleşiyorum.

bir de bi kız var. sanki beni bozmak için fırsat kolluyor. neden bilmiyorum. mesela bana 2 ay önce dediği bir şey vardı. sen zaten bunları biliyorsun seninki şeklinde. onun dersi başlayınca aynı lafı ona söyledim. bi kızdı bi köpürdü. yancılar falan da çıktı hemen.

geçen gene saçma bir şeyden olay çıkardı. bak hiçbişi demedim. gene kızdı köpürdü falan bu sefer çevredekiler bile böyle saçma bir şeyi dünyanın en önemlisi gibi savunmasına anlam veremediler.

ta sene başında onunla bir şey yüzünden atışmıştık. acaba ondan mı diyorum. yani o savunduğumun kesinlikle arkasındayım. önemli bir şeydi ve tek değilim bu konu halihazırda bir çok kişinin savunduğu bir şey. ama 5dklık falan bir şeydi ve orda biz yıllarca tartışıp bir sonuca varsak bile kimse bizi iplemez ki zaten.
hala kızıyorum zaten ona çünkü çok büyük haksızlık var. bunun kıytırık bir kimseden gelebilecek önemli bir torpili var. ama orası benim yerim. madem bu kadar isteyecektin zamanına azicik kastırıp kazansaydın ama çok istiyorum e banane ki..

9 Nisan 2011 Cumartesi

evita..

az önce "don' t cry for me argentina" yı, "arjantin ağlama bana" diye duydum. şoklardayım. bunu zuhal olcay' dan duymak bile durumu daha iyi yapmıyor. bazı şeyler kesinlikle orjinal kalmalı..

8 Nisan 2011 Cuma

inglourious basterds..

şurdan izledim:
http://gunlukfilm.com/soysuzlar-cetesi-izle-altyazili.html#
parçalı halde. ama bu iyi bir şey. internetim sürekli kesildiği için zaten ilk bölümü 2 defa yükledim. böylesi daha iyi. alt yazıları çok çok küçük. hatta ben tam ekran izlememe rağmen ufacık.

bu filmin adını ilk duyduğumda ignasio's basterds sanmıştım. hatta bratt pitt ignasio' dur diye düşünmüştüm.

film tam bir quntin tarantino filmi. bütün dönem filmlerini, savaş filmlerini bu adama çektirsinler yaa, müthiş olmuş. sadece görüntü olarak değil. müzikler de cuk oturmuş. nazi filmi çekiyoruz ama hollywood yapımı bu, ingilizce oluversin dememişler. adamlar gayet almanca konuşuyor. hatta aksanları hakkında yorum yapılıyor. ingilizce de var ama olması gerektiği gibi. tabi film aslında fransa' da geçiyor. baya da bir fransızca var. hatta ufak bir italyanca bile var. o yüzden kesinlikle altyazılı izlenmesi gereken filmlerden.

başrolde brad pitt var ama başrol bence landa denen ss albayı. adam nerdeyse tüm chapterlarda var. filmde konuşulan 4dili de çok iyi konuşması da cabası.

ama brad pitt de iyi güneyli aksanıyla tam amerikalı.

merak ettiğim sonu iyi güzel. ekrandaki kadının kahkahaları falan çok etkili ama gerçekte böyle mi olmuş ki. bir de filmin başında julie dreyfus adı geçiyor. alakalı mıdır?

7 Nisan 2011 Perşembe

cmylmz soru cevap..

şurdan izledim:
http://www.filmifullizle.com/cem-yilmaz-cmylmz-soru-cevap-izle.html/6
gece gece aklıma geldi. ekşideyim tnt başlığına girdim. orda bunun adı geçiyor gördüm hadi dedim izleyelim.

çok komikti ya yarıldım valla. dedim madem geç yatıcam bi maske yapayım. o kadar kasmama rağmen 2dk' da çatladı gitti. bazı sorular çok saçmaydı yani tamam orda illa bişi sormak istiyosun ama aşk hayatı falan ne alaka. bir kız da sinemasal bi soru sordu. 5dk anlattı adam. baydı resmen. keşke kesselermiş.

bel altı falan da var ama harbi komikti ya. aslında bunun mp3 formatı olacak. spor yaparken falan dinle. valla yorulmadan 2 saat koşar insan. zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın.

bir de niye hep özel üniversitelere gitmiş ki. geneli de istanbul' dan. özel olmayan boğaziçi ve anadolu üniversitesi. istanbul dışı da sadece bilkent' le anadolu. kadir has' a falan gideceğine bi mülkiye' ye falan gitse çeşitlilik daha güzel olmaz mı?

aynı görünsün diye arkaya fon koymuşlar. abbas güçlü yöntemi. en başta da her şey çok güzel olacak var. ne tırt afişmiş öyle. sanki hatıra fotorafı gibi. resimde ağırlık beyaz renkte ve yazıyı beyaz yazmışlar. okumak için baya çabaladım.

6 Nisan 2011 Çarşamba

hürrem&fiona..

sözlükte biri hürrem' i fiona' ya benzetmiş. harbi benziyo ya..
tabi hürrem daha somurtkan..










bu arada dizinin süper bi sitesi var:
http://www.muhtesem-yuzyil-izle.com/
bundan sonra ordan izlemeyi düşünüyorum. bugün o kadar çok reklam geldi ki. süleyman' dan çok 11833' teki adamı gördüm..