ağustosta bitenler..

clinique güneş kremi: baya sevdim aslında. yüz için favorim bile olabilirdi spf 30 olmasaydı. belki seneye bahar için tekrar alınabilir.

vichy güneş kremi: yaz mevsiminde olduğumuzdan biten 2. ürün gene güneş kremi. bu krem aslında bana hiç iyi gelmedi. yanlışlıkla kuru ciltler için olanı almışım. nasıl bir parlama yaptı yüzümde. gene de inatla kullandım baya. tekrar almam sanırım en azından kuru ciltler için olanını.

lush bubblegum lip scrub: sevmekle sevmemek arasında kararsızım. işini yapıyor. dudak peelingi olarak iyi, kokusu da olağanüstü. snow fairy gibi.

öte yandan çok pahalı. ufacık ufacık kullandığım için 3-5 kişi birleşip girişmedikçe son kullanma tarihinden önce bitirmek mümkün değil. bir de biraz şekerle de bu işi bedavaya halletmek var. muhtemelen tekrar almam. ama belli de olmaz.

keşke daha ufak boyutlarda satılsa..

yves rocher müge çiçeği parfümü: çok sevdim. bazıları biraz fazla otsu bulabilir ama bence mart-nisan ayları için ideal bir parfümdü. kalıcılığı da orta. muhtemelen seneye bahara tekrar alırım. bunu almasam da başka bir yves rocher parfümü denemeyi düşünüyorum.

isana saç köpüğü: sevmedim. şişenin yarısı köpük olarak dışarı çıkmak bilmedi. kapağı sorunluydu. tekrar almam diyemiyorum ama 2-3tl gibi bir fiyatı vardı. yolculuk için ideal.

yves rocher pamuk çiçeği duş jeli: yves rocher duş jellerini sevdim. çiçek kokulu olmaları bence onları öne geçiriyor. kampanya zamanı daha çok şans veresim var.

rexona mini: tatile götürmek için almıştım ama ben sprey deodorant sevmiyorum onu anladım. zaten stiklerin boyu kısa olduğundan bir daha almam. onun dışında siyahlarda çok fena iz bırakıyori bir keresinde bunu sıkıp siyah tshirt giyme hatasında bulundum ve pişman oldum.

lush squeky green katı şampuan: sevmedim, içinde sapı çöpü pek fazlaydı. yıkanırken kafamdan ot ayıklamaktan yıldım. muhtemelen tekrar almam. bu şampuanın tek artısı ufacık boyuyla seyahat için ideal oluşu.

vaseline vücut losyonu: 2tl' ye aldığım düşünülürse fiyat-performans açısından müthiş bir ürün. bu fiyata bulursam kesinlikle tekrar alabilirim, tabi evdeki stokları biraz bitirmem gerek önce.

my name is khan..

şurdan izledim:
http://jetfilmizle.com/benim-adim-khan-izle.html/5

güzel bir filmdi. forest gump günümüzde çekilmiş olsa herhalde böyle bir film olurdu.

diğer alışverişler..

ocean sunset, fresh picked frist bloom ve apple blossoms. aslında el sabunu alma niyetim yoktu ama kampanya vardı. 3 sabun 22tl.

eve gelince iyiki almışım dedim. sabunum bitmek üzereydi, bunlar köpük yapıda ve kokuları kalıcı.

apple blossom citrus body scrub gene ucuz olduğu için aldıklarımdan fiyatı 7tl idi. eğer köpürüyorsa iyiki almışım diyebilirim.

capri seaside citrus vücut losyonu: klasik bir mandalin kokusu. krem almayacağım desem de kendimi tutamıyorum. neyseki 5tl idi.

bir de bu seti aldım. aslında neden set aldım emin değilim. başta bunlara yapıştım. halbuki tek tek daha ucuza getirebilirdim bu işi. fiyatı: 45tl.

içerik bu şekilde. aslında başka bir set alacaktım ama bu çanta daha çok hoşuma gittiğinden bu seti aldım. içinde lipgloss, nody mist, losyon ve duş jeli var. sweet pea kokusunun seti. sweet pea şekerli bir koku. kışa gitmez ama bu ara güzel kullanılır bence. güzel bir temmuz-ağustos kokusu. yalnız gloss çilekli. onu da eve gelince fark ettim. çilek kokusu hoş. normalde yapay olur ya çilek kokuları bu daha iyi. gene de sweet pea' yi tercih ederdim.

bir de bu body misti aldım. bu da seyahat boy ürünler standından. sweet pea kokulu. elimde 2 sweet pea parfüm oldu. eve gelince fark ettim. bunu değiştiremezdim, çünkü sadece 2 seçenek vardı, diğeri ağır bir kokuydu. 14,50tl.

sonuç: henüz aldığım ürünleri kullanmadım ama parfüme yaptığım yatırımlar daha mantıklı geldi.

mumlar..

çok fazla mum aldığım için buna ayrı başlık açmam gerekiyordu. bath and body works' ün en meşhur ürünü o devasa mumları malum.

caramel apple' a bayıldım. hatta bu sonbahar kokuları standına ilk yanaştığımda 3 küçük mum alma planım varken, sırf bu caramel apple' ın küçük boyu kalmamış diye büyük boy aldım.

mountain leaves ile caramel popcorn arasında kaldım. aslında caramel popcorn değişik bir kokuydu. güzel değil ama patlamış mısır gibi kokuyor. son anda mountain leaves' e kadar verdim. ama eve gelince pişman oldum. mountain leaves biraz baharatlı bir koku.

2' si 22tl idi.

pineapple orchid de müthiş kokan bir mum.

garden freesia ile ikisini mükemmel kokuları için aldım. aslında bunları aldığım standdaki her kokuya ayrı ayrı bayıldım. bunlar hafif, çiçeksi kokulardı. hepsini almak istedim ama küçük boylarda çeşit o kadar azdı ki.

2 mum 39tl.

bir de deneme boyu mumlardan aldım. leaves 9tl. bazıları daha pahalıydı.

aslında koku konusunda ambale oluyor insan mağazada. 3.den sonra hepsi birbirine karışıyor. bunu mountain leaves' den daha çok caramel apple' dan daha az sevdim. garden freesia ve pineapple orchid ile yarışamaz zaten.

kasada dışı plastik olduğu için yakarken dikkat etmem konusunda uyarıldım. aslında gerçekten de yanıcı bir maddeinin dışını plastike kaplamak çok saçma.

bir de bu cupcakeli mum kabını aldım. bi tane de bunlardan almış olmak için aldım. aslında sabun dışı falan da vardı ama en mantıklısı bu gibi geldi. mumlar bittikten sonra kalemlik falan olabilir. fiyatı: 19tl

toplu fotoğrafa bakınca biraz abartmışım gibi duruyor farkındayım ama düşününce muhtemelen bunları en az 1 sene kullıcam. belki daha da fazla çünkü ankara' da bu türden alışveriş yapabilme imkanım pek yok.

ben giderim, dül dül gider..

uu beybi gene bana yollar görüntü. önce izmir, sonra istanbul, sonra bi yere, ordan başka yere. pasaportumu aldım gidiyorum..

bath&body works..

bu naciz bünye de nihayet bath and body works ile tanışabildi. zaten antalya' ya giderken mütevazi hedeflerim vardı. bol bol yüzmek, kaleiçi' ni şöyle bir turlamak ve bath&body works. yüzme için sahil çok yakındı neyseki. konyaltı da meğerse boydan boya sahilmiş. sıkıntı çekmedim. kaleiçi' ni arabayla bi turladım. gözüm kalmadı. zaten bu sıcakta pek de canım istemedim.

ve bath and body works' e nasıl giderim? kaldığım yer konyaltı belediyesi' ne yakın bir yerdi. ordan kl08, kl06 migros' a gidiyor. gerçi tüm vasıtalar 5m migros' a gidiyor da, bu bilgi dönüş yolu için lazım oldu. zaten girişte hemen ilk mağaza. girer girmez oraya dalınca avm' nin kalan kısmını gezemedim, yüküm çok ağır oldu. sonra tekrar gittim.

aslında büyük görünen bir avm ama içinde pek bişey yok. zara, mango, oysho var. zara ve oysho' nun olup diğer inditex mağazalarını barındırmayan tek avm hatta, ilginç.

havaalanı hatırası..

bu da havaalanı hatırası. antalya' da havaalanı çok uzak malum. ben de havaş' a binmeye karar verdim. bu arada 10yıldır falan binmiyordum. neyse antalya' da havaş' ın kalkış noktalarından biri 5m migros. burdan saat başı kalkıyor. uçağım 4' te yani benim için ideal olan 2 servisine binmek. ama bizimkiler tutturdu 1' e bin diye. bindim cırlamasınlar diye. haliyle 13:30' da havaalanındayım. bu andan itibaren kendimi oyalama çabalarım onlara pahalıya mal oldu. yemek yedim, milkshake içtim, fındık aldım, sarelle aldım, kitap aldım, anahtarlık aldım..

anahtarlık çok güzel. biraz pahalıydı sadecd 11tl idi. benim için anahtarlık deyince akan sular durur. bu da benim hastalığım. seviyorum napiim.

antalya..

evet son bir haftadır bunu yapıyorum. güya çalışmaya gittim, gerçi çalıştım da ama boş zamanlarımda bol bol yüzdüm. hatta son gün öğlen toplantıdan sonra uçağa binicem fırsatım olmaz diye sabah 6' da kalkıp yüzmeye gittim. güneşin doğuşunu denizim içinden izlemek ne kadar zevklidir bilir misin?

bir de yürüyüş yaptım. son 2 gün yeme işini bu kadar abartmamış olsam güzelce kilomu verip gelirdim. zaten o kadar yemeye sadece 200gr yağdan almışım. gene de bu kilo almak için bahane değil.

2. büyük salaklığım fotoğraf makinamı yanıma almamak oldu. doğru düzegün gezemem kendime yük etmeyeyim dedim ama büyük aptallıkmış. nefis bir mehtap vardı. tam da dolunay ile. telefonun kamerasıyla şu çektiğimle idare ettim maalesef.

güzel ayakkabı..

bayıldım. hele de siyahına. markası steve madden. belki mağazada görürüm.

fish spa deneyimim..

alanya' da şu fish spa denilen yerleri nihayet kullanabildim. 10dksı 15tl idi. aslında görevli daha da fazla kalabilirsiniz dedi ama ben dayanamadım. çok gıdıklandım, o kadar ki fotoğraf çekicez ben gülmekten yerimde duramıyorum.

ilginç olan ölü derilerimi yemediler bileklerime saldırdılar habire. bi de dedim ya ayaklarım hep çizik çizikti, o yaralara dadandılar. görevli oraları iyileştirmeye çalıştığını iddia etti ama huylandım ben.

bu arada 10dk' da mucize yaratmadı. 3-4gün uzunca bir süre girmek gerekirmiş ki ben onunla uğraşacağıma pedikür yaptırırım.

neyse denemiş olduk..

fruttare..

işte benim en sevdiğim dondurma. tatilde bol bol yedim. ankara' da bulamıyorum, kaç tane market gezdim.

diyetisyenim de izin verdi halbuki. kalorisi düşük olup sevdiğim ender şeylerden

alanya' da bol bol vardı bunlardan. ankara' da kaç tane markete baktım, karşıma çıkmadılar. bulsam koli koli alıcam walla.

sultanı öldürmek..

çok sürükleyici bir kitaptı. uzun zamandır bir kitap için uykumdan fedakarlık etmemiştim.

müştak serhazin diye bir adam var. sevgiği kadın nüzhet 20 yıl önce onu terk ettikten sonra bir gün arar ve yemeğe davet eder. ondan sonra akşam bahçede uyanır. aradaki vakti hatırlamamaktadır. nüzhet' in evine çıktığında ölü olarak bulur. kendi öldürdüğünden şüphelenir. çok da pısırık bir adamdır. en son katil benim diye polise gider ama değildir.

asıl olay bu. aslında bu bile baya sürükleyici bir hikaye iken bir de fatih' i anlatmışlar. fatih' i okulda öğretilen kadar biliyordum. 2 kere tahta çıkmış, istanbul' u fethetmiş, otranto seferi sırasında ölmüş padişah. detayları dinlemek zevkliydi. bu kitabı okuduktan sonra fetih 1453 filmini tekrar izledim. çandarlı' yı çok masum göstermiş ama şimdi daha iyi anlayarak izleyebildim.

mesela babasından ilgi görmemiş bir çocuğun bütün dünyanın ilgisini çekmeye çalışması, ölümünde olabilecek şüphelileri vs. okumak zevkliydi. zaten eskden beri severim tarihle ilgili bişeyler okumayı. hani böyle ders olarak değil de hobi olarak.

bir de bu kitapta komiser nevzat ve yardımcısı ali var gene. eskiden bildiğim bir karakterin tekrar ortaya çıkması sevindirdi.

ahmet ümit' in kalemini de baya sevdim doğrusu, sürükleyici.

alanya..

tatile gidip tek poz resim çekmeden döndüm. niye? çünkü 1 hafta boyunca otelden nerdeyse hiç çıkmadık. alanya merkeze gitmedim bile.

bol bol denize girip yüzdüm. diyetisyenimle bir iddiamız vardı. belirlediğimiz kiloya düşebilsem ödülüm vardı ama düşememişim. aslında yemek olayını biraz abarttım. insan açık büfe olunca ne kadar dayanmaya çalışsa da bazen ipin ucu kaçıyor. mesela her gün hamburger yedim ki. rejimde bunu hayal bile etmem yasak. yemekler de pek iyi değildi esasında. bazı yemekleri çevirip çevirip tekrar koydular önümüze.

bayramda yani yerli turist için rağbetin en yüksek olması gereken vakitte gitmemize rağmen, otelde bizden çok rus vardı. öyle ki anonslar vs. rusça yapılıyordu. akşamki animasyon gösterilerinde kendimi rusya' da gibi hissettim. adamlar gülüyo ediyo. ben de hiç bişey anlamadan aptal aptal bakıyorum.

denizi güzeldi ama. akdeniz çok sıvak eyvallah ama plajı kumdan, denizi taşsız. ege' de kum bulmak hayal gibi bişey. hele denizin içi taşlıksız olmasını geçtim temizini bulunca bile şükrederdik. ki suyu da öyle sıcaktı ki. hani insan bi ürperir ya denize girerken burda o yok. direk dalmaca. aslında taşlıksız dedim ama denizin içinde koca koca kayalar vardı. haliyle üstlerinde de deniz kabukları vs. ayaklarım hep çizik çizik oldu.

kick ass..

şurdan izledim:
http://www.hizliseyretizle.net/hizli-part-3073-part8-goster-gununu-izle-turkce-dublaj-tek-parca-hd-film-kick-ass.html

aslında süper kahraman filmlerini tiye alan bir film diye tanıtılmış ama bence tam olarak öyle değil. hani kill bill' de animasyon olarak küçük kızın hikayesi anlatılır. küçükken anne ve babası öldürülünce intikam makinasına dönüşür vs. bence biraz ona benziyor.

bad teacher..

şurdan izledim:
http://www.sineparazit.com/2013/04/05/kotu-ogretmen-bad-teacher-turkce-dublaj-720p-full-hd-izle/

değişik bir filmdi aslında. hollywood un iyi öğretmen filmleri çoktur ama kötü öğretmen ender rastlanan bişey. tabiki sonunda iyi olur ve aşkı bulur, orası klasik.

cameron un vücut güzel ama yüz çökmüş. özellikle mavi gözlü kadınlar yaşlanınca korkunç oluyor benceç sjp da öyle. filmin en güzel yani bol bol louboutin görmemiz..

gelinlik..

bi gün evlenirsem gelinliğimin yaka kısmı böyle olabilir. dekolteyi bu kadar abartmam belki ama straplezlerden falan kesinlikle daha iyi..

güzel çanta..

bu çantaya bayıldım. biliyorum bu çantaların 1-2 seneye modası geçecek ama bu ara bayılıyorum. neyse ki internetten alışverişi sevmiyorum yoksa bütün maaşı bunlara yatırır çıkardım..

lacoste babet..

bunları çok beğendim. acaba rahat mıdır ki? rahatsa parasına bakmam alırım. tam yazlık. kesinlikle şortla giyilmeli. ama zorda kalırsam işte de giyilir bence..

mango montum..

bu palto mango' dan ve sadece 34,99tl. şaka gibi. şanslı bir günse mango outlet' te çok ucuza güzel şeyler bulunabiliyor. biraz ince gerçi. çok soğuklarda giyilmez, ama sonbaharda götürür beni..

çirkinlikte birinci..

bu da dünyanın en çirkin ayakkabısı. giyeni görsem oturur bi temiz küfrederim..

ekşi s.çtı..

sonunda bunu da başardım. itüsözlük' te çok başıma gelirdi, hatta arı s.çtı denir. ama ekşi' den beklemezdim..

pastel magic sand oje..

bu resimdeki arkadaş 7lira, 25kuruş. üşenmedim, uzun uzun yazdım. bi ojeye bu kadar para verince evlat acısı gibi oturuyor insanın içine haliyle. ee o zaman almasaydın diyebilirsin. naapiim çok merak ettim. merak kediyi öldürür derler. beni de batıracak. neyse ki kartta puan varmış da reelde 5 kuruş ödemedim.

ojeyi değerlendirmem gerekirse. hakkaten ilginç bişey. normal oje gibi pürüzsüz olmuyor. pütür pütür. sanki 10 senelik bayat oje sürmüşüm gibi. ama sürümü falan rahat. hoş amaç o dokuysa ojenin üstüne biraz far dökülse zaten yapılır gibi.

bu fiyat bu ojeye verilmez de. sevdiğim tek yanı şu: malum bu renk ojeler şişede çok hoş durur ama tırnakta hiç renk vermez. şişede görünen rengi elde etmek için 10kat falan sürmek gerekir. hah işte. bunu bi kat sürmek yetiyor. tek faydası bu..

pratik tarak..

bu tarağı görsem alırım. net. kaç lira olduğuna da bakmam. benim gibi bol bol saçı dökülenler, tarak temizlemenin ne kadar zaman aldığını bilir çünkü..

stradivarius alışverişi..

stradivarius gordion mağazası süper. duyduk duymadık demeyin. 6 parçayla kabine girdim. diğerlerini zor eledim. aslında hepsi süperdi de, tek bahanem işte giyilemeyecek oluşlarıydı. yoksa bir kot yelek vardı ki. ahh ah.

bunları aldım işte:

aynalı yelek: 39,95tl. sade giyinirsem üstüne hoş olur gibi geldi. giymek için sabırsızlanıyorum. tek sorun kışa kadar giyemeyecek olmam.

siyah hırka: 19,95tl. siyah hırkam eskimişti, kolları falan tüylendi. temizlerken de yırtılır gibi oluyor. uğraşmaya değmez diye düşündüm.

aslında bir de deri siyah çanta gördüm. baya kararsız kaldım. hatta gidip ankamall mağazasına da baktım. orda yoktu. fiyatı da iyiydi 50lira. bilemedim.

bayram..

siz bu yazıyı okurken ben çok uzaklarda olucam. mayomu aldım, gidiyorum. kalanlara iyi bayramlar..

snatch..

bu filmi daha önce izlemiştim. brad pitt' in tek yumrukta indiren bir boksör olduğunu hatırladım sadece.

güzel filmdi. bu tarz filmleri izlemesi zevkli. kan olmasın ama o hissi versin.

korkunç bir film 5..

şurdan izledim:
http://www.hdfilmsaati.net/korkunc-bir-film-5-turkce-altyazili-izle.html/5

başka bir filmi izlemiştim, tesadüfen sitede gördüm. bu kez black swan, inception, the help vardı. muhtemelen daha fazlası da vardı ama ben bilmiyorum.

sarışın kızın yerini sharpey almış. sharpey disney ile anlaşmasını niye bitirdi acaba? baştaki lindsay ve charlie kısmı güzeldi. bunlar gerçek oyuncular mı acaba? kendileri ile böyle dalga geçilmesini nasıl kabul etmişler ki?

bi de afişe bozuldum. bütün film boyunca oynayan sharpey' in kocası ve evdeki hizmetçi yok mesela. ama sırf 5dk gözüktü diye modern family' deki kızı falan koymuşlar.

kot görünümlü tat..

2. taytımı aldım. şu tayt işi çok rahat, bir de bacaklarım biraz daha ince olsa.

tayt dediğinn şey ucuz olur diye düşünüyorsun ama değil. bu arkadaş 20tl idi..