22 Aralık 2012 Cumartesi

gossip girl..

aslında finali bu kadar çabuk izlemeyecektim ama istemeden bütün spoilerları alınca izlemek şart oldu. yani dan-serena, chuck-blair evleniyor, dan gossip girlmüş diye duyduktan sonra izleyecek pek bir şey kalmamıştı.

sahi gossip girl dan imiş. aslında gossip boy demeliyiz herhalde. dan' den hiç beklemezdim doğrusu. nelly yuki falan çıkacak diye düşünüyordum. hele de bu sezon geri dönünce. jenny de ona yardım ediyormuş. yuh yani. o 2. sezon muydu blair ile olan savaşında yok hırsızlıklar falan bence jenny olamazdı yani.

sonu güzel bitti ama sevdim, dan' in bahanesi çok güzeldi, asla aranıza giremeyecektim ben de okuduğum romanlardan etkilenip kendimi içinizdenmiş gibi yazdım olayı hoştu. şimdi bu gazla 6 sezonu en baştan yeniden izlemek istiyorum.

chuck ve blair mutlu sona ulaştı nihayet. gerçi babasının ölümüne izin verdiği kısım biraz abartı oldu bence. ne kadar olsa öz babası yahu bilemedim.


bu arada blair' in gelinliğini hiç beğenmedim. bi kere mavi, mavi gelinlik mi olur, hem de modelini de beğenmedim. geçenki gelinliği daha iyiydi.

bi de chuck' ın pembe ayakkabıları ne öyle. beyaz ayakkabı yok muydu? ya da o da mavi olsaymış. resimde pek belli değil ama chuck' ın zaten beyaz üstüne mavi detaylı damatlığı, papyonu da blair' in gelinliğin kumaşından.

gerçi serena' nınkini de beğenmedim. yandan hoş duruyor ama önden çikolata kağıdına sarılmış gibi.

5 years later klasiğiyle herkese güzel bir son yazmışlar:

nate über başarılı olmuş, belediye başkanı olacakmış, özel uçak falan. he canım he. zaten 5 sene sonra gazeteler ölmeyecek.

rufus kendine gözlüklü bir tip bulmuş.

lily serena' nın babasıyla. o değil de hani lily' nin gençliğini gösterdikleri bir bölüm vardı, bence en iyi bölümlerden biriydi, keşke daha çok çekselerdi. neyse o bölümde son sahneye doğru lily van der woodson diye bir çocukla tanışıyordu. serena' nın babası olduğunu tahmin etmiştim, burdan bişey çıkar diye bekliyordum ama açıklamadılar onu.

bir gazete sayfası var evde, izlerken okunmuyor ama durdurup bakınca ıvy roman yazmış, görünüşe göre best seller olmuş, lola filminde oynayacakmış.

eric sakal bırakmış.

jenny daha da çirkin bir makyaj yapmaya başlamış. bu ikisini de ayıp olmasın diye getirmişler resmen yoksa baya baya unutulmuşlardı.

ve en bombası georgina ve uncle jack. wavv. bu ikiliden korkulur işte. neyseki dizi bitti.

sahi yaz bitmesine üzüldüm şimdi. ilk 2 sezondan sonra biraz bozdu gibi olmuştu ama kıyafetler için falan baktırıyordu.

bu arada sonraki yorumlar bölümünü de izledim. o da güzeldi bence, unuttuğum bölümleri falan hatırlattı. ilk yayınlandığında ehh işte diye bir diziymiş. amerika' daki yazarlar greve gidip sürekli tekrarlar yayınlanmaya başlayınca bu dizi baya sevilmiş. yani adamların işine yaramış.

dizi tutuldukça modacılar, sosyetik mekanlar falan bunlara kucak açmış. new york' un daha önce hiç görmediğimiz gizli köşelerini görmeye başladık demişler.

oyuncular da gerçek hayatta baya farklı. blair mesela  gerçek kişiliğiyle uzaktan yakından alakası yok sanırım. zaten nasıl dahil oldun sorusuna "o dönem hollywood' da pek çok denemeye giriyordum, her role evet bunu oynayabiliirim hevesiyle giriyordum" gibi bir şey demiş. oha. ee hiçbiri daha önceden tanındık kişiler değildi ki.

hele chuck konuşmasını bi duydum. yahu adamın ingiliz aksanı var resmen. puhaa. amerikan olup ingiliz aksanı yapanı görmüştüm de ingiliz olup amerikan aksanı yapanı ilk defa duydum. bi de chuck' ın zaten kısık, derinden gelen karakteristik bir sesi var zaten bi de ingiliz aksanı rol yapıyor gibi olmuş.

bu diziyi yapan ekip o.c' yi yapan ekipmiş. sanırım şimdi de onu izleyeceğim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder