30 Mart 2012 Cuma

hama..

gökkuşağı yapmak acayip kolay geldi. seri halde yapıp eşe dosta dağıtasım var..


kuruyan eyeliner sorunsalı..

daha senesi dolmamış bir adet inglot eyelinerım var. tam olarak kurumadı ama macunsu bir kıvam aldı. kurusa zaten lanet olsun deyip atıcam. ama bu haliyle atmaya da içim elvermiyor, çok da sevdiğim bir renk. aslında sürülüyor da ama kalın bir tabaka olarak geliyor, ince çekmek zaten hayal. bütün gün onun orada olduğunu hissediyorum, kirpiklerime yapışıyor vs. sonunda göz sağlığım daha önemli diye düşündüm ve pes ettim.

madem atmaya karar verdim mıymalayabilirim diye düşündüm. kuruyan maskaralara badem yağı damlatılmasının önerildiğini biliyorum. jel eyeliner da yapı olacak maskara gibi. ama evde badem yağı yok. almaya da üşendim, zaten bu yağlar pek pahalı 17tl falan gördüm. ee biraz daha koyar yenisini alırım. evde acıbadem sütü var. o da faydalı bir arkadaş sonuçta. hem ben göz makyajımı onunla çıkarıyorum. demek ki çözücü bir yapısı var.

göz kararı üzerini kaplayacak boyutta boca ettim. iyice de karıştırdım. eski kıvamından çok göz kalemi gibi bir şey oldu, uzun vadede bulaşma sorunu var. ama eski halinden iyidir. ben de en kısa zamanda yenisini alayım en iyisi..

hama..



bu surat da en çirkin, en el oyalayan, en büyük ve en çok  aksiliklerin olduğu hama projem oldu..

konuşma balonu..

konuşma balonu şeklinde ataşlar bence çok şirin. buldumbuldum.com' dan..

hama..

yuvarlak kalıpla yapılabilecek bütün modelleri deneme modundayım. bazıları:

alışveriş seferi..

su yeşili modasına kayıtsız kalamazdım. bu ay kozmetik olarak bir şey almamaya çalışsam da bir ojeden bir şey olmaz dedim. fiyatı:2,50tl. aslında watsons oje konusunda biraz kazık kabul ama başka yere gitmeye üşendim.

şöyle bir gezme olsun diye avmye gittim. aklımda 3 parça şey vardı ama kendime sınır da koymadım.

şemsiye de onlardan biriydi. eski tbox şemsiyemi küçük ve hafif olduğu için seviyorum ama yamuldu gitti. değiştirmek lazım. geçen stradivarius' ta bu, bir de zara' da panda kaplı bir şemsiye vardı. ikisinden birini almak niyetiyle gittim. zara' daki yoktu. ben de bunu aldım. fiyatı:19,90tl. pek tiril tiril bişey. fazla dayanıklı olmaz gibi ya. gittiği yere kadar.

bu laptop çantasını kızılay' da bir kızda gördüm. olsa olsa forever new' dir dedim. haklı çıkmışım. resimde pek belli olmuyor ama üstü dantel kaplı. pek hassas bişey. ne kadar dayanır bana şüpheli. hatta mağazadaki diğer üründe hafif bir sarı leke oluşmuş bile. fiyatı: 39,90tl

benim gibi enine boyuna büyük laptopum bu çantanın içine zor sığdı tabi. yanına bir kalem bile sığmaz o derece. zaten ben onun için değil kendime kitaplarımı koyup taşımalık dosya olarak almıştım.

bu arada forever new elektronik alet kılıfları olayına girmiş, süper olmuş. iphone kılıflarının birinde gözüm kaldı da kredi kartı limitim yetmez rezil olmayayım diye başka sefere bıraktım.

sonunda mantıklı bir lastikli yüzük buldum. fiyatı:16,90tl.

29 Mart 2012 Perşembe

the adventures of tintin..

şurdan izledim:
http://www.filmcizle.com/tentenin-maceralari-turkce-dublaj-izle/6/

aslında ben bu tenten' in çizgi film halini de pek sevmezdim. süt gibi bi çocuk o ne öyle. oscar şovunda vardı. ondan merak ettim.

ama görseller müthiş olmuş. film olarak çekilip karikatürize mi edilmiş, yoksa tam tersi mi anlamadım. hatta şahinli kovalama sahnelerinde filmi bıraktım wavv adamlar yapmış abi diye izlemeye koyuldum.



28 Mart 2012 Çarşamba

..

off bugün öldüm ya. kursa yazıldım. artık akşam 7' de falan ancak eve dönerim. bugün çok ağır geldi, sabahtan staj, öğleden sonra kurs, gelir gelmez de spora gidiyorum yemek yemeğe daha yeni fırsat buldum. gene de göbekliyim ya puff..

bilgisayarım çöktü gene. geri yükle vs. neyse bu sefer kurtarabildik. bazı programlar eksik olabilir diyordu. tutmuş bearshare' i silmiş. daha yeni yükledim yaa. nası indiriyim ben bi daha onu. bizim buralarda adil kullanım limiti diye bişe var biliyo musun sen windows efendi. ben kotam dolacak diye itunes' u indirememişim daha:((

25 Mart 2012 Pazar

bedtime stories..

aslında bu hafta bi ara tvde yayınlanacakmış ama adam sandler' in oynadığını görünce dayanamadım, internetten izleyeyim dedim. bu arada movshare mı ne bozulmuş o yüzden film bulmak biraz zorlaştı. ancak şurda bulabildim:
http://jetfilmizle.com/gercek-masallar-filmi-turkce-dublaj-izle.html/6

film çocuk filmi sayılabilecek tarzda bişey. klasik bir hiakye. yeğenleriyle yatmadan önce yarattıkları hikayeler gerçeğe dönüşen bir adam. sonra kötü adamların planını bozar, aşkı bulur, mutlu son vs..

sıkıcıydı bence biraz.

24 Mart 2012 Cumartesi

emoji..

yahu ne zamandır merak ediyordum. şu instagramdaki tipler emoticonları nasıl yapıyor diye. bugün üşenmedim baktım. internette ayrı bir app indirmek gerektiği yazıyor ama yorumlarda biri süper bir uyarı yapmış. meğer zaten varmış. sadece etkin hale getirmek gerekiyor. yani 3. hamle..

..

1 haftadır ense yapıyorum. grip vs. bu hafta artık yeter dedim. sabah kalktım, gittim güzelce. bizimkiler gene tükkanı açmamış. bamm ilk şok. hafiften de tırsıyorum. kaç gündür nerdesin diyecekler diye ama onlar da pek ekabir canım. neyse en azından yarın bişey derlerse bahanem olur.

neyse tükkandan ses seda çıkmayınca asıl yerime gittim. lan o da eylem varmış. piii. doldurmuşlar ortalığı. walla çamurdan geçmek zorunda kaldım. deri çizmelerimi giymişim tam. onlar da çamurda bile kayıyor. pek de battı. silince geçmedi de. full batmış. bişey de demedi ama kesin gördü bizim patron. o da bi acayip. gittim oturdum, sormadı, söylemedim. acısını sonradan çıkarmaz umarım.

çıkış daha bi felaket biber gazı atmışlar. yani tam işe başlayacak günü buldum. bi o kapıya gidiyorum, bi bu kapıya. çıkmak mümkün değil. zaten koridorda burnum, boğazım yanmaya başladı. naapsam bizim akrabanın yanına mı sığınsam derken alt kattaki kapı aklıma geldi. çıktım ordan hemen. trafiği falan da kesmişler. kesin metro da kapalıdır diye kızılay' a yürüdüm. şansıma kapatmamışlar da. tüh. boşa yürümüş oldum.

o da nası açım nası açım. gene de bişi yemedim, rejimi bozmadım. afferim bana.


edit: resmi beğendim diye ekledim ama yazıyla alakasız olsu.

ceket vs. converse..

böyle ceketler beğenmem gerekirken,

hala böyle converse' lerde gözüm var.

bu arada ikisi gayet uyumlu olurdu..

21 Mart 2012 Çarşamba

lcw mont..

bu montu lcw' de gördüm. alsam mı ki?

- fiyatı 79,90tl. bunu alırsam ay sonunu zor getirebilirim.
- şu mevsimde kullanmaya süper olur. ince, deri vs. ama en fazla 1 ay ömrü var. sonra sıcak gelmeye başlayacak.
- uzun olması güzel. zaten bir deri ceketim var ama kısa, uzun montum da yok. mesela uzun bir hırka giyemiyorum.
- kalıp olarak mükemmel durmadı. belki bir beden küçüğü daha iyi olabilir diyordum ama modelde de öyle durmuş. kalçalı bir tipte güzel olabilir ama bende belden aşağısı emanet duruyor.
- hiç trençkotum yok. renk olarak da güzel. deri olması bence ekstra havalı olmuş.
- lcw olduğu için 3 ay sonra herkesin üstünde görme riski var. o kadar para verip de bu yüzden giyemezsem çok üzülürüm.
- gene aynı sebepten 2 ay sonra 30tl' ye düşerse daha da üzülürüm.


edit: aldım. hem de 10tl' ye. evde anneme hediye gelen bir mont vardı. ama tee kasımda falan alınmış, fişi yok, etiketini bile kesmiş. bi şansımızı deneyelim dedik. aldılar walla. onun da değeri 70tl imiş. yerine bunu aldık bana. bir beden küçük aldım. daha güzel oldu. o beğenmediğim potluk ortadan kalktı. sevindim.

lcw' nin bu olayını çok sevdim. aylar olmuş ama aldılar, hem de fişi de yok. ama gerçekten hiç giyilmedi. afferim daha da sevdim seni lcw. ptesi olsa da giysem:))

20 Mart 2012 Salı

tabanlık..

aslında gratis' ten aldım. fiyatı: 11,90tl.

şu zara' dan aldığım ayakkabıyı dışarıda giyememiştim. kar, çamur vs. bi bitmedi. geçen ikea' ya giderken giyeyim dedim. hazır arabayla gidiyoruz. avm ortamı çamur da olmaz.

rahattı. dolgu topuk olmasına rağmen ilk topuklu ayakkabım olduğu için endişeliydim ama çok rahattı. tek sorun altı çok ince. bunları onun için aldım. daha denemedim umarım işe yarar..

bu ara aşırı kozmetik alışverişi yaptım. biraz ara vermem gerek..

kulaklık..

ne zamandır kulaklık bakıyordum ama istediğim gibi bir şey bulamamıştım. dost' a girmişken bakayım dedim. baktım bu fena değil. biraz düşünsem mi falan dedim ama madem beğendin, bi de sonra bunun için geleceğine bulmuşken al dedim.
fiyatı: 34,00tl.


hama..

bu hama işi takıntı olmaya başladı bana. koca kutuyu görüp de elimi sürememek çok sniri bozucu. acaba kızılay' da satan bir yer var mıdır diye baktım. dost kitabevlerinde satılıyormuş. karanfil' de cd satan kısmın alt katında buldum.

en küçük boyunu aldım ama gene de çok pahalı. 8,50tl. oha biraz.

ama gene olmadı. elimde bir cupcake modeli var. onu yapmak istiyorum ama bunda delikler oval gidiyor. gene yapamadım kafayı yiyeceğim.

bari resimde görünen şekilleri yapayım dedim.

normalde bana kalsa bunları yapmazdım. yani biraz dandikler.

bi de bi tık daha kalın sanki bunlar. bilemedim.

ütü de alt katta. onu alsam bizimki bisürü soracak. ben de saç düzleştiricimle yaptım. nasıl millet saçını ütülüyorsa di mi?

body shop alışverişim..

aslında nisan 15 gibi bir seaweed 2 al 1 öde kampanyası bekliyorum. ama evdeki kremimim bitmek üzere hazır 3 al 2 öde varken kaçırmak istemedim.

matlaştırıcı gündüz kremi: 34,90tl

gözenek sıkılaştırıcı jel: 37,90tl.

yani bir gündüz kremi bedavaya geldi. ehh bu da bişi..

cocktail..

yalan dünya' da babası orçun' a söyleyip duruyor. ben de merak ettim, izleyeyim dedim. şurdan:
http://www.fullvizyonfilmizle.com/2010/10/05/kokteyl-cocktail-turkce-dublajli-film-izle/

güzel filmdi bence. sonu biraz klasik tamam ama 5,4' ten daha fazla eder bence. o dünyayı güzel yansıtmış. şişelerle yaptığı şovlar falan waww.

bi de tom abi baya yakışıklı bişey aslında yahu.

kadınların saçları çok komik. 1988 yapımıymış. puhaa hepsi sarı ve kabarık. mayolar da çok fena. esas kızın mayosu ne öyle. simsiyah, sırtı bile kapalı.

17 Mart 2012 Cumartesi

spor ayakkabısı..

ikea' ya gitmişken yan tarafa geçtik. orda nike' ın bir fabrika satış mağazası varmış. nike factory store gibi bir adı var hatta. spor ayakkabıları ciddi ucuz.

burda da yazmıştım. ne zamandır yürüyüşte giymek için spor ayakkabısı arıyorum. süper tekno özellikler aramıyorum. rahat, güvenilir bir marka, sade bir model ve çok pahalı olmasın. adidas' ı eleme nedenimi de yazmıştım. reebok' lardan mı alsam diyordum.

nike'lar da fena değil ama bu seneki modeller çok fosforlu, yanar dönerli. en son fena olmayan bir modele 200tl fiyat biçmişlerdi. o da gene nike outlet mağazası. kenarında kocaman sarı bir leke. lekeli olduğu için 200tl daha düşmüş fiyatıymış.

iyiki almamışım. bu ayakkabıları 40tl' ye aldım. şaka gibi. hiçbir kusuru da yok. mağazada zaten en pahalı ayakkabı 150tl. o da en tasarım modeller. önce başka bir tane beğenmiştim 80tl idi. o da süper bir fiyat. tek sorun ben spor ayakkabıda 40,5 giyiyorum. o 41' di. sonra bunları gördüm. zaten çok ucuzlar. bir de bazı tek kalmış modellerde fiyat daha da düşük. %30 indirimli bir reyon oluşturmuşlar. bunun etiket fiyatı 60tl idi. bu tam 40,5 olduğu için bunda karar kıldım. diğerinde hava tabanı falan varmış ama bedenin uyması daha önemli bence. kasaya gittik. 40tl dedi. şok olduk böyle. meğer etiket fiyatından % 30 düşüyormuş. sudan ucuz ya.

bu yazıyı okuyan varsa, ankara' da oturuyor ve spor ayakkabısı almayı düşünüyorsa bence kesinlikle baksın. zaten raflar dolusu ayakkabı var içeride. başka mağazalarda görmediğim çok uçuk modeller bile var. erkek modelleri daha çok seçilmiş. ama bayan modelleri baya fazla. özellikle de 38-42 arası baya güzel modeller vardı..

diz ağrısı..

hani uludağ' da düşmüştüm ya. onun için doktora gittim. röntgen mr vs.

bu mr işi ölüm bişe. baktım sığmam ben buna dedim. daracık tabut gibi bişey. gittim bir dizim çekildi, diğeri çekilecek 2 kere makina bozuldu. sonra tekrar gittim.  kafamı sokmadı neyse ki. yoksa orda kafayı yerdim. o haliyle bile 15 dk zor dayandım. gözlerimi kapadım ve orda olduğumu düşünmemeye çalıştım. bende biraz dar alan korkusu var kabul ediyorum.

kıkırdağımda incelme varmış. ameliyatlık falan birşey yok ama. diz kaslarımı biraz geliştirmemi önerdi. bazı hareketler verdi. ilaç istemedim. aslında bazen çok ağrıyor ama ağrı kesicilere bağımlı olmak istemiyorum. biraz sızlanmak daha iyi galiba. ilaç da vermedi. sadece besin takviyesi verdi. bu ilaç 90tl. gnc' nin kendi mağazasında daha pahalı nasıl oluyorsa.

bir de 2kg' lık ağırlık aldım. onlarla çalışıyorum. sonra 5kg' a çıkacak dedi doktor ama bu haliyle bile çok ağır.

ikea..

ikea' ya gittik gene. banyom için sabunluk falan arıyorum ne zamandır. koçtaş' a, mudo' ya, tchibo' ya, tepe home' a baktım. çok çok beğendiğim bir şey bulamadım. öyle cicili bicili bişey istemiyordum. zaten banyom küçük iyice boğulmasın. sade porselen beyaz ya da kahve tonlarında birşey aradım. bir de sıvı sabunluk şeffaf olsun istedim. çünkü içinde ne kadar sabun kaldığını görememek bence biraz saçma. şeffafını bulmak imkansızdı zaten. bir de uygun bardak arıyordum. sadece mudo' da plastik bir model vardı. o da çok ucuz duruyor. aslında tepe home fena değildi. kahverengi taş desenli bir modeli baya beğenmiştim. bir de ikea' ya bakalım dedim. ikea sadecik bir model beğendim. cam ve metalden. cam olması biraz riskli ama daha sağlıklı olur dedim. aldık çıktık.

ne zamandır alsam mı dediğim hama boncuklarını da aldım. ilk defa kullanıcam, kimse bana söylememişti. meğer bir de tablasını almak gerekiyormuş. tablasız denedim ama zor. bir dahaki gidişime kadar kaldı. şu ikea' ya otobüsle gitme işini çözsem iyi olacak gibi..

14mart..

dün öyle yorulmuşum ki hala dizlerim ağrıyor. ama var ya evden 9 gibi çıktıysam öğlene kadar hiç oturmadım normal yani.

bi kere otobüsle gittim ki ayaktayım. ayy otobüs de sabahları pek kötü oluyormuş. mıtmıt. sabah trafiği pek beter bişiymiş. tamam metroda da ayaktayım ama en azından daha çabuk varıyor. merdiven çıkmak olmasın diye binmiştim ama daha mı fena oldu ne. bi de metroda geneli ayakta. benim gibi orta duraklarda binenler için oturamamak normal. ama otobüs sadece bizim burdan topluyor. ayakta da 2-3 kişi var. herkes böyle koltuğa gömülmüş. otobüs de tıngır mıngır sallıyor. hafif mayışmışlar. ona da bozuldum.

staj yaptığım yere gittim. dedim bugün benim son günüm. iyi dediler. evrakımı teslim ettim. adam demez mi ne çabuk bitirdin, seni de hiç görmedik buralarda. layynn stajımı yakmasın bu. aslında katılacaktım gene. ama erken mi gitmişim ne. daha başlamamış. iyi dedim bizim büroya bi uğrayayım. o da yağmur yağıyor. pis pis. o yağmurda şemsiyesiz yürüdüm. bi tane de şemsiyeci görmedim iyi mi. yoksa walla alacaktım.

büroya gittim işte. 2dk sandalyede oturdum. hadi dedi gidiyoruz. bişey de diyemedim. zaten 2 hafta ense yapmışım. bi de üstüne ee ben yorgunum az soluklanayım mı diyim. düştük yollara. neyse ki yağmur var diye taksiye bindik. aslında şemsiye almadığım bu anda iyi oldu. şimdi ben şemsiyemi açsam adama da tutmak gerek.  şemsiye paylaşmanın verdiği garip samimiyetten kurtardık. ora da yakın şimdi 2 dk takside oturabildim.

sonra dedi sen şu evrakı al gel. iyi dedim. zaten iş vermiyorlar diye mızmızlanıyorum. daha ne isterim. 2 kat dolaştım. sonra dedi bunu unutmuşum. gittim bi de onu verdim. geldim işte 2dk oturdum. dosya düzenledim. sonra iş bitti. hadi dedi sen git. iyi dedim ne diyim. saat olmuş 11,30 falan.

gene staj yerime gittim. baktım gene salon boş. sordum bitmiş bile. öbür stajyer var. o söyledi. onlar da ohh kebap iş yahu. oturmuş bilgisayarın başına. biz sürünüyoz walla..

ben de çıktım direk. zaten kafamda ankamall planı var. ankamall' da tchibo' ya girdim. ben bi ara fena takıktım tchibo' ya her temadan mutlaka bişeyler alırdım. uzun zamandır bişey almıyordum. gittim 4 parça şey aldım. ahh özlemişim.

babama hediye bakıyordum. erkeklere hediye almak da çok zor. anneme sordum. genelde pantolon al, bi gömlek iyi olur falan diye akıl verir. bu sefer bişeye ihtiyaç yok dedi. iyi dedim kafama göre takılırım. tchibo' da 2 tema önceden kalma tel zımba vardı. hani koltuk falan kaplamada kullanılan büyüklerden. kendime almayı düşünüyordum ama biraz abartı olurdu. kırk yılda bi falan lazım oluyor. babama alınca hem ben de kullanırım ohhh. 22,95tl bişey zaten. fiyatı da iyi. bi de çok afilli bir çantası var.

peluş kaplumbağa şeklinde bir toz bezi var. zaten görür görmez demiştim: ben bunu alırım, diye. 12,95tl de bişey. pahalı da sayılmaz. güzel de toz alıyor kerata. makineyle yıkamaya da geliyormuş. sevdim. hem de dekoratif bişey.

bir de aynı temadan tüy toplayıcı aldım. ne zamandır aklımda da üşeniyorum. pazarda da 10tl' ye satılıyor. burda da 14,95tl. en azından garantili falan olur dedim. üstündeki yeşil kısımla pek iyi temizlemiyor, ama çıkartıldığında makine gerçekten olağanüstü. evde artık elimde bu, tüylenen bişey var mı diye keşfe çıktım resmen. bi de acayip zevkli.

bi de spor atlet aldım. aslında pek  güvenilir gelmedi. desteksiz bişey. bi de pahalı biraz. 29,95tl' ydi. gene de aldım. aslında bol duruyor. bi beden küçük almıştım ama evde denedim. esneme payı pek yok. bugün gittim değiştirdim. almazlarsa diye düşünüyordum ama neyse aldılar.

bi de migros' a girdim. daha gezesim vardı ama nasıl yoruldum. saat olmuş 1. 4 saattir bi 15 dk oturmuşluğum yok. boşver dedim. çıktım geldim.

bitenler..

the body shop raspberry ripple duş jeli: body shop' un duş jellerini seviyorum. yoğun kokulu oluyorlar ve güzel köpürüyorlar. kampanyada görürsem tekrar alırım.

facial absorbent paper: bunu watsons' tan almıştım. hala satışta mı bilmiyorum. baya oldu. aslında mantık olarak bu yağ emen kağıtları sevsem de pek pratik bulmadım. mesela oturduğum yerde çıkarıp bi burnumu pıtpıtlayamam. tuvalete falan gitmem gerek. bu da pek pratik değil gibi. ondan biraz geç bitti. daha da 2 paket var. bir de daha sonra rossmann' dan aldım. o daha güzel. aynalı plastik bir kutusu var. tekrar almam.

the body shop dreams unlimited edp: ne çabuk bitti öyle. tamam küçük bir şişe ama bu kadar da çabuk bitmesini beklemiyordum. koku olarak bayılmadım. orjinal bir koku değil. biraz almış olmak için almıştım. tekrar almam. biraz tuzlucaydı.

the body shop body focus stretch mark improver: alırken bile fazla umutlu değildim. çünkü çatlaklar bir kez oluştu mu kurtulmak imkansız diyorlar. gene de kullandım. düzenli kullanmaya çalıştım. duştan sonra sürdüm. biraz zor aslında. mesela emilmesi için ne kadar beklemeli, sorun bence. bi kaç senelik krem aslında. kullandım, bıraktım şeklinde bir düzenimiz oldu. etkili değil. tekrar almam.


diyette 20.gün..

pazar: iyi geçti. sadece akşam bulgur pilavı yerine içli köfte yedim. zaten bütün gün kendimi onun hayaliyle tuttum.

ptesi: iyi geçti. saat 7' de eve gelmeme rağmen spora gittim, geç olduğu için akşam yemeği de yemedim.

salı: iyi geçti. ama yürüyüşe çıkamadım. walla eve geldiğimde yemekten sonra bayılarak uyudum nerdeyse. uyandığımda saat 5'ti. nerdeyim ben flan bile oldum bi an.

çarşamba gene batırdım. çarşambalara bir çözüm bulmam gerekiyor.

sonrası daha da kötüydü. hiç yazmayayım. bu hafta kilo veremedim. hala 14' teyim.

hugo..

şurdan izledim:
http://www.izlefullfilm.com/hugo-izle.html

başta biraz sıkıldım ama sevdim sonradan. sinemaya saygı vs. diyorlardı oscar töreninde sonradan anladım alakayı. daha çok 2. bölümde ortaya çıkıyor.

ama en çok hugo' ya acıdım. kendini seven, iyi bir babası varken bir anda yalnız kalmış falan.

15 Mart 2012 Perşembe

fetih 1453..

sevdim aslında ben. görseller falan süperdi. muhteşem yüzyıl gibi abuk sabuk harem dedikodularıyla geçmiyor. adamlar hakkaten güzel iş çıkarmış bence. bu işlerin ustası değilim ama bakınca wovv dedirtti bence. ortamı güzel yansıtmış. bizim tarihi film yapsak ohoo, denir ya hep. adamlar yapmış işte.

çok çok ünlü oyuncuları kullanmamaları da iyi olmuş. filmin önüne geçmemiş bence. muhteşem yüzyıl gibi çirkin dolu haremler falan da yoktu. hele bizans sarayındaki sarışın neydi öyle. başroldeki mavi gözlü biraz alık bakıyordu. era mı, hera mı, ela mı adını da tam anlamadım da.

fatih' i oynayanın burnuna bi hokka koyalarmış iyiymiş. biraz karga burun orjinali sanırım. bu oyuncunun bi sahnede tam da yan profil çekmişler kalemle çizilmiş gibi ince düz bir burnu vardı. direk dikkatimi çekti.

bi de bişeye takıldım. şimdi bizim tarih dersinde öğrendiğimiz bu fatih 12 yaşındayken babasını kendi çağırmamış mıydı? "sen padişahsan ordunun başına geç, ben padişahsam emrediyorum gel ordunun başına geç" diye. iyi hatırlıyorum. çünkü geçen amasya' da şehzadeler konağında da duydum bunu. burda vezir çağırdı, bunu sürgüne yolladılar falan diye bahsedilmiş de. hatta bi 5 dk falan bunun üzerinden gidiyor. neyse.

şimdi bi de bütün cahilliğimle bi sorum var. filmde tam ayasofya' nın karşısında bizans sarayı var ya. orası yıkıldı di mi? şimdi ne var ki orda. istanbul' u hiç bilmediğim için. du ben bunu arkadaşa sorayım sonra.

1. yarıyı daha çok sevdim. 2 savaş sahneleriyle doluydu ya kan falan. pek sevmiyorum galiba.

salon da nerdeyse fulldü. düşün kaç hafta oldu vizyona gireli. bi de öğlen saati gittik yani. iyi ama ya. recep ivedik' in rekorunu kırsın işte.

gnçtrkcll ile gittik gene. turkcell iliğimi kemiğimi sömürüyor bari azıcık da yararlanalım dedik. kontör yüklettim bugün. 7tl olmuş 8tl. cebimden 8tl çıkıyor ama telefonuma 7tl giriyor. nasıl iş anlamadım. o zaman tl olayına geçmenin ne mantığı kaldı ki. aynı düzenle devam etseydik. zaten bi sms' e 41,5kr ödüyorum. off bi de arkadaş habire msj atıyo. bi daha msj atınca arıycam walla. en az 3 msj atıyorum. onun yerine arasam daha ucuza gelecek.


12 Mart 2012 Pazartesi

güzel tulum..

geçen sene ne aramıştım. internette beğeniyorum ama mağazalarda hiç böyle modeller karşıma çıkmıyor. bu biraz uzun gibi ama kapri gibi sanırsam, gerçi şalvarsı yapısı hoş değil ama ..

bu da şirin. şimdi bulsam giyerim.. tabi 107euro olmasa..

11 Mart 2012 Pazar

salyangoz metre..

çok şirin, alınası. buldumbuldum.com' dan..

diyette 14. gün..

cumartesi günü biraz kola içtim ve salçalı ekmek yedim. ahh evet çok acayip. listeye göre salça serbest. gerçi içindeki ceviz, zeytin yağı, ekmek vs. yasak ama karıştırma tamam mı. bu hafta hiç fast food yemedim. bütün bir hafta 1 tane bile patates kızartması yememek nedir bilir misin?

pazar günü yürüyüşe çıkamadım. aslında evde kimse olmasa çıkardım da bi yandan gribim diye ağlayıp, boğazlarımı yırtarcasına öksürürken bir yandan da bu dondurucu soğukta ben dışarı çıkacağım demek olmaz gibi geldi..

pazartesi öğlen arbys menü ve 6lı cheesticks yedim, akşam da salatama nar ekşisi ve mayonez koydum gene ve sebze yemedim. üff biliyorum. bugün tam bir fiyaskoydu. ama sanırım olayı biraz çözdüm. şimdi günde 3 öğün yiyorum ve saatleri belli. o saat gelince kendimi tutamıyorum. birazcık doyunca amaan keşke bozmasaydım diyorum ama iş işten geçmiş oluyor. yarın buna dikkat edeceğim..

salı: yürüyüşe gitmedim. aslında yürüyüş sezonunu resmi olarak açsam daha az kaytaracağım sanırım.

çarşamba: bugün kesinlikle batırdım tamam mı. rezil bir insanım. mcdonalds menü aldım. kendimden nefret ediyorum. öküz gibi yiyorum. benim sorunum boğazımı tutamamak. yoksa sporu seviyorum. ama bugünkü menü çok dandikti. bak öğle yemeği menüsünü açıklıyorum. 1 dilim ekmek, 1 kase yoğurt. şaka mısın sen? ben tok karnına onları yesem doymam. önce dedim ki ekmek simit olsun, sonra simit börek olsun dedim en son patates kızartmasına dalıyordum. uff. akşam da patlaşmış mısır, fıstık ve çikolata yedim. oha oha oha. ama 1 tur ekstra spor yaptım. bu da bişi..

perşembe: bugün menüye uydurdum biraz. neyse bir daha yapmamayı umuyorum. aslında bu hafta çok kötü geçti. feci gribim. öksürmekten ciğerlerim ağzımdan çıkacak. ballı zencefil yiyorum mecburen. spor da yapamadım.

bugün kadınlar günü diye tutmuş kendilerince tatil ilan etmişler. spor yokmuş, kermes kurmaya karar vermişler. bi gittim oturmuş tıkınıyorlar. ee afferim yani. yahu abidik gubidik bi ton şey için mesaj atıyorsunuz, arıyorsunuz insan asıl bunu haber verir. hadi olmadı hergün ordayım insan söyler. hasta hasta gittim bi baktım otururmuş tıkınıyorlar. kös kös yürüyüş yaptım.

stajı da iyi saldım bu hafta bişey demeseler bari. aman o da insan baştan söyler gel ya da gelme diye. ona göre biz de kendimizce bi düzen tuttururuz. hayret bişey yani.

cuma: bütün gün iyiydim ama yatmadan fıstık, çikolata, gözleme, zeytin yedim.

ctesi: bugün spora gitmedim, yürüyüş de yapmadım. üşendim öyle ne biliim. akşam da patlamış mısır yedim.

sonuç: kilo veremeyeceğim diye çok korktum ama vermişim iyi bari. yürüyüşe başlamam etkili oldu galiba. haftaya daha iyi geçmeyi umuyorum. geriye kaldı 13,7