20 Kasım 2011 Pazar

oje alışverişi..

bu kış da ojelere taktım ya dur bakalım ne kadar gidecek. geçen gün evdeki köstebek derisi kahverengiyi sürerken güzel ama keşke daha koyu renk olsa diye düşündüm ama siyah değil. o yüzden bugün bunları aldım:
soldaki gülkurusu gibi olan no:79. aklımdaki renk bu değildi ama çok beğendiğim için aldım.
sağdaki aradığım renge daha uygun no:80. hangisini alsam diye düşünürken aman alt tarafı oje deyip ikisini de aldım. fiyatı: 1,99. anlaşılan geçenki kampanya bitmş.

bu arada rossmann ne kalabalıktı. pazar akşamı alışveriş merkezine gitme gafletinde bulundum. amaan meğer bir biz evde oturuyormuşuz. herkes burda. kasada bir adam vardı bi dolu deterjan almış, çocuklara bi sürü kalem silgi vs. almış, kola almış hayır az ötede market var kolayı bari git ordan al. insanda biraz ekonomi olur. sonra 100küsür lira tutunca parası çıkışmadı kartla ödedi. bana ne, ne alırsa alsın da yanında da bebeler sırnaşık sırnaşık. kasaya tırmanıyor, aradan geçmeye çalışıyor vs.

zaten makyaj standlarına yanaşmak mümkün değil bi kadın var annemden yaşlı bişey. gene yanında çocuklar. emily kalemlerin orayı işgal etmişler. çocuk diyor anne bak bunu dene. öbürü geliyor anne bak bunu da dene. alt tarafı 2 gözü var. en az 5 kalemi neresine sürdü bilmem. sonra da onları bi güzel standa geri koydu. tester olduklarını da sanmıyorum. tiksindim valla. bi keresinde ordan kalem almıştım çünkü. giderken de kalemin birinin kapağını yere düşürdü oğlan çocuğu kaldırmadan bastı gitti.

görevliyi o anda başka bir kadın esir almıştı. kadının diyalog şu: "şimdi ben makyajda eyelineri çok seviyorum ama daha önce hiç denemedim. acaba burdan mı alsam yoksa daha iyi bir marka mı alsam" yahu bir kere denemediğin bir şeyi nasıl sevebilirsin ki. denersin, sana yakışır, eline pratik gelir ondan sonra seversin. seviyorum ama uzaktan. bir de bunu mu alsam daha pahalısı mı ne? düşündüğü şey de 3tl mi ne. baktın beğenmedin bunu çöpe atar gider iyisini alırsın ne standın başında saatlerce düşünüyorsun.

seyahat boyu ürün standına yanaşamadım bile zaten. orda da 2-3 20li yaşlarda kadın ürünler üzerine sohbet ediyordu. biri parfümleri açıp açıp kokluyor, öteki yanındakine saç kremlerini yorumluyor vs. sonra kaçarak uzaklaştığımı hatırlıyorum.

markete gireyim dedim. evde ekmek bitmiş. ekmek standına yanaşamadım bile. yahu ekmek u gidersin seçersin, fiyatına bakarsın alırsın ne başında saatlerce bekliyorsun. kalabalığın arasından ancak elimi uzatarak alabildim düşün. 1,50tl' ye çavdar ekmeği gelmiş havada kapışılıyor oha. kasalar zaten ayrı dünya. tüm kasalar çalışıyor hepsinde de sıra var. ekmeğin önünde saatlerce beklemeye vakitleri var ama kasada rica etsen elimdeki bir parça desen yer vermezler..

Resim yazısı ekle

bir de bunu aldım. flormar' a da fiyatlandırma politikası için oha demek istiyorum. flormar' ı nasıl bilirdiniz. ucuz, bizden, 1tl' ye orta kalite oje satan bir marka değil mi?

bu matlaştırıcı ojenin fiyatı: 5,90. 1tl daha versem sevil' den alıırm hem de sevil para kazanırım.

ikidir böyle oluyor. claries' te 3,40tı. niye inatla başka yerlere gidip duruyorum ki.

2 yorum:

  1. Merhaba,Rossmann'da yaşadıklarınıza çok güldüm(aynı teyzeden İzmir'de de var:)) Tester denen şeyden haberdar olmayanları Rossmann'a almamalılar bence,insanların eline koluna sürdükleri şeyleri satın almak hiç içimden gelmiyor :( Rossmann yazılarınızın devamını bekliyorum.Hoşçakalın Reyhan

    YanıtlaSil