9 Ocak 2011 Pazar

günlerin getirdiği..

bir haftasonunu daha geride bıraktık. gerçi sınavlar yüzünden hafta içi okul yok, hafta sonu kursla daha ağır gibi ama gene de pazar akşamı hüznü var.

bu hafta ev benim. güzel filmler- diziler izleyip, ıvır zıvırları hizaya sokup yaylım yaylım yatasım var ama ders çalışmam lazım.

bu sene dersleri gerçekten ciddiye alıyorum. sıradaki sınavıma tam 3 farklı kaynaktan çalıştım. hocanın notları, derste tuttuğum notlar ve aldığım notlar. önce hocanın notlarını okudum ve hiçbir şey anlamadım. kendi notlarımı okuyunca her şey yerine oturdu sanki. insanın kendi notlarından çalışması gibisi yok. ah bir de kaçırmadan not tutabilsem.
aldığım notlarıyla hiç beğenmedim. tamam bazı haftalar çok güzel tutulmuş ama son 2 hafta resmen özet geçmiş. "bir de kaset notlarıdır, hocanın söylemediği hiçbir şey yoktur" diye yazmış. söylemediğini bilmem ama söylediği pek çok şeyin olmadığı kesin. üstelik sırf aklımda kalanlarla bile 1-2 tane bariz hatasını buldum. kim bilir hocanın gözüyle ne büyük hatalar vardır. hem hoca derste bir sürü kaynağa atıf yapıyor onları bile belirtmemiş. bazı şeyler güzel ve detaylı. ama bu sefer de acaba dedikleri doğru mu başka yerlerden mi oturup yazdı diye düşünüyor insan. küçük bir de hile yapmış. hocanın yaptığı soru çözme kağıdını hiç koymadan tüm soruları tek tek yazmış. ehh el yazısıyle daha fazla yer tutuyordur tabi.
neyse ki kendimi idare edebilecek kadar kendi notlarım var. kontrolü de hocanın notlarıyla yapabilirim. zaten tüm derslere girdim. bi derse geç kalmıştım. birinde de derse girdim ama canım not tutmak istemedi.
o gün saat çalmamıştı. gözümü açtığımda evden çıkmam gereken saat gelmişti bile. ben de yüzümü bile yıkamadan üstümü giyip çıktım. tabi haliyle not falan tutamamıştım.

zaten bu notları almam da ayrı bir olaydı. dün işte kurstan erken çıkıp almaya gittim. yeni yere geçtiler ama hala aynı adamlar. kaç senedir hepsini tanıdık tabi. akşam saati olduğundan mıdır, yeni yere tam yerleşemediklerinden mi adama diyorum ki şu not, dönüyor arıyor, bir şeyleri yerleştiriyor falan sonra hiçbir şey olmamış gibi bana dönüyor, sonra tekrar istiyorum falan. neyse ki eski soruları falan gördüm tesadüfen de biraz moralim yerine geldi. yalnız gene 10tl bayıldım yaa. var ya şu öğrenci harçlığımın yarısını bunlara döküyorum ve kurtulmak için can atıyorum. mezun olursam işallah.. gerçi haklarını yemeyeyim..

neyse bugün biraz da mutluyum. merlin başladı. morgana gene ortalığı karıştırıyor. merlinciğe de ejderhası yardımcı etti. anlaşılan bu ejderha kalıcı.

sonra da doctor who. eskiden izlemiyordum ama artık çok seviyorum doctor who' yu. david tannant' tan mıdır nedir? gerçi favori bölümüm geçen haftakiydi. şu melek katillerle ilgili olan. waww bence baya ürpeticiydi. "don't blink don't even blink blink and you' re death" waww. müthişti ya. yani o nasıl bir senaryodur ya. öylesine yerinde duran bir heykelden böylesine bir korku karakteri yaratmak. aslında vahşi falan bile değil. sonuçta seni tam olarak öldürmüyorlar da. öyle ortada kanlı falan bir şey yok. sadece başka bir zamana gönderip bu hayatta yaşayacağın süreyi alıyorlar. vaww. hele de o tardis' i salladıkları an var ya.. bayıldım yaa..

en güzel tarafı da tek bölümde bitmesi. bir sonraki haftaya sarkan olayları sevmiyorum. bir kere bütün heyecanım, merakım ölmüş oluyor. doctor who' da olaylar genelde tek bölümde çözüldüğü için iyi. merlin de öyleydi ama bu savaş biraz uzayacak gibi.

türkan' ı da bugüne almışlar ya. ayy nası sinir oldum. perşembe gününe şu aptal şüphe' yi koymuşlar. inşallah şüphe tutmaz da ellerinde patlar. zaten karşısında muhteşem yüzyıl var. bakalım hangisi tutulacak. muhteşem yüzyıl şu anda gündem olarak zirvede ama inadına izlemeyenler olabilir. halit ergenç' i binbir gece'den dolayı sevmememe rağmen yapılan eleştirilerin hiçbirine katılmıyorum. hele de nurbanu, safiye sultan vs. yi okumuş olarak gördüklerim bana gayet soft geliyor.

şimdilik takip edeceğim tek dizi olacak gibi. türkan'ı da artık izleyemeyeceğime göre. keşke ctesiye alsalarmış. o gün hiçbir şey yok. cnbce' de bile yok. bu arada bir çok güzel hareketler vardı nooldu.

gerçi bu ara yöntemimi buldum. tvde hiçbir şey bulamazsam discovery channel' ı açıyorum. hele bir keresinde cake boss' u yakaladım. meğer her gün 17.45' te yayınlanıyormuş. ay nasıl sevindim ya. gerçi aylar önce travel and living' de izlediğim bölümleri new episode olarak veriyorlar ama olsun ya. buddy'm benim. zaten izlediğim bölümler olduğundan dublajı da kapatıyorum. onların o italyan aksanı, el kol hareketleri falan öyle tatlı ki. bir chocolate deyişi var. böyle "o" ları kocaman kocaman. tam da yemek saatinden önce. mmm..

bizde de yemekteyizin tekrar bölümlerini koymuşlar hafta içi sabah. iyi olmuş bence. keşke hepsini baştan verseler.. cake boss' um kadar olamaz ama en azından şu aptal evlilik programlarından iyidir. ben azalarak bitsin dedikce onlar türüyor ya neyse..

o değil de bugün kursu ektim biraz. haftaya gidip millletten not toplamam lazım. en sevmediğim kısım yani.

zaten gelirken otobüsçüyle dalaştık. malum bilet olayı. sinir etti beni. yol boyu kafamı çevirmeden camdan baktım. bir de öyle yüzsüzler ki. yaptığı bariz suç ama bir de pişkin ki üstene. aslında şikayet etmek lazım. ya da herkesin sesini çıkarması. ama kimsenin itirazı yok. üstelik elleri bana göre daha güçlü olanların bile. neyse ki metro var. bunu söyleyeceğimi düşünmezdim ama sinir ettiler beni. durağın yeri değiştiğinde çok az kişi binerdi de süpermarket karşısındaki kahraman bakkal amca gibiydi gözümde. şimdi var ya gebersin i.. demek istiyorum yani..

bu arada laptopum yavaş yavaş elden çıkıyor. şimdi de batarya sorunları baş gösteri. bu kadar gevşek bataryalı bilgisayar görmedim. küçücük kıpırdatmamda hemen kopmuş muamelesi yapıyor. zaten 1 kere değişti batarya. dur bakalım ne kadar dayanacak. böyle dandik bilgisayar görmedim zaten bir de toshiba olacak yani. garantisi yeni doldu daha ama çöpe atıcam nerdeyse.

yeni yıl kararlarımı da batırdım zaten. uygulayabildiğim tek madde yok. farmville' e bile karşı koyamadım. bizim pigpenler genişliyormuş haberini görünce hemen daldım. ama günlük klasik yumurtaları topla, inekleri sağ vs. yaptıktan sonra pigpene geldim ama meğer special delivery' leri bozmuşlar. açıyorum açıyorum brick falan çıkmıyor habire zeytin ağazı. iyi olmuş müstahak bana deyip çıktım. sonra da bir güzel engelledim. bakalım ne kadar dayanabileceğim. gerçi bu da gidince restaurant city' ye sardım tekrar. ama o çok yavaş ilerliyor. malzeme bulmak çok zor, daha bardaki içkileri bile tamamlayamadım. kareoke bar falan hayal yani.. gerçi bu iyi bir şey. az zaman alıyor. günde 1 kere girip tükkanı açsam yeter. farmville' deki gibi ek biç olayları yok..
bu arad bir izleyicim var. çok şaşırdım. ben burda kendi kendime takılıyordum. günlük-not defteri arası bir oluşumdu. şimdi birden bire zorla sahneye itilmiş biri gibi hissediyorum. hatta kaçış planını devreye sokmayı bile düşündüm ama neyse dedim.. bu kadar uzun yazıyı okursa bravo walla. ayıp olmasın diye falan eklediysen silebilirsin walla. hiç üzülmem yani..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder