24 Mayıs 2011 Salı

..

ne zamandır kendimle ilgili yazmıyorum. blogdan biraz koptum. sadece filmlerin adreslerini unutmayayım diye not alıyorum. sınavlar yaklaştı bi taraftan onlara çalışıyorum. işallah bitcek bu sene. biri iyi derste işlediklerimizi hatırlıyorum; ama biri sanki hiç derse girmemişim gibi. kitabın içi karman çorman, kendi notum eksik gibi. bilemedim. zaten hoca tutar 200sf nottan yarım paragraf anlattığı şeyi sorar. 2 senedir sorduğu bir soru var. cevabı her yerde farklı. geçen asistana sorayım dedim çekindim. yahu okul bitiyor hala hocaya bişi sormaya çekiniyorum. kursta öyle değil mesela. kalabalık sınıftan dolayı sanırım. bir de kursta parasını verdim mantığı var sanırım.

kurs da iyi işte ama biraz tırsmaya başladım tam gazı aldım çalışasım var ama okul dersleri dururken nereye çalışıyosun. dün ilk defa deneme çözdüm. sene başından beri alıp alıp biriktiriyordum aferim bana. o da 1,5 saatta bitti zaten. korkulacak bişi diil de erteleyip duruyorum. o değil de sonuçlar biraz kötü çıktı. tarihi ucundan kıyısından biraz çalıştım ama coğrafya sıfır yani. neyse ki kısa bişi. yetiştiririm diye umuyorum. vatandaşlık da hukuktan falan bi şekilde gidiyo. zaten güncel sorularına ne kadar çalışsan boş. onlar tamamen şans. zaman yeter umarım. aslında türkçe de boş da matematiğin yanında olduğu için göze batmıyor. bi matematiğe çalışıyorum zaten. şansım yaver giderse fulleyebilirim.

çalışıyorum ama kaynağımdan hiç memnun değilim. burda da söyleyeyim ihtiyaçın seti çok tırt arkadaş. yok balık kılçığı, yok konuşma balonları, ünlü kişilerin sözleri.. ne bunlar abi. ilkokul kitabı mı bu? şekilli şekilli anlatmaca falan. şu sınav bitsin gidip bi ilkokul bebesine hediye edicem. bazen yanlış mı aldım acaba diye önüne falan bakıyorum. ilkokul ders kitabı gibi bişi. bizim öss kitaplarının bile bi ciddiyeti vardı. bi de bu kpss kitabı ya yuh. alırken baktım ihtiyaç haa adını duymuştum falan diye aldıydım ne biliyim ya. öyle tırt bi kitap ki. ha sanıyorsun ki böyle şekilli falan sıfırdan başlıyor anlatmaya. nerdee.. bak o kadar da boş değilim mesela biraz formüllere falan bakınca hatırlıyorum ama bazı soruların çözümünü hatırlayamıyorum mesela. onlarda da açıklama sıfır. keşke çözümlü falan bişi alsaydım. gerçi pek takılmıyorum. soruları kolay. mesela şu ana kadar tüm kitapta 2 soruya takıldım. çözümü var hatırlıyorum ama hiç öyle soru göstermemiş. ay nası doluyum. soruları da kolay ama mesela soruyu çözüyorum çıkmış soru daha zor geliyor. şimdi kitabı değiştirmeye de üşeniyorum. şu denemeleri çözsem yeter herhalde çözümlü de.

dersler böyle işte. bu ara kafam bunlarla dolu. bi de geçen duman konserine gittim. deli bişiydi ya. tam sıkılmaya başlamıştım ki duman' ı yeniden sevdim. 7gibi gittim. 9:30' da başladı. 11:30 gibi ayrıldım. en az 4 saat ayakta kaldım ama değerdi ya. çıktığımda sesim kısılmıştı. erkenden de gittim benim aklımda 8gibi kalmış. biraz da yer tutayım diye gittim. sonradan baya kalabalıklaştı. bi de saat 9gibi falan millet iyice doluştu. önüm arkam tıklım tıklım. salak çocuğun biriyle tiki sevgilisi geldi. millet de geçecekler diye yer veriyor. sahnenin tam karşısına gelene kadar geldiler sonra burası iyimiş deyip durdular. ee biz enayi miydik 7' de geldik. millet o kadar küfür etti ama gitmediler de ne yüzssüzlermiş be. kız zaten tiki bişi sanki ööyle duman dinlerdin. sonra ilerleyen vakitlerde 2tiki kız geçti. kız tek omzu açık giymiş ama nasıl ter kokuyor ya ben kazakla terliyorum sen o halde nası terledin. her şeye rağmen deli gibi eğlendim. her şarkıya eşlik ettim. çıkışta sesim kısılmıştı. normalde konserde sen sus da sanatçıyı duyalım olayı vardır ama herkes söyleyince sen de söylüyorsun. öyle ki bazı şarkılarda kaan' ın sesini hiç duymadım. yalnız her şarkıyı biliyormuşum onu farkettim. millet eski şarkılarda daha iyi. yenilerde ses yarıya düştü. adam yağmur derken yağmur yağdı. ama tesadüf. onların üstü kapalı tabi. ama adamlar çok iyi ya. ham ses mi ne deniyosa hiç bilgisayarla oynanmamış cdden ne duyuyorsam aynısını duydum.

bitmeden çıkmak zorunda kaldım. biraz üzüldüm aslında ama saat 11:30 olmuş daha tandoğan' a yürücem. 11:40' da tandoğan metrodayım. iyi dedim yetiştim. indim aşağı bekle bekle metro yok. tam 15dk bekledik. millet nası yuhluyor falan. bi de herkes çıkmış metroya doluşmuş. öyle kalabalıklaştı ki istasyon. adım atacak yer yok. millet merdivende falan bekliyor düşün. her dkda hesap yapıyorum acaba dışarı çıkıp babamı mı arasam diye. çünkü kızılay' dansa tandoğan' a çağırmak daha kolay ama birbirimizi nasıl bulucaz. neyse sonra geldi. millet alkışlıyor falan. sanırsın duman sahneye çıktı. kafalar iyi tabi. biraz da sinirden. neyse bindik hemen ama ben heykel pozisyonundayım. balık istifi lafı halt etmiş. neyse ki ankaray' da camlar açılabiliyor. sonra bi koşu metroya bindim. tam 11:59' da bindim. son metroya son saniyede yetiştik.
eve geldim saat 12:30. direk yattım sabah kalkıp derse gittim maalesef.

bu ara bi de rejim yapar gibiyim. aslında her sene martta falan başlardım. ama bu sene hiç içimden gelmiyor. çok ilginç. üstelik acayip kilo aldım. pantolonlar falan çok farketmiyor. kış boyu benle genişlediler ama tshirt olayını naparız bilmiyorum. ama hala içimden gelmiyor. eskiden bi gaza gelirdim. bu sene olmadı. kilo aldım biliyorum tartı yalan söylemez. annem de diyo ama içimden gelmiyor. ya güneş gözlüğüm bile geçen seneki gibi yakışmıyor sanki. gene de içimden gelmiyor. hani yedikçe depresyona girer daha çok yersin ya. öyle bişi de değil. sanki normalim buymuş 10senedir bu kilodaymışım da herkes benim sıfır beden olmamı istermiş gibi hissediyorum.
bi hafta sıktım kendimi. hergün yürüdüm, yediklerime dikkat ettim, 7' den sonra yemedim ve o hafta 3gr aldım. tamam 3gr bişi değil ama o yolu yürürken de canım çıktı be. bari sabit kalsaydı. ondan sonra iyice saldım.
işte bu ara gene yürüyorum. hiç bi beklentim yok. sıkılırsam vazgeçebilirim. yanımda para olsa girip mcdonald' da tıkınabilirim. öyle bişi. gerçi daha 2 gün oldu. bi de 7' den sonra yemiyorum. o kadar zor gelmiyor. bu ders çalışma teranesine sabahları erken kalkmaya başladım. haliyle erken yatıyorum o yüzden pek bi acıkma olmuyor. çok içimden gelirse yerim gibi de. öyle bi haldeyim. sabahları nesfit yiyorum. bana kalsa hiçbişi yemem. kahvaltı hele de erken kalkınca çok zor geliyor. zaten aylardır sabahları muz yiyordum. muz işi kolay. midemi zorlamıyordu. bu nesfitin kıtılarını çiğnmeye bile üşeniyorum. bir de içine bi kaşık nescafe atıyorum uykum gelmesin diye. du bakalım ne kadar gidicek.

bi sayfa yazı yazdım resim koyamadım. blogger hata veriyor. sinir oldum.
öyle işte aklıma gelirse yazarım gene..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder