31 Ekim 2012 Çarşamba

ekimde bitenler..

sephora save my lips nourishing lip balm: yaz başında söz verdiğim gibi bu dudak kremini bitirdim. ee ne demişler azimle s. öhüm neyse.

bu dudak kremini sevdim. yoğun bir krem yapısında. nivealara benzettim biraz. kavanozda olması biraz eksi ama yazın kavanozdakiler daha iyi oluyor. diğerleri sıcaktan eriyip çantalarımı mahvedebiliyor.

tekrar görsem alabilirim. ama evde bitirilecek çok şey var.



the body shop satsuma shower jel: bu mandalin serisini çok sevdim. geçenki gibi indirimli kofre bulursam kesin bi tane daha alıcam. kokusu gayet kalıcı.


the body shop tea tree oil: bu ürünü ilk aldığımda kullanması çok zor geldi. yok kulak çubuğuna dök, bilmem ne. bu serinin leke gidericisini almıştım bir de, bitince onun aplikatörüyle kullanayım dedim. ama zahmetli oluyordu.

böyle böyle uğaşırken şişeyi yarıladım zaten. bi tane de hiç açılmamışı var daha. amaan deyip parmağımla sürmeye başladım.

sivilcelere sürdüm genelde. bazen de yüzümde aşırı kuruluk hissedince sürdüm. neticede yağ. sivilceler konusunda işe yaradığını düşünmüyorum. ama benim elim durmaz illa sıkarım. bunu sürünce ellemiyorum. tek faydası o. dediğim gibi bir şişe daha var ama muhtemelen tekrar almam.


girlz only dry shampoo: işte bu bitmesine en çok üzüldüğüm ürün. çok sık kullanıyordum ve çok zamansız bitti. mutlaka tekrar alınacak.

listerine ağız bakım ürünü: sevdim aslında. zaten küçücük bir şeydi, çabuk bitti. ben günde 1 defa kullandım. tabi etkisini gözlemlemek zor ama sevdim. hatta tekrar alacaktım, rossmann' da kalmamış, büyük boyunu da almak istemedim. belki sonra.

sephora gloss 14: yaz başındaki kozmetik panımda bir gloss seçmiştim ama daha sonra bununla değiştirdim. inat ettim bitsin diye başka bir şey kullanmadım.

sevdim aslında. nude görünüyor ama dudağın rengini 1 ton falan açıyor sadece. yapış yapış ve kalıp gibi kalıyor. bazıları sevmeyebilir ama yazın diğerleri uçup gidiyor.

tekrar alabilirim ama stokları eritmem lazım.

30 Ekim 2012 Salı

diy oje..

ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketlerde bugünkü aktivitemiz oje:

youtube' de sparklingblonde' u izledikçe içimde pembe simli opi oje aşkı doğdu. hatta onun deyimiyle "ovpiay neyl pooliş" opi' yi hecelediğini anlamam biraz uzun sürdü evet. tabi gidip bi opi ojeye dünyanın parasını verecek halim yok.

önce magnetic gri ojemi sürdüm. sonra üstüne mavi far döktüm. kuruduktan sonra yıkadım. zaten yapışan yapışmış oldu. üstüne simli oje geçtim. fena olmadı.


sonra başka bir tırnağı mor simle süsledim. üstünü tırnak sertleştiriciyle sabitledim. çıkarması zor oldu gerçi.

29 Ekim 2012 Pazartesi

iyi bayramlar..

geçmiş bayramın kutlu olsun blogcum. dsmart sağolsun bayram münasebetiyle kanalları açmış gene. ben de televizyonla takıldım. bilgisayarı açmadım. aslında buralara bi bayram mesajı koysaydım iyiydi..

28 Ekim 2012 Pazar

wireless kulaklık..

işte işte! sonunda 2 aylık alışveriş rejimi sonucu büyük hedeflerden birini aldım.

aslında böyle pahalı bir piyasası olduğunu bilmiyordum. 700küsürlük modeller falan vardı. o ne öyle araba mı alıyoruz.

media markt' a şöyle bir bakayım diye girmiştim. şansıma kampanya varmış. sadece 99tl' ye aldım.

aslında türkçe kılavuzu olmamasına bozuldum. ingilizcesi var ama burda satış yapıyorsun insan basıverir 2 sayfa.

çalışırken fişte takılı durması hoş değil ama onun dışında mükemmel bir model. ve ses izolasyonu da bonus oldu. mutluyum..

27 Ekim 2012 Cumartesi

volkan kek..

adı bu muydu emin değilim. ama beğendik' ten aldım ve hiç sevmedim. çok ağır bir tadı var. benden tavsiye..

26 Ekim 2012 Cuma

küpelerim..

ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketlerde çığr açıyorum. son icraatim küpelerimi düzenlemek. üşenmedim hepsini kocaman bir kurdeleye dizdim. hem de bunları renk sırasına soktum.

bir de saydım. tam 99 çeşit küpem var. çok ironik bir sayıda kalmışım. sırf bu sayı bozulmasın diye bir daha küpe almamalıyım.

bu arada ben sallantılı küpe kullanamam biliyor musun? kulak ucum yapışık değil. takınca s şeklinde kalıyor.


p.s: ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketlere procrastination deniyormuş. niye türkçede de böyle bir kelime yok?

25 Ekim 2012 Perşembe

24 Ekim 2012 Çarşamba

decathlon..

geçen sınavdan çıktım işte. evde temizlik var. biraz oyalanalım dedik. kentpark' a girdik. decathlon diye bir mağaza var. tamam kentpark' ın önünden geçerken görüyorum ama hiç girmemiştim. zaten biz kentpark' a pek gitmeyiz.

neyse içeri bi girdim. allaam o ne öyle. spor malzemelerinin ikea' sı gibi bir yer. yahu niye kimse bana böyle bir yerden söz etmedi? ben sporla ilgili bir şey alacağım zaman, ayakkabı-eşofman gibi klasik şeyler dışında, nike' a falan bakarım. üşenmezsem kızılay' daki ülkealan pasajına giderim. burası ne böyle. raflar arasında baya dolaştım. depo gibi bir yer. ucuzu da var, pahalısı da var. ama çeşit çok.

mesela 40tl' ye speedo yüzücü gözlüğü gördüm. ağlamak istiyorum. gerçi normal camdı galiba. bu arada gözlüğün buğu olmasını istemiyorsan cama tükürecekmişsin. tükürüp suyla durulanacakmış. kullanma kılavuzunda yazmıyordu. belki yazın denerim.

saatlerde gözüm kaldı. nabız ölçen saatlerden ne zamandır istiyordum. sadece 60tl idi. en kısa sürede tekrar girip almalıyım. hemen girişte olduğu için acemiliğime geldi. bir de 30tl olanlar vardı. eğer onlar da nabız ölçüyorsa onları tercih ederim. hem de rengarenkti.

kayak eldiveni aldım. geçen sene uludağ' da almaya karar vermiştim. ama 100küsürlük fiyatları görünce koşarak uzaklaşmıştım. burda pahalısı da vardı ama benim aldığım 20,90tl. medium aldım aslında small da olabilirdi ama reyonda yoktu sanırım. neyse.

22 Ekim 2012 Pazartesi

diy iphone kılıfı..

ihtiyacımız olanlar:
-sim
-beyaz tutkal
-tutkalı yaymak için dandik bir aplikatör

bu tutkalı alırken aklımda bu amaç vardı, simi sırf bu yüzden aldım. ojeyle aynı proje tutmaz mı? tutar bence ya bilemedim.

youtube' da videosu var. anlatmaya kasmayayım. benim ekleyebileceğim şey: tutkalı ince sürün sonra simli simli akıyor; eğik halde kurumaya bırakmayın, akıyor.


ve sonuç voila. acayip güzel duruyor. böyle pırıl pırıl bişey. aslında ben simli sevmem ama içimdeki kezban' a engel olamyorum. %100 eminim ki kullanmıycam. o kadar eminim ki evdeki kırık kılıfa uyguladım.

zaten şu haliyle kullanmam zor. dokundukça simler bulaşıyor. sprey vernik gibi bir şey almam lazım. evde şeffaf oje de yok..

mor simim..

haftalık kalemimi alırken bu simi gördüm. sadece 50kr idi. hakkında planlarım var..

one flew over the cuckoo' s nest..

şurdan izledim:
http://www.hdfilmsitesi.com/guguk-kusu-filmi-izle-turkce-dublaj-tek-parca-hd.html?postTabs=1



jack nicholson' un gençliği var bu filmde. adam hiç değişmemiş. aynı şeytani bakışlar, diken diken saçlar.

başta kemal sunal' ın bi filmi vardı ona benzettim.

psikopatak bir başhemşirenin hastalara işkence edişini gösteriyor. psikolojik şiddet boyutu. gencecik çocuğu annene söylerim diye tehdit ederek intihar etmesine sebep oldu. sağlıklı birininin içeride kalmasını sağladı, sonunda da onu yarı ölü bişeye dönüştürdü.

bişey de diyemiyorlar. akıl hastanesi sonuçta.

en nefret ettiğim tip insan. sonu da kötü bitti zaten.

21 Ekim 2012 Pazar

12 angry men..

şurdan izledim:
http://www.videoslasher.com/video/F3C371TS3NK8

angry birds gibi adı var ama bu film 1957 yapımı olduğuna göre çakma olan kuşlar.

siyah beyaz olmasına rağmen çok güzel filmdi. hatta sadece dinleyerek bile anlaşılabilir. sadece kimin konuştuğunu anlayamıyorsun.

filmde bir jürinin karar verme süreci konu alınmış. bizde jüri yok ama sonuçta bir adamın suçlu olup olmadığına karar vermeyle alakalı.

aslında "suçlu olduğu ispat edilene kadar herkes masumdur" fikrinden yola çıkılmış. ama geniş anlamda uygularsak kimseyi suçlu bulamayız ki sonuçta bir suç işlenirken görmedik.

delilleri tek tek çürütmeleri güzeldi. yani bu kadar derinlemesine düşünülmesi bizim mahkemeler düşünülünce uçuk geliyor. halbuki olması gereken bu değil mi.

ama 11red oyunu nasılda teker teker, incelikle beraate çevirdiğini izlemek hoştu.

rossmann alışverişim..

kozmetik rejimimi bütçeyle sınırlı kalma şartıyla bitiriyorum.

aslında bunları ayın 15' inden önce aldım ama yeni aydan sayılmalarına karar verdim. gerçi yayınlamam şu zamanı buldu. aldıklarım:

listerine 95ml ağız bakım suyu: 2,90tl. bu listerine denemek istediğim bir şeydi. küçük olduğu için bir şans verdim. fena değil. büyük boyunu bile alabilirim.

bu gargaralarla ilgili sorunum şu: üstüne ne kadar suyla çalkalasam da o tat gitmiyor. öyle olunca acaba bunu yutmak ne kadar güvenli diye düşünüp duruyorum. evet bazı şeylere çok takıyorum.

liliputz duş köpüğü: 2tl. bunu sırf şirin bulduğum için aldım. kullanma şeklinde 3-4 kaşık yeterli demiş ama küvetteki su hiç köpürmedi. duş jeli olarak kullanmayı düşünüyorum. çünkü şirin çilek kokuyor.

synergen makyaj temizleme mendili: 1,49tl. bu değişik bir model. bakalım nasıl çıkacak.

19 Ekim 2012 Cuma

monsters inc..

şurdan izledim:
http://www.fullhdfilmizle.com/animasyon-filmleri-izle/sevimli-canavarlar/7

izlemediğim bir animasyon olduğuna inanamıyorum. hem de top 250' ye girmiş. gerçi o listeyle ilgili şüphelerim var. mesela listede neden hiç müzikal yok.

neyse filmi çok sevmedim. gözümde bir cars veya ratatül değil.

hani küçükleri korkuturlar ya. öcü diye o fikirden yola çıkılmış. yaratıcı şimdi. aslında iyilermiş falan. sonra kahkaha çığlıktan daha güçlüymüş falan. bu beklenen şeylerdi.

minik kız çok şirin evet. hele bi de bizim kuzenlerin küçüklüğüne benzettim. daha sevimli geldi gözüme.

18 Ekim 2012 Perşembe

iyi kötü çirkin..

şurdan izledim:
http://www.webteizle.com/YabanciFilm/2875-iyi-Kotu-Ve-Cirkin-The-Good-the-Bad-and-the-Ugly-Turkce-Dublaj-Clint-Eastwood-izle.html

aslında imdb bunu "Il buono, il brutto, il cattivo." olarak almış. hollywood yapımı değil mi bu? ekşiye göre bu filmleri italya' da mı çekiliyormuş, ispanya' da çekilip italyan ekip paso spagetti mi yiyormuş. öyle bir temeli var işte. ucuz olsun diyeymiş. neyse bu filmden bi şey öğrendim.

ha bi de uzun süre susuz kalınca direk su içilmezmiş.

zaten ben kovboy filmi sevmem. pis pis herifler, dıkşın dıkşın o ne öyle. ama dizimag hala çalışmıyor, imdb top 250' yi izleyeceğim dedim ve bu film 5. sıradaydı. hatta 2.dk da çok sıkıldım. kapattım. başka film izleyim dedim, öbür film açılmadı falan. kös kös geri döndüm.

tamam sonunu tahmin edemediğim filmleri seviyorum. mesela bad' in ölmesini beklemiyorum. ortalarda bi tahmin yapmıştım: 3'ü paraları kırışır, kanka olur diye, tutmadı.

clint abimiz baya taşmış zamanında. nerdeyse tanıyamayacaktım. gözlerinden çıkardım. bir de acayip derecede kıvanç tatlıtuğ' a benziyor. bu filmi tekrar çekmek isterlerse kıvanç' ı çağırsınlar. aradaki farkı kimse anlamaz. ama aşkı memnu zamanındaki halini. bu ara çok kilo vermiş. kötü olmuş.

gözler demişken. o bakışmalar off öldürdü beni. gidip çay alıyorum, dönüyorum hala bakışıyorlar.

bi de o meşhur müzik vardır ya. dılılılı da da da.. diye. şimdi böyle yazında da olmadı gerçi ya. işte onu 1milyon kere duydum kusucam..

17 Ekim 2012 Çarşamba

the shawshank redemption..

şurdan izledim:
http://www.hdfilmsitesi.com/the-shawshank-redemption-filmi-hd-izle.html?postTabs=1

güzeldi. hakkaten bayıldım yani. filmin sonuna kadar nasıl biteceği hakkında hiçbir fikrim yoktu. insanı yormayan bir film. bırak aksın diye düşünüyor insan sadece.

başlarda öff oz gibi bişey diye düşündüm. ama yarıdan sonra hele o kaçışta oha oha deyip durdum.

gerçi o kaçacağı yeri söylediği kısmı daha önce izlemişim gibi hissettim. bazen öyle oluyor. cine5' te falan zamanında izlemiş oluyorum ama yarısında açmışım, adına falan bakmamışım. hatırlamıyorum. eskiden altta yazmazdı ya adı falan.

boruya tam şimşeğin çaktığı anda vurma fikri family guy' ın bir bölümünde kullanılmıştı. hatta müdür friends izliyordu. açılış müziğindeki alkış sesinde vuruyordu. hatta sanırım tüm kaçış sahnesi benzerdi neyse.

euromoda alışverişim..

geçenki tel tokalardan biraz daha almaya gitmiştim ama kalmamış sanırım. ucu sivri olanlardan vardı. onlar kafama batıyor.

bunlar buldum. aslında tel toka değil. firkete deniyor bunlara sanırım. çünkü araları açık. zaten topuzda kullanacağım için iş görür diye düşünüyorum. fiyatı: 5tl

firkete gene aldım. fiyatı: 60kr.


bu arada euromoda' nın yıllardır süren %50 indirimi bitmiş sanırım. genelde şöyle olur. alır kasaya gidersin ve etiketin yarısını ödersin. bu sefer 2,80 ödeyeceğim diye yanaştım. 5,60 diyince şaşırdım. tamam. çok bişey değil ama şaşırdım.

16 Ekim 2012 Salı

imdb top 250..


ne izleyeceğim diye düşünmekten sıkıldım. imdb top  250' yi izle kurtul işte:

22. 8.7 C'era una volta il West (1968) 118,539
27. 8.6 The Usual Suspects (1995) 397,361
28. 8.6 Rear Window (1954) 175,689
30. 8.6 Psycho (1960) 217,864
33. 8.6 Sunset Blvd. (1950) 79,746
34. 8.6 Memento (2000) 449,367
36. 8.5 Apocalypse Now (1979) 254,642
37. 8.5 Terminator 2: Judgment Day (1991) 388,454
38. 8.5 Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb (1964) 213,098
40. 8.5 Alien (1979) 290,213
41. 8.5 North by Northwest (1959) 129,699
42. 8.5 City Lights (1931) 49,351
43. 8.5 Sen to Chihiro no kamikakushi (2001) 186,813
44. 8.5 Citizen Kane (1941) 186,383
45. 8.5 The Shining (1980) 298,280
46. 8.5 Modern Times (1936) 61,779
49. 8.5 Vertigo (1958) 133,343
52. 8.4 The Departed (2006) 430,940
54. 8.4 M (1931) 57,804
55. 8.4 Paths of Glory (1957) 65,493
56. 8.4 Double Indemnity (1944) 55,059
57. 8.4 Aliens (1986) 265,576
60. 8.4 Das Leben der Anderen (2006) 132,369
61. 8.4 A Clockwork Orange (1971) 291,548
63. 8.4 Lawrence of Arabia (1962) 109,402
64. 8.4 To Kill a Mockingbird (1962) 119,498
68. 8.4 The Great Dictator (1940) 61,300
70. 8.4 Intouchables (2011) 96,838
71. 8.4 Das Boot (1981) 99,169
73. 8.4 The Third Man (1949) 69,267
75. 8.4 The Treasure of the Sierra Madre (1948) 46,670
76. 8.3 Nuovo Cinema Paradiso (1988) 73,539
77. 8.3 Chinatown (1974) 120,081
78. 8.3 Once Upon a Time in America (1984) 117,075
83. 8.3 Monty Python and the Holy Grail (1975) 222,766
87. 8.3 Oldeuboi (2003) 169,563
88. 8.3 Amadeus (1984) 148,678
89. 8.3 Metropolis (1927) 61,591
90. 8.3 Rashômon (1950) 57,702
91. 8.3 Ladri di biciclette (1948) 45,591
92. 8.3 Unforgiven (1992) 155,472
93. 8.3 All About Eve (1950) 48,593
94. 8.3 2001: A Space Odyssey (1968) 228,733
95. 8.3 The Apartment (1960) 57,432
96. 8.3 Raging Bull (1980) 133,414
98. 8.3 The Sting (1973) 96,894
99. 8.3 The Bridge on the River Kwai (1957) 85,772
100. 8.3 Jodaeiye Nader az Simin (2011) 65,404
101. 8.3 Die Hard (1988) 312,199
102. 8.3 El laberinto del fauno (2006) 252,267
104. 8.3 Der Untergang (2004) 135,306
105. 8.3 Witness for the Prosecution (1957) 28,547
106. 8.3 Hotaru no haka (1988) 58,748
107. 8.3 Mr. Smith Goes to Washington (1939) 46,444
108. 8.3 The Great Escape (1963) 91,831
110. 8.3 Yôjinbô (1961) 41,974
111. 8.3 Per qualche dollaro in più (1965) 75,662
114. 8.3 Snatch. (2000) 307,521
115. 8.3 The Elephant Man (1980) 91,093
116. 8.2 On the Waterfront (1954) 58,008
117. 8.2 Det sjunde inseglet (1957) 60,685
118. 8.2 The Maltese Falcon (1941) 69,501
119. 8.2 Heat (1995) 236,634
121. 8.2 Gran Torino (2008) 274,978
122. 8.2 The General (1926) 29,064
123. 8.2 Rebecca (1940) 50,543
124. 8.2 Blade Runner (1982) 272,312
125. 8.2 Smultronstället (1957) 33,768
126. 8.2 Fargo (1996) 237,586
127. 8.2 Touch of Evil (1958) 44,996
128. 8.2 The Kid (1921) 26,726
129. 8.2 The Big Lebowski (1998) 279,599
131. 8.2 Ran (1985) 47,090
132. 8.2 The Deer Hunter (1978) 133,847
133. 8.2 Cool Hand Luke (1967) 69,736
135. 8.2 Strangers on a Train (1951) 52,077
137. 8.2 Jaws (1975) 215,175
139. 8.2 It Happened One Night (1934) 36,116
141. 8.1 High Noon (1952) 48,001
143. 8.1 Lock, Stock and Two Smoking Barrels (1998) 220,330
144. 8.1 Platoon (1986) 167,071
145. 8.1 The Thing (1982) 141,345
146. 8.1 Butch Cassidy and the Sundance Kid (1969) 85,173
151. 8.1 Notorious (1946) 43,842
152. 8.1 Warrior (2011/I) 127,430
155. 8.1 El secreto de sus ojos (2009) 55,372
156. 8.1 The Grapes of Wrath (1940) 34,622
160. 8.1 Life of Brian (1979) 149,176
163. 8.1 The Big Sleep (1946) 39,944
167. 8.1 Ben-Hur (1959) 87,678
170. 8.1 Dial M for Murder (1954) 50,705
171. 8.1 The Night of the Hunter (1955) 37,065
172. 8.1 Donnie Darko (2001) 327,552
174. 8.1 Stand by Me (1986) 144,898
175. 8.1 There Will Be Blood (2007) 203,312
176. 8.1 Groundhog Day (1993) 227,012
178. 8.1 Twelve Monkeys (1995) 258,674
179. 8.1 Amores perros (2000) 99,254
182. 8.1 The Graduate (1967) 122,170
183. 8.1 Mary and Max (2009) 48,540
184. 8.1 Les quatre cents coups (1959) 37,392
186. 8.1 Persona (1966) 28,662
187. 8.1 The Killing (1956) 36,955
189. 8.0 8½ (1963) 45,228
190. 8.0 The Princess Bride (1987) 172,699
191. 8.0 Hauru no ugoku shiro (2004) 91,411
192. 8.0 Who's Afraid of Virginia Woolf? (1966) 31,033
193. 8.0 The Manchurian Candidate (1962) 46,442
194. 8.0 La strada (1954) 26,679
195. 8.0 The Hustler (1961) 36,514
196. 8.0 The Wild Bunch (1969) 43,373
198. 8.0 Stalag 17 (1953) 28,229
200. 8.0 Anatomy of a Murder (1959) 25,478
201. 8.0 The Exorcist (1973) 172,595
202. 8.0 District 9 (2009) 298,095
203. 8.0 Barry Lyndon (1975) 57,663
204. 8.0 Rope (1948) 51,879
205. 8.0 The Man Who Shot Liberty Valance (1962) 32,802
206. 8.0 Stalker (1979) 34,787
209. 8.0 Mou gaan dou (2002) 52,708
211. 8.0 Le scaphandre et le papillon (2007) 55,135
213. 8.0 Yip Man (2008) 58,294
215. 8.0 A Streetcar Named Desire (1951) 50,269
216. 8.0 Star Trek (2009) 259,053
217. 8.0 Per un pugno di dollari (1964) 62,719
218. 8.0 The Wrestler (2008) 169,692
219. 8.0 Rosemary's Baby (1968) 82,796
221. 8.0 Beauty and the Beast (1991) 143,744
222. 8.0 Harvey (1950) 31,263
223. 8.0 In the Name of the Father (1993) 46,282
224. 8.0 Kaze no tani no Naushika (1984) 40,267
225. 8.0 All Quiet on the Western Front (1930) 31,727
226. 8.0 Bringing Up Baby (1938) 30,204
227. 8.0 La haine (1995) 48,089
228. 8.0 Nosferatu, eine Symphonie des Grauens (1922) 43,399
229. 8.0 Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom (2003) 32,599
230. 8.0 Shadow of a Doubt (1943) 29,414
231. 8.0 Manhattan (1979) 61,890
233. 8.0 Shutter Island (2010) 318,652
234. 8.0 Looper (2012) 40,440
235. 8.0 Mystic River (2003) 203,301
236. 8.0 Låt den rätte komma in (2008) 112,387
237. 8.0 Moonrise Kingdom (2012) 46,029
238. 8.0 Big Fish (2003) 227,714
239. 8.0 Tenkû no shiro Rapyuta (1986) 41,507
240. 8.0 In the Heat of the Night (1967) 30,835
241. 8.0 Arsenic and Old Lace (1944) 38,815
243. 8.0 The Untouchables (1987) 129,558
244. 8.0 The Searchers (1956) 40,475
245. 8.0 Papillon (1973) 46,274
246. 8.0 Rio Bravo (1959) 27,183
247. 8.0 King Kong (1933) 49,291
249. 8.0 Ed Wood (1994) 103,579

http://www.imdb.com/chart/top

15 Ekim 2012 Pazartesi

c&a ceketim..

aslında giyer miyim bilmiyorum. tek renk olsa daha fazla şansı olabilirdi, pantolon takımı olsa giyilebilirdi. ama bunun takımı etekti ve ben etek giymem. biraz da pahalı ama bizimkine aldırdım. fiyatı: 99tl

c&a' da geçen sosyete pazarından aldığım yeşil tül bluzü 49tl fiyatla gördüm. 20tl' ye aldığım için sevindim.

14 Ekim 2012 Pazar

kahve falı bakan app..

tutmadı bacım tutmadı.

rossmann..

aybaşına kadar içeri girmeyi bile düşünmüyordum ama bu sefer ihtiyaçtan aldım.

normalde tekli aldığım tabanlıkları toplu halde aldım. fuss wohl 8li taban fiyatı:7,90tl biraz daha ucuza geldi sanırım.

bu arada rossmann' a essence standı açılmış. niye demiyorsunuz kuzum. ta bahçeli' ye gidecektim nerdeyse. güzel olmuş.

rossmann' ın klasik sorunuyla ilgili bir anım daha oldu: şimdi orda 2 kadın var kalemlere bakıp benim gibi açılmamışını arıyorlar. bulamayınca görevliye sordular. görevli bu ürünler kullanılmış olsa bile insanların sadece eline sürdüğünü sorun olmadığını söyledi. farketmez ki, ben dışardayken kendi elimin bile temizliğinden emin olamıyorum. eve gelince ilk iş yıkıyorum. başkasının eline değen şeyi niye alayım ki. ayrıca yanımda başka bir kız vardı. tüp haldeki glosslarıdan birini aldı iyice dudaklarına sürdü çıktı. buna ne diyeceksin.

rossmann' dan paketsiz bir şeyi asla almayacağim.

bu arada jel eyelinerların kahverengisini almayı düşünüyorum. kullanan var mıdır acaba? merak ediyorum moru gibi iğrenç simli bir şey mi, yoksa mat kahve mi? aslında essence alacaktım ama onda kahve yoktu..

iron man 2..

dizimag dünden beri kapalı olduğundan izleyecek bir şeyler bulmakta zorlanıyorum. binlerce dizi sitesi arasında tudors' u bulunduran doğru düzgün bir tane olmaması sence de ilginç değil mi? sadece yabancidiziizle sitesinde buldum. orda da ingilizce altyazılı. normalde ingilizce izlemekte zorlanmam ama tudors' un çok ağır bir dili var. hiçbir şey anlamıyorum.

neyse şurdan izledim:
http://jetfilmizle.com/demir-adam-2-turkce-dublaj-izle.html

neyse ki bu filmi izlememişim. güzel bir filmdi. ironman' i seviyorum. robert downey jr.' ı seviyorum. ukala tavrını. mantıklı şekilde evet ben ironman' im demesini seviyorum. zaten süper kahramanlar neden kendini saklar ki. ben süper kahramanın bana tapın dese yeri bence.

kötü adam tercihi mantıklı olmuş. çabuk yendiler gerçi. biraz daha uğraştırabilirdi ama sevdim.

sondan 29. sn de thor var. bunlar yenilmezler için hep hazırlık filmleri. muhtemelen sırayla izlesem daha iyiydi ama neyse. böyle de güzel. gerçi bu mantıkla ironman gidip thor' un çekicini kaldırmayı niye denememiş ki. neyse.

13 Ekim 2012 Cumartesi

güzel çanta..

mağazada görsem ağır bulabilirim ama hoş durmuş..

that' s my boy..

şurdan izledim:
http://jetfilmizle.com/benim-oglum-turkce-dublaj-izle.html/6

her seferinde adam sandler filmi iyidir diye düşünüyorum ama kötü çıkıyor. hollywood' un recep ivedik' i gibi filmler yapmaya devam ediyor. hayır zaten sonunu biliyoruz. şaşırtmasını beklemiyorum ama o bel altı şakalar nedir yahu. hele o baştaki hikaye.

blair canım sana da o rolü hiç yakıştıramadık. o grace kelly edasıyla dolaştığı gossip girl' deki rolünden sonra. sanırım bir diziyle meşhur olmanın en kötü yanı bu. rolle o kadar bütünleşmiş haldeler ki başka role yakıştıramıyorum.

adamın oğlunu canlandıran kişiyi de izlerken social network' teki mark zuckerberg' e benzetmiştim ama değilmiş.

ice ice baby' yi söyleyen adamı da tanımış olduk.

sahnelerin birinde ikea koltuk vardı. hatta o koltuk ikea katalog kapağında da var. neyse ne zamandır onu istiyorum. ama rengi konusunda şüphelerim var. filmde kırmızısı da var. ama mağazada veya katalogda başka renk gözükmüyor. araştırılası.

neyse kötü bir filmdi..


12 Ekim 2012 Cuma

devasa kitabım..

bize kitap dağıttılar geçen. kitaplar nerde kaldı diye adamların başının etini yiyorduk. alın size kitap diye tam 2279 sayfalık kitap verdiler. kazulet gibi bir şey. eve getirmek bile sorun oldu. çantama sığmadı, koluma bile sığmadı.

sonra diyorlar ki niye kitap okunmuyor. ben bu kitabı bitirabilirsem 2279 sayfa okumuş olacağım. orta kalınlıkta 4 kitap eder. niye adamdan sayılmıyor bu çabam?

bi de bu pozu çekmek adettendir.


piyasa fiyatı da 110tl imiş galiba. çüş.

11 Ekim 2012 Perşembe

masking tape..

serrose' den o kadar çok duydum ki bu masking tape olayını baya bir merak ediyordum. ama buralarda yok. geçen instagramda gördüm. dnr' a masking tape gelmiş diye. koşa koşa gidip aldım.

ankamall dnr' da camın hemen önündeki kırtasiyeler arasında beni bekliyordu.
fiyatı: 9,90tl. biraz tuzluca. ama çok merak ettiğim için aldım.

gerçekten de kağıt gibi bir şey. aslında daha karışık bir desen gibi görünüyordu. neyse.



bu arada çok güzel defterler gördüm. tiffany' de kahvaltı ve rüzgar gibi geçti gibi filmlerin afişinden kapak yapmışlar, kalın kapaklıca. çok şık duruyordu. kullanacağımı bilsem alırdım. ahh eskiden yoktu öyle şeyler..

kim' in kaynak gözlükleri..

hani cem yılmaz' ın bir esprisi vardır ya "acımız büyük" diye. bu gözlüğü görünce aklıma o geldi. kim kardashian' ın acısı çook çok büyük..

8 Ekim 2012 Pazartesi

güve& kelebek..

aranızda haşerat ilminden anlayan arkadaş varsa bir sorum olacak: bu sağdaki güve mi kelebek mi?

inditex grubundan ayakkabılar..

ankamall' ı gezdim ve zaiyatsız çıktım. yakında 1 ay olacak. hiçbir şey almadım. bunda sezon başı olması ve fiyatları aşırı yüksekliğinin etkisi büyük. ama elbette ki gözüme kestirdiğim şeyler oldu:

pull and bear' da bunları beğendim. topuklu spor ayakkabılar bu kadar moda olmasına rağmen bu kadar az çeşit olmasını anlayamıyorum. hadi türk markalarına geç gelir ama inditex grubunda olsun bi zahmet. bu tek bulabildiğim. fena değil ama ben baya spor ayakkabı gibi olsun istiyorum. ayrıca 119tl verilecek bir model değil.

dolgu topuk ayakkabı da güzelmiş ama mevsimin çoktan bitti hala 70tl fiyatın var. o yüzden cazip değil.

bu arada pull and bear' da çok güzel çantalar gördüm. 80tl veresim yok ama biraz ucuzlasınlar benim olacaklar.


stradivarius' daki bu modeli yazın bi ara istiyorum da istiyorum diye tutturmuştum tamam. hatta mağazada siyahı da vardı. model belli olsun diye bu rengini koydum ama siyahı tam alınası bir şeydi. fiyatı da 70-80 bişeydi sanırım. emin değilim. niye almadım? elime alınca topuğu çok yüksek geldi hacı. cesaret edemedim.

bershka' da bişey beğenemedim. gerçi peplunları fena değildi. likralı yapmışlar rahat olabilir ama daha iyisini bulabilirim diye düşünüyorum.

zara pek döküntü bu sene sanki. hiçbir şey beğenmedim. o kırmızı ayakkabı hariç.

ilginç bir şekilde mango' yla aşk yaşıyorum. neye elimi atsam hoşuma gidiyor. hele o bluzler falan. fiyatı da alınabilir düzeyde aslında. şu alışveriş yasağım olmasa..


bu arada kendime not: hafta içi akşam saati avmye gitme. hem kalabalık, o kalabalığa rağmen inatla rafları toplayan, gitsinler diye gözünün içine bakan son saatlerin rehavetine girmiş çalışanlar, bir de sevgililer aman allam. yahu nolursunuz sevgiliyle alışverişe çıkmayın. çocuk dışarı çıkmak için uğraşıyor, kız daha fazla kalmak için. haliyle raf aralarında bekleşen 2şer 2şer kazuletleri geçmem gerekiyor. ayakkabılar zaten altlarda, köşelerde kuytularda.


7 Ekim 2012 Pazar

j. edgar..

şurdan izledim:
http://www.vizyonfilmizle.org/13080-j-edgar-izle.html?postTabs=7

sevmedim. nası sıkıcı böyle.

film 2 farklı zamanda geçiyor. alakasız. birbirine bağlayamadım. başta bi chuck bass vardı. sonra o gitti. röportaj yapan gibi, anılarını canlandıran gibi bir rol vardı.

bir de benzincide çalışan adam girls dizisindeki adam' dı di mi?

bi de bu di caprio düz saçlıydı saçını nasıl böyle kıvırcık yaptılar ki diye düşündüm bi süre.

yanındaki adamın yaşlılık makyajı sanki oturmamış yüzüne.

bi de o sekreter adam evlenme teklif etmek üzereyken ben kariyerime odaklanmak istiyorum diyo. bu lafın üstüne en az büronun başına geçmesini bekliyor insan. nerdee.. ola ola edgar' ın baş sekreteri oluyor. iyi de evliyken de bu iş yürürdü bence.

bi de adam geymiş. bak bunu bilmiyordum işte.

ama çok sıkıcıydı..

6 Ekim 2012 Cumartesi

hama kalp..

bu böyle boy boy olacaktı. beyaz-kırmızı dengesi azalarak. ama üşendim 1 tane yaptım.

priz kasa..

itiraf etmeliyim ki dahice. yani hangi hırsızın aklına gelir ki prizleri kontrol etmek. duvarda ufacık bir deliğe bakar bu iş.

hayvan gibi kasa yaptırmaktan daha mantıklı. mesela bizim evde var bi tane. taşınırken anahtarını kaybettik. kapanmıyor da. iğrenç bi görüntü.

hani anlatırlar ya dedektörle altın arıyorlarmış falan diye. dedektörü bile şaşırtabilir.

5 Ekim 2012 Cuma

..

bugün bi mülakata girdim işte. sağlam da torpilim var ama belli olmaz bu işler. aslında stajımın bitmesine 4 ay var. bi yandan o bitse iyiydi düşüncem var. sağlıkta takılmam muhtemel. çünkü çok sıkıymış. kilodan kaybedebilirim. maaşları düşükmüş, yükselme imkanı yokmuş. gene de gittim işte.

gece uyuyamadım zaten. şu ceketi kaç aydır giymiyorum bi deniyeyim dedim anam patlayacak nerdeyse. patatese ceket giydirsen daha iyi durur. ki daha altına pantolon giyicem. göbek iyice şekilsiz hal alacak. sonra ya sıcak olursa ceketi çıkaramam. içine atlet bozması bi tshirt giyiyorum. gömlek falan olmuyor. ceketin yakası çok yüksek. o kadar tshirt bluz aldım. içlerinde bi tane düz beyaz yok iyi mi? sonra ayakkabı işi. bambi ayakkabımı giyemem. çok sakil duruyor. topukluyla yürüyemiyorum. ya içerde uzun yürümek gerekirse. kışın ne güzel topuklu bot giyiyordum ama bot olur mu bu mevsimde. düz siyah babetim yok. var da dandik duruyor. gece boyu kurdum durdum.

bi de son gün ders çalıştım. ay, idare, iyuh, ceza, tarih bakacaktım. ceza ve tarih yetişmedi. ne sorarlar bilemedim. amaan o da boşa çalışmışım. öyle yüzeysel şeyler sordular ki.

2'ye kadar uyuyamadım zaten. döndüm durdum. dedim madem uyku tutmuyor. aldım telefonu 3' e kadar zevkine internette dolaştım. biraz kafam dağıldı.

aslında bu olanaklar kötüymüş diye okuyunca dedim pek gelen olmaz. vaww herkes gelmiş. en az 10kişi saydım. daha da aşağıda bekleyen varmış. 2. bile gelmiş. len 90 küsür puanın var git kurulları kastır. herkes de siyah takım giymiş, hepsi de kız. te allam. dizdiler zati bizi.

hele o 2.nin bi poposu vardı. öyle sıkı popom olsa yemin ederim as.h. kastırırdım. ne işin var len burda.

zaten çok kısa sürdü. baya şaşırdım. benden öncekinin 10dk sürmüştü. 2 dk da yolladılar. anlamadım ben bu işi..

üff giremedim zaten. yedek listede bile değilim.

nazar boncuğu hama..

über kolay bir model. direk çoluk çocuğa yaptırılası.

3 Ekim 2012 Çarşamba

lütfen moda olmasın..

geçen instagramda gördümdü. bu ne abi. karl amcamız fikir bulamamış. 2 hulahopa çanta tutturmuş.

alıp kullanan olursa görmeyi çok isterim gerçi.

gerçi daha makul boyu da varmış. ama yukarıdakini kullanan olur mu çok merak ediyorum.

2 Ekim 2012 Salı

hangi içeceği ne zaman içmeli..


bu yazıyı hafta sonu milliyet' te görmüştüm. genelin cevabı su ama çok şaşırdıklarım da oldu. dursun bi kenarda:

kas yapmak: süt kas için gerekli olan proteini içerir.


soğuk algınlığı: limonlu ballı çay.

ağız yaraları: hindistan cevizi sütü. bak bunu deneyeceğim.

uyumak için: vişne suyu, ılık süt. sütü bilirdim de vişne suyuna şaşırdım.

gerginliği atmak: limonlu çay. limonlu çay sizi rahatlatacaktır. limonlu çay da her derde deva çıktı.

sindirim: su, bitki çayı. bunu biliyorum. özellikle adaçayı favorim.

baharatlı yiyeceklerin sindirimi: süt ve yoğurt. bu konuda pek sıkıntım yok.

akşamda kalmalığı geçirmek için: su, portakal suyu, muzlu süt. su içmek genellikle alkolün yanında tavsiye edilir. ancak unutulmuşsa muzlu süt ve portakal suyu en iyi alternatiftir. bizim bi arkadaş vardı muzlu süt içiyo diye dalga geçerdik. meğer kız ağır içiciymiş.

kötü nefes: su. su asitli olmadığı için kötü kokuyu ağızdan siler. bence dişleri fırçalayıp naneli sakız çiğnemek daha etkili.

gaz: su ile karıştırılmış soda. probiyotik içecekler de ağrıyı azaltmaya yardımcı olur. soda daha çok gaz yapmaz mı?


kilo vermek: yeşil çay ve greyfurt suyu. günde dört fincan yeşil çay metabolizmayı hızlandırır. greyfurt suyunun da kilo vermeye yardımcı olduğu tespit edilmiştir.

yorgunluğu atmak: çikolatalı süt, su, spor içeceği. egzersiz sonrası karbonhidrat-protein dengesi ve kaybedilen su ile şekerin geri alınması gerekir.

koşu: su, vişne suyu. ilk seçenek su olmalı ancak uzun mesafe koşulacaksa vişne suyu kas ağrısını azaltır. su ok de vişne suyundan beklemezdim.

krampları geçirmek: turşu suyu. özellikle bacaklardaki kasılmaları geçirir. mesela bu en çok şaşırdığım oldu.

mide bulantısı: zencefilli gazoz. zencefil mide bulantısını azaltır. gerçi buralarda zencefilli gazoz bulmak imkansız ama zencefil çayı falan da içebiliriz herhalde.