29 Ocak 2011 Cumartesi

a single man..

http://www.indirmedenfilmizle.net/tek-basina-bir-adam-a-single-man-film-izle.html

şurdan izliyordum ama son bölümü çalışmıyor.

devam etmedim. sıkıcı bir filme benziyor. sırf kıyafetler de bir yere kadar..

28 Ocak 2011 Cuma

herkes gider tersine..

gidiyorum ben. denizi görmeye, kemiklerimi ısıtmaya, dünyalar tatlısı bir bıdığı görmeye.. şu tatil bir işe yarasın di mi?

restaurant city ile de vedalaştım. kareoke bar için 3hafta süre verdiklerinde dedim ki eğer tamamını unlock edemezsem bırakıcam. ki edemedim. şeker bile buldum da dandik portakal karaborsa oldu. her tarife de koymuşlar. bitirmem için bi 50tane falan gerek. aslında daha 3 gün var ama orda giremem. ben pes ediyorum.

bilgisayarım da bozuldu. o yüzden resim işi sonraya kalsın. benim bilgisayar en sonunda pes etti. eskiden takviyeyle falan çalışıyor ama uğraşmak istemiyorum..

benden bu kadar bai bai..

edit: resim geçen sene 30tl' ye falan mango indiriminden aldığım sürekli kırılan gözlüğüm..

27 Ocak 2011 Perşembe

inception..

http://direkizle.net/baslangic-inception-izle-altyazili.html

burdan izledim ama ekran çok küçük ve baya parçalanmış haldeydi. doğrusu bu filmden umutlarım büyüktü çünkü son dönem filmlerinden ve oldukça popüler oldu. ama bunu bile 5. denememde falan bulabildim. bunun dışında sorunsuz izleniyor.
filmn adını türkçeye başlangıç diye çevirmişler ama saçma olmuş.filmden anladıım kadarıyla inception birinin aklına bir fikri yerleştirmekmiş.

sonunu da anlamadım zaten. dom kurtuldu mu? geri döndüğü o hayat gerçek miydi? tamam o japon adam o topacını tuvalette görmüştü yani artık o şey amacını yitirdi ama..

güzeldi aslında fikir falan çok yaratıcı ama şu kovalamaca, ateş etmece sahnelerinde falan biraz sıkıldım..

bir de junocuk vardı filmde.o kızı öyle ciddi ciddi hiç düşünemedim. her görüşte junbug diyesim geldi..

26 Ocak 2011 Çarşamba

the weather man..

şurdan izledim. tek parça ve türkçe dublajlı:

http://www.filmsen.com/firtinali-hayatlar-%E2%80%93-the-weather-man-izle-3918.html

türkçe çevrisi çok saçma fırtınalı hayatlar ne alaka yahu.

bu aslında baya eski bir film ama daha önce izlememiştim. dün sihirbazın çırağında nicolas cage' i görünce aklıma geldi.

filmde çok çok mutsuz bir adamın hayatı anlatılıyor. bir hava durumu sunucusu. insanlar sürekli hava durumunu soruyor. ya da tahminleri tutumazsa sokakta üzerine bir şeyler fırlatıyorlar. filmin sonunda da tam anlamıyla mutluluğu bulmuş değil. happly ever after durumu yok. ama en azından bu haliyle barışık olmaya karar veriyor..

25 Ocak 2011 Salı

sihirbazın çırağı..

burdan izledim:
http://www.online-dizi.com/sihirbazin-ciragi-izle.html



bence gayet güzel bir filmdi.  niye pek tutulmadı anlamadım.

merlinciler morgancılar falan diye ayırmışlar büyücüleri. bizim merlin büyüyecek de saf tutacak, böyle uzun uzun saçları olacak..
sihirle fiziği birleştirmeleri güzeldi. biraz daha detaylandırsalar iyi olurmuş.
lastik ayakkabı elektiriği iletir, büyücülerin klasik ayakkabı giymeleri gerekir olayı ilginçti.

yalnız en son film bitiyor, yazılar falan akıyor bir 5dk falan sonra en sonda ufak bir detay koyup devam filmi olabilir demişler. orayı herkes atlar ki.

24 Ocak 2011 Pazartesi

wall-e..

şurdan izledim:

http://www.konaksinema.com/wall-e/comment-page-2/

google' da çıkan ilk siteye giriyorum ama bu pek de iyi değildi. bazı yerlerde kaset takılmış gibi 3 kere tekrar ediyor ama kesilmediği için başka yere geçmeye üşendim. ekran çok küçüktü ve 3 parçaya ayrılmıştı.

film de eh işte. tamam sonu güzeldi ama ilk bölümde baya sıkıldım. çöp  toplayan robot işte.

filmin verdiği mesaj güzel. bak dünyayı daha fazla kirletmeyin. televizyon- bilgisayar karşısında oturup durmayın kalkın hareket edin demesi güzeldi..

the body shop alışverişim..

geçenki seferden aklımda kalanları da gittim aldım.
törpü: 7,90' dan 3,95' e
duş jeli: 34,90' dan 17,45' e
body scrub: 34,90' dan 17,45' e.

duş jelini hemen denedim ve çok güzel. çilek reçeli gibi kokuyor..

21 Ocak 2011 Cuma

ohh bee..

son sınavımı da atlatınca kendimi indirimlere vurdum. nasıl da özlemişim. ilk önce bahçeli' ye gittim. aslında çok üşeniyordum. gitmesi değil de geri dönmesi sorun. güya ankaralıyım ama hala bahçeli' den metroya nasıl yürüneceğini çözemedim. ben de bakanlıklar' dan kızılay' a yürüyordum. üşenmem ondan. sonra dedim ki şimdi gitmezsem en az 3 hafta gidemem o arada da mango outlet indirimi kesin biter, sonra bekle ki yaz gelsin.

şansıma tam da öğle saatinde gitmişim. ayy ne kalabalıktı öyle. zaten ufacık dükkan. alt kat zaten tırt, 1 parça ürün bulamadım deneyecek. aslında baya düşmüş 5-9 arası fiyata bir sürü body, kazak falan var. ama muadilleri 3 tanesi 5' e sosyete pazarında satılırken sırf üzerinde mango yazıyor diye almam yani. üst katta işe yarar montlar vardı. baya vardı ama, ihtiyacı olan kesin gitsin. ben de ihtiyaçtan değil de çeşit olsun diye 1-2 tane beğendim. 1 tanesini nerdeyse alıyordum ama sonradan vazgeçtim. fiyatı 69tl. aslında içime sinen bir manto olsa değer. ama üstüme oturmadı. aslında çok bol duruyor, nerdeyse 1 beden küçük alıcam ama önü dar. 40 falan olsa alırdım da boşver dedim. iyi ki bırakmışım. pişman değilim.

bu arada kış vakti cadde mağazalarını gezmek ne zormuş. gir, üstünde mont, içerisi sıcak, gezerken terle. sonra denerken ayrı bir sorun çanta, mont, atkı çıkar; sonra geri giy..

bahçeli' de mango outlet dışında farklı ne var ki. tchibo, oxxo, batik, lcw falan. iyi de onlar ankamall' da da var.

tchibo' dan dediğim şeyi aldım. muhtemelen hayatım boyunca 1-2 kere kullanırım ama almasam alsa mıydım diye kurar dururdum artık.

lcw' de de bir pantolon beğendim ama kalıbı mı dardır ben mi çok şiştim içine giremedim walla. kendi bedenim halbuki. utanıyorum kendimden yarın rejime başlıycam. zaten bu ara fazla saldım.
bir de bahçeli' de bit pazarı diye bir yer var oraya girdim. eskiden orayı çok severdim çok orjinal şeyler olurdu ama bayadır gitmiyorum. ben mi gözümde büyütmüşüm yoksa eski orjinalliği kayıp mı olmuş..

tam artık dönüyorum bir baktım ankaray ring servisi. :))

sonra ankamall' a geçtim. ama daha o zamandan biraz yorulmuştum. haftaiçi bir gün gideyim dedim ama şu sephora indirimi bitecek ya. onun merakıyla gittim.

mangoyla başladım. indirimin başında aldığım tshirt  9,90' a düştüğünü görünce kaçarak uzaklaştım
sonra koton. indirimi pek övülüyordu ama seçilmiş herhalde bir şey bulamadım. çok zorladım aslında tshirt ve takı reyonunu ama hiçbir şey çıkmadı.

sonra marks and spencer 30tl' ye bir şey aldım, indirim yoktu ama bu konulara girmeyelim.

sonra zara. zara nihayet alınası fiyatlara gelmiş. tüm tshirtler 9,90. düdük tshirtler pek bana hitap etmese de 2 parça bulabildim. bir de çok güzel çanta aldım. indirimde değildi sanırım ama şu zara' nın special pricelarından 39,95. o boydaki çantaya değmez ama sonbahardan beri aradığım türde bir çantaydı. zaten zara' nın çantaları hep pek pahalı olur. bir de bu sezon ne indirimde ne sezonda hiç alınası çanta göremedim. bulunca almak lazım. bir de v yakalı bir kazak beğendim. klasik lacivert kazak. 50tl' ydi. ama yumuşacıktı ya. 30' a düşsün alırım ben onu. düşer herhalde dümdüz kazak. kol detaylı da tek sıra düğme şeklindeydi ama çok sade bir şey. bir de babet beğendim ama sıktı ayağımı. ama 29,90' dı bütün babetler. tam alınası olmuşlar.

body shop' a geçtim. baya bir şeye yüzde 50 indirim yazmışlar. ev kokusu zımbırtısı aldım bir tek. fiyatı:29,90' dan 14,95' e düşmüş. aslında alınabiliteleri yüksekti. duş jelleri iyiydi. şu yeni çıkan kocaman duş jelleri 15' e falan geliyor. body scrub alabilirdim ama 2 hafta sonra watsons çıkartmam var. kendimi saklamak istiyorum.

sephora' da havuç serisi 5tl' ye inmiş ama karton kutuda. yeni şeyler gelmiş reyon boş değil ama alınası bir şey bulamadım. şu pek övülen yüz için makyaj temizleme zımbırtısı vardı ama ihtiyacım yok. herkesin aldığı 35tl olan confession of a concealacolic set de kalmamış:(

sonra üst kat. stradivarius' ta geçen gidip bulamadığım kolyeyi şimdi bulup hem de 4,95' e aldım. o değil de indirimden 1gün önce bir sürü kolye beğenmiş hatta buraya resimler falan koymuştum. o zaman sitesinde indirimli fiyatla listelenmişlerdi. şimdi onları yeni koleksyon etiketiyle 2 katı fiyata bir güzel yerleştirmişler reyona. mesela çilek kolye 19,90 olmuş. tesadüfen farketmesem yeni diye kakalayacaklar.

pull and bear' ın bir tık daha düşesi var bence. yazın tshirtler 5tl' ye kadar inmişti. bir de şallar 5' e inmiştim. şimdi 12. eğer gene 5'e düşerse 3-4 tane alıcam. düşmez de alamazdam üzülmem. ama 12'den alıp 5'e düşerlerse üzülürdüm.
bershka o kadar karışıktı ki hiçbir şey beğenemedim.

zaten o kadar yoruldum ki forewer new' e gireyim diyordum unuttum. kendimi boş bulduğum ilk banka attım. idmansız kalmışsız azizim. oturdum işte bir yere. acıktım yoruldum falan. yan koltuk boştu. 2 kız geldi. biri oturdu biri ayakta kaldı. ayakta kalan gözümün içine bakıyor kak diye. aralarında sonra da sen oturursun, sıkışalım falan diye laf çakıyorlar. yer yoksa başka yere otursaydınız sanki zorla oturttuk hayret bişi ya..

20 Ocak 2011 Perşembe

günlerin getirdiği..

bu aralar ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketlere yenilerini eklemekle meşgulüm. manikür yapmak, youtube' dan eski klipleri seyretmek en yaratıcı yöntemlerim.. tabi bir de bol bol uyuyorum. bir insan bu kadar uyur da gene de uykusu olur mu? bak geceleri 12' de yatıyorum, sabah 8' de kalkıyorum. tamam normalde de 5 saat uykuyla yetinebilen androidlerden değilim ama insana 8 saatin yetmesi gerekir di mi? 10civarı bir uyku basıyor ki. hadi diyorum 15 dk uzanayım çünkü gözlerimi açamıyorum. o 15dk dediğim 1' de kendimi zorlayarak kaldırmamla son buluyor. sonra 4 gibi gene basıyor. bu sefer tutmaya çalışıyorum kendimi tv falan izliyorum biraz..

bu arada uykum açılsın diye bol bol kola içiyorum. nescafe günde 1 fincandan fazlası beynimi uyuşturuyor sanki. kolaya abanınca da yeni yıl kararlarım yalan oldu haliyle. abur cuburlar da gırla gidiyor. hergün çikolata yiyorum, zırt pırt cips yiyorum. neyse ki yarın son..




ama alışveriş sözümü tutuyorum. o posttan sonra ankamall' a bile gitmedim. şu son sınavı da bir atlatsam hem bahçeli hem de ankamall' a gidip acısını çıkarıcam.

bulabilirsem bunu alıcam. gerçi ankara' da artık öyle aman aman kar olmuyor ama işe yarar bir şey gibi.cumaya kalır mı bilmiyorum ama.


haftaya film izlemelere de geri dönücem. bu aralar sadece the simpsons izliyorum. o da evdeki ufak laptoptan kaçak girişlerle. ama o ne pis bişi öyle. tam ekrana aldığımda anca normal oluyor falan. bu ipadleri falan nasıl kullanıyorlar ki..










o değil de geçen seneden bir arkın cvp kağıdına bakıyorum çocuk bariz eksik yazmış ama hoca tam puan vermiş, süper bir puanla geçirmiş. benim günahım neydi diye düşünüyor insan. tamam o soruya hiç puan vermese bile geçerdi ama..

bir de doctor who.. ne bölümdü ama. uzaylıların niye sürekli amerikalılarla ilişki kurduğunu açıklamışlar. meğer bir bm anlaşması varmış. sadece amerikan başkanı görüşebilirmiş. ne kadar gerçektir bilmem.
bir de şu farkedilmezlik kolyesi güzeldi. görünmez yapmıyor ama farkedilmez yapıyor..

19 Ocak 2011 Çarşamba

zincirbozan..

http://bedavaseyret.net/zincirbozan-izle-kisim-4.html

şurdan izliyordum. son 5dk' da takıldı sinir oldum. muhtemelen orda hiç bir şey yok. o yüzden bi ara izlerim diye düşünüyorum.

film yeni değil aslında ama zamanında izlememiştim. konusu malum 12eylül falan. tek eleştirim karakterler falan yakın tarihten olduğu için biraz daha makyaj falan kastırsalar mıymış diye düşündüm..

14 Ocak 2011 Cuma

adını feriha koydum..

 bu ara türk dizilerinden gidiyoruz. muhteşem yüzyılı izlerken bunu tanıtımını o kadar gördüm ki. o değil de hikaye fena arak. zamanında okuduğum yeşil kiraz diye bir kitap vardı. konusu direk aynı. sadece burda anne karakteri daha şevkatli falan. sonu benzemesin de..

13 Ocak 2011 Perşembe

shrek forever after..

http://www.fullizle.org/shrek-4-sonsuza-dek-mutlu.fullindirizle.html

burdan izledim. reklamları biraz saçma ama google aramasında ilk sırada gelen siteye giriyorum, sorun yoksa izliyorum. sorun da yoktu yani..
film de güzelmiş.türkçe dublajlı. kedi süper olmuş yaa. tosun gibi olmuş maşallah, fiyonanın çizgileriyle oynamışlar biraz sanırım, özellikle şu vahşi hallari daha keskin ve solgun gibiydi. bir de eşeğin seslendirmesi olmamış ya..

mcdonalds..

mcdonalds' a noolmuş yahu. şu kızılay şubesine uğradım da dükkanın içinden pipetin kılıfına kadar her şeyi değiştirmişler. hiç beğenmedim söyleyeyim. çocukluğumun sevimli mcdonalds' ı gitmiş, yerine karanlık bir şey gelmiş. içeriyi kırmızı-siyah renkle boyamışlar, zebra deseni gibi. böyle janti bir mekan yapmaya çalışmışlar sanki. paket kağıtları, panolar falan da değişmiş, alt katta 2-3 masa var, bir de uzun masa üst katı görmedim ama eskiden de zor yer bulunurdu şimdi nasıl olmuştur merak ettim.

fiyatları da bindirmişler maşallah. önceki kampanya bitmiş. sadece 2 menü 7 lira diğerleri 9tl falan. parasını müşteriden çıkarıyorlar anlaşılan.

mcdonalds' ın yeni yıl kararlarını sevmedim..

sınav..

sınav dündü ama ben ancak bugün yazabiliyorum. aslında iyi geçti gibi. sadece 2. soruda olmaması gereken bir şey yazmışım. inşallah fazla puan kırmaz. aslında sorular kolay gibiydi. 4tanım, bir de açıklama sorusu. sorulara başladım. ilk soru çok iyiydi eksiksiz yazdım. 2' de biraz afalladım gibi. baktım sayfanın da sonuna gelmişim gibi hemen arkadan 3' e geçtim. 3-4 de iyiydi. açıklama sorusu da hocanın eski sorularındandı. neyse ki bu sefer okuyup girmiştim onları. umarım yeterli olmuştur.

süre çok kısaydı o yüzden son sorularda hızlı hızlı yazmaya çalıştım. yazım biraz kötü oldu. zaten tek kağıt vermişler. bizim eski büyük kağıtların a4 fotokopisini çekmişler, kağıt yarıya düşmüş ama hala tek sayılıyor.tamam hoca daha az okumak için böyle yapıyor ama benim yazım büyük ne yapayım?

iyi geçti ama habi iyi ezberlemiştim bu sefer. o takıldığım soruyu da beklemiyordum açıkçası. kelime kelime yazdım aklımdaydı. gerçi millet döşemiş kopyaları şimdi onlar geçer de ben geçemezsem reva mı yani..

ıyy zaman sınavdan önce arkamda bir kız vardı. almış eline telefonu sevgilisiyle mi ne konuşuyor. pek de dertli. bitirmem lazım okulu bilmem ne kafa ütüledi 2 saat ya..

zaten sınava girmeden de gittim şimdi sınıfıma baktım ana binadan, yan binadaymışım iyi dedim gittim. tam gircem tabelalara bir baktım farklı. sınıflar değişmişti. sonradan aklıma geldi. sonra ana binaya geri gittim. günlük yürüyüşümüzü de yapmış olduk. ama ya o tabelayı görmesem kafamı eğip sınıfa dalıversem düşünsene..

11 Ocak 2011 Salı

bir apaçi masalı..

ekşiden bir başlık bu. bugün tesadüfen gördüm, okumaya başladım ilginç bir şey aslında. adam başlığı parsellemiş hayat hikayesini anlatıyor, bolca da imla hatası falan var. güzel ama akşam akşam. biraz roman gibi.. çook çok uzun ama güzel, sıkmıyor bir de. sonunu merak ediyorum ama nereye bağlayacak diye. o değil de tam dizilik. bunun dizisi çekilsin millet deli olur..

sonuna daha var sanırım. abartı bir hikaye değil ama öyle bir kendine bağlıyor ki. gün gün yazılıyor ama daha çok yazsın istiyorum. sanki bir kitap okuyorum ama bir yerde sayfayı çevirmeme izin verilmiyor. beklemem gerek.

bu arada baya da meşhur olmuş anladığım kadarıyla..
320' ye kadar geldim.

edit: hikaye bitti. güzeldi yaw. way be adam neler yaşamış. şu son kristina olaylarına üzüldüm. bütün sözlük birleşsin kristina'yı ikna falan etsin yahu. adam harbi çalışmış çabalamış. karşısına da ne güzel fırsatlar çıkmış. ben noolcam ya. dur bakalım sonumuzu görebilsek keşke. o değil de ben çok tembelim ya. öyle böyle değil..

nine..

bu filmi izledim bugün. şurda:

http://www.bedavaizlee.com/film/577/nine-izle.html

site fena değil normalden daha geniş ekran, tek parça halinde film. ama altyazının üstüne zırt pırt reklam çıkıyor.

filme gelirsek ne zamandır yeni film izlemiyordum iyi geldi. gerçi hayatın anlamını söyleyen çok mükemmel bir film değildi. italyan yönetmen bir adamın çocukluğundan beri tanıdığı kadınlar, onlarla ilişkileri.. danslı şarkılı vs..

baştaki kadın da fergie imiş. sonradan farkettim..

10 Ocak 2011 Pazartesi

indirime elveda..

sephora indiriminden sonra bırakacağıma söz vermiştim değil mi? bugün gittim gezdim son kez.
zara gene döküntü doluydu. 1 parça bile beğenemedim.
stradivarius' da geçen beğendiğim kolye kalmamış. hatta tüm aksesuarlar eski fiyatlara dönmüş galiba. bir sürü eski yeni şey gelmiş.
bershka da aynı. bu arada tüm bu mağazalarda kayda değer hiç çanta bulamamam çok ilginç. baya istiyordum.
pull and bear gene müthişti. 3 parça beğendim. 1'i içime sinmedi. 1'inin yaka detayına acaba dedim. birinin de biraz daha düşmesini bekleyeceğim. aferim bana di mi.
ayın 20sine kadar falan rahatım artık ohh..

..

bugün vakit çok mu çabuk geçiyor yoksa bana mı öyle geliyor. sadece molalarda değil ders çalışırken bile böyle sanki. sızlanmayı bırakıp sıkı çalışmaya başladım. kendime saatte 10 sayfa sınırı koydum ama dakikalar uçup gidiyor sanki..

9 Ocak 2011 Pazar

günlerin getirdiği..

bir haftasonunu daha geride bıraktık. gerçi sınavlar yüzünden hafta içi okul yok, hafta sonu kursla daha ağır gibi ama gene de pazar akşamı hüznü var.

bu hafta ev benim. güzel filmler- diziler izleyip, ıvır zıvırları hizaya sokup yaylım yaylım yatasım var ama ders çalışmam lazım.

bu sene dersleri gerçekten ciddiye alıyorum. sıradaki sınavıma tam 3 farklı kaynaktan çalıştım. hocanın notları, derste tuttuğum notlar ve aldığım notlar. önce hocanın notlarını okudum ve hiçbir şey anlamadım. kendi notlarımı okuyunca her şey yerine oturdu sanki. insanın kendi notlarından çalışması gibisi yok. ah bir de kaçırmadan not tutabilsem.
aldığım notlarıyla hiç beğenmedim. tamam bazı haftalar çok güzel tutulmuş ama son 2 hafta resmen özet geçmiş. "bir de kaset notlarıdır, hocanın söylemediği hiçbir şey yoktur" diye yazmış. söylemediğini bilmem ama söylediği pek çok şeyin olmadığı kesin. üstelik sırf aklımda kalanlarla bile 1-2 tane bariz hatasını buldum. kim bilir hocanın gözüyle ne büyük hatalar vardır. hem hoca derste bir sürü kaynağa atıf yapıyor onları bile belirtmemiş. bazı şeyler güzel ve detaylı. ama bu sefer de acaba dedikleri doğru mu başka yerlerden mi oturup yazdı diye düşünüyor insan. küçük bir de hile yapmış. hocanın yaptığı soru çözme kağıdını hiç koymadan tüm soruları tek tek yazmış. ehh el yazısıyle daha fazla yer tutuyordur tabi.
neyse ki kendimi idare edebilecek kadar kendi notlarım var. kontrolü de hocanın notlarıyla yapabilirim. zaten tüm derslere girdim. bi derse geç kalmıştım. birinde de derse girdim ama canım not tutmak istemedi.
o gün saat çalmamıştı. gözümü açtığımda evden çıkmam gereken saat gelmişti bile. ben de yüzümü bile yıkamadan üstümü giyip çıktım. tabi haliyle not falan tutamamıştım.

zaten bu notları almam da ayrı bir olaydı. dün işte kurstan erken çıkıp almaya gittim. yeni yere geçtiler ama hala aynı adamlar. kaç senedir hepsini tanıdık tabi. akşam saati olduğundan mıdır, yeni yere tam yerleşemediklerinden mi adama diyorum ki şu not, dönüyor arıyor, bir şeyleri yerleştiriyor falan sonra hiçbir şey olmamış gibi bana dönüyor, sonra tekrar istiyorum falan. neyse ki eski soruları falan gördüm tesadüfen de biraz moralim yerine geldi. yalnız gene 10tl bayıldım yaa. var ya şu öğrenci harçlığımın yarısını bunlara döküyorum ve kurtulmak için can atıyorum. mezun olursam işallah.. gerçi haklarını yemeyeyim..

neyse bugün biraz da mutluyum. merlin başladı. morgana gene ortalığı karıştırıyor. merlinciğe de ejderhası yardımcı etti. anlaşılan bu ejderha kalıcı.

sonra da doctor who. eskiden izlemiyordum ama artık çok seviyorum doctor who' yu. david tannant' tan mıdır nedir? gerçi favori bölümüm geçen haftakiydi. şu melek katillerle ilgili olan. waww bence baya ürpeticiydi. "don't blink don't even blink blink and you' re death" waww. müthişti ya. yani o nasıl bir senaryodur ya. öylesine yerinde duran bir heykelden böylesine bir korku karakteri yaratmak. aslında vahşi falan bile değil. sonuçta seni tam olarak öldürmüyorlar da. öyle ortada kanlı falan bir şey yok. sadece başka bir zamana gönderip bu hayatta yaşayacağın süreyi alıyorlar. vaww. hele de o tardis' i salladıkları an var ya.. bayıldım yaa..

en güzel tarafı da tek bölümde bitmesi. bir sonraki haftaya sarkan olayları sevmiyorum. bir kere bütün heyecanım, merakım ölmüş oluyor. doctor who' da olaylar genelde tek bölümde çözüldüğü için iyi. merlin de öyleydi ama bu savaş biraz uzayacak gibi.

türkan' ı da bugüne almışlar ya. ayy nası sinir oldum. perşembe gününe şu aptal şüphe' yi koymuşlar. inşallah şüphe tutmaz da ellerinde patlar. zaten karşısında muhteşem yüzyıl var. bakalım hangisi tutulacak. muhteşem yüzyıl şu anda gündem olarak zirvede ama inadına izlemeyenler olabilir. halit ergenç' i binbir gece'den dolayı sevmememe rağmen yapılan eleştirilerin hiçbirine katılmıyorum. hele de nurbanu, safiye sultan vs. yi okumuş olarak gördüklerim bana gayet soft geliyor.

şimdilik takip edeceğim tek dizi olacak gibi. türkan'ı da artık izleyemeyeceğime göre. keşke ctesiye alsalarmış. o gün hiçbir şey yok. cnbce' de bile yok. bu arada bir çok güzel hareketler vardı nooldu.

gerçi bu ara yöntemimi buldum. tvde hiçbir şey bulamazsam discovery channel' ı açıyorum. hele bir keresinde cake boss' u yakaladım. meğer her gün 17.45' te yayınlanıyormuş. ay nasıl sevindim ya. gerçi aylar önce travel and living' de izlediğim bölümleri new episode olarak veriyorlar ama olsun ya. buddy'm benim. zaten izlediğim bölümler olduğundan dublajı da kapatıyorum. onların o italyan aksanı, el kol hareketleri falan öyle tatlı ki. bir chocolate deyişi var. böyle "o" ları kocaman kocaman. tam da yemek saatinden önce. mmm..

bizde de yemekteyizin tekrar bölümlerini koymuşlar hafta içi sabah. iyi olmuş bence. keşke hepsini baştan verseler.. cake boss' um kadar olamaz ama en azından şu aptal evlilik programlarından iyidir. ben azalarak bitsin dedikce onlar türüyor ya neyse..

o değil de bugün kursu ektim biraz. haftaya gidip millletten not toplamam lazım. en sevmediğim kısım yani.

zaten gelirken otobüsçüyle dalaştık. malum bilet olayı. sinir etti beni. yol boyu kafamı çevirmeden camdan baktım. bir de öyle yüzsüzler ki. yaptığı bariz suç ama bir de pişkin ki üstene. aslında şikayet etmek lazım. ya da herkesin sesini çıkarması. ama kimsenin itirazı yok. üstelik elleri bana göre daha güçlü olanların bile. neyse ki metro var. bunu söyleyeceğimi düşünmezdim ama sinir ettiler beni. durağın yeri değiştiğinde çok az kişi binerdi de süpermarket karşısındaki kahraman bakkal amca gibiydi gözümde. şimdi var ya gebersin i.. demek istiyorum yani..

bu arada laptopum yavaş yavaş elden çıkıyor. şimdi de batarya sorunları baş gösteri. bu kadar gevşek bataryalı bilgisayar görmedim. küçücük kıpırdatmamda hemen kopmuş muamelesi yapıyor. zaten 1 kere değişti batarya. dur bakalım ne kadar dayanacak. böyle dandik bilgisayar görmedim zaten bir de toshiba olacak yani. garantisi yeni doldu daha ama çöpe atıcam nerdeyse.

yeni yıl kararlarımı da batırdım zaten. uygulayabildiğim tek madde yok. farmville' e bile karşı koyamadım. bizim pigpenler genişliyormuş haberini görünce hemen daldım. ama günlük klasik yumurtaları topla, inekleri sağ vs. yaptıktan sonra pigpene geldim ama meğer special delivery' leri bozmuşlar. açıyorum açıyorum brick falan çıkmıyor habire zeytin ağazı. iyi olmuş müstahak bana deyip çıktım. sonra da bir güzel engelledim. bakalım ne kadar dayanabileceğim. gerçi bu da gidince restaurant city' ye sardım tekrar. ama o çok yavaş ilerliyor. malzeme bulmak çok zor, daha bardaki içkileri bile tamamlayamadım. kareoke bar falan hayal yani.. gerçi bu iyi bir şey. az zaman alıyor. günde 1 kere girip tükkanı açsam yeter. farmville' deki gibi ek biç olayları yok..
bu arad bir izleyicim var. çok şaşırdım. ben burda kendi kendime takılıyordum. günlük-not defteri arası bir oluşumdu. şimdi birden bire zorla sahneye itilmiş biri gibi hissediyorum. hatta kaçış planını devreye sokmayı bile düşündüm ama neyse dedim.. bu kadar uzun yazıyı okursa bravo walla. ayıp olmasın diye falan eklediysen silebilirsin walla. hiç üzülmem yani..

8 Ocak 2011 Cumartesi

sephora indirimi..

beklediğim sephora indirimi de geldi. böylece indirim sezonunu kapatıyoruz. bu seferki indirim de her zamanki gibiydi. ama daha bir dandikti.


baya tekli farlar vardı bu sefer. 5' ti sanırım. fazla beğenilmediği için almadım. güzel mat renkler vardı esasında. maviler, morlar vs..

sephora' nın klasik ojelerinden vardı 2tl' ye. her rengi vardı ama aynı ojeyi ben flormardan da alıyorum.
sephora marka glosslar vardı. aslında onlar fena değil. geçen almıştım. ama güzel renkleri yok. sadece pembeler kalmış. bir de geçen indirimde 8di. bu sefer 10olmuşlar.
tüp gloslar da vardı. tüp için baya büyük göründüler gözüme.

bu yapışkan ojelerden de vardı.

5tl' ye makeup eraser diye bir şey vardı. açılmamışını göremedim. zaten pek sert geldi. o şey insanın gözünü oyar. ayrıca hafif ıslatılmış kulak çubuğu daha etkili.

bronzer vardı. 8 ya  da 10' du. çok koyu geldi gözüme.

too faced' in fondoteni vardı ama 35tl' ye o parayı verdikten seçe beğene güzel güzel başka zaman alırım.

1tl' ye şu sephora efervesanları koymuşlar standa. onlar zaten kasanın yanında her daim 1tl.

 göz ve dudak kalemleri vardı 1-2 tane klasik. pek renk kalmamış. almayı düşünmediğimden bulaşmadım.

claries' inki gibi camdan kristal bir kavanozda gloss vardı. 8 ya da 10' du.

sephora' nın dudak nemlendiricisi vardı. kavanozda ve stick olarak..

takma kirpik vardı. 5tl galiba..

smokey eyes palet vardı. ama 30 falandı.

eye primer gibi bir şey vardı. ama açılmışını göremedim.


ben de bunuları aldım. indirim standından hiçbir şey beğenemedim. ama bir şeyler almazsam aklımda kalacağını biliyordum. önde bunlar vardı. güya indirimde ama biraz sembolik. 2 set de 15tl. standda 10yazıyordu aslında ama boşver. zaten ben çantalar için aldım. zamanında watsons' tan 8tl' ye sırf boşunu almıştım. bunun en azından içi dolu. içinde şampuan, saç kremi, duş jeli, vücut kremi, losyonu, el kremi, dudak kremi kısaca her şey var. yorumlarını kullandıkça yaparım. güzel çıksa hiç fena olmaz hani..
2 ufaklık da banyo yağı. sırf şekli için aldım tanesi 1tl..







edit: aldıklarımı kullanmaya başladım. havuçlu seriyi hiç sevmedim. bir kere kokuları çok kötü. ilaç gibi kokuyor biraz. arada da hafiften bir parfümümsü gibi ama iyi anlamda değil. havuç kokusu mu diycem ama havuç nasıl kokar ki?

şampuanı kullandım ama daha banyodan çıkmadan yeterince temizlemediğini hissedip kendi şampuanımla yıkadım.
el kremi fena değildi. ama daha iyi kalitede ve daha iyi kokan binlerce alternatifi var.
body butter en kötüsü. hava mı almış, kurumuş mu noolmuş bir acayip.
duş jeli gene kötünün iyisi. ama bir duş jeli ne kadar kötü olabilir ki zaten. koku da kötü..

banyo yağı denilen şeyler de fos çıktı. benim planım bunları süs olarak saklamaktı. lavabonun üstüne koydum. su falan değmeyen bir yer. arada 1-2 damla falan geliyor o da bildiğin soğuk su. önce pembeyi elimde evirip çevirirken patladı. iyi dedim zaten şeffaf olmadığı için pek ısınamamıştım. dün de baktım kırmızının şaftı kaymış. altı tombullaşmış, akıtmış falan. kokusu falan güzel tamam ama al çilek yağını sür aynı hesap..

çantalar süper ama şimdiden kullanmaya başladım..

7 Ocak 2011 Cuma

muhteşem yüzyıl..

sevdim bu diziyi. zaten ne zamandır çarşamba günleri izleyecek bir şeyler arıyordum. spartacus de bitti zaten.

yerine the tudors başladı gerçi. aslında o diziyi sevmek istiyorum ama çok karanlık bir dizi. gerçek anlamda.
ışıklandırması mı eksiktir nedir.

neyse muhteşem yüzyılda tüm oyuncular en az 1 kere dizide oynamış kişilerden. yani hepsi tanıdık. hele bir de engin günaydın var. ayy burhan altintop' tan sonra özlemişim. bu dizide daha sık görülsün ben düzenli izlerim walla.

yalnız şu hürrem olacak kıza takıldım. eskiden tarih kitaplarında mı ne hürrem' in portesi vardı. daha geç yaşlarında ama daha ince yüzlü bir şeydi. bu toparlak bir şey. o yüzden biraz garipsedim.

bir de dizi çok mu uzun yaaa.. kaçta başladı bilmiyorum ama 12' ye kadar sürdü nerdeyse. 4 saat sürdüyse oha derim..

edit: millet ne eleştirmiş bunu. tarihi hataları falan olabilir doğrudur. bir uzmandan yardım alsalar güzel olur. ekşide de ne çok konuşulmuş. izleyenlerin yorumları neymiş diye bakayım dedim. sırf yayınlanana kadar hakkında 18 sayfa yazı yazılmış. ama bence o kadar da kötü değildi yani şimdi tv de oynayanların çoğuna bin basar yani..

spartacus: blood and sand..

bunu biraz da sıkıntıdan cnbce' de izliyordum ama ortadan başladım. 1. sezon bitince başını da izleyim de bütün olsun dedim. diziyi baya sansürlediklerini biliyordum ama galiba konuşmaları da sansürlüyorlar. hatta diziyi izlerken ne güzel konuşmalar diyordum. meğer baya f. world varmış.

6 Ocak 2011 Perşembe

ecotools fırça seti..

ayy bu ara bunlar ne meşhur oldu. geçen sene ankamall claries mağazasında görmüştüm 25tl' ye. o ara her zamanki gibi limitimin dibinde olduğumdan almaktan vazgeçmiştim. bu kadar meşhur olacağını bilseydim alırdım..

4 Ocak 2011 Salı

neutrogena deep clean mask..

en son bunu bitirdim. klasik bir kil maskesi. hala piyasada mı bilmiyorum ben alalalı bir 7-8 sene oldu. baya bereketli ama zaten haftada fındık kadar falan kullanıyordum, hatta body shop yosun serisinin maskesini alınca daha da az kullanır oldum. son dönemde biraz da bitsin diye zorlayarak kullandım. yoksa 1 ay daha giderdi bu.
kuruyunca beyaz renk alan ama güzel kokulu bir maske. tekrar alınabilir. ama şimdilik body shop olanla idare edicem..

2 Ocak 2011 Pazar

inditex indirimi bugün itibariyle başlamıştır..

eveeet vatana millete hayırlı uğurlu olsun. yalnız pazara gelmesi kötü oldu. gerçi benim açımdan iyi çünkü hafta içi çıkamayabilirdim. haftasonu zaten kurs var.

sabah daha giderken göz ucuyla baktım. zara indirim afişlerini asmış. ama kepenkleri yarı açık, saat 10' a 5 var. önünde de sıra falan yok. aslında sabahtan gitmek vardı. hoca laklaktan 10.30' a kadar derse başlamadı. ama yakalanırım korkusuyla öğlene kadar sabrettim. öğle arasında koşa koşa gittim ama hiç bir şey alamadım. aslında beğendiğim şeyler vardı 1-2 tane ama öyle aman aman şeyler değildi. hem de hala pahalı gibiydiler. mesela kuşlu bir kazak vardı, gri 40küsürdü. 20civarı olsa, en fazla 30 alabilirdim.

çıkışta şimdi eve geç kalmamak lazım. dedim ki son aradan sonra girmeyeyim. zaten çoğu kişi girmiyor. birinden de notları alırım. hatta sadece son dersi eksem daha bile iyi olur ama hoca genelde ara vermiyor. ee şimdi dersin ortasında ee hadi hoca ben kaçtım, indirimlere yetişmem gerek demek olmaz.

tam 2. ara zamanı bir mesaj geldi. hoca gelmemiş. ohh yandan yandan. bir de erken olur endişem var ya. hoca da biraz dersi uzatmasın mı tam benim hesap oldu. uça uça ankamall' a koştum. yeni yılla şansım dönüyor ama yavaş yavaş. öyle hemen olmaz.

ankamall' da önce zara. aman yarabbi!!! savaş alanı nasıl olur tam olarak anladım yani. ben ki geçen sene mango indiriminin ilk gününü görmüş olarak daha ötesi olmaz diyordum ama bu daha hiçbir şeymiş. şöyle düşün blogcum zara+pazar akşam vakti+İNDİRİM= ölümcül trio. yani orda çalışanlara sabır diliyorum. o tezgahlar dalan öyle bir haldeyki ki sosyete pazarında öyle olmaz. bir tezgaha yanaşıyorsun. ne olduğunu zaten anlamak imkansız. elini daldırıp bir şey çekiyorsun hop kazak, beğenmedin mi yine çek hop tshirt, tekrar bu sefer bir ayakkabı teki.. her şey yerlerde falan. sanki bedava dağıtılıyor yahu. olmaz böyle şey.

kasa kuyruğu sol tarafa doğru süzülmüş nerdeyse duvara dayanmış falan.

dağınıklıktan mıdır nedir burda hiç bir şey beğenemedim bile. zaten 1 ayakkabı bekliyordum. ondan hiç görmedim. yazın aldığım ayakkabının kırmızı ve 38 bedeni vardı. kendi bedenim olsa direk aldırdım. süper bir ayakkabı çünkü.

bu arada sadece bana mı öyle geliyor bilmiyorum. artık zara' dan alacak hiç bir şey bulamıyorum. yani eskiden zara' ya her girişte bir tshirt aldırdım. hatta diğer renklerinde de gözüm kalırdı. 1 hafta falan onu düşünürdüm. hatta öbür hafta gittiğimde o olmazdı ama yeni gelenlerden de bir şey beğenirdim.
şimdi hep aynı şeyler varmış gibi geliyor. yani tamam 1 tane siyah düz hırkam varsa 1 tane daha almam ki. zaten her sene o trikolar orda durur. indirimde de 25' e falan iner. yani demek istediğim hep aynı şeyler var sanki. hiçbir şey beğenemiyorum.

neyse zara' dan çıktım hemen üst kata. ilk durak pull and bear. güzel dostum pull and bear ben üst kattaki üçlüden en çok pull and bear'ı seviyorum. 5 parça beğenip içeri girdim. 2 tshirt, 1 gömlek, 2 ayakkabı. tshirtlerin birinde indirim yoktu ama gene de 20tl'ydi. kollarını beğenmedim. diğerini aldım. gömlek çok tatlıydı ama olmadı. ayakkabıların ikisi de güzeldi ama birini aldım. bu arada ayakkabılar süperdi. girişte sağ tarafta asılı ayakkabılar var. orda gözüme kestirdiğim 2 tane var. yaz indirimi civarında gelmişlerdi. 60' tan falan girdiler piyasaya. indirimin sonlarına doğru 50' ye falan düştü. ama almadım. çok da ihtiyacım yok çünkü. kış boyu git gel ben onlara baktım durdum. son gidişte iyice gözüme kestirdim ama hele bir indirim girsin dedim. bugün gene ordaydılar. hele biri çekmeceyi açık unutmuş. çekmecenin içinde yığınlaydı gariplerim. üstelik de her bedeni var ve sadece 19,90.şaka gibi yahu pazarda bile daha pahalı nerdeyse. 2 tane numara denedim. aslında 1 büyüğü daha iyiydi ama önü açık olduğu için büyük almaya çekindim. kendi numaramı aldım. önü biraz sıkı ama açar bence.

yanında stradivarius. orda beğendiğim anahtarlıkları aldım. hem de 2,95. şaka gibi. içinde 3 parça var. yani tanesi 1tl' ye geliyor. pazarda olsa bu fiyata vermezler. ama kolye bulamadım. sadece üstünden kendi simgesi olan vardı ama o an pintiliğim tuttu niyeyse ona 7küsür lira vermek istemedim. şimdi düşününce keşke alsaydım diyorum. bir dahaki gidişte hala duruyorsa alırım.

son durak emektar bershka. bu sezonda çok az şey aldım. biri de bershka' dan aldığım hırkaydı. onun aynısının kazağını gördüm. 25tl'ydi. neyse ki aynısı değildi. yoksa yüreğime inebilirdi. ama kol detayı falan herşeyi aynı sadece önü düğmeli değil direk kapalı. burdan da bir şey beğenemedim. bershka' nın düdük gibi tshirtlerinden vardı. kimisi 20, kimisi de 9liraydı. iyi aslında ama onlar bana olmuyor. düdük gibiler. sanki 1,50 boyundakiler için yapılmışlar. belimin yarısında kalıyor. ondan sonra sündür dur. başlarda 1-2 tane almışım. sonra kullanışsız bulup kendime yasak koydum. uç uca 2 tane eklesen anca olurlar. neyse ki son yıllarda çıkan tunikler var. fazlaca uzun olmayanları tshirt niyetine kullanıyorum. ama onlarda da fazla çeşit yok. neyse.

bu arada bir şey farkettim. yazınki indirimden deli gibi kazak almıştım. bugün de gözlerim hep tshirt aradı. hiç güzel tshirt yoktu ama..

bu arada bir de massimo dutti' ye de girdim. sitesinde her şeye aşık olmuştum ama hiç bir şey beğenemedim orda da. bir tunik vardı ama 60tl etmezdi bence. hem benzeri var bende. çantalar çok güzeldi özellikle sitede ama onları da görmedim yani.
neyse indirimler için ayırdığım bütçe 60tl fazla geldi. yakalayabilirsem bir de sephora indirimine bakabilirim. belki bir de şöyle hafta içi sabah saati adam akıllı gezebilirim ama hakkaten doyduğumu hissediyorum. yani ordaki herşey zaten bende var gibi. mesela koton bu sene favorim. çok değişik tasarımları var. fazla indirim yapmadı yoksa bence bildiğin can yani. geçen gene bir kazak aldım. ne kadar orjinal bir şey. ama harbi doydum yani. 2hafta sonra bir sınavım var. o zamana kadar avmlerin kapısından girmem bile.

diğer yeni yıl dileklerin daha ilk gün cortladı ama hadi bu da sözüm olsun..