27 Ekim 2010 Çarşamba

cam boncuk..

istediğim deliksiz boncuğu tesadüfen buldum iyi mi? hem de 1,99. bir de şeffaf olsa ya da bir boyu daha olsa daha iyiydi ama..

gidenler gelenler..

evimize yakın alışveriş merkezindeki clarie's kapanıyormuş. üzüldüm. son zamanlarda pek bir şey almıyordum ama ara sıra girip bakınırdım. üzüldüm..

batik açılıyormuş ama ona sevindim. bir de zara grubuyla mango gelse şukela bir yer olacak ama beklemedeyim..

24 Ekim 2010 Pazar

the notebook..

gençlerin hikayesi klasik, zengin kız- fakir çocuk.. ama yaşlıların hikayesi çok etkileyiciydi..
dnr' da 5 tl.

dvd imkanları güzel ama bence nasıl seçildi vs. görmek galiba o büyüyü biraz bozuyor. ama ektraların da bir kısmına altyazı koymuşlar bu güzel bişi..

23 Ekim 2010 Cumartesi

yeniler geldi..

şampuan almaya gittim gene neler aldım.

elseve: 5,99
otacı: 0,99
ıslak mendil: 2,45
gloss:4,29
saç spreyi: 1,50
far bazı: 3,99

daha da alasım vardı ama standların önü ne kalabalık öyle. yanaşayım seçeyim imkansız yani..

prens ve ben..

bunun 1. filmi baya tandık. 3.sünü de dnr' dan çeşit olsun diye 1tl' ye falan almıştım. 2sini de bugün tnt' de izledim cuk oturdu. 2 ve 3, 1 den tamamen farklı bir tür bir kere. kızdan amerikalılığın zerresi yok. bence isveçli falan, araştırmadım ama en azından kuzey avrupa ülkelerinin birinden. 2 ve 3 klişelerle dolu. iyi kızın kazanacağı o kadar belli ki.. bir de kıza düz fön daha iyi gidiyor. 2 deki saçı berbattı. resmen maşanın izleri belli oluyordu yamuk yumuk..

aynı oyuncularla devam edemeyecekseniz devam filmi olmamalı bence..

22 Ekim 2010 Cuma

öhö öhö..

hasta olmaktan nefret ediyorum, hasta olmayı reddediyorum..

yummy..

şu migros' ta saıtılan cheesecake ne güzel bir şeydir öyle. fiyatı da 9,90..

tüfek, mikrop ve çelik..

konu olarak çok enteresandı ama bu kitabı bitirmem tam 3yıl sürdü. hep biraz okuyup sıkılıp kenara atardım ama bu sefer azmettim bitirdim. roman olmadığı için sürükleyici değil maalesef..  
konusu bir soru üzerine kurulu. neden amerikalılar avrupayı keşfetmedi de avrupalılar amerikayı keşfetti? yıllarca tarih dersinde bu soru hiç aklıma gelmemişti. sebebi kitabın başlığında saklı. özellikle mikrop olayı çok enteresan avrupalıların getirdiği hastalıklar bazı yerlilerin neredeyse tamamını yok ettiği için çoğu yerde hiç zorlanmamışlar bile. tüfek zaten tahmin edilebilir bir üstünlük 40 kişilik bir bir grup avrupalılın (cortez miydi) 2000 yerliyi alt etmesini sağlamış. tabi bu üstünlükler niye yeni dünyada ortaya çıkmadı sorusu da uzuun uzun tartışılıyor. başlangıçta pek şanssızlarmış evcilleştirilecek bitkileri, hayvanları yokmuş, yerleşik hayata geçememişler, doğu- batı ekseninde yayılamadığı için ilerlemeler kolay aktarılamamış. haliyle yazı ve bürokrasi de oluşamamış. haliyle mikroplar da kendi çaplarında gelişmede eksik kalmış o bölgelerde..     kitapta sadece amerika kıtası değil, avusturalya, yeni zelanda vs. de aynı şekilde açıklanıyor.
kitapta çin ve afrika da niye geride kaldı diye tartışılıyor. sonradan eklenen bir de japonlar var. japonların korelilerle inatlaşmaları falan var.

bence fazla ayrıntılı bir kitap. şu kitabı 200 sayfaya düşürüp bazı yerleri özet geçse bence daha okunası olurdu. gerçi dünya üzerinde insanın varolışundan bu yana tün ulusların tarihini anlattığı, bunun için 600 sayfanın az bile olduğu şeklinde mantıklı bir açıklama da var ama gene de bu bazı kısımlarda sıkılmamı engellemiyor. özellikle yazının gelişimi çook sıkıcı bir bölümdü. ama yazının ve kullanılan dilin o halkın kökenini bulma konusundaki  kullanımı çok enteresan.

kitap ne kadar  sıkıcı olsa da yazarın karşındakiyle konuşur gibi dertleşircesine yazması biraz daha okunası kılıyor..

18 Ekim 2010 Pazartesi

mat oje..

bloglarda bir mat oje furyasıdır aldı başını gidiyor. sırf meraktan aldım ben de. gözlemlediğim 2 marka var. essie matte about you ve sevilla.  essie 15tl falandı sitesinde. hem internetten alışveriş bana göre değil o yüzden tereddütsüz sevil' den aldım bunu. fiyatı 6,90. bir şey değil ama kendisi şu an için en pahalı ojem..

sürümü biraz zor. biraz katı sanki. bir de hızlı olmak gerek, hemen şekil alıyor, bir de ince bir kat daha mat gösteriyor dikkatli olunmazsa çizgi çizgi oluyor. ojenin görüntüsünü yumuşatıyor gibi. ben açık renge sürdüm ama sanırım koyu renklerde daha iyi gidiyor.

eskiden oje sürmenin amacı tırnakların daha parlak görünmelerini sağlamaktı, şimdi matlar.. moda işte..

17 Ekim 2010 Pazar

best of..

sevmedim seni best of. "ekmek yemeden doymam" diyenlerden değilim ama içinde bir sandviç olsa daha iyi olurdu. bir de kemikli tavukları sevmiyorum. bir garip geliyorlar. hele kfc' ninkiler sanki daha ağır oluyor gibi. popeyes sanki daha yenilesi oluyor. zaten hot wingsin birinin kemiği kırılmış. soğudum resmen yahuç uzun süre kızarmış tavuk yemem galiba..

alışveriş için en uyguz zaman hangisidir?

tamam indirim döneminde önemsemiyorum ama sezon zamanı, öylesine gezen, alıcı değil bakıcı kitlesi için en uygun gezme zamanı hangisidir? haftasonları çok kalabalık oluyor. hafta için gidelim öyleyse. sabahtan gitsem o zaman da temizlik, tertip- düzen işleiyle falan uğraşılıyor, akşam üstü gitsen mal gelmiş onları yerleştiriyorlar. öğlen desen öğle arasına çıkmış çalışan trafiği. çalışanların ayağına dolaşıyormuşum gibi hissediyorum. gerçi öyle etliye sütlüye karıştırmadan gezerim ama bilemedim..

küçük bir kaçamak..

alışveriş diyetinde 1 ayı geride bıraktım. mutluyum, gururluyum. kutlama niyetine küçük bir kaçamak yapatım dedim. dün ankamall' a gittim. bişey bulamadım ya, hayret. zara grubunda bu sene hiç iş yok. koton' da da büyük potansiyel görüyorum. beğendiğim 1-2 şey oldu orda ama fiyatları biraz uçuktu. beklerim ben indirimi onlar en az üçte biri fiyata düşer.
bir tek tulumumsu bir şey aldım. ama o sayılmaz değil mi? çünkü o tek ististanydı. gerçi tam istediğim şey değil, pek de beğenmedim ama..

böyle bir şey bulsam daha iyi olurdu..

banksy..

eskiden böyle videoları facebook sayesinde herkesten önce öğrenirdik. şimdi facebook' u sadece farmville için kullandığım için böyle haberleri gazeteden alıyorum. simpsonların ucuz çocuk iş gücü kullanmasını eleştiren bir video. burda(youtube a giremiyorum. biliyor muğsun):


o yazı da burda. daha ayrıntılı anlatılmış.  milliyet' ten bulamadım:
http://www.hafifmuzik.org/?p=10219#more-10219

14 Ekim 2010 Perşembe

istiyoruum..

uyurken bacakları incelttiğini iddia ediyor. Dr. Scholl muş markası. tr de bulunsa ve çok pahalı olmasa alırdım açıkçası..

12 Ekim 2010 Salı

this is it..

filmleri genelde evimin rahatlığında dvdden izlemeyi tercih ediyorum ama bu filmi sinemada izlemeyi istemiştim. maalesef çok az vizyonda kaldı ve benim sınav dönemime denk geldi.

dvdsi erken çıksa da belki ucuzlar umuduyla nerdeyse 1 sene bekledim. maalesef 1 kuruş bile ucuzlamadı. ama bu kadar merak ettikten sonra 20tl bayılıp aldım.

izledikten sonra sinemada izlemedğime memnun oldum. çünkü ekstralardan özellikle 1 tanesi bence filme katılmalı. biraz spoiler olacak ama filmde mj' in this is it turnesi için yapılan hazırlıklar anlatılıyor. parça parça ama insanın kafasında bir fikir oluşuyor. provalar, danslar, sound checkler, arka plan görselleri hepsini görüyoruz ve bahsettiğim ekstranın konusu kıyafetler. gloves diye bir bölüm. bence bütünü tamamlayan önemli bir parça. diğer ektralar da güzel gerçi.

bu arada yapılabilse gerçekten mükemmel bir gösteri olacakmış..

little miss sunshine..

komedi filmi çok da kötü değil ama bence 2 oscarlık bir film değil. hikaye klasik: ortalama bir amerikan ailesi, işinde başarısız bir baba( aynı oyuncu benzer rolde hancock' ta da var), herşeyi idare eden bir anne, garip bir ergen, küçük sevimli bir çocuk. hatta bir büyükbaba ve gene başarısız bir dayı. simpsonlara benzettim biraz. çocuklar haricinde aynı gibi.bir de amca yerine salma ve patty diye düşünülebilir.

komik gerçi. bozuk minibüs, giderken binmece çalışmaca, jet pilotu hayallerinin yıkıldığı an vs.

çocuk güzellik yarışmalarına inceden bir eleştri var. abigail olanca sevimliliği, atkuyruğu saçlarıyla katılırken, fönlü ve makyajlı mutantların yanında gerçek bir çocuk. gerçi dansı pek normal değil kabul ama sonradan eğlendiğini görmek güzel. gerçi büyükbaba biraz sapık bence. bunları ona öğrettiğine göre..


dvdnin güzelliği olarak birkaç farklı son vaad edilmiş ama pek bir şey yok..
fiyatı 10tl.

crafting forever..

bugün kafamdaki bir projeyi gerçekleştirmek için kum boncuk arıyorum. kızılay' a gittim. ama nerden alınır pek bir fikrim yok. normalde incik boncuk olayına giren biri değilimdir ama bu seferki farklı bir tasarım.

neyse çok da ufak pasajlara girmeden gezmeye başladım. izmir caddesinde düğmeci tarzı bir yer var. marketin yanında mı ne. yıllardır orda. bir bakayım dedim ve vaww. orası tam bir crafting cenneti. yünler, keçeden yapılmış şeyler, baby showerlar için minik malzemeler vs. bir tek fimo satmıyorlarmış ona çok üzüldüm. bi sürü ıvır zvır aldım. zerre kadar ihtiyacım yok ama onca zımbırtının arasında insan kendini kaybediyor. ama zaten ucuzlar.
boncuklar kutusu 1tl.
metal zımbırtı 50kr.
kelebek 25kr
yonca 50kr.
disko topu 50kr.

tekrar kesinlikle gidilecek. bir de 27tl' ye kağıt kesme zımbırtısı vardı. ondan alınacak. martha steward' da hem görüp de keşke tr' de de satılsa dediğim şey.

fimo da moda çarşısından tahta işleri satan bir yer. burdan 3,50tl' ye aldım. normalden daha ucuz sanki. ama gene siyah bulamadım. bu siyah fimo büyük sorun olmaya başladı. bauhause ziyareti yapmalı. belki orda vardır. bu seferki beyazımın adı pearl her seferinde değişik bir tane çıkıyor. bunun içinde binlerce minik sim var. güzel duruyor aslında. ama yiyecekler gerçekçilikten uzaklaşıyor sanki.

7 Ekim 2010 Perşembe

we did it honey bee..

wohoo. bugün ilk defa kendi başıma araba sürdüm. daha önce milyon kere gittiğim bir yoldu ama olsun bu da bir aşamaydı. hem yağmur falan da vardı. işin ilginç tarafı sadece içimden öyle geldiği için yaptım...
now lets go far far away from here..

4 Ekim 2010 Pazartesi

brrr...

bugün ankara buzzz gibiydi. hava nasıl bu kadar çabuk soğuyabilir yahu hayret. daha geçen hafta tshirtle terliyorduk şimdi millet montla geziyor yaa. yani montlar da hazırda bekliyormuş hoop çıkarıvermişler. ben de saf saf bir yelek giyip çıkmışım. öğlene kadar dondddumm yaa.. yalnız kaban giymiş insanlar gördüm. bildiğin, benim kar yağdığında giydiğim şeyler. ekimde mont giyersek ocakta napıcaz yaw..

3 Ekim 2010 Pazar

may the force be with you..

bu cnbc-e' yi sırf bu filmleri gösterdikleri için bile çok çok sevebilirim. geçen gösterimde II. hariç tamamını izlemştim. onun da filmini alayım falan diye düşünürken gene yayımladılar. meğer en güzel bölümü kaçırmışım. favorim budur. gerçi aşk olayı biraz fazla ama 4-5-6' daki mütemadi savaş sahnelerine tercih ederim. bir de herşey bu bölümde netleşiyor sanki anakin imparator düşüncelerini belli ediyor, içindeki nefret belirginleşiyor.

klon orduları oluşturuluyor ve savaş başlıyor. filmde de dedikleri gibi klon savaşları II ile III arasında olmalı. bu arada anlamadığım bunlar klonsa niye klon savaşlarında daha insansılar. bir de hepsinin yüzü aynı değildi sanki.

ama 123-456 sırasıyla izlemeyi daha çok sevdim. 123'ü 456' ya göre daha çok sevdim. orjinal diliyle izlemeyi de tercih ederim.

bir de bu filmlerin pek çok filme ilham kaynağı olduğunu düşünmeye başladım. mesela senatör amidala' yı öldürmeye çalışan kadın tetikçi maymunlar gezegenindekilere benziyor. camino gezegenindeki robotumsu beyaz varlıklar da yapay zeka' nın son sahnesindeki robotlara benziyor gibi..

tek kötü yanı obi van' ın en çirkin hali bu bölümde..

grrr...( ̄へ ̄)

bugün dnr'dayım. 2 tane dvd aldım. filmleri internetten izleme fikrim patladı da. bilgisayarım her konuda iyi ama video konusunda sınıfta kalıyor. vcd' leri kafasında göre bazen çalıştırır, bazen çalıştırmaz. artık internetten izlediğim videolara da gıcık. diyelim 10dklık bir şey izleyeceğim 2 dk gösterip başa dönüyor. sanki tamamını yüklemiş gibi. cookiesleri falan siliyorum kar etmiyor.

neyse dedim ki gidip film falan alayım. haftasonu ya avmlerin de kendi çapında bir kalabalığı oluyor. kasadayım işte öyle çok bir sıra yok 3-5 kişi var ama kasanın önü biraz kalaba vaziyette. soldan yanaştım birinin arkasına. yan tarafa bir kadın geldi. ama gördüm benden sonra geldi. hatta yanında küçük bir çocuk vardı. ver şunu bakalım deyim çocuğun elindekini ödemek için aldı falan. neyse öndekinin işi bitince elimdekileri kasaya koydum. ama ben öndeydim gibi bir şeyler geveledi. kadına anlatmaya çalıştım bakın ben yan taraftaydım falan diye. bi afra bi tafra bütün neşemi kaçırdı..

2 Ekim 2010 Cumartesi

pişti..

tam pişti sayılmaz ama aharda oxxo'dan aldığım kazağın neredeyse aynısını lcw' de gördüm bugün. üstelik yarı fiyatına. lcw' de ne görsem sokaklar onlarla dolar o yüzden pantolon falan dışında pek tercih etmem. umarım  bu kazak da yayılmaz. giymeye doyamadımdı..