8 Mart 2011 Salı

kayra..

şu an öyle etkisindeyim ki kayra' nın sanki o öldürürken zihini benimkini de yanında götürdü. boş boş bakasım, sadece düşüncelerimle yaşayasım var. başlarda ondan nefret etmiştim. kadınları dövmesinden, hiçbir şeyi umursamaz, kendinden vazgeçmiş tavrına rağmen ne kadar ben merkezci olduğuna, uzun saç ve pala bıyığın ne kadar iğrenç bir ikili olduğuna.. kinyas öyle değildi halbuki o gerçekçiydi, samimiydi.
sonra kinyas gitti, kayra kaldı. başlarda bu kadar nefret ederken nasıl okurum diye düşündüm ama kendimi zorlayınca devamı geldi. zihinsel ölümü yaklaştıkça sonunu merak bile ettim. başlar olmayacak herhalde diyordum çünkü böyle bir şey mümkün değildi. kanıtım da şuydu daha 30sayfa falan vardı ve 2 günlük bir süreydi topu topu anlatılacak olan. sonra yaklaştıkça inanmaya başladım. çünkü rol yapmıyordu. akış sırası mantığımla örtüşüyordu. sonra bitti. birden bire pat diye. sonunda anita' nın eklediği ingilizce, belki de yazarın çevirdiği bir sonuç raporu bekledim. tamam hakkaten dediği gibi oldu. yattı ölü gibi. nefes alıyor ama tık yok yani gibi bişi. ama yoktu. kinyas' a geçemedim sonra. olmazdı. kayra' ya haksızlık olurdu. kitabı baştan okuyasım geldi. bazen çok sevdiğim filmlere yaparım bunu. film biter bitmez başa dönüp biraz daha izlerim. hem de son dönemin modası hikayenin başı ile sonunun birbirine yamadıkları filmlerde güzel olur. bunu da yapasım vardı. ama okumak izlemeye göre daha zor. belki tüm dünyada 19kitap  olsa. bitince tekrar okurum hepsini. ama şimdi dünya üzerinde o kadar çok kitap var ki bir tanesini tekrar tekrar okumak haksızlık gibiç.

bu kitabın gerçek olduğuna, kayra' nın şu anda afrika' da sahil kenarında sarı bir evin çelik kapıyla girilen bir evin 3. katında yattığından öyle eminim ki. o evi bulup gitsem anita' ya oldu bu gerçekten başardı mı desem. önceleri inkar etse bunu. hatta noah beni dışarı çıkarmaya kalksa. yandaki ingiliz komşular ne oluyor diye çıkıp verandadan huzursuz gözlerle bizi seyretse. korkmayın biliyorum ben her şeyi desem..

herşey sanki bambaşka bir yerden gelmiş gibi. kurgu olamayacak kadar gerçekçi. bir karakteri böylesi incelikli anlatabilen bir adam kitabın kapağı için böyle bir resim seçmiş olamaz zaten. kapaktaki canavarlar kinyas ve kayra olsa hadi tshirt giymiş olan kinyas olsa, gömlekli kayra olsa. kayra beyaz gömlek giymez ki. siyah giymenin nedenleri üzerinde yarım sayfa yazı yazmış, yüm renklerle arasına mesafe koymuş adam beyaz gömlek giymez ki. hadi diyeri kayra diyelim. siyah gömlek ve keten pantolonu böylesi benimsemiş adam tshirt giymez ki. hele yazılı tshirt asla giymez. afrika' nın sıcağında bile sivri burunlu deri ayakkabı giyecek kadar imajını düşünen adam tshirt giymez ki. sadece rahatı için yapmaz bunu. afrika' nın sıcağında omuzlarına kadar inen saçları ve bıyığıyla kıl topağı olarak gezen adam yapmaz ki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder