30 Kasım 2010 Salı

the time traveler' s wife..

bu filmin kitabını okumayı falan düşünüyordum. filmini dnr' da görünce düşünmeden aldım. piyasa filmleri internetten izliyorum ama böyle adı fazla duyulmadık filmleri bulmak zor oluyor.

filme gelirsek: fikir bence çok güzel zamanda yolculuk yapan bir adam var ve evde oturup onu bekleyen karısı.. bu kadarı zaten filmin adından dahi anlaşılıyor. adam bu yolculukları istemeden yapıyor ve sadece kendi gidebiliyor. en kötü yanı da bu bir anda sokağın ortasında ne kıyafeti ne parası olmaksızın beliriveriyor. ya bir dükkandan ya da karşısına çıkan ilk kişiden kıyafet çalmak zorunda.

hikaye ilginç, film de güzel ama hani her filmde olur ya bir kırılma noktası. bu filmde yoktu  bence. ha şimdi, ha biraz sonra o noktayı beklerken bir baktım film bitmiş.

dvdnin kapağında the notebook'dan sonra yapılmış en romantik film demişler. sanırım sadece rachel mcadams' a atıf yapılmış.. bir de kapakta kahramanların yüzü hiç belli değil. film başlamadan  tanıyamadım bile..

(bu filmi 21,99 a aldım ama 2 ay sonra 10tl' ye falan bulursam çok koyar)

24 Kasım 2010 Çarşamba

cnbc-e dergi..

itiraf ediyorum şu cnbc-e dergiyi sadece güzel eki olduğu zaman alıyorum. bu ayki sayısında da güzel bir cd var. aslında geç kaldım nerdeyse ay sonu geldi kalmamıştır diyordum ama girdiğim dnr' da baya vardı daha.

favorim ilk sıradaki secret. aslında dexter demiş ama bu şarkı gossip girl' de de bir balo sahnesinde geçiyordu. o zamandan beri hayranım. indirmeye filan üşeniyordum süper oldu..

fiyatı 3tl. bu arada dnr' da ne alırsanız alın o günün gazetesini veriyorlar. ama 3tl de 50tl de alışveriş yapsan 1 tane..

siyah fimo..

fimo dedim ama aslında bunun markası sculpey. fimo' dan sonra 2. marka. ankara' da normalde fimo aldığım yerlerde aylardır siyah fimo bulamıyorum. aslında lacivert ve kahverengiyle idare etmeye çalışıyordum ama artık ihtiyaçtı.

bu marka bauhaus' ta satılıyor. fiyatı 4,95. fimo' ya göre bir tık pahalı ama sanki daha yumuşak, daha güzel gibi..

mısır sorunsalı..

üşenmedim resmini çektim.

şuncacık şey 5tl olur mu? 2 tane 5tl' yi üst üste koy işte boyu o kadarcık. bir daha şu çerezza' nın mısır patlağından alıp gizlice sokmayı düşünüyorum içeriye..

22 Kasım 2010 Pazartesi

Harry Potter and the Deathly Hallows: Part I

bu sefer ilk izleyenlerdenimdir herhalde. bu film ilk çıktığında sinemalar daha ucuzdu, alternatifler daha azdı. o zamanlar sinemada izleyerek başladığım için yıllardır devam ettiriyorum. bugün de izlemeye gittim. genelde türkçe dublajlı izlerdim ama o 40dk sonraydı. aslında 40dk geçirmek işten değildi de biraz üşendim açıkçası. tv de falan da dublajlı duyuyoruz. çok keskin bir ingiliz aksanı varmış mesela..

filme gelirsek, kitap kadar mükemmel olamayacağını öğrendik artık. ama en azından bence 6. film kadar kötü değildi. 6' da kitaptan tamamen bağımsız, kopuk bir hikaye vardı. ama bu gene fena değildi.

genel olarak olay akışı işlenmiş gibi. tam da emin değilim açıkçası. okuyalı  uzun zaman oldu. önce miydi, sonra mıydı karıştırdığım şeyler var. yani hatırladığım şey oldu mu olacak mı emin olamıyorum. ama sanki başlarda sindire sindire gidiyordu da sonradan atlamaya başladılar gibi. mesela ron' un gelişi daha uzun sürmüştü sanki, voldemort karşıtı radyo durumu atlandı sanki..

bir de filmin başında çok kesik kesikti. sanki fragman izler gibi..



sonuç olarak bence 11,50tl etmez. bir de 5tl' den mısırı kat. 16,50. ben o paraya 3 hadi bilemedin 2 dvd alırım..

ankara gezisi 2..

inince yürüyüş yolunun sonunda bir de yeni açılan deniz dünyası var. yeni açıldığından mıdır nedir baya kuyruk vardı girişte ama çabuk ilerliyor.

içeride pek bir şey yok aslında bir sürü akvaryum işte. o camdan tavanlı yer dışında pek bir numarası yok.
içeride flaşlı çekim yasak.





sadece balıklar değil deniz kabukları ve diğer deniz canlılarıyla da ilgili birer bölüm var..

ankara gezisi..

herkes 9 günlük tatilde bir yerlere gitti. o bir yerlerdekilerin de bunları karşılaması lazım:) sıkılınca da teleferiğe bindik..
burdan başlıyoruz..
gidiş dönüş kişi başı 5tl. karşıda biletin yarısını yırtıyorlar.dönüşte de iniyorsun. kabinler de 8 kişilik.

yoldan manzaralar. aşağıda yürüyüş parkuru falan var işte..
oturduğun yerden anlamıyorsun ama havada olduğunu bilmek garip. kayak yaparken daha önce binmiştim ama o zaman ayağım yere değerdi bu daha farklıydı..

20 Kasım 2010 Cumartesi

bebek bezi..

bu 2 büyük resim arasında ne fark var bilmiyorum. ufak kalıpta da sanırım bir sorun var.

gene de 1/4 oranında bastırıp birleştirince fena olmadı. biraz daha çeşitli kalıp bulabilirsem minyatür bir market düşünüyorum..

minyatür oyun kartları..

bu minik şeylerin için kutu kalıpları ararken buldum. sayfanın 1/4ü oranında bastırdım, güzel oldu. 1/8 de olur galiba ama onları minik minik kesmek işkence olur herhalde..
bu da arkası için olabilir..

16 Kasım 2010 Salı

stokmania..

ne zamandır beklediğim indirim geldi. yosun serisinde 1alana, 1 bedava. kremimim bitmek üzereydi de yedeklemek için kampanya bekliyordum.

matlaştırıcı krem: 29,90
yüz temizleme jeli: 22,90
anahtarlık: 1,90

jel bedavaya geldi. bayramda gidemem diye apar topar pazar akşamı aldım bunları. eğer indirim devam ederse bayramdan sonra peeling ve siyah nokta jeli düşünüyorum.

bu arada bayram önü olşundan mıdır bilmem ankamall ne kalabalıktı öyle..

iyi bayramlar..

:)))

13 Kasım 2010 Cumartesi

up in the air..

http://www.sinemadafilmizle.com/akli-havada-sinema-film-izle.html

sonuncuda kaldım.

dünyanın en berbat bilgisayarına sahibim. bu videoyu bulmam tam 1 saatimi aldı. explorer 2 kere kilitlendi. videolar zaten anormal yavaş yükleniyor. gene de tamam dedim sabredebilirim. ama 4. bölümde komple koptu. yarıya kadar yükledi yani 5 dk lık bölümü 20dk da yükledi. sonra pırt diye başa dönüyor. sorun bu bilgisayarda ve maalesef en az yılbaşına kadar diğerine geçemiyorum.

daha da güzeli evde bin tane vcd var ve bilgisayarım birini bile okuyamıyor. hatta içinde bir cd olduğunu reddediyor. bu ara sadece dvdleri okuyabiliyor ama onlar da evde sınırlı sayıda.

bu markada genel bir sorunmuş ama ben bunu satın aldıktan çok sonra öğrendim ne harika değil mi? bir bilgisayardan beklediğim 2 şey var. film izlemek ve internete girmek:(((((

edit: puff bitirdim nihayet sonunu beğenmedim. beklediğim gibi değildi. happly ever after bekliyordum. yani klasik hollywood var bir mutlu son. ama adamın sevdiği kadın evli çıktı, proje tutmadı, kız istifa etti, adam hayal ettiği gibi 10.000mil yaptı ama mutlu olmadı..

10 Kasım 2010 Çarşamba

ıvır zıvır..

bunun geleceği baştan belliydi zaten. 1 haftadır habire makyaj bloglarını dolaşıp duruyorum. bugün de kendimi rossmann' a attım. bu rossmann' ın gelişiyle anteres 1, ankamall 0 oldu gözümde. hele de zara grubu indirimde değilken ankamall' ın hiçbir cazibesi yok.

aldıklarım:
 mineral pudra 9,90
oje düzeltici 3,99
göz kalemi 1,90
(burdan sonrası tahmini)
dudak kalemi 2,75
parlatıcı 3,25
oje 1,99

şu pudra tamamen lüzumsuz oldu. niye aldım bilmiyorum. zaten gittiğimde gene oratlık karışıktı. doğru düzgün seçemedim. bir kadın vardı, yanına bir de görevli takmış, bir ona bir buna saldırığ duruyordu. sonra yanında bir kadın daha araya salça olmaya çalışıyordu. benim de araya kaynayıp bir şeyler seçmem haliyle biraz zor oldu. mesela dudak kalemini göz kalemi diye almıştım. gerçi güzel bir şeye benziyor çok yumuşak bir sürümü var. beyaz göz kalemi ihtiyaç kalemindeki tek şeydi. oje sağolsun hiç renk vermiyor. parlatıcı en bir güzel şey. vişneli de bir kokusu var. şu oje düzeltici denen zımbırtı da şimdiden gözüme girdi. hani koyu renk oje tırnak diplerinden çıkmak bilmez ya ince ucuyla süper bir çözüm yaratıyor. ama pudra gereksiz oldu. hem de diğer şeylere oranla pahalı. kendime ceza veriyorum. evdeki pudra stoğu bitmeden yenisini almayacağım.


bu arada bir de lcw' yi gezdim. küçücük mağazaya o kadar çeşitli malı nasıl sığdırmışlar hayret bir şey. özellikle çok çeşitli kazaklar vardı. lcw' den üst almama kuralım var. çünkü bir şey aldığımda herkesin üstünde aynısı oluyor. o yüzden baya kararsız kaldım. hele bir gömleği son anda bıraktım. pantolonlar için böyle bir kuralım yok ama anneme aldırabileceğim bir şeye para vermek istemedim.

9 Kasım 2010 Salı

tutulma..

http://www.fullizle.org/alacakaranlik-efsanesi-tutulma-full-izle.fullindirizle.html

burdan izledim.

2. filme göre daha az nefret ettim diyebilirim. gene de erken ergen kızlar gibi "ayy edward çok tatlı, 100kere falan izleyebilirim" diyemem. durumdan haberdar olmak için izliyorum bu filmi. herkes o kadar bayılıyor ki izlemeyeni dövüyorlar durumu var sanki. mesela ne kadar batırsalar da harry potter' ı daha çok seviyorum sanki.

biraz kısaydı sanki bu bölüm. figüran vampirlerin replikleri falan vardı. hele o jasper yazık 2 filmdir 1 kelime etmedi herhalde. bir de vampir olma hikayelerini sevdim. diğerleri de anlatsın böyle.gerçi true blood' daki vampirler daha gerçekçi sanki. yani burdakiler güneşe çıkabiliyor, uyumaları gerekmiyor falan baya güzel bir hayat yani.

7 Kasım 2010 Pazar

eat, pray, love..

burda izledim:

http://www.fullizle.org/ye-dua-et-sev-full-izle.fullindirizle.html

bu film daha vizyonda oynamıyor mu? süper izledim valla. altyazılıydı ama kötü sinema çekimi falan değildi. bu iş böyle giderse ben sinemaya falan gitmem bir daha..

film ehh.. şu 30undan sonra bunalıma girmiş tipler bana hala uzak. pek anlamıyorum. italya günleri güzeldi ama. içimden italya' ya gidip 3-4 ay kalıp deli gibi yemek yemek geldi. gezdiği yerler iyi güzel de heryerde birden arkadaş edinivermesi abartılı geldi biraz. hiç tanımadığın biriyle 2 günde yediğin içtiğn ayrı gitmeyen tiplere dönüşmek..

toy story 3..

burdan izledim.

http://www.fullizle.org/oyuncak-hikayesi-3-toy-story-3.fullindirizle.html#

aslında hiç aklımda yoktu. big bang theory' de sonunda bu kadar ağlamadım gibisine bir şey geçince izleyeyim dedim.
güzeldi yahu. favorim şu kepçeee diyen üçlü. koca kazık oldum ama barbie'nin kıyafet koleksyonunda gözüm kaldı..

3 Kasım 2010 Çarşamba

hediyeli..

bu kolay tarama zımbırtısı çocuklar için olabilir ama bir blogda kullanıp da memnun olan birini okumuştum. gerçi yeni şampuanımla pek olmuyor ama yazın saçım resmen düğüm olurdu. belki kullanırım diye aldım. kokusu çok güzel bu arada. fiyatı 8,90.

yanındaki hediyeydi. biraz da ondan aldım. onun fiyatı 8,50ymiş bir de bence çok iyi. her ne kadar bebek parfümü fikrini saçma bulsam da benim kullanmamam için bir sebep yok. kokusu ıslak mendil kokusu gibi, klasik herkesin bildiği türden ama evde pıstlayıp duruyorum işte..

gene..

gene bir rossmann çıkartması, gene bir rival de loop çıkarması. bu sefer stand boş olur umuduyla daha erken gittim. kimsecikler yoktu. rahat rahat bakındım. ürün yelpazesi baya geniş. daha da alıcaktım ama renk seçmeye çalışırken gına geldi. tester falan var ama anlamıyorum ben pek, bileğime sürünce belli olmuyor gibi, haldır haldır da yüzümü boyamak istemiyorum. bir de fiyatları baya uygun olmazsa içim yanmaz diye düşünerek göz kararı seçtim. baya tutturmuşum ama iyi bari..
kirpik: 3,49
parlama önleyici:3,49
mineral pudra: 4,99
kaş seti: 6,90
concelear: 3,90

kirpik dışında hepsini denedim. onu da sırf meraktan aldım. pudra güzel. bana tam uydu. fırçası da güzele benziyor, kılları yumuşak ama kullanmayı pek düşünmüyorum. concelear pek renk vermiyor gibi. sanki hemen uçtu. parlama önleyici kağıtlar muadillerine göre biraz pahalı gibi ama güzel plastik bir kutuda, içinde de aynası var.
en gıcık olanı kaş setiydi. baya komplike bir şey. içinden kaş kalıpları ve çift taraflı fırçası çıktı. şeffaf görünen şey balm gibi bir şey. içindeki kullanma kılavuzu türkçe ya da ingilizce olsa bir fikrim olacak ama almanca anlamıyorum..

youtuuubeee..

açılmış yahu. çok sevindim. kaçak yollardan, alıcının ayarlarıyla oynayarak bir miktar girebilsem de fazla sarmadığı için kendi haline bırakmıştım. şimdi hiçbir şeye gerek kalmadan pırt giye girieriyor wohooo..

2 Kasım 2010 Salı

özlü sözsel..

"Fashion is the healthiest motivation for losing weight."

büyük moda düşünürü karl lagerfeld söylemiş. güzel söz bundan sonra rejim mottomuz bu olsun..

sex and the city 2..

http://www.fullizle.org/sex-and-the-city-2-full-izle.fullindirizle.html

burdan izlemeye başladım. vcdden kaydedilmiş. o yüzden görüntü ve ses kalitesi iyi ama türkçe dublajlı olması kötü. gerçi ilk filmde daha garip gelmişti. o zaman dizinin ardından izyeyince daha çok yadırgamıştım. ama son parça yok ya da ben bulamadım. o da şurda:

http://www.filmizle.com.tr/sex-and-the-city-2.html

burda sinema çekimi. çeviri kötü, baya bir cümle eksik kalıyor. kendim dinlesem anlayacağım ama o da uğultulu uğultulu. tam duyamıyorum.

filme gelirsek eleştirdikleri kadar kötü değildi bence. hiçbir şey yoksa da görsellik için izlemeye değer bence. baştaki gay düğününü çok sevdim. broadway şovu gibiydi. yalnız o 2 karakter nasıl evlenir anlamıyorum. sanki aman bunları da birbirine yamayıverelim gibi olmuş.
carrie ne çaçaron olmuş yahu. allah big' e sabır versin. yok televizyona bakma bana bak, koltuğa uzanma, dışarıda yiyelim, bir huzur ver yahu. burda ben daraldım. big de iyi gıg demiyor yavrum. bir de sonunda affetti ya çüş dedim adam artık iyice salmış valla.
bu arada 90lar teması güzeldi ama kısacıkmış. tanıtımlarda o kadar çok gördük ki baya bir yer verilecek sanıp sevinmiştim. zaman geçişli filmleri seviyorum..
abu dabi teması da ilginç olmuş. hani hep sözlükte falan geyiği geçer bu kızlar özellikle de samanta burda yaşasa neler olurdu falan diye. onun işlenmesi güzel olmuş. aslında çok derin konulara girecekmiş de biraz yüzeysel kalmış gibi. miranda' nın şirketteki ayrımcılığa gönderme yapması falan.
bunlar iyi de diğer ilişki durumları çok sıkıcıydı. hepsi evlenmiş, yaşlanmış.. ne kadar farklı dursalar da bir kısır karıp oturacaklarmış gibi. öyle bir sıkıcılık..