2 Mayıs 2015 Cumartesi

londra'ya gidiş..

güzel şehir doğrusu. turistler için değil yaşamak için. çok çok zengin olmaya da gerek yok. orta gelir grubundaki bir insanın ihtiyaç duyabileceği her şey düşünülmüş.

ben dil kursuna gittim. okul holborn'da, yurt kentish town'daydı. zone 1'de nerdeyse gitmediğim yer kalmadı. her istasyonu kullandım sanırım.

londra çok kolay şehir. hatta bence kaybolmak imkansız.

uçağım stansted havaalanına indi. uçakta bir kart dağıtıyorlar. ne kadar kalacaksın, nerede kalacaksın vs. sorular var. dağıtmazlarsa gümrük sırasında beklerken kenarlardaki bankolarda da var. uçaktan inince kalabalığı takip ettim. hatta londra'da genelde yaptığım bu oldu.

16:25'te indik. uçaktan indikten sonra ana terminale geçmek için metro var. sonra gümrük işlemleri. güler yüzlü bir ingiliz kadın vardı. davet mektubu ve kalma bilgilerini gösterince sorunsuz girdim. valizi alıp dış kapının hemen yanından aşağı indim. national express train ile gidecektim ama otobüs de tercih edilebilir. sanırım daha ucuz. tek gidişlik bilet £19. totenham hale'de indim. ama liverpool'da inmek daha mantıklı olabilir. böylece zone 3 için para verilmez. totenham hale'de national express train durağı ile underground yanyana zaten. ordan kentish town'a gitmek için tek binişlik bilet aldım ve £16,80 tuttu. aslında bu noktada direk oyster alabilirdim. planlama hatası.

Odaya geldiğimde 18:43 idi. 2 saat geride Londra, 2 saat kazandım. Hava da 8 gibi kararıyor. Eşyaları bırakıp yerleşince dışarı çıktım. En hayati ihtiyaç 2'li prizi 3'lüye çevirici. Saat 8 falandı galiba. Arapların işlettiği bir internet cafe/elektronikçi tarzı bir yerden £2,99'a aldım. Yarı işaret dili yarı ingilizce anlaştık.



bir de kahvaltılık aldım. ingilizclerin sütü bile bir tuhaf. ama arka plandaki philedelphia marka garlic&herb peyniri efsaneydi. bulsam direk alırım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder