30 Haziran 2013 Pazar

haziranda bitenler..

the body shop born lippy (passion berry): yapı olarak sevdim ama koku olarak sevmedim. gerçi kavanozdaki dudak ürünlerini konsept olarak sevmiyorum ya. tekrar almayacağım kesin ama.



rival de loop ruj (02): bunu bi sevemedim ya. yapısını da sevmedim, rengini de sevmedim, kokusunu da sevmedim. zaten aldığım gün kırmıştım. daha fazla ısrar etmenin alemi yoktu, attım.

flormar dipliner: aslında makyaj fırçasıyla uyguladığım jel eyelinerı daha çok sevsem de seyahatlerde bu türlerin daha pratik olduğu bir gerçek. mesela geçen yanıma aldığım cağnım inglot fırçam haşat olmuş, çöpe gidecek. parasında da değilim de inglot için tee armada' ya gitmek gözümde inanılmaz büyüyor.

neyse bunu sevmedim bu arada. kopkoyu bir renk değil, fırçası da yamuldu biraz. tam bitmemişti ama attım. gıcık etti en son.

lush ocean salt maske: bu maske biraz daha götürürdü beni ama son kullanma tarihi geçmek üzere diye bol bol kullandım.

yapı olarak fena değil. tuz zaten bildiğimiz, tadı falan da tuz. mucize yarattı diyemeyeceğim, tekrar alabilirim de ama başka maskelere fırsat vermeyi tercih ederim.

lancome hypnose noir maskara: doğrusu bayıldım. nasıl yapıyor tam anlamadım ama bunu sürdüğüm gün makyajımın daha iyi olduğunu hissediyordum. maalesef kurudu. kesinlikle tekrar alınacak.

avon göz makyajı temizleyici: yıllardır benimleydi, nihayet bitti, tekrar alınmayacak.

loccitane pivione flora duş jeli: pek sevmedim. tamam kokusu hoş ama köpürmesi iyi değil, denemek için almıştım zaten pek de pahalıydı, bir daha almam.

garnier saf ve temiz 3ü bir arada: ben bunu günlük temizleyici olarak kullandım, belki 1-2 kere de maske olarak. memnundum aslında tamam mucize yaratmadı ama fiyat- performans açısından hiç de fena değildi. tekrar alabilirim ama denemek istediğim başka şeyler var, belki sonra..

sephora lagoon parfüm: sevdim, fresh bir kokusu var. özel olarak aman gidip almalıyım diye düşünmüyorum ama gidersem alabilirim.

live clean elma sirkeli şampuan: sevdim aslında. çok çabuk bitti gerçi. fiyatı dışında tekrar alınası bir şampuandı.

the body shop hindistan cevizli body butter: kokusu biraz yapaydı, onun dışında klasik tbs kremi.

aslında bu vücut kremlerini alma mottomu sorgulamaya başladım. yani bunları sadece ayaklarıma sürüyorum çünkü ellerim dahil vücudum için fazla yoğunlar. o zaman bir ayak kremi daha işlevsel olmaz mı, diye düşünüyorum.

sephıra nail express: bu minik keçe uçlu arkadaş tırnak diplerini geriye iterken bir tür yağ salgılıyor. sevdim aslında, işinde başarılı. daha ucuz muadilini rossmann' da gördüm, sanırım bir dahakine ona şans vereceğim.

29 Haziran 2013 Cumartesi

m&s alışverişim..

aslında ceket ve pantolon bakmak için girmiştim buraya. ama hiç ceket yoktu. pantolon buldum bir tane. tam istediğim gibi üzerime baya oturuyor, bu sezon pantolon işinde niyeyse m&s' e taktım. pek de pahalı oluyor soykalar. ama kesimlerine bayılıyorum. tam hayalimdeki pantolonları üretiyorlar.

bu pantolon da 119,95tl. evet bu paraya orta halli 3 pantolon alınır farkındayım. aslında etiketlerini sökmeyip 1 ay sonra iade mi etsem ne yapsam bi dahakine.

elbise:179,95tl. hayatımda ilk defa elbise aldım sanırım. küçükken bile elbise giyemezdim ben. gene uzun boydan mütevellit. akranlarımın giydiği jileler bana tunik olurdu, o yıllarda da tunik modası olmadığından annem aldırmazdı. bu sene bi arkadaşımın düğünü var ve benim inanılmaz elbise giyesim geldi. sebebini bilmiyorum. bayadır bakıyordum zaten. penye gibi de kumaşı var, yani içinde çok rahatım. hatta 1 beden küçük bilr alabilirdim ama omuzları dar gelirdi. bakalım nasıl olacak. bir de içine korse aldım. düğünden sonra hergün giyesim var.

28 Haziran 2013 Cuma

27 Haziran 2013 Perşembe

kot-şort alışverişi..


levis' te kampanya varmış. 1 alana, 2. %50 indirimli. ben 2. oldum. bu kot 50tl' ye geldi. inanılmaz likralı bir kumaşı var, 30 beden aldım. düğmesi filan kapanıyor ama çok düşük bel, bollaştıkça yukarı çıkar diye umuyorum. yaşlandım mı ne, düşük bel giymeyi hiç sevmiyorum.

bu da h&m şortum. siyah kumaş pantolon gibi. tam dizimin üstünde bitiyor, böylece ankara' da giyebilmeyi umuyorum. hem de sadece 25tl.

bu ikisiyle bu yazın giyim alışverişine nokta koymayı planlıyorum. daha indirimler başlamadı ama ben bittim. zaten bu aldıklarım bu sezonu götürür, seneye allah kerim.

bi mayo almam lazım sadece. onu da tam tatile gitmeden alayım diyorum. hatta 5 gün falan tatilim var. 1 üst, 2 alt beni götürür gibi geliyor. du bakalım daha 1 ay var..

metrodaki psikopatlar..

eet tatil bitti, işe döndük, 2 aydır çok mutluydum. aslında işimi seviyorum, tek sorun 6' da çıkmak. yani işim yoksa, bariz şekilde boş oturacaksam niye 6' ya kadar bekliyorum ki. aslında saatle de sorunum yok. tek sorun iş çıkış saatinde oluşan trafik. hele ankaray iğrenç oluyor. klima da yok. sıkış tepiş, insanlar terlemiş, koku bi yandan. neyse işte kendimi metroya atabilmişim. metro biraz daha insani, en azından klima var. normalde oturmaya çalışmam, ama bugün oturmak istedim. çünkü ayağımda topuklu, isyanlardayım. teyzenin biri kendi koca kıçını yaymış oğluna da yer tutuyor, oğlu da enine boyuna bi ergen. yani bayanlara yer vermesi gerekirken öküzün, bir de annesine yer tuttuyor. kadının poposu ne kadar büyük olsa da 2 koltuğu dolduramadığından yanda kalan boşluğa sıkışıverdim. yani baya baya kucağına oturmuş oldum. çemkirdi kendi çapında ama ben oturmuşum artık dünya umrumda değil. gerizekalı ya. zaten belli ki iş çıkış saati, ben de işten çıkmışım belli, keyfine göre gezmişin gelmişin utanmadan o saatte metroyu işgal etmişin bari oturduğum yeri çok görme. en sinir olduğum şey zaten. o saatte zaten metro kalabalık bir de böyle boş gezen adamlar meşgul ediyor. hayır bi saat sonra dön. kendine de mi acımıyorsun o kalabalığın içinde sıkış tepiş.

zaten nası yorgunum, sabahtan beri toplantıdayım, kafam kazan, yemek memek yalan olmuş, bütün gün yediğim 2 kurabiye,  1 bardak su. tuvalete bile desturla gitmişim. topukluyla bütün gün koşturup durmuşum, zaten sıcak, bi de bütün gün o sıcakta sırtımda ceket taşımışım. ohh oraya oturdum ya. bütün bunları unuttum war ya. dünyaya karşı bir zafer kazanmış gibi hissettim :)

26 Haziran 2013 Çarşamba

lush alışverişim..

ne zamandır katı şampuan almak için lush' a gidesim vardı:
squeaky green katı şampuan: 27tl.

aqua marina: 27tl

coalface: 24,40tl

aslında bu seferki ziyaretimden hiç memnun kalmadım. lush' ı bilirsiniz normalde istemeden de bir sürü tester falan verirler, sonra onları deneyip beğendiklerimi almaya giderim. bu sefer kadın inatla hiç tester vermedi. istedim de halbuki. yüz maskesinin testerını istiyorum gidip benim elimde denemeyi teklif ediyor. gerizekalı insanın eliyle yüzü bir midir? walla çok gıcık oldum kadına. bi sürü şey soruyorum mesela o ne işe yarıyor, bu ne işe yarıyor falan diye. ben de bilmiyorum diyor. bana soruyo bi de neleri kullandınız şimdiye kadar, memnun musunuz falan. nerdeyse ben satış yapıcam. 1-2 şey kalmamış zaten. bi sürü daha alacağım wardı almadım. bir daha kesinlikle internetten alışveriş yapacağım. bi dünya yol tepmek zorunda kalmam en azından.

25 Haziran 2013 Salı

yeni gözlüğüm..

evdeki gözlüklerimi seviyorum ama ne zamandır adam gibi markalı bir gözlük istiyordum. geçen öylesine bakarken mağazada bunu denedim. nası da yakıştı. bi de benim kocaman bir suratım olduğu için gözlük bulmam zor. bulmuşken alayım dedim. markası ferre, fiyatı: 350tl. evet bu ay fena battım..

24 Haziran 2013 Pazartesi

sosyete pazarı alışverişim..

ne zamandır istediğim kot şortu buldum: 20tl. colins yazıyor üstünde de, ne kadar doğru bilemem.

kot: 20tl. pazardaki kotlara şu ana kadar hep şüpheyle yaklaşırdım, şort denemek için beklerken buldum, denedim ve iyi oldu. 20liraya kot zaten kaçırılmaz bence.

gerçi kabin sırasında 2 gerizekalı kadınla kavga ettim. elemanlar sanki kendi evleriymiş gibi saatlerce pantolon deniyor. yahu altı üstü 20lira. denersin düğmesi kapanıyorsa alırsın saatlerce aynada kendini süzmenin mantığı nedir yani?



bu ayakkabılar 15tl idi. rahat gibiler de.

güzel tshirt, o bantlar arkada kalıyor, şık bence. olmadı üstüne bir ceket atarsın, siyah tshirt olarak kullanırsın, hem de sadece 10tl.

bunlar da sezonun dolgu topuk ayakkabıları, rahatlar da. şu arka bantlarının kayma sorununa çözüm bulabilsem saatlerce yürüyebilirim. fiyatı: 39tl

frankfurt yolcusu..

fiyatı: 9,90tl

ucuzmuş diye aldım. daha önce hiç agatha christie okumamıştım. ben polisiye tarzı bir cinayet romanı bekliyordum doğrusu. bu biraz komplo teorisi gibiydi. hatta özellikle son 100 sayfa günümüz koşullarına yakın geldi bana. onun dışında biraz sıkıcı buldum.

23 Haziran 2013 Pazar

h&m ceketim..

aslında geçen aldığım ceketler beni bu yaz götürürdü ama bunu 50tl' ye görünce dayanamadım.

kırık kılıf..

kılfı konusunda gerçekten kendimi tuttuğumu biliyorsun. bunda işte acayip şekilli kılıfları kullanamamamın da büyük etkisi var. ama bunu görsem direk alırdım. 40tl' ye kadar da vermeye hazırım. süper duruyor..

19 Haziran 2013 Çarşamba

watsons alışverişim..

antares' e watsons açılmış. eski douglas' ın yerine. douglas' a iyi olmuş zaten hiç sevmiyordum.

girmişken nyc markasını gördüm, watsonslara yeni geldi malum. fiyatı da nası ucuz öyle. 2 aya kadar pahalandırırlar ya da raflar boşalır. hazır raflar doluyken 1-2 şey seçtim.

nyc expert last lip colour( 438 candy rush): inanılmaz simli bir renk, direk anneme verdim. fiyatı 4,99tl idi.

nyc kiss gloss (539 soho sweatpea): aslında koyu çıkacak diye korkmuştum ama tüp gloss olduğu için az renk veriyor, hafif simli ama abartılı bir duruşu yok, yani kullanılabilir. 4,99tl.

rimmel apocalips (101 selestial): bunları da ne zamandır merak ediyordum. gloss gibi sürülüyor ama görüntü tamamen kapatıcı bir ruj. neyse ki iyi bir renk seçmişim, biraz cırtlak bir renk olsa hayatta süremezdim. genelde göz makyajına ağırlık verdiğim için dudakta ne kadar doğal o kadar iyi. testerı da yoktu. gerçi testerla da çok anlamıyorum. dudağıma süremediğim için yüzümde farklı durabiliyor. fiyatı:12,99tl.

evet gene dudak ürünlerinden gittik. evdeki stokları azaltmadan yenisini almayacağım demiştim, biliyorum ama bitirmek mümkün değil. aynı şeylerden de çok sıkıldım.

kızılay' da bir kozmetikçiden de bunu aldım. fiyatı:1,99tl. fa' nın kolonyalarını seviyorum ama normalde 6-7lira. o kadar para veremem. bunu arabaya falan koyarım muhtemelen.

15 Haziran 2013 Cumartesi

bambi ayakkabım..

yaz için düz tabanlı ve siyah bir ayakkabıya aciil ihtiyacım vardı. bunları gördüm bambi' de. 48,90tl idi. fiyatı da uygun yani. hemen aldım. keratalar bir de rahat çıkmasın mı?

bu arada resim biraz karanlık farkındayım. bilgisayarım bozuldu dün. mükemmel bir fotoğraf düzenleyicim vardı, ışık ayarını hep sonradan yapıyordum, şimdi bütün sistemim çöktü..

13 Haziran 2013 Perşembe

rossmann alışverişim..

temel ihtiyaçlar için gittim, ne zamandır da doğru düzgün kozmetik alışverişi yapmıyorum, son dönemde bütün parayı kıyafete yatırıyorum. aldıklarım sürekli bollaşıyor. ya daralttırıyorum, ya da direk atıyorum. indirimler de başlamadı daha maalesef. kötü kötü şeylerle de gezmek istemiyorum. o kadar kilo vermişim kendimi ödüllendirmek lazım. neyse..

bebak makyaj temizleme mendili:3,99tl. o kadar beğendim ki, bitince başka bir şey kullanamadım. hemen yenisini aldım. o acıbademin kokusuna bayılıyorum zaten. hiçbir özelliği olmasa onun için alırım.

alterra makyaj temizleme mendili: 2,90tl. bir de bunu deneyeyim dedim. bebak kesin tercihim ama yeni şeyler denemekten zarar gelmez.

baby dream ıslak mendil: 0,95tl. bunu da yanımda taşırım ya da işyerine koyarım dedim.

dalin bebe şampuanı: 4,95tl. göz makyajı çıkarmak ve fırçalarımı yıkamak için vazgeçilmezim. genelde johnsons baby alırdım, bu sefer dalin aldım.

maybelline eyeliner: 18,70tl. bunu indirimde almadığım için pişmanım. ama yaz geliyor ve eyelinera ihtiyacım var. inglot eyelinerım gene kurudu. gidip duraline almaya da inanılmaz üşeniyorum, zaten mavi eyeliner işyerinde biraz iddialı oluyor. gerçi bu da tam siyah değil.

rival young eyeliner: 7,95tl. bunun moru pek başarılı değildi ama siyahı mucize diye duymuştum. denemek için aldım. umarım iyi çıkar. maybelline iyiydi ama sabitlenme sorunu var, bu da hüsranla sonuçlanırsa mecbur gidip inglot alacağım. yazın terleyeceğim mecbur, sadece eyeliner çekip, güneş kremimi sürüp çıkmayı düşünüyorum. umarım beni yarı yolda bırakmazlar.

12 Haziran 2013 Çarşamba

güzel elbise..

benim elbiseme ne kadar benziyor değil mi? tek farkı herve leger marka ve bikaç katı fiyatta..

11 Haziran 2013 Salı

kedi..

çiçek, böcek, sümüklü çocuk tamamdı da kedi eksik kalmış, eksiği tamamladık hemen..

10 Haziran 2013 Pazartesi

güzel çanta..

rebecca minkoff markasına ait çantaları beğeniyorum bu ara. siyahı veya sağ alttaki pembeli olanı bulsam alırdım. ya da sahtesini bulsam daha iyi olurdu sanırım..

9 Haziran 2013 Pazar

kertenkele..

kertenkelenin birinin kuyruğu kopmuş,

kardeşleri de yardıma gelmiş..

8 Haziran 2013 Cumartesi

i love you philip morris..

şurdan izledim:
http://jetfilmizle.com/seni-seviyorum-phillip-morris-turkce-dublaj-izle-2.html/6
filme başlarken hakkında hiçbir fikrim yoktu. jim carrey ve ewan mcgregor' u gördüm. güzel bir komedi olacağını tahmin ettim.

güzel filmdi. komedi değil ama izlerken insanın yüzünde tatlı bir tebessüm bırakan cinsten. oyunculuk zaten şahane. jim carrey o nası bi oyunculuktur. sanki karşımda gerçekten steven vardı, hele o philip' in hafif utangaç hallerıi. bir de birbirlerini sevdiklerini hissediyorsun. ikisi de gey değil, biliyorsun, bir kere bile öpüşmemişler, sarılmadan öteye geçmemişler ama hissediyorsun.

en etkileyici olan kısmı gerçek bir hikaye oluşu. hele o sondaki dolandırıcılık wav dedirtiyor insana.