3 Mayıs 2015 Pazar

londra 1.gün..

ilk gün şansıma okul da tatilmiş, harita da yok. atladım metro'ya. bir pratik bilgi: 1 haftalık sınırsız binişli zone 1-2 oyster alın, rahat edin. £5 depozitosu var. toplam £30 kadar tutmuş olmalı. önce okulu bulayım dedim. okul holborn'da. metro haritasını ilk gördüğümde gözüm korkmuştu aslında çok kolay. gişelerin yanındaki haritalardan alıp arada baktım. zaten her yerde yazıyor, her durakta anons yapılıyor. bazı hatlarda 2 ayrı yöne giden tren var. ona dikkat etmek gerek. mesela kentish town'dan merkeze doğru bir bank'ten geçen bir de charing cross var. morden via bank falan yazıyor. tabeladan veya trenin üstünden hangisi olduğuna bakmak gerek. aslında en iyisi tfl.gov.uk adresinden gideceğin yere bakmak.

Okul tatil olsa da ilk gün okulu göreyim dedim. Kolaymış, hemen metronun karşısında. gene de biraz aradım doğrusu. okulu buldum ve saat daha 10 ne yapsam diye düşünürken metro duraklarında oxford street'i gördüm. Oranın mağazaların olduğu yer olduğunu hatırlıyordum. Atladım metroya. Zaten metrodan çıkar çıkmaz yanında H&M var. Topshop, Debenhams, Selfrige's.. Rastgele gezerken bir baktım Bond Street'teyim.

Bond Street Tube Stations'ın yanında Simit Dünyası var. Aşağıda Marks&Spencer Foods,Wasabi vs. sushiyi aşırı pahalı yemeye alışmış bünye £1-2 fiyatı görünce dayanamadı. Öğle yemeği olarak 1 tuna onigiri, 2 sushi yedim.

Selfrige's karşısında meşhur Primark var. Girer girmez saldırdım. 10 dakika içinde elim kolum doldu bile. Baktım bu iş böyle olmayacak. İlk günden her beğendiğimi alırsam son gün aç kalıcam. Hepsini bırakıp çıktım. Geri gittim.
Alışveriş yasak ama yeme içme serbest Ben's Cookies diye ufacık bir kurabiyeci var. Laduree makaron falan yanına yaklaşamaz bile. tanesi £1,46.

Regent Street'e girdim. Liberty dükkanının yanında Carnaby yazıyor aa ne güzelmiş deyip girdim. Soho'yu da keşfetmiş oldum. Alışveriş yapamadan mağaza gezmek sıkıcı gelmeye başladı. Atladım metroya London Bridge Tube Station. Buradan köprünün üstüne çıkmak Londra'da en çok zorlandığım şey herhalde. En iyisi kalabalığı takip etmek. Köprünün üstüne çıktıktan sonra gerisi kolay. Tower Bridge'e doğru çok güzel bir yol var. Köprüyle milyonlarca selfie çekme görevini de tamamlayınca görmek istediğim yerlerin yarısı bir günde bitti zaten.

Not: Tower Bridge'in Tower of London'a doğru olan tarafında Starbucks var. Starbucks benim gibi pintiler için paha biçilmez bir nimet. Çünkü ücretsiz wi-fi var. Üstelik kahve almaya bile gerek yok. Yanaşıp sömürüyorum.

Ordan Tower of London'a yürüdüm. Aslında benim hedefim şehrin bir haritasını edinebilmek için Tourist Information bulmaktı. Genelde oralarda ücretsiz harita olur. Hatta yol da tarif ederler vs. Tower of London'ın yanında Information Office buldum nihayet. Kadına sordum, harita var mı, yok. Nerde bulabilirim, yan taraftaki hediyelik dükkanlarını denediniz mi? O gün Londra'da hiçbir şeyin parasız olmadığını anladım. Paşa paşa gidip bir harita satın aldım. £2,99 ödedim ama sanırım yaptığım en kârli yaıtırım bu oldu.

Oturup bir kahhve içtim saat 8'e geliyordu. Monument, Bank of London ve Moorgate' e kadar gitsem de hem yorgunluk, hem de sokakların ıssızlaşması sebebiyle günü noktaladım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder