30 Eylül 2013 Pazartesi

eylülde bitenler..

bu güneş kremi ile hem 2013 yazına veda ettik, hem de güneş kremlerine. zamanlamam mükemmeldi. gerçi şimdiden seneye için stok yapmayı düşünüyorum. tekrar alınabilir aslında, fena değildi.



the body shop coconut body scrub: sevmedim. bu body scrubların köpürmeyenlerini sevmiyorum. bu da krem gibi bir şey, köpürmüyor. bol bol kullandım bitsin diye. 2 kullanımda bitti. tekrar alınmayası.

lush aqua marina: güzel bişey. günlük kullanım içindi ama ben haftada 1-2 kere banyoda kullandım. etkili oldu mu bilmiyorum ama maske yapmayı seviyorum.

son kullanma tarihi çok yakındı, o tarihe geldiğimde daha kutunun yarısından fazlası duruyordu, ben de kullanmaya devam ettim.

tekrar alabilirim de aslında.

burda tek resimle 4 ürün değerlendireceğim, çünkü bu arkadaşları kaldığım otelde bıraktım.

the body shop seaweed temizleyici: seviyorum bu ürünü, çok güçlü bir temizleyici değil, onu hissediyorum. büyük boyunu muhtemelen almam ama bu ufaklık ideal bence. tekrar alınabilir.

yves rocher limonlu maske: 3 dk yüzde bekletip yıkanıyor. baya sevdim aslında. minimal düzeyde de etkili oldu sanki. kampanya denk gelirse tekrar alabilirim.

too faced lashgasm mascara: başta nefret etmiştim, ama her maskara gibi sonradan oturdu. dikkatli sürülmezse topaklanma yapabiliyor, bence olmazsa olmaz değil. çok çabuk kurudu sanki. tekrar almam.

clinique göz kalemi: aslında hiç göz kalemi kullanmam ama yaz için göz kapağına siyah far sürmekten daha pratik oldu. çok bulaşır diye düşünüyordum ama beni yarı yolda bırakmadı sağolsun. antalya' da ağustos ayında, öğlen sıcağında bile bulaşmadı. tekrar alınabilir.

alterra makyaj temizleme mendili: fiyat-performans açısından gayet iyi durumda. kesinlikle tekrar alınabilir.

the body shop satsuma body butter: insan bütün body butterların aynı olacağını düşünüyor ama değil. bu iyilerden. kokusu da fena değil. biraz yapay bir koku ama çekilmez değil. evdeki krem stoğu biterse tekrar alınabilir.

kenzo body milk: bu yıllar önce gelen kenzo parfüm kofresinden çıkmıştı. ayrı olarak satılıyor mu bilmiyorum ama satılsa alırdım. bir kere kenzo parfüm gibi kokuyor, nemlendirmesi güzel, normal bir losyondan biraz daha yağlı. bulsam tekrar alırdım.


sephora banyo yağı: bunlar geçen kıştan kalma, kokusu neliydi hatırlamıyorum ama sevmedim.

cosmo shop aseton: işini yapan bir parça, fiyatı da iyiydi. daha ucuzunu görmezsem tekrar alabilirim.



29 Eylül 2013 Pazar

online kitap alışverişi..

evet hayatımda ilk defa  online kitap alışverişi yaptım, mutluyum, gururluyum. idefix' ten aldım. aldıktan sonra ekşi sözlükteki yorumları okudum ve korkunçtu. kendimi kavga etmeye hazırladım ama hiçbir sorun çıkmadı. kitaplarıma 4 gün içinde kavuştum. 2si hemen teslin, 2si 2 gün içinde temin edilecekti. tek sorun şu oldu: idefix sitesinde kitaplar kargoya verilince "tamamlandı" yazıyor. bunu görünce korktum, çünkü ben daha kitapları teslim almadım. meğer kitapların temin işlemi tamamlanmış, msj da gelmedi. maile bakmak baya sonra aklıma geldi. maile kargo takibi gelmiş, sitede bunu bulamamıştım.

neyse kitapları deneme amaçlı almıştım, 50lirayı bulsun diye de şişirdim biraz.

hiçbir yerden haberler 15 yerine 11,25tl
leviathan 28 yerine 18,20tl
bin dokuz yüz seksen dört 25 yerine 16,25tl
küçük prens 17 yerine 12,75tl' ye geldi.

indirim olduğuna inanıyorum, çünkü küçük prens dışındakilerin üstünde fiyat yazıyor. belki başka bir siteden daha ucuza da alabilirdim ama aklıma ilk burası geldi. bu alışverişle ilgili en sevdiğim şu oldu: kitaplar gıcır gıcır. kitapçıda kitaplar bazen yamru yumru olur ya. bunlar tazecik, matbaadan yeni çıkmış gibi.

27 Eylül 2013 Cuma

bambi babetim..

pek rahat değil ama yağmurda falan iyi giyilir, önümüz sonbahar.

 fiyatı: 39,90tl.

26 Eylül 2013 Perşembe

furious 6..

şurdan izledim:
öncelikle ses görüntüden 1-2 dakika önde gidiyor. ben açmış bulundum ve başka sitede geçmeye üşendim. ama daha iyi bir versiyon arayın derim.

bu bölümde letty geri dönüyor. iyi oldu ne diim. seviyorum bu sert kızı lost' tan beri.

aslında bu bölümün orjinal adı furious 6. yani artık hızlı değiller. zaten film araba yarışından james bond veya görevimiz tehlike' ye benzemeye başladı.

bu arada film kaslı, kel erkekten geçilmiyor. o polisin hali nedir öyle. hele de o kötülerin içindeki aşırı kaslı abi. vin diesel yanında yavrusu gibi duruyor walla.

filmle ilgili en sevdiğim kısım sonu oldu. nihayet tokyo drift' e bağlayacaklar sanırım. bu serinin en sevdiğim filmi o maalesef..

25 Eylül 2013 Çarşamba

zargana..

ne zamandır hakan günday okumuyordum. antalya' da havaalanı dnr' da gezinirken gördüm, almadan edemedim. okuduğum en kararmsar kitap sanırım. kitabı bir renk ile özdeşleştirmem gerekse direk siyah derim. gri bile değil. az güzeldi, sonu mutlu bitti. kinyas ve kayra' da sevdiğim kinyas vardı. siyah olan kayra idi ama bunda sadece kayra var gibi. sevmedim.

funny girl..

şurdan izledim:
http://ffilms.org/funny-girl-1968/
film türkçe sitelerin hiçbirinde yok. o yüzden ingilizce ve altyazısız izledim. aslında ingilizceyi anlıyorum ama şarkılar bazen zorluyor.

filmde meşşhuur barbra var. sesi gerçekten de çok iyi. ama kendisi baya çirkin. yani kadını güzelleştirmek için ellerinden geleni yapmışlar. saç, makyaj, güzel kıyafetler vs. önden gene biraz kurtaryor, ama yan profiller felaket.

kadının vücudu da hoş aslında. skinny legs diye işe almak istemiyor ilk başta patronu gerçi. değişelim?

filmde hikaye klasik, zirvedeki mutsuz kadın. şarkıları sağolsun rachel baya söylemiş. nerdeyse hepsi tanıdıktı..

24 Eylül 2013 Salı

çorap..

sonra h&m' e girdim. h&m' de indirim bitmiş. sadece kasanın orda 1-2 ürün indirimde kalmış. bu çorapları buldum. 8,95tl. sadece xl vardı. eve gelince içini açtım, biraz fazla uzun gibi. ama çorabın uzunundan zarar gelmez değil mi?


23 Eylül 2013 Pazartesi

mango pantolonum..

geçenlerde işten bi kaçamak yapıp armada' ya geçtim. armada ne karışık bir avm' dir arkadaş. bunca yıllık ankaralıyım, avmleri de seviyorum yalan yok, ama armada' yı sevmiyorum, alışamadım da. arkadaki bina daha iyi, ama öndekinden arkaya geçiş yolunu bile bulamadım. dışarıdan dolaştım.

neyse mango' da indirim çok çok az da olsa devam ediyor. bu siyah pantolonu buldum. fiyatı 39,99tl. fiyatı bir pantolon iin hiç fena değil. işte de giymeyi düşünüyorum.

pantolon yarı fiyatına düşmüş ama sezon ürünlerinin fiyatı da çok iyi geldi bana. hırkalar 40tl idi mesela. indirimde de 30' a falan düşüyor. ihtiyaç varsa indirim beklenmeden alınabilir.

bu arada mango' dan aldığım ilk pantolon. mango pantolona girebilmenin haklı gururunu yaşıyorum şu anda. rejim düzenine ptesiden itibaren daha sıkı sarılmak için motivasyon olur bana umarım.

22 Eylül 2013 Pazar

güzel çizme..

işte bunları alıp bıraktım. markası new yorker. tamam bulunmaz bişey değil ama fiyatı çok iyiydi..

21 Eylül 2013 Cumartesi

lost in translation..

filmi beğenmedim. sanki herkes inglizce konuşmak zorundaymış gibi, japonların telafuzlarıyla dalga geçmeler falan.

tamm derin bir yerden yola çıkmaya çalışmış. ikisi de yalnız, ikisi de tercümelere bel bağlamış vs. dememiş ki buralara kadar geldim, 2 kelime japonca öğreneyim çeşit olsun. yok yok sevmedim.

20 Eylül 2013 Cuma

güzel çizmeler..

şu alttaki kahverenginin siyahı 100tl idi ve ben almadım, evet beynim bazen böyle ambale oluyor.

ve evet burdaki tüm botları istiyorum. bu sene bir çizme alıcam kesin. ama şöyle bir stratejim var. çizme giyilme mevsimi aralık-ocakta anca başlar. eylülde alıp 6 ay bekletmektense tam giyilme zamanı alayım, hem azıcık ucuzlar diye düşünüyorum.

bakalım plana ne kadar sadık kalabilicem.

19 Eylül 2013 Perşembe

iron man 3..

şurdan izledim:
http://jetfilmizle.com/iron-man-3-demir-adam-3-turkce-dublaj-izle.html/8
wavv. bu film baya iyiydi. sonunda terapistle olan bi konuşması var, bütün jeneriğin bitmesini bekleyin. hatta ondan sonra tony stark geri dönecek dedi. umarım döner.

18 Eylül 2013 Çarşamba

17 Eylül 2013 Salı

..

tamam kraliyet ailesinden değilim, ama görgüsüzlüğümün de sınırları vardır. mesela toplantı için gittiğim otelde resim çektirip instagrama koymam. hoş prensip olarak internette hiçbir ortamda kendimin resimlerini paylaşmam ama.

arkadaş bu nası bi görgüsüzlüktür yahu. şu yeni nesil zenginler diyorum. bu güne kadar s4' e sempati besliyordum, yemin ederim tiskindim yahu. tiksinmedim. özel olarak tiskindim. dünyalılardan tiskiniyorum şeklinde. zaten hepsinde 10cm topuk, üstünde çubuk gibi şekilsiz vücuda karaktersiz kıyafetler, koca kafa artı s4.

bi de kılıf takmış şapşal şapşal, bütün kılıflarımı atasım var.iphonum beyaz olsa bi saniye durmam ama siyah da çok erkeksi duruyor yahu.

zaten sıra sıra dizilip poz vermece nedir iyh hiç sevmem. şimdi aslında deli dedikodu edesim var ama detaya girip kendimi ifşa etmekte istemiyorum. ama valla tiskindim yaa..

16 Eylül 2013 Pazartesi

chunky monkey..

ankara' daki bütün güzel dondurmaları bir yere stokladılar, yerini de bana söylemiyorlar galiba. arkadaş neyi sevsem satılmıyor. fruttare' den sonraki kurbanımız ben&jerry chunky monkey. ben&jerry zaten çok az yerde satılıyor. en son antares real' de gördüm ama orda da sadece srawberry cheesecake vardı. ama ben chunky monkey yemek istiyorum noolcak.

şaka bi yana bunu antalya' da görünce atladım resmen. tadını unutmuşum. en son ne zaman yedim acaba. şu muz şeklindeki çikolatalar yeni mi mesela?

15 Eylül 2013 Pazar

litvanya yemekleri..

sabah kahvaltısı otel ücretine dahil. bu arada otelin günlüğü 45euro gibi bir şey olması lazım. kahvaltı da tüm yemekler gibi vasat. adamların yemek kültürü kötü, onu baştan söyleyeyim. kahvaltıda bi kokmuş domatesi 1 hafta utanmadan servise sundular, acuru salatalık diye yedik, peynir diye lora sarıldık.

otelde öğle ve akşam yemekleri otel ücreti dışında. ilk gün kişi başı 75litası duyunca koşarak uzaktık. iki diye bir market var burda. oraya girip salata-hamurişi falan alıp öğlen yemeğini hallettik.

yan taraf marketten seçmeler.baştan söyleyeyim, hepsi berbattı.

neyse biraz daha gezip akşam yemeğini submarine' de yedik. submarine hoş bir pizzacı. zaten simgesi minik, sarı bir deniz altı. ben onu görünce "we all live in a yellow submarine" diye başladım zaten şarkıya, kendimi tutmam mümkün değil. litvanyalıların yemek kültürü yok ama pizzayı güzel yapıyorlar. ben pizzayı incecik hamurlu ve az malzemeli severim. tam bana göreydi. svyturys de bunların yerel birası, onu da taddık, fena değil. bu markanın bir de beyaz bira dedikleri malt olanı var. o daha iyi gibi. yalnız şunu anladım, ben bira insanı değilim. güzel bir şarabı biraya tercih ederim. şarap da dry&crispy olacak.

litvanya' nın en meşhur yemeği sepelina denen bir şey. yazılışıyla uğraşamıyacağım ama okunuşu böyle. ham patatesleri alıp saatlerce eziyorlar, sonra içini domuz eti veya curd dedikleri bir peynir ile doldurup haşlıyorlar. içli köfte mantığında. ben peynirli yedim, doğrusu hiç beğenmedim. patatesler mideme oturdu.

patatesin ardından votkalı dondurma getrdiler. tadında votka hissediliyor, onun dışında bir numarası yok. anlamadığım votkayı nasıl dondurabildikleri. benim bildiğim votka buzlukta günlerce beklese bile donmaz. bu bana ilginç geldi işte.

litvanya yemekleri içinde bayıldım, tekrar yemek istiyorum diyebileceğim hiçbir şey yok. ama sunumlar çok güzel. yani gittiğimiz yerlerde fiyatlar ortalamaydı. litvanya parası yani litas tlden değer olarak biraz düşük. ortalama 15-20litasa bir porsiyon ana yemek yeniyor ki bu da gayet iyi bence.

ekmekleri fena değildi, o da burda yediğim tam buğday ekmeleri gibi. 2. denemem patatesten yapılmış pancake ve çiğ balıktı. balığı 1-2 tane yemek hoştu ama tamamı ağır geldi. zaten 1-2 denemeden sonra bildiğimden şaşmamaya karar verdim. çeşit çeşit mantarın çorbasını içtim. mantar çorbasını severim zaten kremasız, duru da olunca rejim dostu olur diye düşündüm.

domuz dışında her hayvanın etini yedim sanırım. ördek, tavşan vs. tavşan biraz şekerli gibiydi ama ördeği baya sevdim. hele son gün portakallı ördek yemiştim. arkadaş bu baya güzel bir şeymiş.

burda içki olayı çok çok ucuz. restoranlarda da ucuz. kolayla aynı fiyata mükemmel fransız şarapları sunuyorlar. litvanyalı ev sahibemizden öğrendiğime göre litvanya' da da şarap üretimi olmasına rağmen pek iyi değilmiş.

zaten bira dışındaki 2. meşhur içkisi olan litvanya votkası hakkında da iyi şeyler söylemedi. onun yerine jaliyos devinyarios diye bir şey tavsiye etti. gene okunuşunu yazıyorum. yazılışı şapkalı z ile. tadı yağ gibi, acımsı bir tadı var, sert biraz. sıvı kısıtlamaları olmasa çok güzel hediye olacak bir şey.

içecekler ucuz ötesi ama 22' den sonra içki satılmıyor. cafe-barlarda içmeye devam edilebilir.

sudan ucuz demekle abartmıyorum. burda herhalde en çok parayı suya harcadık. su alırken dikkat edilmesi gereken en önemli şey still yazması. yoksa su diye sodaları, carbonatasları, gazozasları kucaklar çıkarsınız.

o kadar para veriyoruz, bari tadı güzel olsa. en pahalısı bile eriklinin tırnağı olamaz. fiyat-tad oranına göre en ideali neptunas idi. neptunas candır demek istiyorum.

la boheme gittiğimiz en pahalı mekandı herhalde. orada bile 30litasa yemek söyledik. portakallı ördeğimi burda yedim. resmini de çekmiştim ama telefonla çok karanlık çıkmış. litvanya yemekleri tırt, ama diğer mutfakların yemeklerini güzel yapıyorlar. dediğim gibi pizzacıları enfes. grupla bir de basilica diye bir pizzacıya gittik, oranınki daha da güzeldi.


muffin tops..

bu türden bir kek kalıbını alır, kullanır mıydım bilmiyorum. ama yaratıcıya saygımdan paylaşmak istedim.

14 Eylül 2013 Cumartesi

world war z..

şurdan izledim:
http://jetfilmizle.com/dunya-savasi-z-turkce-dublaj-izle.html/9
yalnız baştan uyarayım. dublaj çok kötü, bazı yerler hiç çevrilmemiş vs. ama aksiyonu bol bir film olduğu için anlaşılıyor. ben de zorlamadım.

film o kadar klişe ki. artık sonunu izlemedim nerdeyse. daha önce dünyalar savaşı, 28 days vs. bin türlü versiyonunu izlediğimiz filmin walking dead versiyonu.

o değil de brat pitt' e niye doğru düzgün rol vermiyorlar. yazık o kadar çocuğa bakmak zor, her teklifi kabul ediyor herhalde.

13 Eylül 2013 Cuma

12 Eylül 2013 Perşembe

diyet vs.yemek..


yurtdışında yeme-içe olayını fazla abarttım kabul. domuz eti yemeyeyim diye tavşandan ördeğe, mantarın envai çeşidine ve çikolata ve hamurişine vurdum kendimi. alkolün sınırlarını zorladğımı da eklemeliyim. tabi ara öğünler komple yalan oldu.

haftasonuna kadar diyetisyene bi uğramam lazım ama deli gibi korkuyorum. acaba kaç kilo aldım..

10 Eylül 2013 Salı

riga çikolatası..

riga' ya gidip bunu yemeyen bir insan çok şey kaçırmış demektir. malum riga' nın meşhur içkisi balzam. az buçuk araştıran onu bilir, merakı varsa da dener. ama bu daha güzel bir şey.

bu dükkanda satılıyor işte. diğer çikolataları vasat. hediye edilir ok, ama market raflarında çok daha iyileri var.

misal bu. 5-10lira kadar verdim ama sorsan bi milka m-joy değil.

izmir demek..

izmir demek benim için bu tatlı kedi demek. 2013 yazına izmir' de veda ettim, daha doğrusu karaburun' da. karaburun güzel yer. tertemiz bir denizi var, sakin yazlıkçı kasabası gibi. apaçiler basmamış ortalığı. tek sorun aşırı uzak oluşu. bir emekli için ideal olabilir ama haftasonları kaçabileceğim bir yere ihtiyacım var. izmir' e 2 saat falan. üstelik de yollar çok virajlı, gerçi yeni yol hızla yapılıyor. bir de su çok soğuk. en son antalya' da denize girdiğim için bana öyle gelmiş de olabilir gerçi.

kedinin hikayesine gelince: akşamları yemek yediğimiz bi yer var. bu da onun bahçesinde takılıyor. ama şunun tipine bak nası da karakterli. sağ ayağının en dış parmağı kesik gibi bir şey, mümkün olduğunca ona basmıyor. yara görünmüyor ama alışamadığına göre yeni bir hadise. çok fazla kaçamıyor da haliyle. 2 gün ben bunu baya besledim. imkanım olsa yanımda getirirdim, resmiyle yetindim.

9 Eylül 2013 Pazartesi

duty free..


giderken bunu aldım, içki olarak. değişik geldi. lychee aromalı. lychee' yi hiç yemedim ama body shop' un lychee aromalı parfümü güzeldi. bu da güzel kokan ama şurup gibi bir içecek. yoklukta içtik işte.


oreo: 9,5€. bu oreoları merak ediyordum, free shopta görünce aldım. çikolatalısı ehh işte ama kremalı olanın negrodan farkı yok bence.
anthon berg cocktails: 10€ bunu tee kıbrıs' ta görmüştüm de alamamıştım, kısmet bu sefereymiş. çok kalın ve dandik bir çikolata katmanı altında reçelimsi kıvamda kokteyller var. sevmedim. riga' dan aldığım daha orjinal bir şeydi.

be delicious so sweet parfüm: 39€ bu ufak boyları alınca zarar ettiğimi biliyorum, helde de bu setteki gibi 4 çeşit görünüp, aslında 3 çeşit olanlarla. ama kendimi tutamıyorum.

biraz da içki aldım.
jack daniels:3€
absolut: 2€
jagermeister: 2€

baileys 50cl: 11€ bunu büyük boy aldım, çünkü ufaklık yoktu. iyi de oldu. ufaklıklar gözüme daha sevimli geliyor ama daha pahalıya geliyorlar, farkındayım. hele sabiha gökçen baya pahalıymış. bunlar kıbrıs' ta 1€ idi. hatta jagermeister' i de büyük boy alıyordum nerdeyse. 2 de shot bardağı hediyelisi vardı. ama taşımaya üşendim. evet bazen böyle akıl tutulması yaşıyorum.

asıl olayımız bu ufaklıklar. bunları riga duty free' den aldım. tadlarını bilmediğim ve sıvı sınırına takılır mı diye düşündüğümden ufak aldım. sarı olan %45, beyaz kapaklı olanlar %30 alkollü. denemek için sabırsızlanıyorum.



bu da şampanyam ya da köpüklü şarap. çok sempatik, ufakrakça biraz. görünce dayanamadım.




8 Eylül 2013 Pazar

c&a elbisem..

geçen gordion' a gittim, bi elbise almak için ölüyorum ama tüm dükkanları dolaştım, hatta bazılarına 2 kere girdim, istediğim gibi bir şey bulamadım.

sonra bunu gördüm. işte giymek için biraz abartılı, gerçi zorda kalırsam giyerim ama arkadaşın doğum gününde giymek için süper bişey bence.

fiyat:69,90tl.

7 Eylül 2013 Cumartesi

kutsal yürek..

bu herhalde içinde gay barındırmayan ender ferzan özpetek filmlerinden.

filmi sevmedim aslında. biraz monoton, hatta sıkıcı. evet yüzeysel bir insanım ne var.

kadının en sonunda üstünde başında ne varsa soyunup insanlara verdiği kısım baya saçmaydı hatta.

6 Eylül 2013 Cuma

beyoğlu rapsodisi..

bu kitabı da sevdim. sonu benim için tam bir sürpriz oldu. beyoğlu' nu, hatta istanbul' u pek bilmem o yüzden anlattığı adreslerden haberim yok. muhtemelen bilsem okuması daha zevkli olurdu.

bu kitabı sadece yolda okuyarak bitirdim. uçakta kitap okumayı seviyorum. müzik dinlerken acaba elektronik aletten sayılıyor mudur, kapatsam mı diye tedirgin oluyorum. zaten iniş ve kalkışta kapatınca arada çok az bir zaman kalıyor ama kitap iyi.