2 Eylül 2011 Cuma

amasya..

giderken bayramın ilk günü saat 10gibi falan yoldaydık. yollar gene çok kalabalıktı. özellikle ankara çıkışı. biz esnaf yakın yerlere akraba ziyaretine gidiyor diye yorumladık, bolca reno gördük. mola yerleri bayramlıklarını giymiş insanlarla doluydu:)

amasya' ya vardığımızda saat 5 falandı. tamam deniz kenarı süper olurdu ama amasya güzel yer. sanki tarihin her döneminde yerini almış gibi. kalesi var m.ösinden, sonra strabon, kral mezarları var o da m.ö. başka bir zamandan. ferhatın deldiği dağ burda, osmanlı zamanında şehzedeler yetişirmiş burda, kurtuluş savaşında amasya genelgesi var, sonra elması..

oraya varınca hadi bir şehri gezelim dedik. ilk karşımıza kral mezarlarına giden yer çıktı. hadi bakalım bayramın 1.günü açık mıdır falan derken çıktık. yolu kötü. önce bir merdiven var. eski taşlardan, üstleri kayrak kayrak olmuş, o gene iyi sonra küçük bir yokuş var. çıkması iyi güzel de dedim bunun bi de inişi var. bi de yoldan geldik ayağımda babet, babet kayıyor, ayağım da babetin içinde kayıyor. neyse girdik giriş 3tl.

müze kart geçiyor ama yenilemiyorlar. o da çok kötü kaç yer gezdik bu gezide müze kart var, yeniletmek istiyoruz ama hiçbir yer yapmıyor. verdiğimiz paralar kart parasını geçti zaten. hayır bi de ben şu pasoyu teslim etmeden yeniletmek istiyorum.

neyse içeri girdik ama tepeye mezarların oraya doğru düzgün yol yok. zaten ayağım sağlam değil, orda da bi cafe var ben oturdum valla. yukarıda da hiç bişi yokmuş. o mezarların pencere gibi görünen kısmı çok yüksekmiş görünmüyormuş. pek bişi kaybetmedim.

ertesi gün sabahtan kaleye çıktık. kaleyi ilk görüşte alamut' a benzettim. bu sefer yolun çoğunu araba gitti neyse ki. sabahtan gittiğimizden yol da boştu. iyi dedim bu sefer kolay oldu, kaleye vardık. içeri giriş ücretsiz. bizimkiler tutturdu hadi bir de bayrak direğine çıkalım diye. bu görünen yerden en tepeye tırmandık. çıktım gördüm. diyebilirim ki kesinlikle gerek yok. bir kere arada tam 300 merdiven var. tamam merdivenler iyi durumda sonradan yapılmış ama öldüm yani. son merdivenlerde dizlerimle vedalaşıyorduk nerdeyse. yukarda da hiç bişi yok. bir tane devasa bir direk ve bayrağımız işte bu. sabah 9' da falan çıktık iyiki de öyle yapmışız öğlen falan olsa bayılırdım herhalde. hayır çok terlemedim, öyle ölüyorum tarzı da yorulmadım ama dizlerim bitti.

yolda yabani bezelyeler gördük. daha ufak. hemen aklıma tüfek,mikrop ve çelikteki bezelyelerin evrimi geldi.

tırmanma işlerini böylece bitirdik. sonra amasya genelgesinin imzalandığı saraydüzü kışla binasına gittik. içeride bir oda var. 2 balmumu heykeller, genelgenin kumaşa işlenmiş türkçesi, orjinali var. bir de sinema salonu gibi bir yer var. bayramın 2. günü olduğu için sanırım gösterim yoktu. biz de sormadık açıkçası. üst katlara çıkılmıyormuş.

sonra hazeranlar konağına gittik. giriş 3tl. burda eskiden tüm evler beypazarı evleri gibiymiş. zamanla bir kısmı yıkılmış yeni binalar yapılmış tabi, bir kısım restore edilmiş, bir kısım da yıkılmaya yüz tutmuş halde bekliyor. bu hazeranlar restore edilmişlerden, içi eskiye uygun şekilde düzenlenmiş. beypazarı evlerini görmüş biri olarak burda ilginç bir şey görmedik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder