31 Aralık 2012 Pazartesi

30 Aralık 2012 Pazar

2013 hedefleri..

- kilo vermek, zaten değişmez hedefim bu
-iş bulmak
-dünyayı gezmek.


bu sene kısa tutayım belki daha çabuk gerçekleşir

hedefler& gerçekler..


-kilo vermek. en az 14 kilo. veremedim, hatta verdiğimi de geri aldım :(
-iş bulmak ilginç bir şekilde bu da olmadı
-her gün spor yapmak ehh işte bu arada spor yapmak ne yahu?
-mekik x 100 hahaha oldu canım
-fırçax2, ipx1 ehh
-ders çalışmak aa bunu yaptım bak
-en geç 10' da kalkmak. bunu da yaptım.
-12' de yatmak. yaptım
-yatmadan önce 1 saat kadar kitap okumak. olmadı yaw
-ingilizcemi geliştirmek başarısız
-yeni bir dil öğrenmek başarısız
-daha çok ders çalışmak tamam yaptım
-yeni ve kalıcı arkadaşlar edinmek yeni evet, kalıcı hayır pff
-yeni hobiler bulmak ehh
-kendi kendime araba sürebilmek. yerimde sayıyorum.

pekala sanırım 2012 pek verimli geçmedi, sırada ne var 2013 yolla gelsin..

29 Aralık 2012 Cumartesi

aralıkta bitenler..

the body shop spiced pumpkin duş jeli: kokusuna bayıldım. pumpkin nasıl kokar emin değilim ama benim için kokusu kolalı jelibon gibi. yıkandıktan sonra kendimi kokluyorum falan.

keşke tekrar alabilsem ama geçen sene limited edition bir üründü. gene de görürsem kaçırmam.

sephora express dry shampoo: sevmedim. işini hiç iyi yapmıyor, o temiz görüntüyü vermedi, şişesi çok küçük, bu fiyata göre pahalı. tek iyi yanı kokusu güzel ama bunun için almaya değmez.

yankee candle pink dragon fruit: ahh benim güzel kokulum ben bir daha sizi nasıl alacağım..

the body shop seaweed pore-cleaning facial exfoliator: peeling işte. fena değildi, duşta peeling eldiveniyle uygulamdım, mucize yaratmadı işte. köpürmesi güzel ama. köpürmeyen peelingleri sevmiyorum. sanırım tekrar almam.

sephora creamy body wash (green tea): fena değildi, baya köpürüyor, ben tek kullanımlık diye düşünmüştüm ama 2 kullanım da gidermiş, duştan çıkınca krem sürmüş gibiydim. sanırım gidip bi kaç tane daha alıcam.

yalnız bu yeşil çaylının kokusunu sevmedim.

sephora creamy body wash (cotton flower): bu da diğeri. ağzını kesip sıkınca yukarıdaki hali alıyor.

bunun kokusunu daha çok sevdim, arko krem gibi kokuyor.

rival de loop young oje (light grey): bunun içinde daha vardı, kıvamı da iyiydi ama fırçaya gelmiyordu, ağaç süslerimden birini boyayarak bitirdim.

synergen makyaj temizleme mendili: sevdim, rossmann' a gittiğimde unutmazsam bi tane daha alacağım.

28 Aralık 2012 Cuma

rakamlarla 2012..

07/01: 15,0/ 59,9/44,9
13/01: 13,8/57,2/45,9
21/01: 14,2/ 57,5/45,8
04/02: 15,1/ 56,3/46,4
11/02: 13,5/ 57,3/45,9
18/02: 14,3
25/02:15,1
03/03: 14,3/ 58,1/ 45,4
11/03:13,7/57,3/45,9
17/03:14,0
24/03:14,5/56,9/46,1
01/04:12,5/55,6/46,8
08/04: 12,6/56,1/46,6
15/04:13,0
21/04: 13,9/55,1/43,5
28/04:13,5/54,8/43,7
05/05:14,5
13/05:14,7
19/05:15,5
26/05:16,0
02/06:15,0
19/06:13,0/54,6/43,8
23/06:13,6/55,1/43,5
30/06:14,2/55,2/43,5
07/07:15,6
14/07:16,2/55,0/43,6
13/08: 16,1
02/09:16,2/57,4/42,3
15/09:18,0
22/09:17,0
06/10:18,0
22/10:19,9
20/11:22,7/61,7/40,0

tchibo alışverişi..

dokunmatik kalem: 24,95tl. beklediğimden daha iyi, silikon kısım büyükse hiçbir işe yaramaz diye düşünüyordum ama aksine ufakmış. iphone bazen yazı yazarken sinir ediyordu, kullanırım ki ben bunu.

dokunmatik ekran eldiveni: 26,95tl. bu ise tam bir fiyasko. karbon uçlardan söz etmiş ama mükemmel bir etkisi yok, sanırım iade edeceğim.

zaten tip olarak da alelade eldiven gibi, aslında bayanlar için olanı daha şık bir şeydi ama mağazada ondan yoktu.








aslında bu temanın yıldızı iphone için teleobjektifti ama hem çok pahalı, 69,95tl, hem de zaten resim çekeceksem fotoğraf makinemi alıyorum.


27 Aralık 2012 Perşembe

merlin..

bitti, dizimag' e göre iptal edilmiş. merlin öyle bir diziydi ki her bölümde bi olay olur merlin ve arthur olayı çözerler. sonunda da öyle olacak sandım, merlin arthur' u göle ulaştıracak sandım ama final olduğu için olmadı işte. güzel bir sondu ama. dizinin belki de en güzel 2-3 bölümüydü son bölümler. merlin 2 sezon uğraşsa da mordred' in arthur' u öldürmesini engelleyemedi. gwen de hamile olmalı ki albion dünyaya gelsin.

en sonu çok acayipti zaten kamyon geçiyo ya :)

bence bu dizi iptal edildiyse sebebi gwen yalnız. izleyen adam diyo ki: bu mu yani arthur' un herşeye karşı savunduğu sevdiceği. biraz daha güzel bir kız olsa bence daha çok izlenirdi. dizinin başında morgana da tipsizdi ama sonradan o gotik havası, kabarık saçlarıyla tatlı bişey oldu.

neyse ki dizideki yakışıklı jön eksikliğini percival giderdi. herif hayvan gibi bişey. asılı olduğu yerden ipleri kopararak indiği sahnede yuh dedim. zaten dizide bi yerde vardı. percival niye kollarına zırh giymiyor? hayvan gibi olduğu için zırha sığmıyor. :) en çok da percival' ı göremeyeceğim için bitmesine üzüldüm.

diziyle ilgili bir de tespitim var: hani başlarken bir söz öbeği var "in the land of miss and the time of magic, destiny of a great kingdom rests of the sholuders of a young man, his name is merlin diye" ejderin sesinden.

hah işte ordaki a young man ifadesi, ilk sezonlarda " a young boy" idi. sonra noolduysa man yaptılar onu..

inglot alışverişim..

inglot' ta ne zamandır 3 ürün ve üzerine %50 indirim var, indirim güzel olsa da 3 ürün çok geldiği için almıyordum. geçen bir yerde okudum. inglot türkiye pazarından çekiliyormuş, eldeki ürünleri bitirmek için indirim yapmış diye. koşa koşa gittim alışverişimi yaptım.

çabuk kurusa da inglot jel eyelinerımı çok seviyorum. üstelik bu tonda bir laciverti bulmak çok zor. tamam bi siyahı her marka üretiyor artık ama lacivert zor iş. mac' in bile renk çeşitleri sınırlı. normal fiyatı: 35tl

kurumaya karşı da şöyle bir önlemim var: içinden bir miktarı alıp eskinin kutusuna koydum, kalanın ağzını sıkıca kapattım, bantladım, kutusuna koydum, evin kuru ve güneş almayan bir köşesine sakladım. zaten 1/10' u falan bana 1 sene gider. sonuçta her gün de mavi eyeliner sürülmez. bu yolla ömrünü biraz daha uzatabilirim umarım.

bir de eyeliner fırçası aldım. aslında evde aynı fırçadan var, çok da memnunum ama madem tekrar bulamayacağım, yedeklemek iyidir, hem eyeliner fırçasını her gün yıkamak gerekiyor, bir pudra fırçası gibi değil. normal fiyatı: 33tl.

aslında 3. ürün olarak da kafamda duraline vardı. ama kalmamış, tekrar gelecek dedi ama pek umutlu değilim.

3. ürünü seçmekte baya zorladım. concealar alayım bari dedim. aslında kapatıcılığı pek iyi değil, sürünce göz altlarım koyu kalmaya devam ediyor, pek sevemedim şimdilik, bakalım. normal fiyatı: 33tl.

sonra aklıma fondöten almak geldi. rengi uydu ama bunun da kapatıcılığı mükemmel değil. kullandıkça severim belki bilmiyorum. normal fiyatı: 53tl.

aslında alacak pek bir şey kalmamış. çoğu ürün tükenmiş, görevli gelecek dedi ama benim duyduğum haber daha inandırıcı geliyor. belki de ykm standının küçüklüğündendir. aslında mağazasına gitmek daha mantıklı ama şimdi kim gidecek.

aldıklarım toplamda 154tl tuttu, bana 77tl' ye geldi. normalde bi eyeliner, bi fırça bu fiyata diye düşünürsek bedava fondöten ve kapatıcı fena değil gibi.

bu arada ykm yılbaşı setlerinde gözüm kaldı, yakın zamanda tekrar gideceğim gibi.

26 Aralık 2012 Çarşamba

eskiden vogue..

bu da vogue' un eski kapaklarından biri. kıyafetin güzelliği için ekliyorum. her ne kadar lacivert ve sarıyı yanyana kullanmak istemesem de yerine su yeşili bir fular da aynı işi görebilir gibi.

bir gün b kadar ince belim olursa söz veriyorum her gün böyle şeyler giyeceğim..

ıvır zıvır alışverişi..

bahçeli' ye gitmişken şu çin pazarı kılıklı yere de girdim.aslında amacım çam gibi bir şey almaktı süslemek için ama aradığım şeyi bulamadım.

bu süsleri aldım. fiyatı: 1,5tl.

güzel şeyler vardı aslında, ara ara bakılası.

bu post-it seti de 1,5tl.

sephora kartım..

nihayet sephora black kartım geldi. içinden de %20 indirim kuponum çıktı, bir de telefona %20 indirim geldi, sonra doğum günüsü sebepli hediye+ 2kat puan kartı geldi. bu ara bi sephora alışverişi yapıcam gibi..

mango indirim alışverişim..

biliyorsun mango dün indirime girdi. ancak bugün gidebildim. eskisi gibi değildi zaten. doğru düzgün inen bir şey yok. sezon başından beri takip ettiğim çantalar 10tl falan ucuzlamış, hiçbir şey almadan çıktım.

sonra bahçeli' deki mango outlet' e gittim. daha mantıklı bir indirim vardı. zaten direk %70 indirim demişler.

eldiven: 12,99tl. bu şeyler pazarda bile 10lira.





mavi puantiyeli atlet: 12,99tl. aslında deneseydim almazmışım ama kabinlerde çok kuyruk vardı, beklemek istemedim.

outletlerde değişim de yapmıyorlar :( belki birine hediye ederim.



siyah atlet: 14,99tl. işte aldığıma en sevindiğim parça. uzun çünkü. keşke beyazı da olsaydı.



kırmızı çanta: 19,99tl. aslında sapı biraz kısa ama fiyatı çok uygun geldi. belki başka bir sap uydururum.



siyah bluz: 22,99tl. tam diğerlerini ödedim çıkıyordum, bunu gördüm. biraz kısa ama hoş bir model.

25 Aralık 2012 Salı

bershka ayakkabı..

bu da bershka' dan indirimde 50' ye falan düşerse alırım affetmem..

a needle-felted penguin..

hani şu yün ip dolanmış şeytan figürü falan olur ya onun gibi yapılmış bir kutup ayısı ve penguen. çok şirin duruyor ve sanırım ihtiyaç duyulan tek şey biraz beyaz ip. deneyeceğim sanırım.

fikir martha' dan..

24 Aralık 2012 Pazartesi

yeni spor ayakkabım..

sporda giyeceğim bir ayakkabı arıyordum ne zamandır, conversele idare ediyordum ama converselerim eskidi, bir de altı kayıyor, iyi bişey olsun dedim.

inter sport mağazasında %50 indirimli olarak buldum. bana 54,50tl' ye geldi. şimdilik rahat gibi.

23 Aralık 2012 Pazar

çekiliş..

şu ana kadar blog dünyasında olan çekilişlerin pek azına katıldım ve ilk kez linkini paylaşıyorum. bakalım çıkacak mı?

http://glamsworld.blogspot.com/2012/12/ylbas-hediye-paketi-hazrladm.html

noop kazanamadım..

güzel gömlek..

güzel gömlek ne dersin? aslında diy bir proje olabilir gibi sonuçta orjinal fiyatından alma ihtimalim yok. %65 indirimli olsa da..

tatil nihayet..

sonunda büyük sınavı da atlattık. hala sınavlar bitmiş sayılmaz ama biraz olsun rahatlayabilirim. biliyorsun kpss' nin ertesi günü bu sınav için olan kursa başladım. haliyle biraz olsun bile dinlenemedim. tamam deli gibi çalışmadım ilk 1-2 hafta ama gene de onun stresi yeter.

aslında huzurluyum. yani sorular bana kolay geldi, bilmiyorum. yanlışım olur elbet. daha şimdiden 2 tane tespit ettim ama sanki her şey bildiğim yerlerden gelmiş gibiydi. mesela geçen sınavda bazı sorular çok uçtu. yani ne kadar çalışsam da bize öğretilenin ötesinde sorulmuş gibiydi ama bunda sanki her şey öğretilen dahilindeymiş gibiydi, sadece biraz hatırlamakta zorlandım. yani son 20 soruyu geçenki gibi çalışsaydım uçardım herhalde. bu sefer sadece çıkardığım nota çalışmıştım ama diğer türlü de çok zaman kaybediyorum, diğer derslere çalışamazdım. neyse ya inşallah olur.

şimdi artık yılın son günlerinin zevkine varabilirim. alışverişin dibine vurmaya hazırlanıyorum. kafamın bir köşesinde kozmetik indirimleri var, doğum günü indirimlerimi boşa geçirmemeyi istiyorum. mango da bu sene sağolsun beni beklemiş, salı günü indirime girecekmiş. koton' un indirimi yaygınlaştıysa sezonda beğendiğim bir çanta ve bir bot vardı. zara grubuna daha çok var o zamana kadar iflas etmiş olmasam bari.

22 Aralık 2012 Cumartesi

gossip girl..

aslında finali bu kadar çabuk izlemeyecektim ama istemeden bütün spoilerları alınca izlemek şart oldu. yani dan-serena, chuck-blair evleniyor, dan gossip girlmüş diye duyduktan sonra izleyecek pek bir şey kalmamıştı.

sahi gossip girl dan imiş. aslında gossip boy demeliyiz herhalde. dan' den hiç beklemezdim doğrusu. nelly yuki falan çıkacak diye düşünüyordum. hele de bu sezon geri dönünce. jenny de ona yardım ediyormuş. yuh yani. o 2. sezon muydu blair ile olan savaşında yok hırsızlıklar falan bence jenny olamazdı yani.

sonu güzel bitti ama sevdim, dan' in bahanesi çok güzeldi, asla aranıza giremeyecektim ben de okuduğum romanlardan etkilenip kendimi içinizdenmiş gibi yazdım olayı hoştu. şimdi bu gazla 6 sezonu en baştan yeniden izlemek istiyorum.

chuck ve blair mutlu sona ulaştı nihayet. gerçi babasının ölümüne izin verdiği kısım biraz abartı oldu bence. ne kadar olsa öz babası yahu bilemedim.


bu arada blair' in gelinliğini hiç beğenmedim. bi kere mavi, mavi gelinlik mi olur, hem de modelini de beğenmedim. geçenki gelinliği daha iyiydi.

bi de chuck' ın pembe ayakkabıları ne öyle. beyaz ayakkabı yok muydu? ya da o da mavi olsaymış. resimde pek belli değil ama chuck' ın zaten beyaz üstüne mavi detaylı damatlığı, papyonu da blair' in gelinliğin kumaşından.

gerçi serena' nınkini de beğenmedim. yandan hoş duruyor ama önden çikolata kağıdına sarılmış gibi.

5 years later klasiğiyle herkese güzel bir son yazmışlar:

nate über başarılı olmuş, belediye başkanı olacakmış, özel uçak falan. he canım he. zaten 5 sene sonra gazeteler ölmeyecek.

rufus kendine gözlüklü bir tip bulmuş.

lily serena' nın babasıyla. o değil de hani lily' nin gençliğini gösterdikleri bir bölüm vardı, bence en iyi bölümlerden biriydi, keşke daha çok çekselerdi. neyse o bölümde son sahneye doğru lily van der woodson diye bir çocukla tanışıyordu. serena' nın babası olduğunu tahmin etmiştim, burdan bişey çıkar diye bekliyordum ama açıklamadılar onu.

bir gazete sayfası var evde, izlerken okunmuyor ama durdurup bakınca ıvy roman yazmış, görünüşe göre best seller olmuş, lola filminde oynayacakmış.

eric sakal bırakmış.

jenny daha da çirkin bir makyaj yapmaya başlamış. bu ikisini de ayıp olmasın diye getirmişler resmen yoksa baya baya unutulmuşlardı.

ve en bombası georgina ve uncle jack. wavv. bu ikiliden korkulur işte. neyseki dizi bitti.

sahi yaz bitmesine üzüldüm şimdi. ilk 2 sezondan sonra biraz bozdu gibi olmuştu ama kıyafetler için falan baktırıyordu.

bu arada sonraki yorumlar bölümünü de izledim. o da güzeldi bence, unuttuğum bölümleri falan hatırlattı. ilk yayınlandığında ehh işte diye bir diziymiş. amerika' daki yazarlar greve gidip sürekli tekrarlar yayınlanmaya başlayınca bu dizi baya sevilmiş. yani adamların işine yaramış.

dizi tutuldukça modacılar, sosyetik mekanlar falan bunlara kucak açmış. new york' un daha önce hiç görmediğimiz gizli köşelerini görmeye başladık demişler.

oyuncular da gerçek hayatta baya farklı. blair mesela  gerçek kişiliğiyle uzaktan yakından alakası yok sanırım. zaten nasıl dahil oldun sorusuna "o dönem hollywood' da pek çok denemeye giriyordum, her role evet bunu oynayabiliirim hevesiyle giriyordum" gibi bir şey demiş. oha. ee hiçbiri daha önceden tanındık kişiler değildi ki.

hele chuck konuşmasını bi duydum. yahu adamın ingiliz aksanı var resmen. puhaa. amerikan olup ingiliz aksanı yapanı görmüştüm de ingiliz olup amerikan aksanı yapanı ilk defa duydum. bi de chuck' ın zaten kısık, derinden gelen karakteristik bir sesi var zaten bi de ingiliz aksanı rol yapıyor gibi olmuş.

bu diziyi yapan ekip o.c' yi yapan ekipmiş. sanırım şimdi de onu izleyeceğim..

20 Aralık 2012 Perşembe

güzel sandalet..

kış vakti sandalet ne alaka bilmiyorum ama bu arkadaşları sevdim.

gerçi forever new mağazasında hiç görmedim ama..

sweet november..

bu filmin dvdsi vardı elimde, izleyeyim dedim, bi baktım türkçe altyazı yok. yahu arka tarafa bi ton türkçe açıklama koymuşsun türkçe altyazı yok. kızdım ben de internetten izledim:
http://www.vizyonkolik.com/4188/kasimda-ask-baskadir-sweet-november-filmi-full-hd-izle/

filmde klişe olabilecek her tür detay kullanılmış. işte çocuk kariyerinde çok iyi, sadece kendini düşünen biriyken birden bi kız için hayatını değiştirir hikayesi cepte, yağmur altında sahneler, sevimli köpekler tamam, kız hastadır sonradan ortaya çıkar, sonra ölür gerçi ölmedi ama o da cepte.

aslında izlemezdim, kaç senedir izlememişim. şu kasım ayında facebook' u saran sweet november iletilerinden gına geldi. bi bakiim neymiş dedim.

charlize theron çok güzel bir kadın ama izlediğim 3 filminden 2sinin sonunda hasta yatağına düşüyor, kireç gibi bir makyajla  karşıma çıkıyor. bunu çözemedim.

keanu da tamam matrix' de 10numaraydı, konstant mı ne bi filmi vardı oraya da uymuş ama romantik filme gitmemiş bence. çok abartılı hareketleri var, uymamış bence..

18 Aralık 2012 Salı

patiklerim..

bu ev patiklerini çok seviyorum ama bir süre sonra tabanı yapışıp kendinden geçtiği için atıp yenisini alıyorum. fiyatı: 19,90tl.

jel zımbırtılar: 19,90tl. bunların tanesinin 7küsür olduğu düşünülürse toplu halde baya ucuza geliyorlar.

17 Aralık 2012 Pazartesi

rezervuar köpekleri..

sevmedim, bana fazla ağır geldi, hele adamın kulağını koparıp attığı sahneyi hiç izlememiş olmayı isterdim. eskiden izleyebilirdim böyle şeyleri, artık kaldıramıyorum.

suçluların kötü yönünü göstermiş aslında bu filmde, yan, bu insanlar aslında böyle sürekli küfür edip, manyakça kulağını kesip, diri diri yakmayı düşünen insanlar işte..

bir de herkesin hikayesi yok bu filmde, mesela mr. blue ve mr. brown nerdeyse hiç gözükmedi. tamam mr. brown quentin kendisi, filmi çekiyordur da..

16 Aralık 2012 Pazar

kola kapağı biriktirmece..

lisede bir manyaklığımız vardı. bu kutu kola kapaklarını bir zincire dizip çantamıza falan asardık. hatta tanımadığı insanların kapağını alan arkadaşlarım bile oldu bu uğurda.

ben sadece kendi içtiklerimle ancak bu kadar toplayabildim.

sonra sıkıldım.

geriye sadece metrelerce zincir kaldı.

festively filled glass..

bu senenin en sevimli yılbaşı süsü olarak bunları seçiyorum. çok güzel duruyor. hele de beyaz bir ağaçta acayip şirin durur gibi. aslında bir diy martha projesi ama tr' de bu cam süslerden bulmak zor..

15 Aralık 2012 Cumartesi

watsons alışverişi..

aslında gene gratis' in kuru şampuanını alacaktım ama çarşı mağazası içindeki watsons' ta superdrug markasınınkini görünce alayım dedim.

fiyatı: 6,99tl. aslında bir boy büyüğü ile arasında 2tl fark vardı ama beğenmezsem falan diye küçük aldım.

güzel ayakkabı..

bu da forever new, peeptoe ve gözüme acayip sevimli geliyor, forever new kış vakti niye sandaletlere, önü açık babetlere taktı anlamadım ama mağazada ucuz yollu görürsem alırım.

bir aradayız, hepsi bu..

fransızca bir ismi de var ama şimdi yazamiciim.

film fena değil. amelie' ye devam filmi çekilse herhalde böyle olurdu. audrey tautou gene aynı rolü oynamış. anladığım kadarıyla zengin bir aileden gelse de annesine inat temizlikçilik yapmaya başlıyor, tek göz çatı katında kalıyor. alt kattaki gene köklü bir ailden gelen ama her nasılsa müze önündeki büfede kartpostal satan adamla karşılaşıyor. aynı apartmanda oturup komşusunu tanımayanlara gıcık olurum diye muhabbete girişiyor. bu adamın bir de ev arkadaşı yakışıklı ahçı var. kız bi gün çok hasta olunca bu kartpostalcı onu alıp eve getiriyor, sonra da kız burda yaşamaya başlıyor, sevgili değiller ama. ahçı bunlara gıcık oluyor ama sonra sen arkadaşıma iyi geldin, birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerek diyor, bunlar da kanka moduna geçiyor. bu ahçının da bi tek ananesi var. huzurevinde kalıyor ama orayı hiç sevmiyor. bu kız ananeyle tanışınca ben ona evde bakarım diyo. hepsi aynı evde yaşamaya başlıyor. ahçı buna şaka yollu flört falan ediyor bu da hadi o zaman deyince işler gelişiyo. bu arada anane ölüyor, bu kartpostalcı da kekeme biraz onu düzeltiyor, ayıp olmasın diye ona da bi kız bulmuşlar, tiyatroda sahnede ona evlenme teklif ediyor. en son bu yaşadıkları ev satılınca ahçı ingiltere' ye gitmeye karar veriyor, sonra kız kal falan deyince kalıyor işte, küçük bi dükkan açıyorlar falan..

aslında güzel bir romantik komedi konusu ama fransız yapımı olunca durağan bir aşk hikayesi olmuş..

14 Aralık 2012 Cuma

ikea alışverişim..

mumluk: 1,99tl. aslında hem klasik mumlar için, hem de tealight için uygun ilginç bir mumluk ama ben onu bir diy projesinde kullanmayı düşünüyorum.

kokulu mum: 3,49tl. yankee candle olmazsa biz de alternatif buluruz hem de gayet ucuz bir alternatif.

kazı-kazan davetiye..

kazı-kazan şeklinde düğün davetiyesi fikri güzel, ilginç. merak ediyorum acaba bizde kazımayı akıl edemeyip ne zamanmış ki bu diye düşünen olur mu? bi de kaça mal olur acaba?

Scratch-Off Save-the-Date davetiye fikri martha' dan..

13 Aralık 2012 Perşembe

eldivenim..

bu eldivenleri de sosyete pazarından 10tl' ye aldım. keçe eldivenleri seviyorum, şık duruyor.