31 Ekim 2011 Pazartesi

happy halloween..

cadılar bayramı aslında bizden bir gelenek değil o yüzden kutlama absürd oldu ama yabancı minyatür bloglarında o kadar çok şey gördüm ki bir şeyler yapmazsam çatlarım modundaydım.

bu da benim kara kaşlı kara gözlü yağız delikanlı pumpkinim:)

kırmızı ve sarım baya diplediği için içine pişmiş bir havuç doğradım. sapı da o havuçta. ahh ah yokluk insana neler yaptırıyor..

mısır kolye..

bunu simspons' ta gördüm. moe yılbaşı gecesi ipe dizdiği mısırlarla kendini asmaya çalışıyordu. güzel bir fikir gibi geldi. normal ip tüylü vs olur diye diş ipine geçirdim. düşündüğümden zor oldu hele de yıllarca saklanacak bir proje olmaması..

..

bu hafta gordion' un ordaki sosyete pazarına gittik. bazı haftalar pazar çok güzel olur ya. o haftalardan biriydi. hiçbir şey alasım olmadığı halde bir tshirt ve bir sweatshirt aldım. tshirt veromoda, sweat stradivarius. bir de zara sweat beğendim ama beden yoktu. o da geçen sene kurstaki bir kız giyiyordu. aşık olmuştum ama defalarca zara' ya bakmama rağmen görememiştim. meğer pazardan almış.

sonra da gordion' a gittik. orda pek bir şey bulamadım. ankara' ya h&m geldiğinden beri gitmemiştim. oraya uğradım. pek beğenmedim açıkçası orjinal hiçbir şey yoktu sanki. bir tane snood aldım. fiyatı 14,95. o da biraz almış olmak için aldım. hadi ben neyse tel toka alan vardı ya. sokakta 100tanesi 1tl falan mı ne. hani ordan alınca nooluyor ki.

geçen hafta 1buçuk kilo vermişim sevindim. geçen hafta 1 kilo almasaydım. şimdi 3 kilo daha zayıf olacaktım. neyse ileriye bakalım. gerçi bu haftasonu da biraz abarttım gibi.

gene fimolarım için oje aldım. akrilik boya almaya üşendikçe devam edeceğim gibi. oje olarak kullanması zor bir renk ama beyaz şarap şişem için mükemmel oldu. rossmann' da fiyatı: 1,66. sanırım 1,95'miş ama indirim varmış.

numarası 06. pastel ojelerini daha önce kullanmamıştım ama şişesi ve fırçasını çok beğendim.

düğün pastası..

düğün pastası olarak başlamama rağmen 7 katlıyı gözüm yemedi. ben de 2 katlı olsun çeşit olsun diye düşündüm. başlarken belirli bir planla başlamadım. öylesine gelişiverdi.

güller aslında çilekti. içten dışa doğru koyulaşan bir pembe. ama gözüme çilek gibi gelmediler. böyle daha güzel oldu. tabi yetmediği için bazıları normal pembe. biraz daha süsleyebilirim de ama karar veremedim.

2 kere pişmesine rağmen hala bazı yerleri yumuşak. hiç bu kadar kalın fimoyla karşılaşmamıştım. son şeklini verdiğimi düşündüğümde talimata göre pişirebilirim belki..

fimo döner..

pek de mükemmel olmadı aslında ama fimo baya baya hobim olmaya başladı. her çarşamba muhteşem yüzyıl izlerken yapıyorum. zaten o kadar çok reklam var ki zaman geçirecek bir şeyler gerekiyor. bir keresinde muhteşem yüzyılın sadece reklamlarında izleyerek 2 bölüm modern family bitirmiştim, özet kısmı hariç!

30 Ekim 2011 Pazar

şirinler..

şurdan izledim:
http://www.sinemaizle.org/the-smurfs-sirinler-full-online-film-izle.html

film fena değil.çizgi filmi gibi değil doğru. insan biraz yadırgıyor ama güzel işte. oyuncu kadrosu sanki popüler dizilerden toplanmış gibi himym' dan barney, glee' den emma, modern family' den gloria..

başlangıçta zaten şaşırtıyor. hani bir girişi vardır  ya klasik. "ormanın derinliklerinde küçük mavi yaratıkların yaşadığı gizli bir köy varmış, onlar kendilerine şirinler dermiş" diye. insan onu bekliyor.

gargamel gözüme çok garip geldi.

şirinenin de saç rengi garip geldi.

bir de şirinlemek olayı var. türkçeye şirinler diye geçtiği için bize o kadar da garip gelmiyor ama orjinalde smurf olduğu için espriler biraz anlamsız kalıyor.

bu arada şirinlerle ilgili en çok şaşırdığım şey. şu ana kadar ismin açılımıydı..

aym sınavı..

uzun süredir böyle çoktan seçmeli sınava girmemiştim iyi geldi. hele de yanlışlar doğruyu götürmeyince değme keyfime..

şaka bir yana bu sınava iyi çalıştım ceza usul kitabını okudum, idari yargı ve hukuk usulü de yarıladım. themis kpss' de ceza usul ve anayasa' yı bitirdim. idari yargıyı da yarıladım. son gün de anayasa' dan temel haklar ne nerde öğrendim iyice. ama insan hakları çok zorladı. belliydi ama. notları biraz okudum ama alakası yoktu tabi. halbuki salak insan hakları hukuku demiş adamlar otur insan hakları sözleşmesi, ay maddelerinin üstünden geç. son 25 soru muallakta. bir de 2010 değişiklikleri zorladı. tartışılan maddeleri baya öğrendim. themis' te de bir sürü örnek vardı ama arka plandakileri hiç bilmiyormuşum. dün de aklıma geldi de dedim ki bunları okuyacağıma oturup cevapları tekrar okuyayım. ahh ah..

bunlar dışında ay kısmı iyi geçti. ee themis' te yaklaşık 400soru çözdüm. bazılarını okumadan işaretleyebilecek haldeydim. aslında cezayı da bitirdim ama orda 100soru bile yoktu. bir de erken bitirdim. dün altını çizdiklerimi tekrar okudum ama ilk bitirdiğimde süreler falan bile kafamdaydı. onlar geri gelmiyor. sanırım benim en büyük sorunum unutmak.

humk' tan hiç soru çözmedim. aslında bir kitap alayım dedim ama erteledim durdum. bir de ben ay' ya çok eğilmiştim. açılan davalar falan bir sürü soru vardı themis' te. ben öyle sorular bekliyordum. yoktu. bir de themis' te 1961 ay' sından çok soru var. halbuki gerek yok. gerçi nihayetinde bendeki kpss kitabı. bir de alışmışım themis' in sıkışık soru yapısına. sınavda şöyle bir garipsedim.

dönüşte cebimde 20tl ve metro kartıyla kalakaldım. bekleyenim yoktu be sefer. garip ama metro yakındı allahtan. giderken bırakıldığım için de sorun olmadı. bir de ilk defa ösym sınavına anfide girdim. oh be bıktıydım liselerden. yalnız garipti okulun mimarisi yerin 7kat dibine iniyorsun. bizim blerle dalga geçerdik. gerçi gene adam boyu camlar vardı. ama çok soğuktu ya hele girişte sıra vardı. sabahın ayazı titredim yeminle. hele önümde bir kız vardı incecik zara' nın krem rengi dirsekleri deri kaplı kazağını giymiş, mont yok. titriyordu walla. zaten bi sürü kişi sınıfta montla oturdu. o değil de şimdi sırada bir sürü şey yazıyor. hadi benim girdiğim okulda yazanlar işe yaramazdı. ama hukuk fakültelerinde girenler için avantaj değil mi bu?

43yanlış, 12 emin değilim. en iyi ihtimalde bile baraj 70olacağı için hiç şansım yok. hakimlik sınavına hazırlananlar için zaten bu sorular çantada keklik bi sürü kişi 90 üzeri çıkarır kesin. ama emin olduğum sorulardan da yanlış çıktı ona şaşırdım. aslında çözümlerini görsem iyi olur. gerçi çok da şaşırmamam lazım. ben ki 100beklediğim sınavlardan 60la zar zor geçen insanım. matematik gibi değil bu iş. orda ne güzel. çözebildiysen sonuç kesin doğrudur. bir de hiç değişiklik olmaz. asırlardır 2+2=4. o değil de aynı gün olduğu için mke' nin sınavını kaçırdım ki ordan 10numara torpil bulabilirdim.

29 Ekim 2011 Cumartesi

zombie pumpkin..

çok tatlı yaaa. tamam bizde hallowen olayı yok ama olsa kesin böyle bir şey yapardım :))

fikir martha' dan..

güzel tunik..

şöyle sadecik bir tunik istiyorum. muhtemelen bi elbise bu ama bana ancak tunik olur.

markası richard nicoll..

fimo petibör..

kurabiye, tabak ve çatal- kaşık hepsi fimodan. kaşık fena olmadı ama çataldan hiç umut yok. gerçi saplarını daha uzun yapsam daha iyiymiş ama neyse. kurabiyeler de petibör tarzı ama altları kötü olduğu için tabağın içine tıktım.

diziler..

şu adını feriha koydum yeşil kiraz' a doğru hızla gidiyor. dizilerdeki bu gidişatla olası görünüyor tırsıyorum. ama bu sene favori dizim olmaya aday gibi.

zaten muhteşem yüzyıl sıkmaya başladı. şu isebella fortuna olayı çok sıktı. bir de bu hürrem' in ezik hallerine dayanamıyorum. tamam geçen sezon dedik ki yeni geldi hareme falan eyvallah. bu sezon başında dedik iyi çevresini kuruyor falan sonra gene ortamın şamar oğlanı oldu gene. nerde o kanuni' yi parmağında oynatan kadın..

bu sezon dizilerde iş yokmuş zaten annem bile sıkıldı ki kendisi haftada 50dizi falan takip eden bir insan. hepsinde genç kızın biri hamile kalıp zengin bir adamla sevmediği halde evlenmek zorunda kalıyormuş..

şu pis 7li fena değil gibi. aslında ilk reklamı görünce glee gibi bir şey sandım ama bu da güzel. biraz klişelerden uzak durup orjinal esprilerle gelirlerse tutar bence..

28 Ekim 2011 Cuma

güzel bot..

şöyle bir bot istiyorum yaa. bir türlü bulamadım. tamam çok benzerlerini gördüm ama böylesini bulamadım. ya rengi karamel oluyor, ya burnu çok abartı bir şey oluyor ya topuğu çok oluyor.

markası peacocks fiyatı da çok uygun. peacocks geri dön bize:((

mini turta..

bu aslında ilk çalışmalarımdan. gene izlediğim bir tutorialdan orjinal değil ama şirin..

spor..

spora başladım dün. yürüyüş falan gibi değil. hayatımda ilk defa para vererek bir merkeze yazıldım. garip biraz. her gün giitmeyi düşünüyorum şimdilik ama belli olmaz. sıkılmam umarım.

1saat spor yapıp, 1 saat de yürüyorum şimdilik. çok rahat da bir rejimim var. fastfood, çikolata vs. her şeyi yiyorum ama haftada 1 kilo veriyorum. aslında 1 kilo az gibi. haftada bir kilodan ideal kiloma ulaşmam ohoo diyorum ama mesela son 2-3 senedir böyle düşünüyorum. bir yerden başlamak lazım.

o değil de belim ağrıyor dünden beri. biraz tırsıyorum aslında. hani tamam ağrır ama ertesi güne kalmaz hiç. fıtık mıtık çıkmasa bari ya, vücudum azcık rahat dur noolur..

27 Ekim 2011 Perşembe

elma şekeri..

bunun yapılışını falan direk internetten izledim. hiç orjinal değil. ama çok kolay yapması. aslında tepsiden ayırabilirim o zaman daha da şirin durur ama toplu halde duruyor böyle.

tepsi de aslında beyazdı. gümüş ojeyle boyayayım tepsi gibi dursun dedim ama tek tek kaldırmaya üşenince böyle biraz yamalı oldu.

apps..

ne iyidir ne kötüdür bana anlatacak birini bulamadığımdan yavaş gidiyorum.

alır almaz jump out diye bir oyun indirmiştim. çok güzel bir oyun angry birds gibi biraz ama 2kere deneyip başarısız olunca yeni bölüme geçmeye izin vermesi güzel bir şey. tabi böyle olunca hemen bitti. 3 yıldızı tamamlamaya çalışıyorum arada ama ehh..

angry birds 2.ydi. bunun free versiyonunu indirdim. nihayet bunu da bitirebildim. yumurta atan beyaz kuşu aşağıdan uçurup yumurtayı bıraktıktan sonra tekrar çarpmasını keşfettikten sonra gerisi geldi. o da gece 3' te falan oynuyorum bitince bir video geldi. bastım. bangır bangır müzik. hemen ana menüye geçtim. sonra oyuna tekrar girmeyi beceremedim mi? neyse yana kaydırıp girdim. bitince de tekrar oynayabildim. paralı versiyonunu almaya da hiç niyetim yok. güzel görünüyor ama ehh.. şimdi bunda da 3 yıldız kastırıyorum ama bazı bölümler çok zor. özellikle son bölüm. yani bitirmesi kolay ama tek kuşla bütün domuzları öldürdüm gene de 2 yıldız verdi ötesi var mı bunun?

forever drive  bir araba oyunu beleş olduğu için indirdim. baştan 3 hak verdi. bilmeden 3üçünü de bitirdim. şimdi sadece normal modda oynamama izin veriyor. görseller falan süper ama ehhh..

spider solitaire indirdiğim en büyük fiyasko. yani tamam beleş indirdim ama bu kadar mı kötü olur. bir kere ctrl+z ve h yok. hadi o neyse de bir süre sonra ekran kitleniyor algılamıyor. bir de altta hayvan gibi reklam var. tamam olsun ama oynayacağım kartın üstünde olmasın:(

meşhur instagram güzel mesela ona bayıldım. sadece çektiğimiz fotorafları paylaşmayıp sadece telefona kaydetmenin yolu yok mu onu merak ediyorum. o yüzden hiç kendi resmimi çekemedim.

stupid3 de güzel ama tek oyunluk. bütün hilelerini öğrendikten sonra tekrar tekrar oynanacak bir oyun değil.

sleep cycles alarm. bunu da sözlükte gördüm orda bahsedilen paralı bir versiyondu. ama ben ücretsizini buldum. pek başarılı değil bence.
bir kere ekranı kilitlememek gerekiyor hareketlerini algılasın diye bu da şarjı bitiriyor diye düşünüyorum ayrıca güvenli değil pek çok denememde sadece yastığımın altına koyarsam algıladığını keşfettim. yani 2000tl' lik telefonun bir uygulama yüzünden yere düşmesi riski var. çünkü ben yastığa sarılırım uyku sersemi elimle iterim.. çarşafla battaniyenin arasına koydum şimdilik ama hala kafamın altına koymaktan rahatsızım. uçuş moduna falan alıyorum ama radyasyonun beynime işlediğini hissediyorum sanki.
başka yerde de çalışmadı. mesela ayağımın altına koyayım dedim. test ederken ok ama ölçerken fos çıktı. mesela ilk gün buna güvendim. sabah bir baktım ölçüm yok.
bir de bi gece yattım ama uyuyamadım alarm açık ama dönüyorum falan. sonra baktım bu beni uykuda sanmış hatta kendince derin uyku, rem falan bile ölçmüş. anladım ki pek de güvenli değil.
bir de sabah 8diye kuruyorum mesela ama evdeyim 9' da falan da kaldırsa olur ama 7:30' da kaldırınca kızdım. mesela 8' den sonra uyandır diye bir seçenek olsa keşke. anladığım kadarıyla sabah 8' e doğru kıpırdayınca bu uyandırmaya başlıyor.
paralı versiyonunda sesi kaydedip ortamın ışığını falan da ölçüyormuş ama gerek yok bence.

bir de pedometer indirdim. çok güzel bu da. yıllardır yürüyüş yaparım. tamam parkurda levhalar var ama parkura gitme, geri dönüş falan tam mesafeyi bilmiyormuşum. onu ölçtüm. 4682adım. ayrıca harcadığım kaloriyi, ortalama hızımı da gösteriyor. starta bastıktan sonra 3,2,1 cebinize koyun deyip kendini kitlemesi de güzel.

fruit ninja. waww. deli oldum bu oyuna. ama sessiz oynanmıyor hacı. illa o fıskırma sesini duyacaksın. ücretsiz versiyonunda sadecd 125puan yapmana izin veriyor. süre bitti dese de daha kısa sürede bu puana ulaşsan da bitiriyor. gene de o peşpeşe gelen meyveleri doğramaya bayılıyorum.

bifo& cem yılmaz..

şurdan izledim:
http://www.fullizle.org/bifo-cmylmz-full-izle.fullindirizle.html

izledim ama 51:08 dk sürüyor. eksikmiş gibi geldi.

komik ama yaa cem yılmaz işte. bu sefer de orkestra şakaları yapmış.

26 Ekim 2011 Çarşamba

fimo dondurma..

dondurma kısmı işin kolayı ama külahı yapmakta zorlanıyorum. o kabartmalı dokuyu yakalayamadım bir türlü. daha sonra özel olarak külah yapmayı da denedim ama o da kalın oldu.
kutuyu da bir blogda görmüştüm. karton kutuyu siyah ojeyle boyadım. alt tarafı da saklaması güzel.

prensesin uykusu..

tek parça, novamov oynatıcıyla şurdan izledim:
http://www.fullizle.org/prensesin-uykusu-full-izle.fullindirizle.html

değişik bir film. afişi hiç kopya vermiyor. tamam sonunda kızın uyanacağını biliyorsun ama aradaki olaylar tahmin edilebilir değil.

şu aziz garip bir tip. sürekli gülmesi başta bana da saçma geldi. çizgifilm kısımları güzel. hayaletle konuşması iyiydi. aslında böyle bir tipin saf-masum olmasını bekliyorsun ama saf değil.

25 Ekim 2011 Salı

bir kutu çikolata..

aslında fimo kısmı en kolayı. karamel rengini alınca küp küp kesmiştim. zaten çikolata gibi duruyor. kutusunu yapmak daha zor oldu. kağıttan yaptım. dışını önce siyah ojeyle sonra mor ojeyle boyadım. içini de kapağın altını altın sarısı ojeyle, altına çikolata kapıdından zemin, üstünde kağıttan beyaz kendi kağıtları. sonra da çikolataları uhuyla tutturdum. üsütndeki yazı da bir çikolatadan çıkma..

24 Ekim 2011 Pazartesi

fimo tabaklar..

tava yapmaya çalışırken çıktılar ben de bozmadım. tabak da en büyük ihtiyaç sonuçta. 2. siyaha cımbızla biraz şekil verdim kenarlarına çok şık oldu. youtube' da birr videoda görmüştüm.

pembe öylesine çıktı aslında bu şekil peçetelik falan olur bazen evlerde ama bilemedim.

sonuncu çömlek kap gibi. güveç yapıcam içine mumla. yabancı bloglarda da görüyorum kolay gibi duruyor bakalım..

cars 2..

şurdan izledim:


waww çok güzeldi. başta biraz abartı geldi. yani ajan araba, tekneden gemiye tırmanması falan ama özellikle avrupa ne kadar gerçekçi yapmışlar öyle. insanın çizgifilm olduğuna inanası gelmiyor.

bu hikaye mcqueen değil de mater üzerine kurulu gibi daha çok. doc ölmüş üzüldüm. şu italyan' ı cem yılmaz' ın seslendirmesi güzel olmuş.

filmin sonunda yazıların geçtiği kısım bile güzeldi. aslında adamlar dünyanın her yerini yapmış.

koca kız oldum ama hala seviyorum animasyonu napiim..

22 Ekim 2011 Cumartesi

sepet sepet yumurta..

fimoda yumurta işi de tamam. malzemeleri tamamladıkça bir hazırlık masası yapma fikrim var.

yumurta kutusunu ancak bu kadar yapabildim. önce kutusunu yaptım. sonra ona uygun yumurtalar yapıp tekrar pişirdim. şu an yapışık duruyorlar ama öyle sıkı sıkı değil. yumurtanın biri de kırık çıkmış. uppss:)

onun da yapılışını görmüştüm. izlediğim videoda özel bir kalıptan yıldız şeklinde çıkarıp ortasını yuvarlaklaştırıyordu. benim de kalıbım var ne de o kadar uğraşırım. biraz içini oyup kenarlarının düzgünlüğünü bozdum yeter. içi için önce sarısını yapıp fimodan pişirdim. izlediğim videoda akı için likit fimo kullanılıyordu. ben ondan bulamadım. silikon tabancasıyla üstüne biraz sıktım. süper oldu..

ingilizce dizi izleme sitesi..

tamam dizimag, yabancidiziizle.com, diziport falan var ama bu sitelerde her dizi olmuyor. şöyle bir site buldum:

http://tv-series-online.com/

tamam türkçe altyazı falan yok ama ben jerseylicious' u vs. ingilizce de izlemeye razıyım..

21 Ekim 2011 Cuma

fimo bıçak..

sonunda fimodan bıçak yaptım. bunu bir blogtan öğrendim. metal kısımları kutu koladan kestim.

en baştaki ekmek bıçağını zülüflü makasla 2 kere keserek yaptım. onu gri bıraktım. çünkü bizim evdeki ekmek bıçağı beyaz.

ekmek bıçaığı ve bir yanındaki büyük bıçağın kutu kola yani metal kısmı 2 kat. bunu siyah kumaş boyasıyla boyadım.

yanındakiler tek kat. çünkü bu kadar ince şeyi 2 kat kesip birleştiremedim. ben de kırmızı tarafını gümüş rengi ojeyle boyadım. en sağdaki normal hali, diğer 3' ü boyanmış.pek belli olmuyor. hele de üstünden 1 kat mat oje geçince.

soğuukk..

perşembe günü ısınacak dediler ben hala donuyorum. dışarısı ılıdı gerçi ama evler hala buz gibi. kalorifer yanıyor, üstümde 3 kat kazak var. ben hala donuyorum:((

geçen ne güzel yağmur yağıyordu. 1 saat yağmurun altında yürüdüm. çok zevkliydi. kimi insan güneşi görmeden kendine gelemez, ben yağmur yağınca mutlu oluyorum. üşümediğim ve elimde bir şemsiye olduğu sürece yağmurda yürümek gibisi yok. parkur da boş oluyor ne güzel..

bu arada resimdeki eldivenler çok güzel ama nerden bulurum, nerde takarım bilmiyorum. bir tozluk alıp başparmak kısmını delesim var.

bi de bu ara deli gibi iphonela uğraşıyorum. bi diyorum ki o kadar gittik pahalı pahalı aldık azıcık kullan. internet zaten bitti. 4 tane oyun indirdim salak gibi. meğer bilgisayardan indirip telefona aktarabiliyormuşuz. kaldı benim 15mb falan. o da zaten 2gündür saçma saçma harcayıp duruyor kendi kendine. arıycam walla müşteri hizmetlerini.

hadi internetten halledeyim diyorum bu sefer de itunesla cebelleşiyorum. ömrümü yedi yeminle yaa. hayır en basit bi işlem için bile bununla muhattap olmak gerekiyor. mesela 1-2 müzik atayım dedim. yarısını kabul etti yarısını beğenmedi gerizekalı. hadi birini wma diye kabul etmedi. öbürü mp3' tü onu da almadı. zaten takıyorsun direk ee yeni sürüm var iphone kullanmak için onu indirmen lazım diyor. yaa ben koskoca windowsu güncellememişim kaç senedir. hadi dedim ona da tamam tuttu bu 2 saat süre çekti. iyi dedim kenara koydum yüklesin diye. bi de onu yüklerken bilgisayar yavaşladı. sonra kitlenmiş bu. durdurmuyor da.

bi de anlamıyorum. tamam birazcık ingilizcem var. internetten kullanma kılavuzu da buldum. öğreneyim şu işi diyorum bu sefer de kullanma kılavuzundaki terimler türkçe itunes ingilizce. offf yıldım yeminle

neyse türkçe yapmayı buldum. ekşi sağolsun. edit, preferences, language, türkçe. itunes store hala ingilizce ama o bile yeter..

18 Ekim 2011 Salı

bir apaçi masalı..

ekşi versiyonunu okumuştum zaten. kitabı çıkmış, bugün de dnr' da görünce aldım.
ince bir şey zaten boşluklu boşluklu. hikayeyi de biliyorum ama gene de aldım. arkada ekşiden entry yorumlar falan var. hoş olmuş aslında.
fiyatı: 14tl.

kitaptaki hikaye yarım aslında. ingiltere' de çalışmaya başlamasıyla bitiyor. aslında tüm hikaye basılsa daha iyi olurdu bence. böyle yarım olmuş.

ekşide  bana o kadar batmamıştı ama sürekli bir bak ben böyle kadere karşı çıktım bla bla var gibi geldi.

2günde bitti  hatta 1 günde de biterdi de zaten hikayeyi de bilince..

myphone..

bu benim mezuniyet hediyem. araba istemek vardı ama bu da 2. el bir yerli araba fiyatına.

carrefour' da kampanya varmış. 16gb 1799. turkcell' de fiyatı 2000falan. ordakinin kutusu daha ince. dediklerine göre kvk garantisi farkıymış. apple' ın servisi yok mu?

gene de pek masraflı çıktı. bi kere eski sim card kullanılmazmış. kesilmesi gerekiyormuş. kesmeyip yeni micro sim card çıkarttırılıyor. o da ücretli. iyi işte eski simim de öbür telefonda kaldı.

öyle açıp kullanılmıyor direk. aktive edilmesi lazımmış. +aktive ücreti.

girince de apple kimliği oluşturmadan kullanmana izin vermiyor. iyi ki internet de bağlatmışım. aslında zamanında itunesu indirirken fake bir kimlik yaratmıştım ama şifresini bile hatırlamıyorum. hem kendi adıma değildi. neyse zor bir şey değilmiş. ama başta bir uppercase letters dedi ben tıkandım. o kadar sene ingilizce gördüm kimse de bana uppercase demedi. meğer büyük harfmiş.

sonra game center için ayrı kimlik yaratıyorsun. yoksa oyun oynamana izin vermiyor.

önce parası neyse veririz kafasındaydım ama sonra 2-3 beleş oyun indirince ne vericem olayına girdim. önce jump out, sonra meşhur angry birds, sonra bir araba yarışı, sonra da spider solitaire indirdim. 1-2 maillerime baktım. maillerin hepsini okunmamış göstermesi sıkıcı. 50tane falan mailim varmış. hepsini tek tek açmam gerekti. 1-2 ekşiye falan girdim. baktım benim 100mb ilk günden 50mb' a indi. bıraktım. zaten evde beleş sınırsız adsl var niye oraya ekstra para bayılayım ki.

jump out angry birds' ten daha zevkli. o bölümü bitiremesen de 2 kere başarısız olunca yeni bölüme geçmeye izin veriyor. hemen bitirdim tabi böyle olunca. araba yarışı ehh işte. solitaire windows' ta favori oyunum ama telefonda nefret ettim. kağıtlar geç gidiyor, ctrl+z, h yok skor tutmuyor, zamana karşı. yani süper sıkıcı. angry birds oynuyorum. domuzcuklar beni sinir ediyor. hele kuşlar ölünce sırıtmaları.. ilk turlar çok kolaydı. şimdi çok zorlaştı. fazla bir strateji geliştiremiyorum, gelişine sallıyorum.

öyle deli gibi kullanmıyorum zaten. başta jailbreak falan yapayım dedim ama bu hali bile fazla bana. yavaş yavaş işte. o değil de annem falan istiyor bundan. ingilizce bilmeden nası kullanacaksa..

fimo şekerler..

ara ara yaptığım şekerleri bir kapta birleştirdim. yalnız kap süper oldu. tekrar yapmaya çalışsam da aynısını tutturamadım.


sonra kabıma sığamadım, daha büyük tepsiye taşıdım.
bu tepsiyi geçtim. bunu da rosense kabının içinden yapmıştım. bir içten, bir dıştan kalıp aldım. dışı iyi olmuştu, çiğköfteleri yerleştirdim. bu kötü olmuştu kenarlarını falan kestim biraz. sonra da gümüş rengi ojeyle boyadım. fena olmadı.

bunları da yeni ekledim. biraz fenerli gibi oldular. hani eskiden sarı-mordu ya renkleri. aslında bilerek yapmadım. hele bir galatasaraylı olarak. ama bozmadım da. maksat çeşit olsun.

alışveriş..

ojeyi fimoda metal etkisi yaratmak için aldım. aslında adam gibi gidip akrilik boya alayım dedim ama onun için kızılay' a gitmek vs. gerekiyor oje almak benim için daha pratik. fiyatı: 1,35

kirpiği asla takıp dışarı çıkmam ama evde çok eğlenceli oluyor. kendimi türkan şoray gibi hissediyorum. fiyatı:3,99

o değil de rossmann standında süper ojeler gördüm. renkler tam sonbahar havasında. bu ara oje alışverişini bu kadar abartmamış olsam 1-2 tane daha alabilirdim..

hayalet sevgililerim..

şurdan izledim:
http://www.movshare.net/video/tqu16510jruvx

ne zamandır film izlemiyordum o yüzden güzel geldi. hani klasik noel hikayesi vardır ya 3 hayalet zengin bir adamı ziyaret eder, geçmiş, şimdi ve gelecekten. o da iyi olur birden. bu da onun kız arkadaş versiyonu. sonu belli, adam da o kadar yakışıklı değil ama jennifer garner' ın 16lı ve 20li yaşlar hali süper. galiba kendi oynamış çünkü çok benziyordu.

fimo baklava..

fimodan baklavayı daha önce de yabancı bir blogta görmüştüm ama ordaki sanırım sadece resmine bakarak yapmaya çalıştığından dümdüzdü. benimki kat kat. ee ne demişler "80 katlı, çok tatlı" katlarını kitap gibi yaptım.

baklavayla çay daha iyi gider ama çayın rengini tutturmak çok zor.

14 Ekim 2011 Cuma

minyatür testi..


bunları satın aldım. tanesi 1tl. minicikler, acayip tatlılar. sadece 2 çeşit vardı, keşke daha çok olsa. internette görüyorum çok çok ucuza tabak, bardak, çatal-bıçak vs. satan hobbylobby diye bir site var mesela. niye bizde de böyle şeyler satılmıyor.

burda artık fimo bulmak bile zorlaştı. aldığım yerde de bitmiş, artık gelmiyormuş. sinir oldum. neyse çok zorda kalırsam giderim bauhaus' a sculpey alırım napiim.

yastık..

kumaşları böyle birbirine geçirerek yastık oluşturmak ilginç bir fikir. tabi daha güzel bir renk hatta mümkünse  bikaç renkle daha tatlı olabilir. fikir gene martha' dan..

ekşisözlük..

nihayet gereken 10entry ımı tamamladım. aslında taa 2 sene önce başlamıştım, o gazla 7tane yazdım arkası gelmedi. baktım ne yazmak istesem zaten yazılmış. hatta o ara aklıma gelenlerle itüsözlük' te 2. hesabımı açtım. aslında ekşiyi sadece okumak, gündemi takip etmek için seviyorum. yoksa illa yazar olmalıyım gibi bir iddam yok. bi sürü sözlüğe üye oldum zamanında şimdi hiçbirine girmiyorum bile. öyle takıldım işte. hatta o ara gazla aldığım nick bile artık sıkıcı geliyor. dedim ki bugün madem nickinden bile sıkıldın, doldur da şutlarlarsa daha iyi bir nick alırız amaan..

11 Ekim 2011 Salı

masa süsü..

güzel bir orta süsü olabilir. fikir martha' dan..

paket kutusu..

bunu da 1/8 ölüçüsünde bastım ama birleştirmedim. doğrusu öbürünün çizgileri varken bile bu kadar zor olmuşken bununla uğraşmak istemedim.

paket kutusu..

1/8 ölüçüsünde bastım. şirin oldu, yuvarlak kısımları kıvırmak düşündüğümden zor oldu. ama ağzı çok dar. sadece dekor olarak kullanabilirim..

kutu..

tam olarak ne olduğunu anlamadım ama pasta kutusu olmasını umarak. 1/4 ölçüsünde bastırdım. maalesef normal kutu çıktı. ama yapması kolay..

fimo zar..

inci beyazını ilk açtığımda ne yapsam karar veremedim. elde mıncırıken kare kare yapmışım. ee dedim zar olsun bu. biraz büyük oldu tabi. normal zar kadar.

sonra da asetat kalemiyle noktalarını yaptım.

baya gerçekçi oldu. biraz uğraşıp hileli zar yapasım var..

tutunamayanlar..

derda o kadar methetti ki okuyayım dedim. önceki kitabım da 1 haftada bitince biraz ağır olmasında sakınca yok gibi.

dnr' dan aldım. fiyatı: 36tl.

apartıman çocukları..

çok güzeldi. bol diyaloglu, günlük konuşma dilinde, şiveli, nasıl akıcı, zevkli. haftası dolmadan bitti kitap.

fiyatı: 14tl. kredi kartıyla da almıştım, daha borcunu ödemedim. bi hatası olsa götürüp verirdim hemen. başka bişey alırdım oh. zaten dost' tan almışım.

gittim ne okusam diye bakınırken aldım çıktım ohh. eskiden kitabı dost' tan beğenip başka kitapçıdan 1-2tl ucuza alırdım. hiç uğraşmadım valla.

kitap 80lerde bir apartmanda geçiyor. tamam 80leri bilmiyorum ama 90lardaki apartman hayatını da aynısı zaten. o yüzden çok sevdim. bi bizimkiler, bi çöpçüler kralı havasındaydı. dönem dizisi yapıp duruyorlar. bunu da yapsalar ya..

onun apartman olduğunu ben de biliyorum ama kitabın adı böyle..

mat oje..

evdeki mat ojem biraz katılaşmıştı, sürmek zor oluyordu. ben de kızdım attım. sonra da kendime kızdım niye attım diye. fimolara falan kullanılırdı. o yüzden gittim bir daha aldım. fiyatı: 6,90. değişmemiş.

aslında çok pahalı. claries' de de olduğunu biliyorum ama böyle şeffaf var mıydı onu hatırlayamadım. sonra gittim baktım varmış. hem de 3,40. şişesi de daha büyük. neyse aklımda olsun.

bahaneyle clinique happy' nin kokusuna baktım. hiç fresh bir koku değil. beğenmedim. hatta terli terli gibi kokuyor sanki.

bu arada deli gibi de ıslandım. ne yağdı ya hayret bişey. 2 gündür yanımda şemsiye taşıyorum. pazar günü azıcık yağdı ona da ne şemsiyeyi açtığına değer, ne ıslandığına. dün de hiç yağmadı. bugün de baktım güneş var, almadan çıktım nası yağdı ya hayret bişey. bi de tam 2dk falan var 75dk mın dolmasına. ya biraz bekliycem yağmur dinecek ama 1,30 bayılcam. giderim dedim. hem ıslandım hem de 1,30' dan oldum. tam 1dkyla kaçırdım ya şaka gibi.

ama bunun sebebi hep küçük çanta. eskiden ne güzel kocaman çanta taşırdım. şimdi dedim ki sanki okula gidip kitap mı taşıyorum küçük çanta takıcam artık. hiç bir şey sığmıyor. bi kere ben çok susardım. hep de yanımda su olurdu. şimdi çantaya sığmıyor, sığıyor da dengesiz ağır oluyor. o yüzden her dışarı çıkışta su alıyorum, o da elimde kalıyor, bir de bu şemsiye. aslında minicik bi şemsiyem var. çantaya at unut cinsten. rüzgara dayanıksız ama ıslanmaktan koruyor. ne güzel o olurdu yanımda..

9 Ekim 2011 Pazar

ne var ne yok..

noolsun işte. işsiz adamım bütün gün evdeyim. geçen bi gün bi sınav için para yatırmaya bankaya gitttim. tam 70kişi bekledim. girdiğimde sıra 40lardaydı benim numaram 110. 2 saat falan bekledim herhalde. yanımda ne kitap, ne müzik. naapim ertelesem de gene beklemek gerek.

ondan önce 3 saat hastane bekledim.

dün 2. defa tek başıma araba sürdüm. güzergah aynı ama yolları kazıp duruyorlar bu ara. aslında koca çift şerit cadde. ama yolun bir tarafını kapatmışlar. 2 yolu aynı tarafa vermişler, benim dönüp eve geleceğim yeri kazmışlar. o da öyle bir şey ki giderken geçtiğim yol 10dk sonra dönerken değişmiş. ben de ters yola girdim bilerek. tek şerit olduğunu bildiğim halde. napiim aşağıdan dönmeyi denesem belki yaparım ama ya kaybolursam. arabalar falan da geliyordu ama zaten kısacık bişey.gelen olursa kenara yanaşıp geç diyorum neyse öylece vardık.
bugün de gene bizimkiyle arabayı batırdık. ne zaman iyi araba sürsem ona güvenip ters bir şey yapıyorum. geçen arabayı çizdirdim. şimdi de park yerinde sıkıştı. ama ben dedim ona yapamam dedim. hala yap yap.araba şimdi öyle bir sıkıştı ki ordan sürtmeden nasıl çıkılır çok merak ediyorum.

rejim yapıyorum bu ara. çarşambaya kadar sallıyordum. gittim menü falan yedim ööyle. sonra dedim zaten işsiz güçsüz oturuyorum bu sene bari biraz kilo falan vereyim. iyi gidiyo gibi. göbeğim biraz küçüldü sanki. yarın tartılcam. eğer kilo veremediysem üzülürüm ama.

bu ara hiç film izlemiyorum. aslında izlemek istediğim çok film var ama sinema çekimi izlemek istemiyorum o yüzden biraz daha bekleyesim var. aslında kontrol etsem de olur ya. dizi izlemek kolayıma geliyor.

zahir' i bitirdikten sonra okuyacak kitabım yoktu. kafamda hiç fikir yokken gittim dost' a beğendiğim ilk kitabı aldım. o da rıfat ılgaz çok rahat okunuyor. bol diyaloglu. daha 1 hafta olmadı ama yarıyı geçtim. bi kitap daha almalı.

sınav çıkışı gene fotokopiciye gittim gene 25tl bayıldım. pff. okul bitti hala kurtulamadım. gerçi başka harcamam da yok gibi. giyime para harcamıyorum. günlük kıyafet zaten dolabımda yığınla var. iş için kıyafet alasım var ama dereyi görmeden paçayı sıvamak gibi geliyor. bir beyaz, bi mavi gömlek aldım. kumaş pantolonum, 1 tane de ceketim var. işe gireyim hele alırım gibi. geçen mesela koton' da şifon tam ceket içine falan giymelik bi gömlek vardı. iyi 20tlydi de almadım mesela. geçen c&a' da kaban beğendim. kabanım var ama bilekleri tifsik tifsik oldu. alasım vardı ama dedim ki bu kış için planım kolsuz yeleğim.

bir de kendimi hala eylül ayında gibi hissediyorum. şimdi okul yok ya sanki dersler başladı başlayacakmış gibi ne biliim.

7 Ekim 2011 Cuma

modern family..

yabancidiziizle.com' dan izliyordum ama dizimag' de görüntü kalitesi daha iyi gibi. bir de bölümler arası otomatik geçiş cidden büyük kolaylık.

1.sezon sorunsuzdu.
2.sezon 1b, 4b, 18b yok.

3. sezon 4. bölümü izledim en son.

başta pek sıkıcı geldi ama sonradan sevdim gibi. sevdimden çok alıştım gibi daha doğrusu. bence o kadar da komik değil. o kadar emmy falan aldı diye izledim ama bence big bang theory hatta sheldon bile tek başına daha komik.

biraz klişe geldi. genç ve güzel bir kadınla evlenen adam komedisi, biri popüler aptal, biri inek biri salak 3 çocuklu bir aile bir de gay çift. klasik amerikan komedi dizisi. hatta bu 3 çocuktaki klişe aşk romanında da vardı.

jay' i artık her görüşte acaba al bundy geleceğinin böyle olacağını görse ne derdi diye düşünüyorum.

gloria çok güzel yaa. jay onu nasıl kendine aşık etmiş.

haley aslında hiç güzel bir kız değil. onda böyle bir süper havalıymış edası garip geliyor.

phil' in bu resimdeki ses geçirmez bluetoothlu kulaklığında acayip gözüm kaldı. alıp ikarus' larda deneyesim var ama millet kablosu da yok diye mal mal bakar diye düşünüyorum.

mitchell' in saç rengi çok acayip bir kutu kahverengi boya alıp boyasam daha normal olur gibi.

hawai' de geçen bölümü çok sevdim. yazlık yerde geçen komedi dizilerini seviyorum.

lily çok tatlı bişi alıp mıncırasım var. şimdi bir de konuşmaya başladı..