31 Ağustos 2012 Cuma

ağustosta bitenler..

puma deodorant: yaz aylarında, hele de hergün dışarı çıkmam gerekiyorsa en çok tükettiğim şey deolar oluyor. gerçi bu öyle benim sevdiğim gibi hafif ve sabunsu değildi ama olsun.

açıkçası tekrar alacak kadar beğenmedim, ama nefret edecek kadar da kötü değildi.

rival de loop makyaj temizleme mendili: düşündüğümden daha geç bitti. çünkü dışarıdan gelince zaten duş alıyorum, makyaj akıp gidiyor zaten. bir de göz makyajını silmek için biraz sert buldum. tek sürmede çıkarmıyor. o zaman aynı işlemi pamukla da yapabilirim ki daha yumuşak.

pastel oje: güzeldi aslında oje olarak bazen giydiğim şeye uymadığında hoşlanmasam da seviyordum. sonra eski metal kutumu boyamaya başladım. bi baktım bitmiş. belki seneye tekrar alırım.

vi-vet tüy dökücü krem: en son kılları uzatmalarını duyduktan sonra bırakmaya karar vermiştim. içlerinde bi kullanımlık falan bir şey kalmıştı. bitsin de atayım dedim. zaten hiç etki etmedi. açıldıktan sonra ne kadar fazla zaman geçerse etkileri o kadar azalıyor sanırım.

sesu markasını daha iyi bulmakla birlikte piyasada bulmanın daha zor olduğunu itiraf etmeliyim. gerçi bir daha asla almam. ne bu ne başka marka.

avon advance techniques saç köpüğü: oh bittiğine en çok sevindiğim parçalardan. saç köpüğü bana göre değil. saça ıslakken uygulanması gerekiyor. ama o zaman belki düzleştiririm mantığında oluyorum. bir de saçlarımı yapıştırıyor. ertesi gün yıkamazsam şekil veremiyorum.

bunu bitsin diye kaç kere tatile götürdüm, kaç kere en öne koydum.

bir daha asla almam.

mango&papaya body butter: watsons' ta satılan güzel bir üründü bence. yapı olarak body shop' un body butterlarına benziyor. ama body shopları sürdükten sonra yağlı, parlak bir yapı kalır. benim sevmediğim bir özellik. bunda o yok.

tekrar alabilirim ama şu an evde bitirilesi çok krem var.

roxy ayakkabı..

bu sene zilyon tane ayakkabı almış olsam da bu yenilerini beğenmeme engel değil.

özellikle eskitilmiş duran sağ alt köşedeki her kıyafete uyabilir..

30 Ağustos 2012 Perşembe

zara çantam..

bu aslında çok sade bir model. ama evde benzer bir tane var ve kursa giderken en ideal çanta. bunu da o sebeple aldım. 59,95tl fiyatı var. indirimde değil ama special price. aslında biraz pahalıya geliyor ama gene de aldım. mango' da da benzeri 79tl idi.

 bir de kırmızısı vardı ama madem joker bir parça alıyorum rahat bir rengi olsun dedim.

bi yarım saat falan da sıra bekledim. en zor kısmı oydu.


hepsi iyi güzel de bu fermuar detayını saçma buldum. ne alaka ki.


bu da internet sitesinden.

euromoda alışverişim..

aslında sadece tel toka alıcaktım. ilk defa siyah tel tokaya para verdim. bi ara evde 10-15 tane kadar vardı. yok oldular sanki 2-3 tane kalmış.

şu donut topuz tokasını kullanmak sandığımdan daha zormuş. onun için aldım tel tokayı.

bu arada euromoda' da fiyatlar etiket fiyatının %50' si olarak hesaplandığı için ödediğim değeri yazacağım.

12 tel toka 50kr. 2 set alsam daha iyi olabilirdi ama iyi midir bi denemek istedim. tel toka alırken nelere dikkat etmeli hiç bilmiyorum. bu arada ingilizcede tel toka bobby pin olarak mı geçiyor yoksa bana mı öyle geldi. en komik bulduğum şey bu ara.

tarak toka 50kr. muhtemelen takmam. ama evde böyle bir şeyim yok ve ucuz.

firkete: 30kr. hele bu daha ucuz. kullanırım belki de. topuz yaparım belki.

watsons alışverişim..

aslında akılmda başka başka alışverişler vardı. bambi' de tüm ayakkabılar 19,29,39muş. girdim ama öyle kalabalıktı ki, zaten öyle bayıldığım bir şey de yoktu. bu arada toms çakmaları yapmışlar ama boms mu ne yazıyor. sadece şu delikli babetler aklımda kaldı. h&m' de de vardı, metronun altındaki ayakkabıcılar da satıyor. bu kadar yaygınlaştığı için vazgeçtim.

sevil' de güneş ürünlerinde indirim varmış ama güneş kremimi eczaneden alınca gerek kalmadı.

accessories' teki indirim çok güzelmiş diye duydum. wayfarer çakmaları güzeldi, instagramda beğendiğim bir model vardı. o modeli göremedim. bir de gene kalabalık faktörü.

nine west' ten çok şirin bir mail gelmiş. jelly sandalet ve mercan rengi. almaya gittim. o rengi yoktu. bej vardı o da 79tl idi.








aklımdakilerin hiçbirini almadım haliyle. aldıklarım:
elseve şampuan seti: 10,90tl. bu set real' de 9,90idi ama beni gıcık ettikleri için almadım. şimdi bakıyorum dergisine. elseve şampuan 4tl demiş. koşa koşa gittim almaya meğer 25tl' lik alışveriş yapmak gerekiyormuş. madem öyle bir kural koydun biraz belirgin yaz. ben hiç öyle bir şey görmedim. zaten bu kuraldan nefret ediyorum ya.

pastel oje: 2,50tl. sarı oje batik nails videolarını gördüğümden beri istiyorum. rossmann' da yoktu. bulması zor bir renk, bulunca alıdm. aslında bi ton açık ve simsizini tercih ederdim ama bulamadım. bu arada limited collection imiş. numarası 308.

sarı oje düşündüğüm kadar abartı durmuyor yalnız. niye bu kadar gözden kaçmış anlamadım.

watsons ıslak mendil: 2,5tl. aslında şu kokulu olanları tercih ederdim ama en son fiyatı 2,99 olunca vazgeçtim. tanesi 1tl ediyor ki değmez. bunlar daha ucuz hem de bir pakette 20tane var.

29 Ağustos 2012 Çarşamba

sıhhıye sosyete pazarı..

bayramdan sonra eylül geliyor malum. eylül demek okul demek, ders demek. bu enerjiyle sınava ağırlık vermek istiyorum. o yüzden alışverişte son bir veda turu yapmak istedim. perşembe günü kursun da olmayışını fıesat bilerek önce sosyete pazarı, sonra ankamall' a giderken sezonu kapattım.

sosyete pazarı aşırı kalabalıktı. bayramdan önceki haftadan bahsediyorum. tıklım tıklım. ekstra yollar açılmış, gene de omuz omuza ilerlemece. biraz kalabalığı severim ama bu kadarı beni de bunalttı. pek bir şey almamamın nedeni biraz da bu.

bu bluzü aldım. gene aynı standdan. resimde pek belli değil, önü pilili. ya da özel bir adı var mı bilmiyorum. tül gibi bir şey. içini gösteriyor. aslında biraz şişman gösterdiğini itiraf etmeliyim. uzun kollu yani bir süre giyemem. ama çok soğukta da giyilmez, ince. bir de galiba 1 beden küçük almışım. o kadar baktım ama 50tane numara yazıyor, karıştırmışım galiba. neyse oldu aslında ama omuzları falan oturdu, dökümlü durmasını tercih ederdim. fiyatı 15tl.

tulum da baktım. penye tabi. o şeyi giyip dışarı çıkamam zaten, bir de üstü büstiyer gibi  rahat edemem dedim. aslında şu uzun eteklerde gözüm var ama yakışır mı emin olamıyorum. alıp plajda falan giysem mi diye baya düşündüm.

düğün pastam..

çok pahalıya gelmeyecekse böyle bir düğün pastası isterdim..

28 Ağustos 2012 Salı

hama mini gözlük..

çok küçük ve acayip şirin bir şey oldu. böyle renk renk 5-10tane yapmak istiyorum.

kırmızı elbise..

ilkokuldayken formam buna benzerdi. o yıllarda nefret ederdim ama şöyle görünce çok hoşuma gitti.

düz bir karnım olsa, bacaklarım güzel olsa ne güzel giyerdim.

resim yelizindünyasından..

27 Ağustos 2012 Pazartesi

vichy güneş kremim..

bu vichy' nin yüz için olan güneş kremini yaz başından beri istiyodum. hatta free shopta da aramıştım da yoktu. ben normalde sebamed kullanıyorum. koruması falan fena değil ama yüzüme sürünce yağlı yağlı kalıyor. ee mecbur sürüyoruz.

aslında vichy olunca pahalı olur diye düşünmüştüm ama değilmiş. geçen mithatpaşa' da yürürken bi eczenenin camında bunu gördüm. fiyatını 42tl sandım aa iyiymiş dedim daldım hemen. meğer 35tl imiş. yani daha da ucuz. bi sevindim bi sevindim.
içinden çıkanlar bunlar. kremden tek beklentim yağlı durmaması ve güneşten koruması. çok şey istemiyorum değil mi?

bir de hediyesi var aqualia thermal. ağzı bu şekilde kapalı çıktı zaten. bi süre açmayı düşünmüyorum ama kışın kullanabilirim.


edit: denedim ve sonuç allam bu kadar mı yağlı bir krem olur. zaten kuru ciltler içinmiş. sürüyorum ve güneşte parıl parıl parlıyorum resmen. ama beyaz beyaz olmuyor.

köpekbalığı buzz..

çok şirin değil mi? eridikçe de dibe mi çöküyor acaba.

yaz bitti ama hala gideri var..

26 Ağustos 2012 Pazar

gizli gözlü iphone kılıfı..

gün geçmiyor ki yeni bir iphone kılıfı daha beğenmeyeyim. ama nu seferki çok fonksiyonel.

cüzdan şeklindeki kılıflardan nefret etmeme rağmen bu gizli hazne çok hoşuma gitti..

transfer boyası..

aylar önce aldığım transfer boyasını ancak kullandım. tembelliğin de böylesi. hatta tırnak için almıştım ona üşendim de önce başka bir şeyde deneyeyim dedim.

hatalarım:

böyle bol keseden sürmemeli. ince bir kat da aynı işi görecek gibi. ama yüzeyin her tarafına yaymalı, kenarlar kötü kaldı.

kabarcık olayı tüpte de yazıyordu da önemsemedim, dikkat edilesi.

tüpte tutturmuş beyaz yüzeye uygulayın deyü. ojeyle beyaza boyayacaktım da üşendim. iyi ki de boyamamışım. kuruyunca zaten şeffaf oldu.

yazılar da evdeki kitap fotokopisi. elime ilk o geldi. mürekkeple basılmış bir şey demiş illa.

yalnız kuruması için 12-24saat kadar beklettim. tırnağı o kadar süre bekletemem ki?

25 Ağustos 2012 Cumartesi

youtube..

youtube bir derya. sıkılınca içine dalmaya bayılıyorum.

tamam bu kadar şiirsellik yeter. gene çok faydalı şeyler buldum:


http://www.youtube.com/watch?v=Q5ob_KJGD7I&feature=youtube_gdata_player

bunda friends ekibi tam kadro central perk' te conan o'brien' ı ağırlıyor. ben friends' i çok severim. hatta izlediğim diziler içinde 1.sıraya başkasını koyamam, o derece. evde bütün bölümleri var bir ara o kadar çok izledim ki nerdeyse tüm replikleri ezbere biliyorum ama 2 senedir falan izlemiyordum. dün bunu izleyince o kadar fena oldum ki. çok özlemişim ya. her sahnenin hangi bölüm olduğunu hatırlıyorum ve daha da hüzünleniyorum böyle. ah keşke 1-2 bölüm daha çekseler ama aynı tatta olur mu ki?


http://www.youtube.com/watch?v=ZEV7_vpOM64&feature=youtube_gdata_player


bu da çok faydalı olabilecek bir video. sahte bir lv çantayı nasıl tespit edersiniz temalı. aslında çok ilglimi çekti. aynı desenle başlayıp bitmesi, 5 dikiş olayı falan güzeldi. tamam ben çantalarımın %100 sahte olduğunu biliyorum. (gerçi sadece 1lv çantam var o da bej desenden ama) işe yarayabilecek bir video. yalnız anlatan teyze pek kötü makyaj yapmış.


http://www.youtube.com/watch?v=-NsqfS1wU7M&feature=youtube_gdata_player


bu en faydalısı: topuklu bir ayakkabı üzerinde nasıl yürürsünüz? mesela ben her şeyi yanlış yapıyormuşum. önce topuğun basması gerekiyormuş, ama çimlerde yürürken veya merdiven çıkarken tam tersi. kısa adımlar atmak daha iyiymiş, öne öne atmak aslında daha kolaymış. gece 5 falan demedim, denedim hemen. gerçekten mankenlerin yaptığı gibi öne öne atmak daha kolay. ama o zaman bacaklarım birbirine dolanıyor gibi hissediyorum. bu arada kışa göre ayaklarım büyüdü mü nooldu. bol gelen ayakkabım tam geliyor, tam olan ayakkabım sıkıyor. bu teorileri kışın tekrar deniyeceğim.


bunlar dışında cake boss' u buldum. ne zamandır discovery' de görmüyordum. bölümler de 20dk falan olduğu için tek seferde izleniyor.











batik boyası..

bu kumaş boyası aktarlarda satılırmış biliyor musun? ben daha yeni öğrendim. geçen sefer sırf zafer çarşısına gitmeye üşendiğim için bu işi 3 ay erteleyip durmuştum ta burnumun dibindeki aktar olayından bana baya gülmüşlerdi.

bu sefer akıllılık ettim. şimdi tek sorun boyayacak adam bulmak. annem tencerelerini vermiyor, bende de kazan yok. sıcak su dolu bir kovada bu işi halletmeyi düşünüyorum. biraz rengi koyulaşsın yeter.

boya 2,5tl.

satıcı kız bir de bana renk sabitleyici tutuşturdu. 2tl.

24 Ağustos 2012 Cuma

çikolatalı kapuçino..

dershanedeki makinenin çikolatalı kapuçinosuyla küçük çapta bir bağımlılık yaşıyoruz. hergün alıyorum. evde çikolata tozu ve neskafeyle yapmaya çalıştım ama tabi o köpüklü doku olmuyor.

işin ilginç yanı ise onca sene okulda aynı makine olmasına rağmen bir kez olsun çikolatalı kapuçino içmemem.

şimdi capucci.. falan kasamıycam. idare ediver blogcum.

before meets after..

biliyorsun bu peeling eldivenler body shop' ta ikili halde satılıyor. bunu saçma bulup önce birini kullanmaya karar verdim. o dönem banyomda turuncu tema vardı. sonra dolap değişince beyaz temaya geçtik. bu eldiveni yeni olarak saklamanın saçma olduğuna karar verdim. zaten 2 eldiven daha iyi olur dedim.

başlık her şeyi açıklıyor bence..

23 Ağustos 2012 Perşembe

the angels got the blue box..

eğer bir gün tshirt bastırmaya karar verirsem işte bu olacak. ama the angels got the blue box diyecek.

çapa..

aslında açık ve koyu mavi ile yapılmıştı orjinali ama bence açık mavi yok.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

cappy meyve taneli..

şeftali parçacıklı karışık meyve suyu deyince şaşırdım önce. karar ve karışım mısın, şeftalili misin oldum. içince hakikaten isminin hakkını verdiğini anladım. karşık meyve suyu ama dibinde şeftali parçaları var. aslında bu şeftali parçaları düşündüğümden daha iğrenç. tortu gibi acayip bir şey.

zaten bunu içtikten sonra ertesi gün hastalandım, kustum falan. muhtemelen ilgisi yok. önceki gece terasta üşüttüm ama soğudum yani. bir daha asla almam.

şişesi şirin ama..

yolcuyum ben..

ben bodrum' a gidiyorum. o kadar çok alışveriş yaptım ki yazılar o zamana da sarktı. neyse boş kalmasın bu aralar..

tost ekmeği altlık..

tost ekmeği biraz daha gerçekçi olsa daha tercih edilebilir olurdu doğrusu. bu direk suntaya benziyor. ama orjinal olduğunu itiraf etmeliyim.

21 Ağustos 2012 Salı

gordion alışverişim..

neyse işte ordan gordion' a geçtim. hiçbir şey almamaya kararlı olduğumdan inditex grubuna hiç girmedim. h&m' e dayanamadım sadece. insan böyle almıycam diyince her şey daha güzel görünür ya. öyle oldum galiba.

her şey çok güzel. şu vicky tarzı belden fırfırlı bluz ve elbiseler gelmiş. biraz daha ince olsam o elbiseyi kaçırmazdım. bluzü de alamadım. çünkü o bluz etekle güzel duruyor ve benim etek giymeye hiç niyetim yok.
ayakkabılar 19küsüre düşmüş. kışlar gelmiş hafiften.

bu atlete dayanamadım ama acayip uzun ve kalın askılı. beyazı tercih ederdim ama hiç yoktu, hatta siyahta da large yoktu. medium aldım nasılsa içime giyeceğim diye. fiyatı 24,95tl.

tam dedim bi atletle yırttık galiba. bunu gördüm. sadece 15tl. atın ölümü arpadan olsun hesabı bir de üstüne bunu aldım.

gerçi bu dış kabına gıcık oluyorum, atsam kıyamıyorum, saklasam ne işe yarayacak. bunları geri versek de biraz indirim yapsalar keşke.

sonra eve geldim bu olayı keşfettim amanıın. lego gibi..

ağır başlı kılıf..

renginden midir nedir çok ağırbaşı bir duruşu var. ama bu istememe engel değil..

henna brun uygulamam..

henna noir' i henna brun aldım. satıcı kız ısrarla kahverengi olacağını söyledi ama olmadı.

malzemeler:

şu en soldaki saç bonesini mağazada verdiler. dandik bir şey. boyayı emiyor, akıtıyor vs.

karıştırmak için kullanmadığım bir kupa feda edeyim dedim ama gözüme küçük geldi, değiştirdim.

diğeri de eldiven.


sadece yarısını kullandım, az gelir diye endişelerim vardı ama bol bol oldu. gerçi ben biraz sulu yapmışım, ayarlayamadım.


başta planım toz haline getirmekti ama bu hale getirmem bile 1 saatimi aldı. rahat rahat da yapamıyorum, etrafa tozuyor, leke bırakacak diye korkuyorum, bi yandan ufalamaya çalışırken dibine yapışıyor vs.

önce tutam testi yaptım. saçın arkasından bir tutam alıp deneme yaptım, renk vermediğini gördüm. mağazadan tester isteyip yapılabilirmiş bu kısım.



uygulama kısmı çok berbattı. saçım uzun, nerdeyse belime kadar. aslında saç boyama konusunda acemi değilim, acil durumlarda annemin saçını boyamışlıklarım oldu. ama benim saçım çok uzun. bir de nasılsa renk vermediğinden benim için önemli olan dipleri değil uçları.

en büyük salaklığım banyoda yapmamak oldu. eğer bir havlu serip yavaş şekilde çalışırsam sorun olmayacağını düşündüm ama sıçramalar berbattı.

öne eğilip uçlarından başlayayım dedim. ama biraz da sulu olduğu için saçta tutunmuyor, akıp gidiyor. macun kıvamında olması gerekiyormuş. benimki daha çok çamur gibiydi.

vee iğrenç kokuyor ahh o koku. hele sıcak suyla ilk buluştuğunda çıkan koku. yani ben normalde bir kokudan kolay kolay etkilenip kusmam ama az daha gidiyordum. sinemaki gibiydi ama daha iğrençti. uygulama tarifinde sıcak uygulayın demiş hatta soğursa benmari usulü sıcak tutun demiş. o yüzden hızlı çalışmaya çabaladım.

sonra bekleme kısmı off. bu kadar kötü bir kokuyu 3 saat boyunca çekmek nasıl bilir misin blogum. bir süre sonra dış yüzey kuruyup toz toz dökülmeye başladı. iğrençti. sonra saçımdan sular süzülmeye başladı. verdikleri bone yerine streç sarsaydım daha akıllıca olurmuş. bu haldeyken yatıp uyuyan varmış. bence mümkün değil.

sonunda nihayet süre doldu. saçımı o kınadan arındırmak baya uzun sürdü. suyla buluşunca koku daha da coştu. üstüne 2 kere şampuanladım. neyse ki bittikten sonra havluya, yastığa akan bir durumu yok.


sonuç:
renk vermedi evet. ama benim saçım siyah. platin saçlı birinin saçını boyayabilirdi de.
iğrenç kokuyor. uygulama kısmını geçtim. gece uyurken bile kokuyu hissedip uyuyamadım.
yumuşacık saçlarım oldu. öyle yumuşak ki hiç krem sürmememe rağmen dokunmaya bayılıyorum.

tekrar dener miyim? elimde kalıbın diğer yarısı var illa kullanılacak ama tekrar almam sanırım. çok zahmetli ve o koku dayanılmaz bir şey.


20 Ağustos 2012 Pazartesi

houston we got a problem..

ee bunlar kırılıyor böyle..

saat şeklinde post it..

aahaha benim gibi koluna not almayı sevenler için süper bir fikir. görsem bi tane alırdım..

beauty and the briefcase..

youtube üzerinden film izledim:

http://www.youtube.com/watch?v=0kQLd_TxTts&feature=youtube_gdata_player



izlediğim en kötü filmlerden biri idi. o kadar klişe, yüzeysel ve basit bir film ki herhalde disney channel için falan çekilmiş dedim. 

bi kere erkek karakterler kesinlikle filme odaklanmamı zorlaştırıyor. asıl erkek olması gereken tom true blood' daki gay peder newlin. adamı görünce aklıma asla yaratılmaya çalışılan gibi bir kişi gelmiyor.
diğeri seth ee kyle xy bu. kyle tamam dizide süper güçleriyle iyi bir tipti ama o da asıl erkek gibi değil. zaten o giyim tarzıyla daha çok gay bir karakter gibi olmuş.
asıl erkek olabilecek tek kişi liam o da fazla mükemmel, o işin olmayacağı belli.

hilary zaten acayip yapmacık bir tip. hele bazı sahnelerde şişko bu diye düşündüm. o kollar falan tosun gibi maşşalah. tamam benden zayıf olabilir ama bende tutup filmlerde oynamıyorum değil mi?

konusu zaten acayip yüzeysel. kız onca bilgisizliğine rağmen işte süper başarılı olur, hem de aşkı bulur, arada çevreyi de kurtarırlar. oldu canım.

ee niye izledin o zaman? ee gece gece telefondan izleyebileceğim tek film diye düşündüm. bi de altyazısız ama anladım walla. 

19 Ağustos 2012 Pazar

kurukafa bilezik..

bu kurukafalar da bu sene pek meşhur oldu. ama en çok bu bileziği beğendim. bu bilezik almayanı dövüyorlar düzeyinde çoğalsın istiyorum. hatta crafti kişilikler çevresine bir şeyler dolayıp daha ilginç şekiller de yaratabilir..

the ugly truth..

şurdan izledim:
http://www.hdfilmsitesi.com/kadin-akli-erkek-akli-izle-turkce-dublaj-hd.html?postTabs=1

izlenesi dizilerimi bitirdim, yeni diziye başlamak istemiyorum. bu ara filmlere bu denli sardırmamın sebebi budur.

film klasik bir romantik komedi. 1sn bile şaşırtmadı.

kızın evi chuck' taki casey' nin evi miydi? pek benzettim. özellikle bahçesini.

son sahnede balon manzarası nefisti. hiç balona binmedim ama kapadokya' ya tekrar gidersem kesinlikle binmeye karar verdim.

bugün bayram..

sadece bu kadar çikolata kaldı idare ediverin..

18 Ağustos 2012 Cumartesi

hama örümcek yapmaca..

biraz zor bir parça. siyah kısımları modelden anlamak güç, belli bir simetride gitmiyor vs.

sosyete pazarı alışverişim..

en son sözümün ardından gordion' a gittim. haliyle sosyete pazarına da uğradık. c&a' dan sezon başında aldığım puantiyeli bluzümün aynısının yeşili. hem de sadece 15tl idi, benim 40tl verdiğimi düşününce bir üzüldüm bir üzüldüm, neyse ki benim aldığım renkten yoktu. bari bulmuşken 1tane daha alayım dedim. desensiz hardal sarısını aldım. model aynı zaten. rengi pek hoş değil, yani sarı biraz iddialı bir renk ama o hırsla illa almalıyım moduna girdim. bir tane de rengarenk çizgili vardı ama bizimki fazla karışık buldu.

sonra kendimi tutup tezgahlara fazla yanaşmamaya gayret ettim. ama bir baktım iphone kılıfları dizi dizi beni bekliyor. hem de sadece 10tl. pazarda bi ara çoktu, sonra yok oldular, şimdi bulunca saldırdım resmen. kupa şeklinde kılıf vardı. şöyle bir şey-->
aslında alırdım da 25tl idi. bir de kaba geldi biraz.

ben de kırmızı penguen ve tokidoki benzeri kılıfları aldım. ikisi de 10tl' den. ama bu sefer değer. hem koskoca evren beni duymuş, yanıt vermiş, bunları karşıma çıkarmış, almamak ayıp.

penguen silikondan, tokidoki de mika gibi bir madde. sıfır esneklikte, fazla uzun ömürlü olacağını zannetmiyorum.

tek sorun taktığımda kenarlarının böyle beyaz beyaz kalması.

bir de bu küçük tokayı aldım. fiyatı 2,5tl. saçımı tutmak için çok yumuşak ama şu kulakların şirinliğine bak.

içine tel koymuşlar. sert durma sebebi o. aslında biraz dikişi beceri olan için do it yourself.

bu arada çok güzel elbiseler, tulumlar satan bir yer vardı. tulumlarda gözüm kaldı açıkçası.