31 Aralık 2010 Cuma

yeni yıl kararlarım..

klasiktir değil mi? yavaş yavaş belirlemeye başlayalım..

- en geç 8.45 kalkış
- fırça*2 ip*1
- kilo vermek min. 23
- düzenli ders, makale vs. araştırmak
 - gk, gy ve ingilizce çalışmaları
- her gün yürüyüş
- pazartesileri spora gitmek
- tv izlerken spor yapmak
- saat 4' ten sonra yememek
- daha çok sebze yemek
- abur cubur yememek
- bir şeyden 1 tane varken yenisini almıycam. özellikle krem, parfüm..
- 12 de falan yatıcam
- 8 saatten fazla uyumuycam
- günde 1 saatten fazla internette kalmıycam
- haziranda okulu bitiricem
- temmuzda kpss' yi kazanıcam
- kola içmiycem
- farmville' i bırakıcam.


2010 berbat geçti. tek yılları daha çok severim. umarım bu yıl daha iyi geçer..

bloggie alamayışım..

kamera almaya karar verdik, sony alıcaz. biraz araştırayım falan dedim. açtım interneti bu sevimli şeyi gördüm.  bu arada özellikleri de süper diğer hd' ler en ucuzu 800 falanken bu sadece 450. diğer hdlerin 4mp ken bu 5mp. özellikleri süper, muadillerinden daha ucuz, hem de mor. daha ne olsun.
sonra aramaya başladık. sony center, teknosa, electro world, bimeks.. hiç bir yerde yok.

bu arada ararken bimeks' in internet sitesinde görmüştüm. süper site yapmışlar. ürünün fiyatı ve hangi mağazalarda bulunduğunu görebiliyorsun. bu çok güzel. bence her sitede olmalı. neyse hiçbir yerde bulamayınca gittik bimeks' e anlattık. böyle böyle kamera izmir şubenizde varmış istetebilir miyiz falan. tabi hemen dediler aradılar falan kamera iyi durumdaymış ama teşhir ürünüymüş falan. neyse dedik 50tl kapora verip, sözleeşme yapıp istettik. 1 gün içinde elimizde olur dediler en geç 2 gün. biz sizi ararız dediler. tamam dedik çıktık.
ertesi gün gittik daha gelmedi dediler. biraz bozulduk ama hadi dedik belki 2 gün sürer.

ben bu arada internetten biraz daha araştırdım. forumları falan okudum. pek bahsedilmiyor. ararken konuştuğumuz bir satıcı. sony' nin bu modelinin pek tutmadığını piyasadan kaldırıldığını, yakında yeni modelin geleceğini söyledi. telefonda da sony böyle hevesimi kursağımda bıraktığı için iyice bozuldum.

forumlarda falan pek yorum bulamasam da bu hd nin baya bela bir şey olduğunu öğrendim. bilgisayarda standarttan hiçbir farkı olmuyormuş. tamam hd tv var ama. kaydetmek için blue-ray' e kaydedilmesi gerekiyormuş. blue ray yazıcım yok. oynatıcım bile yok. yani pek de bir faydasını görmiycem. zaten açık ürn alıcaz, onca yoldan gelecek. bu kadar yavaş geldiğine göre de herhalde yürüyerek geliyor. hasar görmüş olması muhtemel. bir de şey okudum. bu sony maliyetleri düşürüp daha çok satabilmek için bu bloggieleri çıkarmış. çin üretimiymiş, baya dandikmiş. ben iyice soğudum.

3. günün sonunda hala gelmediğini görünce vazgeçtik, biraz bekledikten sonra kaporamızı aldık çıktık. huh..


sonra hemen yan taraftaki teknosa' ya girdik. şunu istiyoruz deyip seçtik 1 tane. tek endişem fotoraf çekmesiydi. mp küçük ama zaten amaç ekstradan bir de makiane taşımamak. hemen aldık, hem de aynı model bimeks' ten 2tl daha ucuzdu. açılmamış kutu oh, adamlar kullanmayı gösterdi, ayarlar yaptı. 5dk' da aldık çıktık. ohh.

internette okuyorum kimilerini baya zorlamış ama ne yalan söyleyim teknosa' dan aldığımız şeylerle ilgili hiçbir sorun yaşamadık. son dönemde de her şeyi ordan alıyoruz. teknolojiyle süper alakalı biri değilim. genel 1-2 özellik arıyorum. zaten bir şeyi ne zaman çok çok istesem mutlaka bulamam..

30 Aralık 2010 Perşembe

bugün benim doğum günüm..

ama ne sarhoşum ne de yastayım. evde pasta yedik işte, bizimkiler geldi falan. hediyeler de vasattı. zaten büyük hediyeyi gittim ben aldım. fazla bir beklentim yoktu gerçi, o yüzden depresyona falan girmiş değilim. ama hiçbir arkadaşımın kutlamamış olmasına bozuldum bir miktar. hoş ben de onları aramadım ya..

peacocks..



peacocks' tan da bunları beğendim. kapanmamış olsa da alsaydık keşke..

29 Aralık 2010 Çarşamba

stradivarius..


takıları çok güzel. kolye ve anahtarlıkları alınası..
taçlardan da şunlar.


bak bu site de güzel..

28 Aralık 2010 Salı

pull and bear..

pull and bear zara grubu içindeki favorim ama sitesini pek beğenmedim. şöyle ürünleri tek tek görebileceğim bir bölüm olsa keşke..

ama kombinler kısmı güzel olmuş..
şu favorim mesela burdaki tshirt gibi bir şeyi görsem alabilirim mesela. ama düdük gibi durmaması şartıyla. genellikle normal olarak satılan tshirtler bana kısa geliyor. tunikimsi dediğim şeylerden olması lazım bende normal durması için.
ayakkabılar da çok sevimli bu arada. alınası gibi..

zara' dan alınacaklar..

indirim yaklaşırken zara' nın sitesini bir inceleyeyim dedim. garip bir sitesi var. site ingilizce ama fiyatlar türkiye fiyatları. gerçi TRY diye bir fiyat birimi kullanılmış ama fiyatını hatırladığım 1-2 şey tutuyor. bir yerlerde de turkey falan yazıyor ama neyse..

pek bir şey beğenemedim gerçi.
bir bu tshirtü beğendim. şimdiki fiyatı fazla ama indirimde biraz inerse, modeldeki gibi böyle uzun ve bul durursa üzerimde alabilirim. gerçi hiç görmedim mağazalarda.

bu ne zamandır beklediğim ayakkabı. gerçi tam model bu olmayabilir. eylül ayından beri mağazalarda ama bunun kırmızısı da vardı. sitede yok. bir de önden resmini koymamışlar garip bir şekilde. ama buna benzer bir mokosen. ama almayabilirim de. yazın şortlarla sevimliydi ama kışın babet giymiyorum. bu model pantolonlarla çok 90lar durabilir.


bu da günün sürprizi. geçen sene almıştım bunu ama hala koleksyonda olması çok ilginç. aslında güzel bir model. ama pek takmadım niyeyse. saçım topluyken arkası kayıyor. saçım açıkken de aklıma gelmiyor..


anlaşılan bu indirimden elim boş çıkacağım gibi..

kozmetikle ilgili 40 soru, 40 cevap..

bu mimi gördüm ve cevaplamak istiyorum:

CİLT BAKIMI

1. Yüzünü günde kaç kez yıkarsın?
sabahları günde 1 kere

2. Cilt tipin nedir?
yağlı, sivilceli ve siyah noktalı ama kışın yanaklarım ve dudak çevrem kurur.

3. Şu an kullandığın yüz yıkama ürünün nedir?
body shop seaweed yüz yıkama jeli.( beyaz şişe)

4. Peeling yapar mısın?
haftada 1 kere yapmaya çalışıyorum.

5. Peeling ürünün ne marka?
neutrogena deep clean ve body shop seaweed peelingleri kullanıyorum.

6. Nemlendiricin nedir?
body shop seaweed matlaştırıcı gündüz kremi, ara sıra da aynı serinin gece kremi.

7. Çillerin var mı?
yok

8. Göz kremi kullanıyor musun?
hayır.

9. Cildin akneye meyilli midir?
kesinlikle.

10. Güneş koruyucu kullanıyor musun?
sadece yazın.

MAKYAJ

11. Fondötenin nedir?

kullanmıyorum.

12. Kapatıcı kullanıyor musun?
nerdeyse her gün ama sadece sivilcelerim için.

13. Makyaj alt tonunu biliyor musun?
hayır.

14. Takma kirpikler hakkında ne düşünüyorsun?
güzel bir şey ama sadece özel günlerde kullanabilirim.

15. Rimelimizi üç ayda bir atıp değiştirmemiz gerekiyor, bu konuda ne düşünüyorsun?zaten çok nadir kullanıyorum, o yüzden 3 ayda rimelimin onda biri bile bitmemiş olur.

16. Hangi mascarayı kullanıyorsun?
sarı tombişi kullanıyorum. (collosal sanırım)

17. Sephora mı MAC mi?
mac' ın kapısından bile girmedim daha. sephora' ya da sadece indirimde giriyorum.

18. Makyaj yaparken en çok hangi alet edavattan : ) faydalanırsın?
fırçalarım.

19. Far bazı kullanıyor musun?
ara sıra rossmann far bazını kullanıyorum.

20. Ya yüz için?
yüz için baz kullanmıyorum şimdilik gerek yok bence.

21. En sevdiğin far marka ve numarası, ama tek bir tane?
bu aralar rossmann' ın siyah mat farı.

22. Kalem / likit / jel eyeliner hangisini tercih edersin?
kalem ve likit eyeliner.

23. Makyaj yaparken kaç kere gözünü çıkarma tehlikesi atlattın? : )
hatırladığın bir anı yok sanırım şanslıyım:)

24. Pigment farlar hakkında ne düşünüyorsun?
sadece ıslatıp kalem gibi kullanabilirim sürmesi biraz zor toz toz oluyor.

25. Mineral makyaj malzemeleri kullanıyor musun?
kullanıyorum arada ama pek bir artılarını görmedim açıkçası.

26. Favori rujun nedir?
hiç rujum yok biliyor musun..

27. Peki gloss?
rossmann glossum. tam dudağımın renginde..

28. En sevdiğin allık hangisi peki?
hiç allık kullanmadım, zaten pancar gibi suratım var:(

29. eBay’den makyaj alışverişi yapıyor musun?
hayır

30. Market kozmetikleri (drugstore products) hakkında ne düşünüyorsun?
seviyorum zaten trde lüks sınıfına giriyorlar.

31. Hiç profesyonel makyaj eğitimi almayı düşündün mü?
eğlenceli olabilir ama ciddi ciddi oturup düşünmedim açıkçası.

32. Makyaj yaparken sakarlık yapar mısın?
evet:(

33. En nefret ettiğin makyaj hatası nedir?
doğal durmayan makyajları sevmiyorum.

34. Canlı renkli makyaj ürünlerini mi yoksa doğal tonları mı tercih edersin?
genellikle doğal tonlar ama eser miktarda canlı renklerle küçük muzipliler yapmayı seviyorum.

35. Makyajını hep beğendiğin bir ünlü söyler misin?
aklıma gelmedi şimdi.

36. Eğer ömrünün sonuna kadar tek bir makyaj malzemesi seçmen gerekse?
siyah farımı seçerdim. ince çekerim, kalın sürüp smokey yaparım ohoo..

37. Hiç makyajsız dışarı çıkar mısın?
tabisi.

38. Makyajsız nasıl gözüktüğünü düşünüyorsun?
kırmızı ve benekli..

39. Sence EN İYİ makyaj koleksiyonuna sahip marka?
rossmann desem gene..

40. Makyaj hakkında genel olarak ne düşünüyorsun?
bence sadece suratını allı morlu boyamaktan ibaret değil. hiç yokmuş gibi durup da yüzünü çok daha güzel gösteren sihirli bir değnek gibi..

27 Aralık 2010 Pazartesi

..

bunları giyemeyenler için yesinler diye hazırlanmış herhalde..

mango..

bu çanta geçen sezon mango' dan. çok beğenmiştim hem hayır işi falan fıstık. ama hiçbir yerde göremedim. umudumu kaybettiğim andır bu..

..

bu ara laptoplumla ilişkimiz böyle. vcd leri çalıştırmıyor mu, olsun. mp3'lerimin hiçbirini açmıyor mu, müzik dinlemesem de olur..

şimdilik sadece dvdlerle arası iyi. bakalım ne kadar dayanabilicem..

arby' s..

nam nam nam. bugün bunu yedim. fiyatı 10,95. ankamall' dayım. öğlen vakti. yarım saat falan beklemem gerekiyor. gezdim dolaştım ve sıkıldım. tek başımayım. 2 tane almayınca enayilik gibi gelen mcdonald ve burger king' i pas geçiyorum. bunda da kampanya var ama benim zaten gnçtrkcll şifrem yok.

bende mi bir tuhaflık var. yoksa bu şeyi dönere benzeten sadece ben miyim? ince  ince dilimlenmiş et parçaları. resimdeki gibi salamımsı da değiller. nispeten daha kısa. erimiş peynire sözüm yok. gerçekten güzel. sandviçin paketlenişi güzel, şu alüminyum folyo benzeri şeylerden. hemen yemesen de soğumaz. içinde başkaca bir sos olmayışını garipsesem ve en azından domates falan olsa diye söylensem de..

ama patates kızartması olağan üstü bir şey. kesinlikle üstüne tanımam. kıvırcık olması ayrı bir güzellikken bir de soslu moslu böyle..


bu arada beklerken bütün mağazaları dolaştım. zara grubunda anormal bir durgunluk vardı. bershka' da başka kimse yoktu. düşün yani. sanırım herkes 2ocağı bekliyor. bence pazara denk gelmesi çok kötü oldu. zaten kalabalık oluyor. belki tarihi değişir.
bir de koton'  a girdim. geçen sene beğendiğim kazakla meşhur saatli madalyon kolyemi almaya karar vermiştim. kazağı bulamadım. tüm dükkanı didikledim halbuki. madalyonun da kapaklarını koparmışlar. 3 tan vardı 3' ü de koparılmış ama fiyatı hiç değişmemiş. saçma bulup çıktım.

24 Aralık 2010 Cuma

aldıklarım..

gene bir rossmann alışverişi ile karşınızdayım. deodorant ve şampuan almak için gittim ve..

şampuanımı gene değiştiriyorum. elseve' den hiç memnun kalmadım. öyle deli gibi kepek sorunum olmamasına rağmen olanları çözemedi, saçım çok çabuk kirleniyor vs vs. tek güzel yanı kokusuydu. muzlu muzlu kokardı..

baktım baktım sonunda gene dove aldım. eski şişesi baya iyiydi esasında bakalım bu nasıl olacak. fiyatı: 5,25.

stick deo: 4,45

tekli far: 3,90. bu hafta stand daha doluydu sanırım yeni mallar gelmiş. bu güzel bir mürdüm rengine benziyordu ama sürünce bulanık bir kahverengi çıkıyor.

dörtlü far: 4,25. renkleri çok değişik değil mi. tam olarak da veriyorlar. dışarı çıkarken hayatta süremem ama evde oynamak için aldım resmen. gerçi pembe makul olabilir..

köpük: 1,50. bunun yarısı boş mudur nedir. içi de kesinlikle kullanılmış. o kadar kamerayla falan izleniyor. nasıl olabilir anlamadım. hayır bu makyaj malzemesi falan da değil ki denemişler falan desem. neyse ki fiyatı bir şey değil.

emily göz kalemi: 1,19. meşhuuur emily göz kalemi. bu kalemi forumlarda bloglarda falan hep görüyorum. sırf meraktan aldım. bu olmasa flormardan yeşil zaten alacaktım zaten ama flormar daha iyiydi sanki..

23 Aralık 2010 Perşembe

merhametinize ihtiyacım yok.

verdiğiniz kararın cesaretini gösterin bayım.

bir filmde duymuştum. böyle cool  lafları edebilecek bir ortam olsa keşke.

şık beylere hediyeler..

başlık bu olabilir ama ben gayet kendim için aldım.aslında ipod alma fikriyle yola çıkmıştım. ben daha lisedeyken bu mp3 çalarlar yeni yeni çıkıyordu. o zaman nerdeyse bir ipod parasına minton almıştım. o bozuldu. bir tane daha bu sefer daha ucuza aldım o da bozuldu. baktım ipod pahalı ama 10sene sonra falan aynı fiyat olacak gibi. en azından değeri düştü diye üzülmem diyordum.

sonra bunu gördüm. aslında i love teknic gibi bir temada görmüştüm ilk de o zaman alamamıştım. tekrar geldiğini görünce çarşamba sabahı gittim aldım. ben  bunu alırken pembesi bitmişti bile. fiiyatı: 49,95.

aslında bu temada süper şeyler vardı. kaset okuyucu ve video kaset okuyucuyu almayı ciddi ciddi düşündüm ama evdeki videoları zaten cdye aktarttığımız ve bütün kasetlerimi de attığım aklıma geldi. vazgeçtim..

..

"bazıları günahla yükselir, bazıları erdemle batar."

nerde duyduğumu hatırlamıyorum.

ironi nedir?

budur işte. bir tarafta elif şafak, bir tarafta şahin k.

biraz geç oldu gerçi. haftasonları kursta olduğum için gazeteleri hafta içi okuyorum.

20 Aralık 2010 Pazartesi

..

"komedi, üzerinden yeterince zaman geçmiş trajedidir"

gülse birsel' in yazılarından birinde gördüm. güzel laf di mi..

uçurtma avcısı..

bunun aslında kitabını okuyacaktım. filmini görünce canıma minnet oldu. fiyatı 19,90.

ama filmi pek sevmedim. kötü bir hikaye, beni mutlu etmeyen filmleri sevmiyorum, sonu iyi bitse bile..

alamut..

semerkant' ı okuduktan sonra sözlükte bu kitabı okuyan bunu da okusun gibisine tavsiyeler gördüm. hep aklımın bir köşesindeydi ama deli gibi aramadım. bir gün optimum' da mıydı ne. orada koridorda bir kitapçı var açıkta. annem mağazalara bakınırken orada takılıyordum. bunu gördüm. aha aradığım kitap, hemen aldım.

kitaba gelirsek: konusu hasan sabbah' ın alamut kalesine geldikten sonraki hayatı, planları, ismaililer vs. aslında kitap son derece sıkıcı betimlemeler falan basit. kitap halime adında bir kızla, ibni tahir adında bir çocuğun ekseninde gidiyor. sonu tahmin edilebilir bir film gibi. ama konu olarak ilginç. aslında o da kötü, bu hasan sabbah' ın baş düşmanı nizamülmülk, yani selçuklular, yani türkler. her sayfada hakaretler vs. aslında bunu da hiç sevmiyorum. mesela kitapta türklerle olan bir savaşları var. türkler kaybedince ben üzülüyorum ama kitapta bir kutlama havası.. bir de bu hasan sabbah tam bir kadın düşmanı. kendi kızlarına bu kadar kötü davranan bir insan olamaz yani. bir de babalar kızlarına düşkün olur derler. üstelik de bütün kadınları birer o.. olarak görüyor. aşık olduğu sanılan kadını bile amaçları uğruna birilerine peşkeş çekiyor. böylesine bir adam.
bir de kitapta çok büyük planları olan bir adam. bunların arka yüzünü açıkladıkça aslında ne kadar çıkarcı biri olduğunu görüyorsun falan..

gerçi bir romana dayanarak tarihi değerlendirmek mümkün değil. sırf semerkant' la alamut arasında bile bir sürü fark var. gene de okudum bitirdim. yazıları küçücük ama şaşırtıcı şekilde hızlı ilerliyor. baya sürükleyici, halbuki sonunu az çok tarih derslerinden biliyorum..

gülse birsel..

gülse birsel' i daha çok çok meşhur olmadan önce hatta gag' dan önce ara ara okurdum. o zaman metropol manzaraları mıydı neydi adı. neyse ne zamandır takip etmiyordum. açıp okudum gene yazılarını güzel baya.
bu yazısı da favorim:

 http://www.sabah.com.tr/Pazar/Yazarlar/birsel/2010/11/14/kurbagalarin_sessizligi

bence tek sorun avrupa yakasına takılıp kalması. sürekli avrupa yakası şöyle olsa nasıl olurdu falan diye gidiyor. tamam zamanında iyiydi ama lost bile unutuldu yami. get over it..

miss potter..

tnt' de oynadığını görünce hadi izleyeyim dedim. rene zellweger var, ewan mcgregor var.. zaten ewan mcgregor' un olduğu kötü film görmedim.

ama bu filmde çok çok beğenmedim.

ewancığımın ölmesine bir türlü inanamadım. sanki hep "pstt o ölmedi ailen ve kötü kalpli ağabeyleri birleşip onu sakladılar, işte orda gidin mutlu olun" diyeceklermiş gibi geldi.

sanırım gerçek bir öykü olduğu içindi..

18 Aralık 2010 Cumartesi

önümüzdeki 10yılın nasıl geçeceğinin bilinciyle yazıyorum buraya..

ehehe. bugün fal baktırdım da fena halde gaza gelmiş durumdayım.

arada çıktık işte dışarı. ne yapacağımızdan tamamen birhaber olarak. fal falan dediler hadi takılayım şunlarla dedim. daha önceleri benim geleceğimi benden başka birinin benden önce görmesine karşıydım. birkaç teklif reddetmiştim. ama dibe vurduğumdan artık herşeye olabilir diye bakıyorum. o yüzden bu ilkti..

karanfilde bir yerlerin 2. katında ufacık bir oda. ama içerisi tıklım tıklım. ortada görünen 8kişi var. her masada en az 5 kişi oturuyor ve yer yetmiyor. ayakta kalanları başka yere alıyorlar falan( orayı görmedim) fal bakan benim sayabildiğim 3 kişi var. içeride 30undan yaşlı olan yok ama kızlar kadar erkeklerin de olması şaşırtıcı.

kahveleri söyledikten sonra sabırsız bir bekleyiş başlıyor. ha şimdi ha birazdan derken en geveze falcıya yazıldığımızı farkediyoruz. (bu arada biraz hile yaptım ama ne kadar etkili oldu bilmem. bir keresinde bir fincan görmüştüm. fincanın içi tertemizdi, telve olduğu gibi tabağa akmıştı. öyle olsun istedim. içerken biraz hile yaptım ama son yudumu kontrol edemedim.) bu arada oturan 15dk dan önce kalkmıyor. tam 1 saatten uzun süren sinirli bir bekleyişten sonra sıra bize geliyor.

isim ve yaşımdan başka hiç bir şey söylemiyorum. falımıza bakacak olan kadın önündeki kareli bir kağıda bilgileri giriyor. acaba bu bilgiler istastikten vs. başkaca bir mecrada kullanılır mı, merakı içindeyim. bu kağıdın bir özelliği daha var. kadının yan tarafı boşluk bırakmamacasına karalamasının gizemini merak ederken dikkatli bakınca, oraya söylediği her şeyi yazdığını farkediyorum ve istemeden acaba bunun bir manası var mı diye merak ediyorum..

 biraz da inanmazlık içinde kendim hakkında başkaca bilgi vermeden dediklerini dinliyorum..


insanlar çok meraklı ama o kısım kesin. çıktıktan sonra koluma girip anlattıranlar falan.. aslında anlatmamalıydım belki de. ama o eşiği geçmem biraz sabırsızca oldu ve geri dönüş yoktu artık. ama yazdım ve mühürledim artık geri dönüş yok..

17 Aralık 2010 Cuma

..

bugün okula gittim, sınıfın kapısına geldim vee içerisi bomboş. erken geldim herhalde dedim. kapıdaki duyurulara göz attım. ve bugünkü dersin dün yapıldığını öğrendim ve yıkıldım. dersi kaçırdığıma mı yanayım, hocanın yoklamasından fire verdiğime mi yanayım, kös kös geri dönüşüme mi yanayıım.

ben de kendimi alışverişe vurdum. önce akm' ye gittim. gördüğüm en boş fuardı. zaten bir önceki bittikten 1 hafta sonra açılmıştı. bu bitince 2 gün sonra da yenisi açılacakmış. güzel şallar dışında bir şey beğenemedim. onu da daha yeni aldığımdan almadım. çamım için süs aldım 2paket. o da nasıl dandik. neyse artık zaman içinde daha iyileriyle değiştiririz.

sonra da ankamall' a geçtim. orda da mango' yu teftiş ettim. dnr' dan bir kitap alıp çıktım. ohh iyi geldi.

bu arada ders kitabı alacaktım 1 cilt için 150tl istediler ya. çüş diyip çıktım valla. üstelik 1 cilt daha var. alsam mı ki yaa..

edit: hiç dikkat etmemişim meleklerin asma yerleri ufacık, ağaca asmak imkansız, bir de küçük almaya çalışmıştım ama bu toplar bile büyük geldi. benim ağacım küçücük. gene de güzel oldu.. vakit bulursam biraz da kendim yapıcam fimodan..

mango indirimi..

bugün nihayet gidebildim. indirimin 4. günü olmasına rağmen hala ankamall mango tıklım tıklımdı. hele kabinlerin önünde çanta reyonunun sonuna kadar sıra vardı. ben sadece şunları aldım.
 tshirt 14,90. hırka da 29,90. tshirtü böyle iğrenç şekilde içine sokmayınca daha tatlı duruyor. aslında ben biraz daha bol olsun isterdim. geçen yaz bunun aynısının mavilisini almıştım zara' dan. o kadar rahat ve kullanışlıydı ki. bütün yaz onu giydim nerdeyse. ama o baya bol ve dökümlü duruyordu. bakalım bu nasıl olacak.
kazak da klasik. tshirtü deneyecektim. hadi kabin için o kadar sıra beklemişken bari 2 parça olsun dedim. bunun aynısının kemersiz ve morunu almıştım geçen kış indiriminden. herkesin üstündeydi ama baya da giydim. hadi kırmızı hırkam yok diye de aldım.
ya geç kaldığımdan ya da genel durum olarak mı nedir bu indirimde hiç bir şey beğenemedim. bunlar da ehh hadi boş çıkmayım diye aldım biraz.

zaten kabin için beklerken lütfen lütfen ilk sıradaki olmasın dedim ve sıra bana geldiğinde orası boşaldı ya. bir insan bu kadar mı şanssız olur. mangonun kabin kapıları zaten kısa ya da ben uzunum. ordan görünüyor muyum diye huylanıyorum. bir de kapıda sürgü yok. şahsen ben orda pantolon falan denemem..
bu kolyeyi istiyordum aslında ama bulamadım. bir de eylül ayından beri beklediğim küçük yandan takmalı süet çantalar vardı. internet sitesinde hiç yok. mağazada da sadece 1 tane gördüm o da biraz defolu göründü gözüme ve 30tlydi. indirimden önce de fiyatı oydu almadım.

artık kendimi zara indirimine saklıyorum diyelim.

15 Aralık 2010 Çarşamba

ne aldım..

bu sefer baya az. çünkü iflas etmiş durumdayım. güya bu ay kredi kartını hiç kullanmayıp indirimler için saklayacaktım ama daha ilk günden 40lira girdim gene. habire kıyafet alıyorum sanki. ama dolabı açında giyecek hiçbir şey bulamıyorum ne hikmetse. sanki bir delik var tüm güzel şeyleri yutuyor, hergün aynı şeyleri giyiyor gibiyim. zaten dolabın yarısı kalın kazaklar nasıl oluyorsa. aslında giymek istiyorum. bazılarını aldığımdan beri doya doya giyemedim ama okul cehennem gibi. tshirtle otursan oturulur yani. bir gömlekle terliycem nerdeyse.
hayır eskiden mi havalar daha soğuk olurdu nedir. eskiden mesela kışın hiç tshirt giymezdim. şimdi tshirt üstü ince hırkayla geçiniyorum.

neyse coştum gene. bunlar son rossman alışverişim.
far: 3,90
banyo incisi: 2,90
diş fırçası: 1,90

farın başka rengi yok mu, yoksa buraya mı gelmiyor emin değilim. ama sadece krem ve siyah vardı. daha önce siyahı almıştım ve çok güzel çıktı. zaten mat siyah ne zamandır aradığım bir şeydi. body shop' un eyeliner fırçasıyla ince bir çizgi çekiyorum ve abartısız ama çok güzel duruyor. bunu da onun üstüne kullanıcam. bu arada mat beyaz bulmak da baya zor. genelde simli gibi duruyor. body shop' tan bir tane bulmuştum ama o da tam beyazdı. aslında yeşil, bordo falan istemiştim ama hiç çeşit yoktu yahu..

banyo incisini oda kokusu fikriyle aldım. kokusu biraz gidene kadar banyoyla buluşamayacak. ama apricotun kokusu daha iyiydi.

diş fırçası rossman' ın kendi markalarından.

13 Aralık 2010 Pazartesi

mango indirimi..

mango indirimi yarın başlıyormuş wo hoo. keşke bugün başlasaydı. yarın şimdi onun için evden çıkmak gerek. gitsem mi ki puff..

wake me up when september ends..

lcw' nin resmi şarkısı bu mudur? tam 3 farklı lcw' de,  farklı günlerde denk geldim. bahçeli, kızılay ve antares. mesela moda olan bir şarkı olsa ya da ne biliim rihanna falan olsa neyse diycem ama green day üstelik de 4-5 yıllık bir şarkı.

hayır çok da severim. her girişte bununla karşılaşıyorum. bitene kadar da çıkamıyorum. özlemişim de. evde de hep mp3 çalara atmayı unutuyorum..

bu arada çok güzel şeyler vardı gene. mali açıdan bu kadar dibe vurmuş olmasam 1-2 parçayı çoktan almıştım. özellikle kapitone mont arayanlar kesin baksın. bir sürü çeşit vardı. daha geçen sene almamış olsam. alabilirdim bile.
tasarımları biraz zara' ya benziyor diyorlar gerçi. ama fiyatları da benzemiş sanki son günlerde. bir kazak kestirdim gözüme yakası bol dökümlü bir şey falan. 40tl' ydi. ehh o parayı vereceksem en azından zara' dan alırım. bari adı olur. hatta dişimi sıkıp indirim döneminde daha ucuza bile alırım.

bir de koton' u seviyorum bu ara. gerçi  geçenlerde alamadığım saat kolyeyi tekrar göremedim ama çok sevimli şeyler var. türk markaları iyi gidiyor bu yıl:)..

..

bugün sabahtan okulda dersim var, öğleden sonra da kursta ek derse gidicem. arada 4 saat falan boş vaktim var. dedim ki eve git gel zaten 2 saat sürer. bir de hazırlanmak falan bir şey anlamıycam. en iyisi arada oyalanayım. bir sürü plan yaptım:
önce dedim kentpark'a gideyim. hem rossman' dan alacaklarım var, hem watsonss' u gezerim. yanında da cepa var. vakit geçiririm falan.. en büyük sorun ulaşım. bir kere minibüsle gittim ama baya yürümüştük inince. aslında otobüslerin tam önünde durduğunu hatırlıyorum ama şimdi numarasını faln bilmek lazım. genelde arabayla gidiyoruz o yüzden biraz tırstım.
sonra dedim ki çıkayım spora gideyim. hem döneim başından beri düşündüğüm bir şeydi. her pazartesi çıkıp spora gitmek. sonra ona da üşandim. en son gittiğimden beri baya zaman geçti. değişmiş midir falan.
sonra aklıma milli kütüphane' ye gidip çalışmak geldi. baya mantıklı bir plandı. okuldan bahçeli' ye geçtim. oralarda biraz dolaştım. bir dükkandan ne zamandır istediğim gibi bir şal aldım. bu arada çok güzel modeller vardı. 3 tane falan beğendim. 5tl olsaydı 3 tane alırdım ama adam 15 deyince 1 taneyle yetindim. bizim bızdıklara hediye aldım falan.
sonra batik' e girdim. 20tl' ye bir çanta aldım. tam istediğim gibi kocaman kahverengi bir şey. bu arada girişte yüzde 50 indirim yazıyordu. ne kadar doğru bilmem. ama bir çanta için 20tl uygun bence.
sonra mango outlet' i gördüm daha önce bahçeli' de ya girmedim, ya da girdim de dikkat etmedim. baya büyük bir yer. ulaşımı da bence kolay. daha sık ziyaret edile..
neyse yola çıktığımda yanımda 50tl vardı. bence fazla fazla yetmesi gerek ama bir baktım dibini gördük nerdeyse. daha kartımı yeniliycem, yemek yiycem, metro kartı alıcam falan. biraz neşem kaçtı. başlarda kfc mi pizza hut mı diye düşünürken sadık mütevazi dost hosta' ya kaldık.
param suyunu çekince gezintiyi kısa kesip kütüphaneye girdim.yanımda defterim var, kağıt- kalem falan her şey hazır. ne zamandır bekleyen notları temize geçiricem. evde olsa 3 saat oturup deliksiz çalışamam ama orda güzel çalışılır..  girişi falan güç bela hatırladım. tam sıraya falan girdim kartımı yeniliycem cüzdanı bir açtım, kart YOK. tee 2 ay önce falan cüzdanım çok kabardı birazı evde kalsın deyip çıkarmıştım. bugün de işim düşüne kadar aklımın ucundan geçmedi. halbuki gerizekalı 3 saat oturmayı düşündüğün yerin kartı yanında mı 20kere kontrol etsene.kart yoksa giriş de yok. şimdi o park bravo, boyner kartlarını kullan bakalım.
gittim oturdum bahçeye boyner' den birileri arıyor. yok sağlık bilmemnemiz var. küçük bir aidat karşılığında bıdı bıdı..
kös kös kızılay' a döndüm. normalde çok yorulmam lazım. zaten bir sürü gezmişim. ama yol boyu naapsam ne etsem diye düşünücem diye o yol ne çabuk geçti var ya.
sonra saat 2' ye geliyor.bir yere girdim oturdum. yanımda da kitabım var allah' tan yani. açtım okudum. başlarda vakit geçmek bilmiyor. okuyorum okuyorum saat bakıyorum daha 2 dk geçmiş. sonra kaptırdım 3 gibi kalktım neyse kursa gittim. yarın ilk iş o cüzdanı doldurmak olacak gerekirse o kartlık zımbırtılarından alırım. hayır cüzdan zaten 1 kere patladı geri dönüş yok zaten. o da paradan olsa neyse. gene böyle kartlar yüzünden..

akşam eve geldim. çanta fazla basit geldi. şalın dokuması sert biraz, tokaları da 2şerden alsaydım keşke diye üzüldüm. gene fişlerle kalakaldık:((

buz tutmayan sokak istiyoruz..

haftasonu boyunca sevindim durdum. kar yağdı, havalar soğudu vs. vs.. bugün işin sevmediğim kısmıyla başbaşa kaldık. sabah okula giderken iyiydi hava soğuk, buzlara çıtır çıtır basarak gittik. sonra okuldan çıktım. hafif güneş düşmüş. buzlar biraz erimiş, böyle üstü sulu sulu olmuş bir de.tam buz pateni sahası, ben de bir kaydım. hoop, ne olduğunu anlayamadan yerdeyim:(( yıllardır düşmemiştim. bir o eksiğim vardı o da oldu yani. aferim..

hayır bir de ayağımdaki bot güya etkili olacak. şu sarı buldozerlerden. altı da iyi yani 3 senede 10kereden fazla giymedim. güya bu benim kar botumdu. sadece kar yağdığı gün giyiyorum. millet bir de topukluyla falan geziyor ya. tee allamm...

wo hoo..

az önce reklamlarda görüdm, önce emin olamadım amaaa ZOR BABA 3 geliyor. wohooo.

nedendir bilmiyorum bu filmi çok seviyorum. hele 2.si bir ara favorilerimdendi. ayy akşam akşam mutlu oldum..

11 Aralık 2010 Cumartesi

köpecik çanta..

bunu almayabilirim ama çok şirin olduğu bir gerçek. ben küçükken böylesi bir çantam vardı. şu peluş ayıcık gibi çantalar yeni çıkıyordu. ben de sırtıma asmıyordum da böyle takıyordum. ay kızılay' da durdurup sevenler mi dersin, otobüste korkup kaçanlar mı dersin. o zaman da ilkokula falan gidiyorum. baya komediydi benim için.bir de o beyaz ayıcıktı yani. gerçek olmadığı bariz bence. bunu takıp gezsem tepkiler ne olurdu acaba..

kvırcık süngeri..

resimde de anlatıldığı gibi saçları süngerin arasına sıkıştırıp sarılıyore.

bu da gene internetten. böyle şeyler dükkanlarda da satılsa ya. herhalde o zaman kredi kartının dibini  daha çabuk görürdüm.

gerçi geçen internette gördüğüm bir şeyi gördüm. sihirli toka geldi olarak lanse edilmiş. en lüzumsuz bulduğum şeydi. bula bula onu getirmişler..

lavabo zımbırtısı..

bu şirin şeyi de internette dolaşırken bulmuştum. diy olarak biraz kasar ama dışarda bir yerlerde görsem alırdım..

duvar süsü..

bu da martha' dan. klasik kapı süslerinden sıkılanlar için farklı bir alternatif olablir. üstelik yılın her dönemine uyabilir. halka şeklinde bir lambaya, bu desende plastik masa örtüleri  keserek falan yapılabilir..

çam ağacı..

bu çam ağacı martha steward' dan.bence yer sorunu olanlar için alternatif olabilir. fazla da masraflı olmayacaktır. 1-2 sıra ışıklandırma ve çeşitli süsler..

ben daha klasik bir yöntemim var. ufacık bir çam ağacım var. becerebilirsem onu süsliycem. hem gerçek çam olduğu için doğal duracak, hem de saksıda olduğundan hiçbir bitki benim yüzümden ölmek zorunda değil.

ama 20sinden sonra falan. güzel olursa resim falan koyarım belki..

karlar düşerrr...

yupii ankara' ya kar yağdı. gerçi bi ce e deyip gitti ama dahasını da bekliyoruz. hava sıcaklığı da baya düştü. bugün eksi 1' di galiba. iyi oldu ya.


karı görünce bugün bir heves botlarımı, montumu çıkardım. en kalınından bir kazak ve kalınca bir pantalon giydim. hiç üşümedim valla. ama sınıfta bir takım tipler vardı sinir oldum. incecik kazak giymiş yani kazak demek haksızlık olur bodynin hallicesi bişi. böyle bir kikirdeme efektleri falan.. ay kapıyı açmayın, ay camı açmayın. iyi de dışarının hali belli sırtınıza kalın bişi giyin yani..