29 Kasım 2011 Salı

bugün senden nefret ediyorum..

musibetlikler sabah başladı. bu hafta gene erken kalkmayı deniyorum. dün iyiydi ama bugün 8' de uyandım ama kalkamadım. tamam yat ama uyuma diyerek kaldırdım kendimi. 9' da zar zor uyanabildim. kendimi zorlayarak yataktan çıktım. kahvaltı vs. ok. 45dk ders çalışıp zar zor 10sayfa okuyup geri yattım. saat 10falandı. 11:15' te gözümü açtım. dışarı çıkıcam diye kendimi zorlayarak kalktım. saçımı düzleştirdim, eyeliner çektim vs. tam çıkıcam arabanın anahtarı yok. bizimki sıkıldığı için ayakkabılıktaki kapaklı kaseyi kırmış. bir de suçu benim üstüme atıyor orası ıslanmış da kaymış da. yerine koyduğu çanağın içine de arabanın anahtarını koydurmuyor. vay orası çok kapı önüymüş biri gelir çalarmış. ne alaka. orada evin anahtarı duruyor kocaman onu çalar önce. hayır belli bir yere koysa gene iyi. geçen bir dolaptaydı. bu sefer öbür dolaba koymuş. ara ara yok. salona baktım, çekmeceye baktım. arayınca bari açsa. ben senin aradığını eve gelince gördüm. bir de gevrek gevrek gülüyor. sinir ya. neyse sonra buldum. indim aşağı dann garajın önüne biri parketmiş. alttaki kız değil. onun altındakinin oğlunun bi arabası var pembe bişi o da değil. sinir etti yaa. kaldım böyle. hayatta yürüyerek gitmem dedim. mecbur ankamall' a gidicem. arabayla gidicem diye de yanımda küçük çanta var. metroya girerken kitapçıda pucca' nın ilk kitabı vardı 2.si var mı dedim varmış. iyi bi saat getirsin diye bekledim. baştan aklıma da gelmedi dönüşte alayım demek. dönüşte aynen duruyordu adam. pucca' ya da sinirim. ben onu blog yazarı olarak sevdim kitabı çıktıktan sonra blogu resmen terketti. herşey öbür kitapta, gazetede bile sır yok. onun için bu sefer gidip dnr' dan almadım. adam şeffaf bir poşet verdi. okuduğum kitabın dışını göstermeyi sevmiyorum. herkes bi göz ucuyla bakar ne okuyormuş diye. bir de pucca' nın kitabı ipek ongun kitapları gibi gizli gizli okuyasım var. elimde kaldı bu. çantaya da sokamam küçücük. ankamall' da direk kendimi migros' a attım. migros' ta da gıcık olduğum şey. ya koca araba alıcaksın ya da aldıklarını elinde taşıyacaksın. aldığım 3 parça şey ama tutamıyorum ki. sepet olayı yok. varsa da gözönünde değil. ananas alıcam migros' tan real' den pahalı. metro bileti+ zarar. bi saat ananas kesen adamı bekledim. yaptığı da bişi yok. başı sonunu zaten bıçakla kesiyor. evde de yapabiliyorum. tek karım migros' ta kare kepekli tost ekmeği buldum. aylardır aradığım mucize. kepekli ekmeğe geçmek istiyorum ama sabahları üçgen tost yemek istiyorum. zaten bizimki benim peynirimi bitirmiş. kuru tulum peynirine kaldım. madem tulumu bu kadar seviyorsun niye benim peynirimi bitirdin. almamış da hiç alayım falan diye de sormuyor. hafta sonu gidip kendime lor almazsam. daha tulum gelecekmiş. yesin hepsini de tulum gibi olsun oh.. kasada da elimde 3 parça bişi var. ekspres kasaya girdim. nakit ödiyceksiniz dmi burası nakit kasası dedi. zaten ööle harfiyen uyuyordunuz kurallara. gel sen de vur. normalde de hep nakit alırım da bugün kartla ödeyeyim diyordum yanımda az para var. hiç bir mağazayı da gezemedim. param da yok zaten. canım c&a' yı gezmek istiyordu. o da kaldı. kumpir alıp eve döndüm. bu sefer nasılsa evde yiycem kola almayayım dedim. 4 malzemeliden aldım. zaten 2 malzemeli ve kola 9,25, 4 malzemeli 9,75. 10tl' ye kola da alabilirsiniz dedi. iyi dedim 0,25 kuruşsa bir şey değil. o 25kuruşluk kola beni rezil etti. zaten 4 malzemeli olup eskiden sorardı seçin diye. ben seçtirsin diye bekliyorum sosis, rus salatası, mısır, zeytim koydu 2 çeşit ee bitti. zeytine para verdik yani. halbuki başka şey seçicektim ben. ev de zeytin dolu. neyse dedim acemiliğime geldi. o da paket olup kumpiri seraya sarıyorlar. ketçap mayonez serayla bütünleşmiş zaten. iğrenç toparlak bişi oldu. bir de koydukları minicik kağıt poşet. enine hiç sığmaz, anca boyuna sığmış kumpir o da bütün zemini kaplamış. üstüne de koymuşlar kolayı da ankamall' dan çıkmadan poşete akmış. bombeli kumpirin üstünde duruyor tabi. poşet ıslanmış yırtılcak nerdeyse. kolayı elime aldım poşetin dışına kitabın poşetini geçirdim. neyse ki yolum kısa. kola bir de dışını da ıslatmış elim yapış oldu. o kolayı direk çöpe atsam daha ucuza gelirdi. alt tarafı sifon kola. bütün suçlu o şerefsiz araba. dönüşte aht ettim bu kolayı şarıl şarıl üstüne dökücem o arabanın dedim adamın içine mi doğmuş ne döndüğümde yoktu. daha doğrusu o arabayı köşedeki internet kafede gördüm gibi. aynı renk plaka da benziyor ama emin değilim. alt sokakta çalışma var. benim teorim bizim garajın önünü beleş otoparak belledi bu şerefsizler. akşam gene geldi o araba delircem yaa. bizimkine anlatamıyorum derdimi ona kalsa araba 6 ay çıkmasın garajdan hatta satsak daha bile iyi. alttakinin arabası olabilir ayıp olur yazı asarsak diyo. ne ayıbı ya kitlediler resmen arabayı. aslında ev sahibi yaşlı bi adam, arabası yok, araba sürmeyi bile bilmez. bunun 3şerefsiz çocuğu var. 3' ü de sık sık ziyarete gelir. arabayı da bizim garaja falan koyarlar. hayır 1 değil, 2 değil 3 araba ben nasıl tanıyayım hepsini. ama inat ettim. gece o araba çekilmezse üstüne su dökücem. zaten benim balkon oraya bakıyor. gece 3 olur 4 olur. orası bana koymaz. sabaha kadar ön camı buz tutsun adinin hadi bakalım. kimseye de derdimi anlatamıyorum. biz zaten az kullanıyormuşuz. o yüzden koymuşlar. ya araba bu ne zaman kullanacağımdan onlara ne. belki acil bir şey olur ne hakları var bizim arabamızı böyle kitlemeye. sinirden kendimi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder