gelir gelmez okudum. roman okumayı çok özlemişim. 1 günde bitti. tatile girer girmez kitaplara saldıracağım sanırım.
bir adam arabasında oturmuş yeşil ışığın yanmasını beklerken birdenbire kör olur. yardıma gelirler, bir adam evine bırakır, karısı gelince onu doktora götürür. nedenini anlayamazlar. ertesi gün, ilk körün karısı, ona yardım eden, doktor, doktorun muayenehanesindekiler de kör olur. kör olmayan tek kişi doktorun karısıdır. doktor durumu bakanlığa haber verir. onları eski bir akıl hastanesinde kararntinaya alırlar. başlarına askerler dikerler. dışarı çıkmaya çalışırlarsa öldürüleceklerdir.
karantina altındakilerin sayısı giderek artar. içlerinde gören tek kişi doktorun karısı olsa da bunu kimseye söylemez çünkü o zaman başkalarının kölesi olacaktır.
son gelen kişiler yiyecekleri alıp, haraç karşılığı satar. değerli eşyalar bitince kadınları isterler. doktorun karısı sonunda bu duruma dayanamayarak onların ele başını öldürür. herkes kör olduğundan kimin yaptığı anlaşılamaz ama bu bir başkaldırıya sebep olur. içlerinden biri barikat olarak kullanılan ranzaları ateşe verir. bütün bina alev alır.
çktıklarında uzun süre önce terk edildiklerini fark ederler. çünkü bütüün dünya kör olmuştur. doktor, doktorun karısı, ilk kör ve karısı ile doktorun muayenehanesindeki kara çerçeve gözlüklü kız ve göz bandı takan adam birlikte oradan ayrılırlar. doktorun karısı onlara yiyecek bulur ve doktorun evinde yaşamaya başlarlar. gözleri görmediği için doktorun karısına bağımlıdırlar.
köye gitmeyi düşündükleri gece ilk kör görmeye başlar. yavaş yavaş herkesin körlüğü geçer. tam o anda doktorun karısı kör olduğunu sanır ama kör olmaz.
anti- ütopya denilen türden bir kitap. kimse görmediği için durumun vehametini doktorun karısının gözlemlerinden okuyoruz. sokaklarda cesetler ve çöpler var. ama kimse farkında değil, çünkü görmüyorlar. ilginç bir kitap. bir tık daha ileri götürüp insanların görmeye başladıktan sonraki tepkilerine de yer verse daha çok severdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder